Bu akşam oynanan maçta Galatasaraylıların "Yenilmez Armada"sı olan ve çok büyük umutlar bekledikler(!) bir takıma karşı, üstelikte bu "Yenilmez Armada"nın kendi evinde zor bir maça çıktık. Zor diyorum ama; bu zorluk sadece psikolojik anlamda. Oyuncularımız bu maçı kazandıkları taktirde zaten Kupayı kaldırmış olacaklarının bilincindeydiler. Yapmaları gereken tek şey; bu "Yenilmez Armada"yı Abdi İpekçi'de kendi seyircisi önünde yenmekti.
Geçen maçtaki eksikleri koç Spahija çok iyi analiz etmiş. Bunun en büyük göstergeleri de;
1- Oyunun her alanında hep sakin olduk,
2- Abdi İpekçi'deki ilk maçın aksine pota altını çok iyi kullandık ve
3- İlk iki maçta uyguladığımız ama geçen maçta unuttuğumuz Hücum Ribaundlarına tekrardan sahip olduk.
Bu üç madde kaybettiğimiz maçta yapamadıklarımızdı. Ama bu akşamki maçın başından itibaren bu üç maddeyi o kadar güzel uyguladık ki, adeta sağlam dönen bir çark gibi işledi bu üçlü organizma. (İlk yarıda Galatasaray toplamda 11 ribaund alırken, savunma hariç biz tam 10 hücum ribaundu aldık.) Pota altından hücumları o kadar iyi oynadık ki, attığımız 23 sayının 21'i Oğuz-Lavrinovic-May üçlüsünden geldi. Ve bu fark bize ilk çeyreği 6 sayı önde bitirme avantajı sağladı.
İkinci çeyreğe ise istediğimiz gibi başlayamadık. Buna birde Ukic'e çalınan Sportmenlik dışı faul ve Ömer'in itirazlarından dolayı aldığı Teknik Faul'de eklenince maçta bir anda 9 sayı geriye düştük. Ama işte aradaki tecrübe farkıda burada çıktı ortaya. Bu sayı farkından tam 10-0'lık seriyle geri döndük ve ilk yarıyı 1 sayı önde tamamlamayı başardık. İlk yarıda pota altı hücumunu çok iyi yaptığımızı gösteren bir istatistik veriyim; Takımımız ilk yarıda üretilen 37 sayının 29'unu Lavrinovic - Oğuz - Sean May üçlüsünden elde etti. Bu oyuncularımızın saha içi isabetleri 13/15!
Maçın koptuğu ikinci yarıya geldik. Maçın üçüncü çeyreğinde Galatasaray'ın tüm hücum opsiyonlarını adeta yıktık. Galatasaray gelen her hücumda, takımımızın yaptığı sert Euroleague savunmasını aşamayında fark bir anda açıldı. Taraftar desteği bile Galatasaray'ı kurtaramadı bu çeyrekte. Savunmamız karşısında çeyreği Galatasaray sadece 1 asist ile tamamladı. Biz ise, Euroleague'de alıştığımız savunma kaynaklı sayılar bularak adeta Galatasaray'a Euroleague'de oynama dersi verdik. Hani gelecek sezon Euroleague'de oynamak için başvuru yapan Ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Galatasaray'a oraların hiçte 1 senede gidilecek yerler olmadığını anlatmak bahabında iyi de oldu. Dersi almışlarmıdırrr, orası onların sorunu!!
Tam Euroleague'den bahsederken, yine bu sene Euroleague'de çok yaşadığımız son çeyrek sendromunu bir kez daha bu akşam yaşadık. 15 sayı önde girdiğimiz son çeyreğin ilk 2 dakikasında Galatasaray tam saha presle farkı eritti ve 4 sayıya kadar düşürdü. Ama Allahtan takımımız zamanında toparlandı ve Galatasaray'ın direncini en kritik anda kırdı. Savunmamızı yine sertleştirip, hücumda doğru işleri yaptıktan sonra farkı yine çift haneli sayılara çıkarttık. Bu kritik anlarda Emir'in ve Ömer'in attığı çok çok değerli üçlükler tüm Galatasaraylı oyuncuların ve taraftarın direncinide kırdı. Özellikle Ömer'in üçlüğüyle maç bitti aslında. Geri kalan 2 dakika prosedür gereği tamamlanması gereken süreydi. Vee böylece "Yenilmez Armada"yı 4 maçta 3 kez yenerek gerçekten Yenilmezmiymiş diye test ettik. Ama sonuç kısaca "fos" çıktı..
Maçın sonunda yenilgiyi hazmedemeyen Galatasaray taraftarları oyuncularımız soyunma odasına giderken yabancı madde yağmuru başlattılar. Ama burada sevmesemde Galatasaray koçu Oktay Mahmuti ve kaptan Haluk Yıldırım'a teşekkür etmek lazım. Taraftarı yatıştırmak için ellerinden geleni yaptılar. Maçın bizim adımıza en kötü gelişmesi oyuncumuz Marko Tomas'ın parmağının kırılması oldu. Umarım kısa sürede iyileşir.. Bir de sevindirici haber vereyim; Koç Spahija, salı günü oynayacağımız Şampiyonluk maçında Tarence Kinsey'in forma giyeceğini açıkladı.
Maçtan önce kenetlenerek galibiyet yemini eden 12 Kahraman için, Salı akşamı Sinan Erdem'i doldurmalı ve Şampiyonluğu hep beraber kutlamalıyız. Şimdi zaman Şampiyonluk Zamanı.. Sinan Erdem; "Şampiyon Fener" sesleriyle inlemeli. Haydi 6 numara!! Şampiyonluğu yaşamaya, Sinan Erdem'e davetlisin...
Geçen maçtaki eksikleri koç Spahija çok iyi analiz etmiş. Bunun en büyük göstergeleri de;
1- Oyunun her alanında hep sakin olduk,
2- Abdi İpekçi'deki ilk maçın aksine pota altını çok iyi kullandık ve
3- İlk iki maçta uyguladığımız ama geçen maçta unuttuğumuz Hücum Ribaundlarına tekrardan sahip olduk.
Bu üç madde kaybettiğimiz maçta yapamadıklarımızdı. Ama bu akşamki maçın başından itibaren bu üç maddeyi o kadar güzel uyguladık ki, adeta sağlam dönen bir çark gibi işledi bu üçlü organizma. (İlk yarıda Galatasaray toplamda 11 ribaund alırken, savunma hariç biz tam 10 hücum ribaundu aldık.) Pota altından hücumları o kadar iyi oynadık ki, attığımız 23 sayının 21'i Oğuz-Lavrinovic-May üçlüsünden geldi. Ve bu fark bize ilk çeyreği 6 sayı önde bitirme avantajı sağladı.
İkinci çeyreğe ise istediğimiz gibi başlayamadık. Buna birde Ukic'e çalınan Sportmenlik dışı faul ve Ömer'in itirazlarından dolayı aldığı Teknik Faul'de eklenince maçta bir anda 9 sayı geriye düştük. Ama işte aradaki tecrübe farkıda burada çıktı ortaya. Bu sayı farkından tam 10-0'lık seriyle geri döndük ve ilk yarıyı 1 sayı önde tamamlamayı başardık. İlk yarıda pota altı hücumunu çok iyi yaptığımızı gösteren bir istatistik veriyim; Takımımız ilk yarıda üretilen 37 sayının 29'unu Lavrinovic - Oğuz - Sean May üçlüsünden elde etti. Bu oyuncularımızın saha içi isabetleri 13/15!
Maçın koptuğu ikinci yarıya geldik. Maçın üçüncü çeyreğinde Galatasaray'ın tüm hücum opsiyonlarını adeta yıktık. Galatasaray gelen her hücumda, takımımızın yaptığı sert Euroleague savunmasını aşamayında fark bir anda açıldı. Taraftar desteği bile Galatasaray'ı kurtaramadı bu çeyrekte. Savunmamız karşısında çeyreği Galatasaray sadece 1 asist ile tamamladı. Biz ise, Euroleague'de alıştığımız savunma kaynaklı sayılar bularak adeta Galatasaray'a Euroleague'de oynama dersi verdik. Hani gelecek sezon Euroleague'de oynamak için başvuru yapan Ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Galatasaray'a oraların hiçte 1 senede gidilecek yerler olmadığını anlatmak bahabında iyi de oldu. Dersi almışlarmıdırrr, orası onların sorunu!!
Tam Euroleague'den bahsederken, yine bu sene Euroleague'de çok yaşadığımız son çeyrek sendromunu bir kez daha bu akşam yaşadık. 15 sayı önde girdiğimiz son çeyreğin ilk 2 dakikasında Galatasaray tam saha presle farkı eritti ve 4 sayıya kadar düşürdü. Ama Allahtan takımımız zamanında toparlandı ve Galatasaray'ın direncini en kritik anda kırdı. Savunmamızı yine sertleştirip, hücumda doğru işleri yaptıktan sonra farkı yine çift haneli sayılara çıkarttık. Bu kritik anlarda Emir'in ve Ömer'in attığı çok çok değerli üçlükler tüm Galatasaraylı oyuncuların ve taraftarın direncinide kırdı. Özellikle Ömer'in üçlüğüyle maç bitti aslında. Geri kalan 2 dakika prosedür gereği tamamlanması gereken süreydi. Vee böylece "Yenilmez Armada"yı 4 maçta 3 kez yenerek gerçekten Yenilmezmiymiş diye test ettik. Ama sonuç kısaca "fos" çıktı..
Maçın sonunda yenilgiyi hazmedemeyen Galatasaray taraftarları oyuncularımız soyunma odasına giderken yabancı madde yağmuru başlattılar. Ama burada sevmesemde Galatasaray koçu Oktay Mahmuti ve kaptan Haluk Yıldırım'a teşekkür etmek lazım. Taraftarı yatıştırmak için ellerinden geleni yaptılar. Maçın bizim adımıza en kötü gelişmesi oyuncumuz Marko Tomas'ın parmağının kırılması oldu. Umarım kısa sürede iyileşir.. Bir de sevindirici haber vereyim; Koç Spahija, salı günü oynayacağımız Şampiyonluk maçında Tarence Kinsey'in forma giyeceğini açıkladı.
Maçtan önce kenetlenerek galibiyet yemini eden 12 Kahraman için, Salı akşamı Sinan Erdem'i doldurmalı ve Şampiyonluğu hep beraber kutlamalıyız. Şimdi zaman Şampiyonluk Zamanı.. Sinan Erdem; "Şampiyon Fener" sesleriyle inlemeli. Haydi 6 numara!! Şampiyonluğu yaşamaya, Sinan Erdem'e davetlisin...
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder