9 Aralık 2013 Pazartesi

Emir Preldzic: "Obradovic inanılmaz bir öngörüye sahip"


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın oyuncularından Emir Preldzic, Fenerbahçe Gazetesi’nin 120. sayısında yer alan röportajında Obradovic’in kendisini en çok etkileyen tarafının inanılmaz bir öngörüye sahip olması ve kazanma hırsı olduğunu söyledi. Röportajın tamamı şöyle:

Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımının yetenekli oyuncusu Emir Preldzic; "Herkesi yenebilecek bir takım olduğumuzun bilincindeyiz!"
O, 20 yaşından bu yana Fenerbahçe formasını ıslatan bir isim. Türk Milli Basketbol Takımı’nda da görev alan Emir Preldzic; hırsıyla, mücadele azmiyle ve yetenekleriyle adeta basketbol severlerin hayranlık duyduğu bir isim. Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın formasını giyen Emir Preldzic ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İşte o röportaj;

-Basketbola nasıl başladın?
"Babam eski bir basketbolcu zaten.. Basketbolu bıraktıktan sonra koçluk yapmaya başladı. Çalıştırdığı takımda basketbol ile tanıştım. Bana öğrettikleriyle basketbol hayatımda çok önemli ve değişilmez bir yere sahip oldu."

-2007 yılından bu yana Fenerbahçe forması giyiyorsun. Camiasıyla, taraftarıyla Fenerbahçe nasıl bir kulüp?
"Fenerbahçe’den önceki kariyerime şöyle bir baktığımda küçük takımlarda oynadım. Fenerbahçe’ye geldikten sonra buranın büyüklüğünü anladım. Bu kadar fazla taraftar kitlesi olması adeta büyüledi beni, bayıldım. Fenerbahçe’ye olan sevgim, bağlılığım her gün daha da artıyor. Burada olduğum için çok mutluyum."

-Geçmişte kenardan gelip katkı vermeye çalışan genç bir isimdin. Şimdi ise takımın ağabeylerinden olmuş durumdasın, bu konuda neler söylemek istersin?
"Fenerbahçe’ye geldiğimde takımın en küçüğüydüm. Takımdaki büyüklerim bana yardımcı her konuda yardımcı oldular o zaman. Şu an da takımımızın en büyüğü Ömer Onan ama ben de takımdaki herkese elimden geldiği kadar yardımcı olmaya çalışıyorum. Takım ruhu böyle bir şey çünkü!.."

-Bu sezon Avrupa’nın en önemli koçlarından biri olan Obradovic geldi. Onun hakkında neler söylemek istersin? Seni etkileyen yönü nedir koçun?
"Obradovic gibi Avrupa’nın en iyi antrenörüyle çalışmak muhteşem bir duygu. Her gün yeni bir şeyler öğreniyoruz ondan. Beni en çok etkileyen tarafı ise; İnanılmaz bir öngörüye sahip olması ve kazanma hırsı."

-Obradovic’in gelişiyle paralel olarak sende oyun anlamında ne gibi değişimler oldu?
"Obradovic bireysellikten çok takım oyununa önem veren bir koç. Ben de daha fazla sayı atmaktan çok, takımda bulunan birçok skorer isime topu taşıyorum. Kısacası takıma oyununa olan katkım daha da arttı."

-Koç Obradoviç, Kenan Sipahi, Metecan Birsen ve Melih Mahmutoğlu gibi genç isimlere şans veriyor. Bu konudaki düşüncelerin nelerdir?
"Bu çok önemli bir şey. Aynı şansı bana ve Vidmar’a Tanjevic tanımıştı. Birçok antrenör, takıma yeni gelen genç oyunculara bu kadar fazla şans tanımaz. Çok yetenekli oyuncular ve eminim ki Obradovic ile birlikte yeteneklerini daha da geliştirerek, çok daha büyük oyuncu olacaklardır." "

-Maçın kırılma anlarında, son toplarda sorumluluk almayı seven bir yapıya sahipsin. O an neler hissediyorsun?
"Genelde çalıştığım antrenörler bana o sorumluluğu verdi. Ben de o sorumluluğu almayı seviyorum çünkü o son topu sayı yaparsam inanılmaz büyük bir mutluluk yaşıyorsun ama atamazsan da başkalarına hata ya da kusur binmektense bu sorumluluğu ben üstleniyorum genelde."

- Euroleague’de Avrupa’nın önemli takımlarını yendik. Bu galibiyetlerin anahtarları nelerdi sana göre?
"Geçen sezona göre kıyaslarsak bu muhteşem salonu tekrar doldurmayı başardık. Geçen sezonun özellikle 2. Yarısında bomboş salona oynuyorduk, takım kimyamız yoktu. Bu sezon hem antrenörümüzle hem de takımdaki diğer arkadaşlarımla birlikte müthiş bir takım kimyası oluşturduk. Herkesi yenebilecek bir takım olduğumuzun bilincine vardık. Bu konuda Obradovic’in katkısı oldukça büyük. Çok önemli takımları yendik, şimdi onların evinde oynayacağız ama hepimizin inancı çok yüksek, onları yenebileceğimize inanıyoruz."

-Takımda çok yönlü forvet oyuncuları var Kleiza, Bjelica, Bogdanoviç ve sen.. Oyuncuların özellikle hücumda sürekli pozisyon değiştirdikleri bir sistemde oynamayı nasıl buluyorsun?
"Takımımızda aynı pozisyonda oynayan birçok oyuncu var. Obradovic’in en büyük özelliklerinden bir tanesi de; Aynı pozisyonlarda oynayan oyuncuları farklı pozisyonlarda da kullanması. Herkes aynı pozisyonda oynasaydı eğer hem bu kadar süre alamazdık hem de oyuna olan katkımız yeterli derecede olmazdı. Farklı pozisyonlarda oynayabilmek oyuna olan katkımızın artmasını sağladı."

- Başkanımız, yöneticilerimiz ve diğer branşlardan sporcular maçlara gelerek sizleri  izliyor. Bu durumdan nasıl etkileniyorsun?
"Oyuncular olarak bu salonun tıklım tıklım dolmasından oldukça mutlu oluyoruz. Maçta yorulduğumuz an da kafamızı şöyle bir kaldırıp baktığımızda başkanımızı, yöneticilerimizi, taraftarımızı ve diğer branştan sporcu arkadaşlarımızı görmek bize extra güç veriyor."

-Türkiye Ligi, Euroleague ve Türkiye Kupası olmak üzere 3 kulvarda da yolumuza devam ediyoruz. Gelecek hakkında neler söylemek istersin?
"Sağlıklı olduğumuz sürece her kulvarda en iyiyi gerçekleştirme gücümüzün olduğunu biliyoruz. Maşallah bu sene sakatlık sorunu yaşamadık pek fazla. Türkiye Ligi’nde iyi gidiyoruz. Euroleague’de TOP 16’yı garantiledik, Türkiye Kupası’nda da en üst noktaya çıkacağımıza inanıyorum."

- Fenerbahçe’de basketbol oynamaya başladığı günden bu yana unutamadığın bir anın var mı?
"Çok özel bir anım yok. Fenerbahçe formasını çok genç yaşlardan beri giyiyorum. Bu formayı giydiğim her an benim için zaten unutulmayacak bir anıdır."

-Son olarak Fenerbahçe Ülker Sports Arena ve taraftarlarımız hakkında ne söylemek istersin?
"Burası muhteşem bir salon, inanılmaz bir mimarisi var. Rakibi baskı altına alabiliyoruz. Taraftarımız maçlara gelmeye devam etsinler, biz onlarla çok daha güçlüyüz. Bizlerden beklentilerini biliyoruz ve bu beklentilere en iyi karşılığı vermek için çalışıyoruz."

22 Kasım 2013 Cuma

Obradovic: "Bağırmayı bırakırsam; o oyuncu artık benim için var olmaz"


Fenerbahçe Ülker Başantrenörü Zeljko Obradovic, Radikal gazetesinden Uğur Ozan Sulak ile bir röportaj gerçekleştirdi. Efsane antrenör ile samimi bir şekilde gerçekleştirilen ve coach'un verdiği samimi cevaplarla daha da renklenen röportaj şu şekilde;

Malum, memleket sporseverlerinde bir ‘Obradoviç-mania’ başladı. Futbol diliyle ifade edersek basketbolun Mourinho’suyla Ferguson’u tek bedende ve artık İstanbul parkelerinde nefes tüketiyor. Tüm ‘sonradan sevme’ler gibi ben de heyecanlandım. Söylemesi ayıptır beyefendinin icraatlarını görmek için Fenerbahçe’nin her Eurolig maçına gitmeye çalışıyorum. Maçı değil, onu izlemek için. Oyuncular yanlış anlamasın ama bambaşka bir cevher var karşımızda.

İbrahim Kutluay bir sohbette ilginç bir şey söyledi: “Maç sırasında kenarda onu izlemelisin. Özellikle de sahada biri hata yaptığında. Önce gider onun yedeğine bağırır. Sanki hatayı o yapmış gibi. Hem yedeksindir hem azar yersin. Bu yüzden onun takımında her oyuncu sahada olmak ister.”


Gördüğünüz gibi, karşımızda sıradan değil, derinlikli bir karakter var: Zeljko Obradoviç. İşbu nedenle genç kuşak acar basketbol uzmanlarından Uğur Ozan Sulak çatkapı “Bi ben Obradoviç’le röportaj yaptım” deyince haliyle Radikal Spor olarak gözlerimiz parladı. Mülakatı okuyunca hepten mest olduk. Uğur Ozan iyi sorgulamış Obradoviç’i. Eski defterleri de açmış, Sırp, Yunan basınında onun için söylenenlere de bakmış. Futbolda benzerini yapmaya kalksak söyleşi yarım kalır. Ama Obradoviç’in de hakkını yemeyelim. O da iyi cevaplamış, bazen de iyi savuşturmuş. Rol çalmayı bırakayım, en iyisi okuyun, okutun. Bu adam nerede konuşursa, ne söylerse de dinleyin. {BAĞIŞ ERTEN} 

Bu kadar kusursuz sezon başlangıcı bekliyor muydunuz? ‘12’de 12’lik seride öne çıkan kilit nokta neydi? 
Hayır çünkü böyle bir düşünce yapısına sahip değilim. Sezona “Şu maçları kazanmak zorundayız. Şunları kaybetsek olur” gibi bir mantıkla giriş yapmam. Önemli olan, oyuncularıma ‘nasıl basketbol 
oynamaları gerektiğine dair’ aklımdaki felsefeyi aktarabilmek. Kazanmak ya da kaybetmek… Bunlara önem vermiyorum. Çok çalışmanın ve iş ahlakına bağlı 
kalmanın nazarımda artı getirileri vardır, galibiyet ya da yenilginin değil. 

Ülkede pek mutabakata varılamayan bir konu; Türkiye Basketbol Ligi’ni kalite açısından Avrupa’da nereye koyarsınız? Ligimizin, ‘ACB’nin -İspanya Ligi- ardından en kaliteli ikinci lig’ olduğu varsayımına karşı; son üç yılda ilk 6 dışındaki takımlara sadece üç kez kaybeden bir Fenerbahçe Ülker örneği mevcut… 
Şu ana kadarki gözlemim mi? Daha sağlıklı bir cevap için biraz daha zaman geçmesi lazım. Yine de ilk izlenimlerim, Türkiye’nin oldukça kaliteli bir basketbol ligine sahip olduğu yönünde. İnsanlar karşılaştırma yapmayı seviyor, bunun farkındayım. Ancak şöyle bir durum var, ben mukayese etmeyi sevmem. Bu sebeple Beko Basketbol Ligi’ni Avrupa’daki basketbol organizasyonları arasında bir yere koymam doğru olmaz.

En ciddi rakip Galatasaray mı? Galatasaray koçu Ergin Ataman “Kim şampiyonluğa ulaşırsa ulaşsın, Obradoviç’in 1 numara olduğu gerçeği değişmez” demişti... 

Öncelikle Ergin’e ince sözleri için teşekkür ederim. Biz çok yakın iki arkadaşız. Sezonun daha başında olduğumuz malum, yapılacak tüm yorumlar haliyle prematüre. Ligdeki her takıma eşit gözle bakıyorum. 

Bogdan Tanjeviç, Emir Preldziç’i Türkiye’ye getirdiğinde “Emir, şu anda Avrupa’da Dejan Bodiroga’nın potansiyeline en yakın oyuncu” demişti. Dönem boyunca hayal kırıklığı yaratan Preldziç, şimdi hiç olmadığı kadar konsantre görünüyor... 
Emir çok çalışıyor. Bu sezon iyi maçlar çıkardı ve gelişimini devam ettirmesi gerek. Bu noktada da olay en başta söylediğime geliyor; “Daha iyi” olmak için yeterli kapasitesi var; ne çapta bir gelişim göstereceği, basketbola kendisini adamasıyla alakalı. Kendisine yapılan övgülerin yerinde olduğunu ispatlayabilir. Avrupa’da çok fazla oyuncunun sahip olmadığı fiziksel özellikler Emir’de mevcut. Çok uzun ve alışılmışın aksine, Emir bir perimetre oyuncusu. Birçok farklı pozisyonda oynayabiliyor. Bu tip özellikler ‘bazı’ oyuncuları ‘diğerlerinden’ farklı kılar. Ancak burada altını çiziyorum; Emir, ara vermeksizin, sürekli çalışmayı alışkanlık haline getirmeli. Bazı günler ya da bazı aylar değil. Bu yıl. Devamlı, ara vermeden. 

Bo McCalebb’in ilk akla gelen özellikleri arasında “üst düzey bir ikili oyun kabiliyeti” yok. Rus ve Yunan medyası da bu durum ve sizin yarı sahadaki basketbol anlayışınızdan yola çıkarak Nick Calathes’i transfer etmek istediğinizi yazmıştı. Dedikodulardan pek hoşlanmadığınızı biliyorum ama… 
Yunan ve Rus medyasının ne dediği umurumda değil. Sezon başında bu isimleri gündeme getirenlerin aptal olmadıklarını biliyorum. Yunan medyasını ara ve böyle dediğimi söyle. 
Bo’dan çok memnunum ve defalarca belirttiğim gibi; bu takım benim, bana göre hepsi de pozisyonlarının en iyi oyuncuları. Neden aklımda böyle bir düşünce olsun? Neden? Sadece kendi oyuncularımı düşünür ve onların en yüksek seviyede basketbol oynayabilmeleri için çözüm yolları üretmeye çalışırım. Bir kez daha söylüyorum ki bu konu iyice anlaşılsın: Benim aklımda başka oyuncuların isimleri yok. Sezon sonuna kadar da olmayacak. 

Andrea Trinchieri’yle -Dönemin Bennet Cantu, şimdinin Yunanistan Milli Takımı ve Unics Kazan koçu- geçen yıl söyleşi yaptığımızda, “Avrupa’da bence iki okul var. Biri Ettore Messina, öbürü de Zeljko Obradoviç. Ayasofya ve Sultanahmet gibi” demişti. Metafora katılıyor musunuz? 
Bence öyle değil. Avrupa’da çok fazla üst düzey koç var ve “Ettore Messina ile Zeljko Obradoviç iki farklı okul, iki farklı ekol” gibi bir nitelendirmeyi doğru bulmuyorum. Öncelikle bizler oldukça sade ve basit koçlarız. Ben zamanımın büyük bir bölümünü basketbola adayan, anlaşılması kolay bir antrenör ve insan olduğuma inanıyorum. Bundan fazlası değil. Böyle bir tanımlamayı 
kabul edemem.

THY Eurolig’de Budivelnyk maçında Melih Mahmutoğlu dipten üçlüğü attıktan sonra yumruğunu sıkmış, oldukça mutlu bir şekilde kenara geliyordu ki… Kızmış Zeljko Obradoviç’i gördü. Melih’e bağırdığınız anları sosyal medyada kolaj yapanlar bile mevcut. Durumun farkında mısınız? 

(Gülerek) Bu büyük bir yalan. Ben herkese bağırıyorum ve açıkçası o an hangi oyuncuysa, yüzünün aldığı şekil beni ilgilendirmiyor. Benim için önemli olan oyuncunun ona verdiğim rolü ne kadar uygulayıp ne kadar uygulamadığı. Kleiza, Melih, Bojan, Emir ya da Kenan… Bağırdığım zaman o anki yüz ifadeleri umurumda değil. Oyuncularıma şunu söylemiştim: “Size bağırmayı bıraktığım zaman anlayın ki artık yaptıklarınız beni ilgilendirmeyecek. Bağırmayı bırakmam, sizleri önemsemekten de vazgeçtiğime dair işarettir.” Yani eğer birine bağırıyorsam, bu sadece onun daha iyi bir oyuncu ve insan olmasını istediğim için. Çünkü ben sadece basketbol koçu değilim. Aynı zamanda bir öğretmenim ve onlara birçok şeyi öğretiyorum. 
Özet: Bağırmam iyidir. Genelde herkes için. Bağırmayı bırakırsam… O oyuncu artık benim için var olmaz. 

2009 Final Four’un şampiyonluk maçında Ramunas Siskauskas şutu kaçırdıktan sonra Ettore Messina’nın yanına gidip ‘parmak sallayışınızın’ nedeni neydi? Ne dediniz? 
2009’daki bir olayı şu anda konuşmanın mantığı yok. Bana Fenerbahçe Ülker ve İstanbul’daki geleceğimle ilgili istediğiniz soruyu sorabilirsiniz ve açıkçası mevcut durumda Ettore Messina’yla 2009’da yaşadığım bir olay benim için önem teşkil etmiyor. Ettore çok iyi arkadaşım. Hepsi bu. 

Haziran 2012’de Anadolu Efes Genel Menajeri Engin Özerhun’un “Obradoviç bize teklif edildi. Görüşmeler sürüyor” ifadesi doğru mu? Görüştünüz mü? 
Cevabım yine üstteki soruyla ilintili olacak. Benim için geçmişte yaşanların tamamı, geçmişte kaldı. Teklifler, şampiyonluklar, spekülasyonlar… Hepsi. 

Yakın zamanda çıkacak olan belgeselinizde içerik sizi tatmin etti mi? Bir gün kitap yazmayı düşünür müsünüz? 
Belgesel konusunda gelişmelerden haberim yok. Bir film, video ya da her neyse bir şeyler olduğunu biliyorum ama hiç izlemedim. İnsanlar beni arıyor “Zelimir, belgesel ne zaman yayınlanacak?” diyorlar. Aynı şekilde bahsettiğin gibi kitap yazma teklifleri de alıyorum. Açıkçası, bunlar benim için pek önemli değil. Ek olarak, zamanım da yok. Benim tüm vaktim oyuncularım, teknik ekibim ve Fenerbahçe’ye ait. 

“Vassilis Spanoulis’i sokakta görsem selam vermem” ifadenizden sonra Spanoulis, “Zeljko benim Panathinaikos’tan neden ayrıldığımı biliyor. Bilmiyormuş gibi davranmasın” demiş ve bu konu uzun süre Yunanistan’da gündem oluşturmuştu. Suçlamalara hiç cevap vermediniz, Spanoulis’le ilişkinizde herhangi bir değişiklik var mı? 
Cevap vermeyeceğim. Yorum yok. 

1992 İstanbul ile ilgili -İlk Euroleague şampiyonluğu- aklınızda ne kaldı? 
Hayatımın çok önemli bir yılı. Ne mi hatırlıyorum? Koçlukta ilk senem idi. Yerel lig, kupa ve en önemlisi Eurolig’i, İstanbul’da kaldırdık. Bazen düşünmek bile zor geliyor. Bir rüya gibi, tam tasvir edemiyorum. 
Bak, şimdi anlatacağımı sanırım hiçbir röportajda söylemedim. Djordjeviç’in basketinden hemen sonra yanıma profesörüm, akıl hocam Aleksandar Nikoliç gelmiş ve “Oğlum tebrik ederim. Daha nice şampiyonluklara” demişti. O an “Tamam, Zeljko bu ilk ve son Euroleague şampiyonluğun. Tadını çıkar. Profesör Nikoliç neden bahsediyor?” diye düşünüyordum. Ancak… Evet, Aca her zaman olduğu gibi yine haklı çıktı. Ne diyebilirim ki?


Basketbolda son dönemde ileri düzey istatistikler kabul görmeye başladı. Eski ESPN yazarı John Hollinger’ın PER sistemine ya da hücum verimliliği, asist yüzdesi gibi istatistiğin alt kategorilerine inanıyor musunuz? 

Hayır inanmıyorum. Eğer istersen sana şu anda ileri düzey istatistikten daha önemli 100 farklı şey sayabilirim. İstatistik tabii ki antrenörler ve oyuncuların, hatta izleyenlerin basketbolu daha kolay anlamlandırması için önemli bir veri kaynağı olabilir ama fazlası değil. İşimizin gereği oyunu okumak ve bu salt istatistikle mümkün olmuyor. 

Detroit Pistons’ta Joe Dumars’la çalışmak nasıldı? Görüşmeler ciddi boyuta ulaştı mı? 
Joe Dumars’a hiçbir zaman NBA’de koçluk yapmak istediğimi söylemedim ya da o bana böyle bir teklifle gelmedi. Kendisi çok iyi bir dostum, geçen yıl Detroit Pistons’ın yaz kampına katılmamdan memnuniyet duyacağını belirtti. Konuyu Dimitris’e açtım, ikimiz de böyle bir deneyim yaşamak için ABD’ye gitmeye sıcak baktık ve gittik. NBA’de koçluk düşüncem yok. Teklif de yok. 

“Zeljko Obradoviç, Panathinaikos, Partizan, Real Madrid ve Badalona’daki ilk sezonlarının tümünde Eurolig şampiyonluğunu kazandı.” Bu detayı, Fenerbahçe’nin mevcut sezonu üzerinden nasıl yorumlarsınız? Eurolig şampiyonluğu bu takvim yılı için gerçekçi hedef mi? 
Bakın, buna benzer soruları daha önce cevapladım. Adım adım, aşama aşama ilerlemeliyiz. Başka çözüm yolu yok. Eurolig şampiyonluğunu telaffuz edince şampiyon olmuyorsunuz. İlk hedefim bu takımı izleyen Fenerbahçe taraftarını mutlu etmek. Bu olumlu reaksiyon salonun da tamamen dolmasını beraberinde getirir. Mesela Anadolu Efes, Barcelona ve CSKA maçlarında taraftarın varlığı, atmosfer beni çok sevindirdi. Yine de bu denklemin ilk aşaması. Bir sonraki safhayı konuşmak bazen çok kolaydır, bazen ise çok zor. Kişisel olarak ben, mayıs ayını, kasımda konuşmayı tercih etmem. Edenler olabilir ama ben böyle biri değilim. 


Panathinaikos’ta görevi bıraktıktan sonra yardımcınız Dimitris Itoudis’in sizden sonraki yeni başantrenörü olmasını bekliyor muydunuz? Onun yerine takımın başına Pedoulakis’in getirilmesi şaşırttı mı? 
Evet, bekliyordum. Dimitris Itoudis’in başantrenörlük yapabilecek kalitede olduğunu elime her fırsat geçtiğinde söyledim. O çok özel biri. Birlikle çalışmaya başladığımız ilk gün ona “Her konuda benimle hemfikir olan bir yardımcı istemiyorum. Senin fikirlerini duymak istiyorum” dedim. Dimitris de 13 yıl boyunca bana ‘kendi fikirlerini’ söyledi. İlişkimiz hiç değişmedi, değişmez de. Çok başarılı bir başantrenör olacağı konusunda ondan hiç şüphe duymadım. Dimitris’i çok seviyorum ve Banvit’teki kariyerinde başarılar diliyorum.

30 Ekim 2013 Çarşamba

Linas Kleiza: "Fenerbahçe Ülker ile şampiyonluk istiyorum"


Fenerbahçe Ülker'in Litvanyalı yıldız basketbolcusu Linas Kleiza, kariyeri boyunca herhangi bir kupa kaldırmadığını ifade ederek, şampiyonluk yaşamak istediğini söyledi. Turkish Airlines Euroleague'in resmi internet sitesine açıklamalarda bulunan Kleiza, Fenerbahçe Ülker'de şampiyonluklar kazanmak istediğini söyledi.


Yeniden Euroleague'de mücadele etmenin çok güzel bir duygu olduğunu söyleyen Kleiza, "Hızlı olmak adına zaman zaman defansta hatalar yapabiliyoruz ama üzerine çalışıyoruz. Hatalarımızı en aza indireceğiz. Daha önce Final Four'da oynayıp kaybetmiş olmak beni motive ediyor. Fenerbahçe’yle bu hedefimi gerçekleştirmek isiyorum. Her zaman bir amaç uğruna maça çıkarsınız. Biz de takım olarak gelebileceğimiz en üst seviyeye ulaşmak istiyoruz" diye konuştu.

Adaptasyon sorunu çekmediğini belirten Litvanyalı oyuncu, "Çok iyi bir takıma katıldım ve özel bir şeyler yaratmaya çalışan yeni bir takımız. Galibiyetlerimizin kilit noktası agresif oyun tarzımız. Sayı bulan pek çok oyuncumuzun yanı sıra iyi savunma yapan hızlı bir takımız. Şu an Obradovic’in oyun sistemine alışmaya çalışıyoruz. Euroleague’in henüz başında olmamıza rağmen zorlu rakiplerle mücadele ettik. CSKA Moskova karşısında da kilit noktamız savunmamız olacak. İleride daha iyi olacağımızı düşünüyorum" ifadelerini kullandı.

Turkish Airlines Euroleague'e, Budivelnik Kiev ve Barcelona galibiyetleriyle başlayan Fenerbahçe Ülker'in yıldız forveti Kleiza, çok iyi bir takıma katıldığını belirterek, "Özel bir şeyler inşa etmeye çalışan yeni bir takımız. Şu ana kadar gayet iyi oynadık ama daha büyük bir potansiyelimiz var" ifadesini kullandı.

Barcelona galibiyetinin anahtarının, saldırgan oyun tarzı ve iyi savunma olduğunu dile getiren Kleiza, maçları kazanmayı başarsalar da Fenerbahçe Ülker Başantrenörü Zeljko Obradovic'in sistemine alışmaya çalıştıklarını ancak bunun zaman alacağını belirtti.

Yunanistan'ın Olympiacos takımında forma giydiği 2009-2010 Avrupa Ligi sezonunu sayı kralı tamamlayan ve finale yükselmeyi başaran Kleiza, Fenerbahçe Ülker'in, CSKA Moskova ile oynayacağı karşılaşmanın çok iyi olacağını kaydederek, maçı kazanmak için en önemli faktörün, savunma olacağı değerlendirmesini yaptı.



"Fenerbahçe'yi seçmemdeki nedenlerden en önemlisi Zeljko Obradovic" diyen milli forvet, "Obradovic bu güne kadar çalışma fırsatı yakaladığım en iyi koç. Her zaman büyük hedefleri olan biri. Euroleague’i kazanmak için gereken her şeyi bilen bir koçumuz var, biz de yapmamız gereken her şeyi ondan öğreniyoruz. Oyuncularına saygı duyan bir antrenör, siz de takıma ve ona saygı duyarsanız hiçbir problem yaşamazsınız. Fenerbahçe’yi seçmemdeki nedenlerden en önemlisi Obradovic. Kariyerimde kazanmadığım bir şey var ve Obradovic’in bana yardım edebileceğini biliyorum" dedi.

26 Ekim 2013 Cumartesi

Tchibo'yla yaz kış demiyoruz, spora gidiyoruz!


Tchibo her hafta yenilenen temaları, modayı kaliteyle bütünleştiren ürünleri ve lezzetli kahveleriyle sevdiğimiz markalardan biri. Peki Tchibo’nun hikayesi nasıl başladı?

Önce kısa bir özet geçelim. 1949 yılında Max Herz ve Carl Tchilling posta yoluyla kahve satma fikriyle çıktı yola. Kahve yanında kahve kaşığı gibi küçük hediyeler yolluyorlardı aynı zamanda. Bu küçük hediyeler mevzuat gereği yollanamayınca onlar da düşük bir ücret karşılığı bu ürünleri satmaya başladı ve gıda dışı sektöre girişin ilk tohumları atılmış oldu. Tchibo, kahve satışlarına devam ederken 1973 yılında farklı konseptlerde gıda dışı ürünleri mağazalarında satmaya başladı ve dünyada eşi benzeri olmayan bu yeni iş modeliyle büyük başarı yakaladı. Hepimizi cezbeden ve her hafta yenilenen Tchibo ürünleri hayatımıza girdi böylelikle.

Bir Tchibo mağazasına girdiğinizde sizi karşılayan harika bir kahve kokusu duyuyorsunuz. Ürünlere bakmak için sabırsızlansanız bile kahve standının önünden güç bela ayrılıyor ve ürünlere doğru yöneliyorsunuz. Ürünlerin birçoğu yıllardır arayıp da bulamadığınız türden, hayat kolaylaştıran, doğayla dost ürünler. Örneğin geçen haftalarda satışta olan telsiz zımba. Bu zımba, diğerlerinden farklı olarak kağıtları katlayarak zımbalıyor ve hem elinize batan zımbalardan sizi kurtarıyor hem de doğaya daha az zarar veriyor. Tchibo ürünlerinin kalitesi, alanında uzman kişiler tarafından çok sıkı ve acımasız testlerden geçiyor ve sadece testi geçebilenler satışa sunuluyor. Bunun dışında tüketicilerin kendi evlerinde yaptıkları acımasız testlerden de başarıyla geçmiş bu ürün. Tchibo ürünlerinin kalitesine bir kez daha inanmış oldum böylece.

Gelelim Tchibo’nun bu haftaki temasına; Spora Gidiyoruz. Eğer “Bu havada da spor yapılmaz ki canım!” diyenlerdenseniz, bahanelerinizi bir kenara bırakın çünkü “Spora Gidiyoruz” temasında her hava koşulunda spor yapmanız için size gerekecek birbirinden farklı, şık ve uygun fiyatlı ürünler var. DryActive Plus malzeme ürünler, terin üstünüzde kurumasını engelleyecek, ecorepel® malzeme ise yağmurda koşarken sizi su damlalarından koruyacak. En doğru koşu ayakkabıları ve aksesuarlar ile de setinizi tamamlarsanız, yağmur çamur demeden koşmaya hazırsınız!

Spora Gidiyoruz temasındaki tüm ürünler birbirinden güzel ama içlerinden seçerek birkaçına daha geniş yer verelim. Konu spor olunca en önemlisi ayakkabı oluyor. Tchibo’nun bu temadaki Koşu Ayakkabısı, topuk ve bunyon bölgesindeki baskı elemetiyle son derece rahat ve hava geçiren filtreli yapısıyla da ayağınızı terletmiyor. Kadın ve erkek için iki farklı seçeneği bulunan ayakkabı aynı zamanda çok da şık ve hiçbir yerde bulamayacağınız kadar kaliteli ve uygun fiyatlı. Ayakkabınızı aldınız ve koşmaya başladınız diyelim, nabzınızı kim ölçecek? Tchibo bu ayrıntıyı atlamamış ve temaya Nabız Ölçer Saat de eklemiş. Bu saat kalp frekansınızı, koştuğunuz mesafeyi, ortalama hızınızı ve yaktığınız kaloriyi adım adım ölçüyor ve parmak dokunuşunuzla nabzınızı ölçüyor. Üstelik su geçirmiyor. Spor yaparken en önemli ama genelde atlanan ayrıntılardan biri iç çamaşırı. Özellikle de kadınlar için. Bu temada bulabileceğiniz Spor Büstiyeriyle spor yaparken çok daha rahat hareket edebileceksiniz. Tamamen dikişsiz ve yumuşak olan bu ürün, hava geçiren yapısıyla sizi rahat ettirecek.

Spora Gidiyoruz temasında bunlardan başka birçok ürün daha bulunuyor. Daha ayrıntılı incelemek için Tchibo.com.tr’ye tıklayıp, keşfe başlayabilirsiniz. Aynı zamanda 444 28 26 numaralı Telefonla Sipariş Hattı’ndan da alışveriş yapabilirsiniz. Şöyle keyifli bir alışveriş yapıp, sonrasında da kahveyle yorgunluk atmak isteyenleri, çalışanlarının yüzünden gülümseme eksik olmayan Tchibo mağazalarına davet ediyor ve ekliyorum yeni temalardan herkesten önce haberdar olmak için Tchibo Facebook (https://www.facebook.com/tchiboturkiye) sayfasını beğenebilirsiniz. Keyifli alışverişler!

Bir bumads advertorial içeriğidir.

22 Ekim 2013 Salı

Finansbank’tan Bilinçli Harcama Hareketi


Finansbank, ilk defa kredi kartı sahibi olacaklar için bir ilki gerçekleştiriyor.

Daha önce kredi kartı olmayıp ilk defa kart alacaklara, bilinçli harcama alışkanlığı kazandırmak için Yılmaz Vural ile “İlk Kartım” programında bir araya geliyor.

Farklı hedef kitlelere hitap eden pek çok kartı olan Finansbank, müşterilerinin bilinçli harcamalar yapmasına verdiği önemi “İlk Kartım” programı ile gösteriyor. “İlk Kartım” programı kapsamında, limit kısıtlamadan hatırlatma servislerine, İnternet Bankacılığı ve ATM gibi hızlı kanallardan anında hesap bilgisi öğrenmeye kadar pek çok özelliği kullanıcılarına bilinçli harcamayı öğretmek için kullanıyor.

Peki kredi kartı sahiplerini “İlk Kartım” bilinçli harcama hareketinde neler bekliyor?

BORÇLARI ARTMASIN DİYE LİMİT KISITLAMA

Kredi kartını alan kullanıcıların bilinçli harcamayı öğrenmeleri için ilk7 ay limitleri kısıtlanıyor. Bunun nedeni, kart sahiplerini borçlarını aniden artıracak hareketlerden korumak. Kart kullanımını düzenleyen ve harcamalarını bütçelerine göre yapan kullanıcıların limitleri açılıyor. Kartlarını diledikleri gibi kullanma imkanı veriliyor.

ÖDEMELERİNİ UNUTMASINLAR DİYE HATIRLATMA SERVİSLERİ

Finansbank “İlk Kartım” platformunun en önemli servisleri arasında, hatırlatma servisi yer alıyor. Kart sahiplerine borçları ve ödeme zamanları hatırlatılarak, gecikme nedeniyle artan borç yükünü ortadan kaldırmak hedefleniyor.

Kart sahipleri, harcamalarını kontrol etmek için kendilerine üst limit belirliyor. Farkında olmadan bu üst limit aşıldığında, hatırlatma servisleri tarafından uyarı yapılıyor.

BİLİNÇLİ ALIŞVERİŞ İÇİN LİMİT SORGULAMA

İlk Kartım” programı, bütçe planlamasını da kolaylaştırıyor. Anında limit sorgulama özelliği ile tüm kart sahipleri, limitlerini SMS atarak hızla öğrenebiliyor. Bu da onları daha bilinçli harcama yapma konusunda teşvik ediyor.

İŞLEMLERİNDE HIZ KAZANMALARI İÇİN HIZLI BANKACILIK

Bilinçli harcama alışkanlığı kazandırmak için yaratılan “İlk Kartım” programı, kart sahiplerini hızlı bankacılık işlemleriyle tanıştırıyor. İnternet Bankacılığı, ATM ve Telefon Bankacılığı gibi hızlı bankacılık işlemleri, tüm kart sahiplerinin bankacılık işlemlerinde hızlanmasını sağlıyor.

Program boyunca bilinçli harcamayı ve ödemelerini düzenlemeyi öğrenen kart sahiplerinin limitleri ve kart özellikleri zaman içinde artıyor. Böylece kart sahiplerinin kredibiliteleri de yükseliyor.

Kredi kartı kullanımını daha bilinçli hale getirmeyi hedefleyen “İlk Kartım” programı, bilinçli kullanıldığında kredi kartının büyük kolaylık sağladığını ve bütçeleri rahatlattığını anlatmak için oluşturulmuş başarılı bir sosyal sorumluluk projesi. Bu proje boyunca, kart sahiplerini rahatlatacak bilinçli harcama hareketi “İlk Kartım” Finansbank’tan, bilinçli harcama taktikleri Yılmaz Hoca’dan.

Program hakkında detaylı bilgi sahibi olmak ve başvuruda bulunmak için tıklayın;

www.ilkkartim.com.tr



Bir bumads advertorial içeriğidir.

16 Ekim 2013 Çarşamba

VİDEO: Big Boss Obradovic!

Turkish Airlines Euroleague’de bugün başlayacak yeni sezon öncesinde, Euroleague eğlenceli bir video yayınladı. Video'da Euroleague'de mücadele takımların başantrenörleri, daha önce bu organizasyonda şampiyonluk sevinci yaşamış coachlardan taktik çalmaya çalışıyor. Video'nun sonunda ise, 8 Euroleague şampiyonluğu bulunan, Avrupa Basketbolunun Efsane ismi aynı zamanda Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın başantrenörü Zeljko Obradovic'te "patron" imajıyla yer alıyor.

Bu eğlenceli videoda bakın ünlü coachlar birbirlerinin taktiklerini nasıl öğrenmeye çalıştı;


7 Ekim 2013 Pazartesi

Zeljko Obradovic'e göre "Bir basketbolcu nasıl yaşamalı?"


Avrupa Basketbolunun efsanevi antrenörü Zeljko Obradovic, Fenerbahçe Ülker'in Euroleague Medya Gününde Haber Türk gazetesi muhabiri Arifcan Yazgaç'a hem oyuncularına, hem de Türk basketboluna ‘ders verici’ açıklamalar yaptı. Haber Türk gazetesinde yer alan röportaj şu şekilde:

O dünyanın sayılı basketbol antrenörlerinden biri. Basketbola kazandırdığı isimler saymakla bitmez. Şimdiki görevi ise bunu Fenerbahçe Ülker’de başarmak. O, bunu yapmakta kararlı... Fenerbahçe Ülker’in medya gününde Habertürk’ün sorularını yanıtlayan Zeljko Obradovic hem oyuncularına, hem de Türk basketboluna ‘ders verici’ açıklamalar yaptı. İşte yaşayan efsanenin görüşleri:

Panathinaikos’un ardından bir süre takım çalıştırmadınız. Sonra F.Bahçe Ülker’den teklif geldi. O süreçte ne oldu? Panathinaikos sonrası dönemde biraz dinlenmeye ihtiyacım vardı. Ama bir coach için basketboldan uzak kalmak mümkün değil. Sonrasında Fenerbahçe Ülker’den teklif geldi. Kulüpten birçok insanla konuştum. Benim için çekici olan hepimizin ortak bir hedefi olmasıydı; başarı.

Bir coachun oyuncusuna verebileceği ne kadarla sınırlıdır? Bir coachun yapması gereken şeyler önce takımını tanımasıdır. Gerçekten tanıması. Kimle nasıl konuşacağını, nasıl oynatabileceğini... Elbette coachlar kısa ve uzun vadede oyuncularına birçok şey verebilir. Ama bu zamanla alakalıdır. 1 ay, 6 ay, 1 yıl... Verdikleriniz, öğrettikleriniz hep süreçle doğru orantılıdır.

Türkiye’de oyun kurucu problemimiz olduğundan bahsediyoruz. İyi bir oyun kurucu olmanın sırrı nedir? Bu aslında tüm pozisyonlar için geçerlidir. Oyun kurucu, saha içinde ve saha dışında herkesle ilgilenmek zorundadır. Saha içinde bir nevi ‘Ben’ olmalıdır. Takımın lideri olmalıdır. Genç de olsa yaşlı da olsa. Ama oyunculara yeterli güveni ve sorumluluğu vermezseniz içlerine kapanabilir ve öz güvenlerini yitirebilirler. Daha önce de dediğim gibi basketbol sadece saha içinde kalmamalıdır. Eğer siz eve gittiğinizde de basketbol hakkında düşünebiliyorsanız iyi bir oyuncu olma yolunda ilerliyorsunuzdur.

Hazırlık döneminde çok genç oyuncularla mücadele ettiniz. Yaşın sizin için bir önemi olmadığını biliyoruz. Peki o zaman Obradovic için doğru oyuncu kimdir? Yaş kesinlikle her şey değildir. Benim için iyi bir oyuncu olmanın kıstası, takımla çalışmak ama ekstra çalışmaktır. Bir oyuncu salona önceden geliyorsa ekstra antrenman yapıyorsa, takımla çalıştıktan sonra da idmanını bir süre daha sürdürüyorsa iyi bir oyuncu olma konusunda ilk adımlarını atmış olur.

Peki sizin Fenerbahçe Ülker’deki amacınız nedir?Disiplinli antrenmanını yapan ve her ne şartta olursa olsun yüzde yüzünü sahaya yansıtan oyuncular yaratmak. Şampiyonluklar, başarılar bunun arkasından gelir.

Elinizde çok yetenekli gençler var. Onlar hakkında ne söylemek istersiniz? Çok yetenekliler. Ama her şey onlara bağlı. İyi bir oyuncu olmaya karar verirseniz olursunuz. Çok çalışırsanız iyi oyuncu olursunuz. Sahada her şeyinizi verirseniz iyi bir oyuncu olursunuz. Şu anda bu yolda ilerliyorlar. Benim amacım da onlara doğru yolu gösterebilmek.

Galatasaray’la kupa için karşılaşacaksınız. Bu maç hakkındaki düşünceleriniz? Galatasaray son Türkiye şampiyonu ve bizim çok saygı duyduğumuz bir takım. İki takım arasındaki karşılaşmalar her zaman özel olmuştur. Bu final tek maç olacak. Amacımız tabii ki kazanmak.,

Yeni jenerasyon coachlar teknolojiyle sürekli haşır neşir. Sizin teknolojiyle aranız nasıl?Teknolojiden anlamam. Gerçekten. Ama ekibim teknolojik çalışmalar yapıyor ve yapmaya devam edecekler.

Zeljko Obradovic: "GS maçına kazanmak için çıkacağız"


Fenerbahçe Ülker Başantrenörü Zeljko Obradovic, Galatasaray Liv Hospital ile 9 Ekim Çarşamba günü oynayacakları Cumhurbaşkanlığı Kupası maçının öneminin farkında olduğunu belirterek, sarı-kırmızılı takımı yenmek istediklerini söyledi. 

AA muhabirinin, Fenerbahçe Ülker Euroleague Medya Gününde sorularını yanıtlayan Sırp teknik adam, Galatasaray-Fenerbahçe rekabetini bildiğini belirterek, "Galatasaray maçının ne kadar önemli ve özel bir maç olduğunun bilincindeyim. Rakip takımın antrenörüne ve oyuncularına saygı duyuyorum. Zor bir maç olacak. Karşımızda güçlü bir rakip var. Ancak iyi oynayıp, kazanmak istiyoruz" diye konuştu. 

Tam takım olarak yeni bir araya gelmelerine karşın Cumhurbaşkanlığı Kupası'nın hemen ardından Beko Basketbol Ligi ve THY Avrupa Ligi'nin başlayacağının belirtilmesi üzerine Obradovic, şunları kaydetti: "Şikayet etmeye vaktimiz yok. Tam takım olarak 4 antrenmanla resmi maça çıktık. Takımda şu anda sakatlığı bulunan oyuncularımız da var. Çok çalışmamız gerekiyor. Aslında oyuncuları dinlendirmeyi seviyorum ama hiç izin verecek vakit yok. O yüzden şu dönemde herkesin ekstra çalışıp, ekstra motive olması gerekiyor."

Yaz boyunca genç oyunlarla birlikte çalışan Zeljko Obradovic, gençlerle antrenman yapmaktan çok büyük zevk aldığını belirtti. Takımda genç oyunculara süre vereceğini vurgulayan Sırp çalıştırıcı, "Benim için genç oyuncularla çalışmak çok büyük zevkti. Gençlerin ilk günden bugüne kadar inanılmaz geliştiklerini gördüm. Süre almaları için ne kadar çalışkan olduklarını bana göstermeleri yeterli. Ben onu gördüğüm sürece tabii ki genç oyunculara süre vereceğim" ifadelerini kullandı. 

A Milli Basketbol Takımı Başantrenörlüğü için adı geçen Obradovic, şu anda sadece Fenerbahçe Ülker'e konsantre olduğunu söyledi. 

Türkiye Basketbol Federasyonu Başkanı Turgay Demirel'in, "Geçen yıl Obradovic ile görüştük. O zaman bize milli takım çalıştırmak istemediğini söylemişti. Türkiye'yi tanıdıktan, buradaki şartları gördükten sonra belki düşünceleri farklı gelişebilir. Obradovic her zaman istediğimiz bir hoca" şeklindeki açıklamalarının hatırlatılması üzerine Obradovic, "Ben buraya Fenerbahçe için geldim. Aklım tamamen orada. Sadece onun için çalışıyorum" ifadelerini kullandı. 

Geçen sezon önemli transferler yapmasına karşın başarılı olamayan sarı-lacivertlilerde kulüp başkanı Aziz Yıldırım ve taraftarların özellikle Avrupa'da başarı istediğini, kendisinden büyük beklentilerin olduğunun belirtilmesi üzerine Sırp teknik adam, "Yüzde 100'ünü verdikten sonra başarılamayacak hiçbir şey yok. Bu konuda kendimle barışığım. Tabii ki üzerimde baskı var. Ancak en büyük baskıyı ben kendi kendime yapıyorum. Çalışacağız ve başaracağız" diye konuştu. 

Turkish Airlines Euroleague'de gruplarında zorlu rakiplerin olduğuna dikkati çeken Obradovic, "Barcelona ve CSKA Moskova her zaman ligin favori takımlarıdır. Partizan kendi ülkemin takımı olduğu için onların da ne kadar güçlü olduğunu biliyorum. Zor bir gruptayız ama Avrupa Ligi'nde her grup zordur. Burada yapılacak ilk şey gruptan çıkmak. İlk hedefimiz bunu başarmak" şeklinde konuştu. 

Obradovic, Beko Basketbol Ligi'ndeki rakiplerini de takip ettiğini kaydederek, "Spor Toto Türkiye Kupası maçlarında rakiplerimizin bazılarını gördük. Tabii ki ligdeki rakiplerimizin kasetlerini de izliyoruz. Çok kaliteli bir lig olduğunu gördüm. Her maçın ayrı bir önemi var. Bu ligde zayıf rakip, güçlü rakip yok" dedi. 

Son olarak Fenerbahçe taraftarına mesaj gönderen Sırp çalıştırıcı, "Onlarsız, bir hiçiz. Oyuncuları ateşleyen onlar. Onlar olmazsa bizim işimizin hiçbir anlamı yok" diyerek sözlerini tamamladı.

Kaptan Ömer Onan: "... İşte bu yıl o sezon!"


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın kaptanı Ömer Onan 2013-2014 sezonunun bir anlamda taraftara borçlarını ödeyecekleri bir sezon olacağını belirterek, "Tabii ki her zaman dostluk, centilmenlik ve fair play anlayışı içinde olacağız ancak artık arenayı (Ülker Sports Arena) rakip takımlar için kabusa çevirmemiz gerekiyor" dedi

Başantrenör Zeljko Obradovic yönetiminde yeniden yapılanma süreciyle 2013-2014 sezonuna başlayan sarı-lacivertli ekibimizin Kaptanı, Euroleague Medya Gününde açıklamalarda bulundu.

A Milli Basketbol Takımı'yla Avrupa Şampiyonası için bulundukları Slovenya'da sakatlanan kaptan, 10 günlük bir tedavi sürecinin ardından kondisyon çalışmalarına başlayacağını belirterek, "Bir an önce takıma sağlam bir şekilde dönmek istiyorum" ifadesini kullandı.

Ülker Sports Arena'da rakipleri karşısında her zaman üstün oynayabilecek bir takım olma konusuyla ilgili, "Taraftara bir borcunuz olduğunu düşünüyor musun?" sorusuna verdiği yanıtta Onan, "İşte bu yıl o sezon... 7 yıldır bu formayı giyiyorum. Abdi İpekçi Spor Salonu'nu, Sinan Erdem Spor Salonu'nu seyircimizle yıktığımız zamanları, yaşadığımız şampiyonlukları biliyorum. Salonların tıklım tıklım olduğunu, rakip takım için kabusa dönüştüğünü unutmadım. Dürüst konuşmak gerekirse Ülker Sports Arena'da daha böyle bir şey yaşamadık. Bu da son iki sezonda istediğimiz sonuçları alamamamızdan kaynaklanıyor. Seyircinin de güveni gitti, çok normaldir. O sene, bu sene" diye konuştu.

Obradovic yönetiminde büyük bir değişim geçiren takımda, yeni sezon hazırlık dönemindeki havayı değerlendiren tecrübeli oyuncu, ünlü çalıştırıcının takıma müthiş bir güven aşıladığını ifade etti.

Sırp antrenörün yeni bir takım yaratmaya çalıştığını hatırlatan kaptan Ömer, Obradovic'in en büyük özelliğinin, sistemini saha içinde uygulatabilmesi olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Hocamız isim farketmeden, ayrım yapmadan, saha içinde ne istiyorsa, her oyuncudan bunu gerçekleştirmesini istiyor. Biraz zaman alacaktır. Ancak sistem uydukça da bu takım daha iyi yerlere gelecektir. Hocamızın kendisi de başlangıçta sorun yaşayabileceğimizi söylüyor. Yeni bir takımız, sakatlıklar var, milli takımlardan dolayı sezon başında bir araya gelemedik. Takım halinde iki antrenmanla Türkiye Kupası maçlarına çıktık. Önümüzdeki bir aylık dönemde çok zorlu maçlara çıkacağız. Kolay olmayacak ancak inanıyorum ki ilerleyen süreçlerde bu takım oturacaktır, herkese zevk veren, güven veren, tam hocanın istediği bir takım haline gelecektir."

Ömer Onan, hedeflerinin uzağında kaldıkları geçen sezonun kariyerlerindeki en kötü sezon olduğunu ifade etti. Sezona başladıkları başantrenör Simone Pianigiani'nin Türk oyunculara güvenmediği ve oynatmak istemediği yönünde yorumlar yapıldığının hatırlatılması üzerine Fenerbahçe Ülker kaptanı, şöyle konuştu:

"Bir takımda Türk, yabancı veya yaşlı, genç ayrımlarına katılmıyorum. Bir takım iyi gidiyorsa zaten her şey iyidir. Geçen yıl hakkımızda herkes bir sürü şeyler yazdı. Bu da normaldir. Kötü gittiği zaman illa ki fatura çıkacaktı. Yok oyuncularla antrenör kavga etti, yok hoca Türk oyuncuları istemedi.... Böyle bir şey yok. Her gelen oyuncu geçen sezon kariyerinin belki de en kötü sezonunu geçirdi. Bu sadece oyunculardan kaynaklanan bir şey olamaz. Hocanın kurduğu sistemin takıma uymaması... Bir şey kötüyse hepimiz kötüyüz. Bunun içinde oyuncular da, yönetim de, antrenör de var. Hepimiz bundan nasibimizi alırız.

Nasıl ki bir kupa fotoğrafına 40 kişi giriyorsa, kötü gittiğinde de kimsenin bir yerlere kaçmaması lazım. Antrenör sorumluysa, ardından oyuncular içinde en büyük sorumlu benim, çünkü ben kaptanım. Hepimiz kötüydük, kötü bir sezon geçirdik ve kurtaramadık. Hepimiz çabaladık. Döndürmeye çalıştık ama olmadı. Öz güvenimizi kaybettik, umudumuz kayboldu. Avrupa Ligi'ne erken havlu attık. Bu sefer her maç ızdırap olmaya başladı. Yapılan transferlerle birbirini tamamlayan oyuncular olamadık. Ama bunun sorumluluğu bizde, camiayı da çok üzdük. Böyle bir sezon bir daha yaşamak istemem. Çok zordu. "

Ömer Onan, Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Galatasaray ile yapacakları derbi maç öncesi centilmenlik mesajları verdi.

Sarı-kırmızılı ekibin ezeli rakip ancak ebedi dostları olduğunu vurgulayan sarı-lacivertli oyuncu, "Saha içinde gerginlikler olabilir çünkü herkes kazanmak için oynayacak. Maçın Samsun'da oynayacak olması iki taraf için de güzel bir test. Hep 'rakip takım seyircisi gelmesin' deniliyor ya... Şimdi iki takımın taraftarı da yan yana olacak. Taraftarlar takımlarını sonuna kadar destekleyecek. Kavgasız, gürültüsüz, hak edenin kazandığı güzel bir maç olsun. Fenerbahçe Ülker olarak da maçı sonuna kadar kazanmak isteyeceğiz" şeklinde konuştu.

29 Eylül 2013 Pazar

Obradovic: "İlk sezonda Final Four hayal değil"


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımının Baş antrenörü Zeljko Oobradovic, Sporx.com internet sitesinde yer alan röportajında bir çok konu da önemli açıklamalarda bulundu. Efsane antrenörün röportajı şöyle:

Avrupa’nın en iyi antrenörü olarak bilinen Zeljko Obradoviç artık Fenerbahçe’de. Usta teknik adam Türkiye’deki ‘hızlı başarı hastalığı’nı çoktan kavramış...

Öyle bir antrenör ki NBA’den oyuncu transfer etmek istiyor. O oyuncu“Obradoviç’e hayır denmez” deyip tası tarağı toplayıp para bile konuşmadan İstanbul’a geliyor. İki kelimeyle bir ‘basketbol fenomeni’. Dört farklı kulüple sekiz Euroleague şampiyonluğu olduğu için ‘Avrupa’nın gelmiş geçmiş en iyikoçu’ kabul ediliyor.

13 yıl çalıştırdığı Panathinaikos’u tam 11 kere lig şampiyonu yaptı. Altyapıdaki takımları çalıştırmaya 22 yaşında başladı, 31 yaşında oyuncusu olduğu Partizan takımının koçu oldu. Kariyerine verdiği bir yıllık aranın ardından Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımı’nın koçu olan Zeljko Obradovic (53) oyuncularını takımın renkleri için savaşmak üzere çalıştırıyor.

"Basketbol sizin için bir tutku haline nasıl geldi? Basketbol topuna ilk dokunduğunuz an mı?"

- Hayır, dokunduğum anın hiçbir önemi yok. Tutkumun sebebi 1973’te Yugoslavya’nın Barcelona’da düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası’nı kazanması… Ve o takımda oynayan Sırp oyuncu Dragan Kicanovic… Sahadaki karizmasından inanılmaz etkilenmiştim. Onu izlerken “Ben bu işi yapmak istiyorum” dedim. Ve 31 yaşımda takımın koçu olmam için bana güvenen de yine kendisiydi.

"Bir dakika, bir dakika... Yani televizyon ekranından izleyip, hayran olduğunuz kişi sayesinde mi koç oldunuz?"

- Evet doğru anladın. 1991’de Partizan’da oyuncuydum ve Yugoslavya milli takımıyla İtalya’da düzenlenecek Avrupa Basketbol Şampiyonası’na gitmeye hazırlanıyordum. Bir gün öncesinde Dragan beni karşısına alıp seneye takımı kimin çalıştıracağını bilmediğini hâlâ bir koç bulamadığını söyledi. Ben de ona “Sana bir koç önerebilirim” dedim. Kicanovic “Kim o?” diye sordu. Hiç tereddüt etmeden “Ben” dedim. Çok şaşırdı ama iki hafta sonra arayarak oyunculuğu bırakmam şartıyla Partizan’ın antrenörü olmamı teklif etti.

"Basketbolcu olmanıza rağmen hep antrenör mü olmak istediniz?"

- Kesinlikle. Kafamda sadece bu vardı. 20 yaşında bile antrenman sonrasında takımın performans notlarını tutar, tek tek üstünden geçerdim. Hâlâ da saklarım.

"Büyük başarıların büyük ustası olmanızın sırrı nedir? Hırs, kendine güven, disiplin, çok çalışmak…"

- Sevgi. İşimi hep çok sevdim. Çok çalışmak önemli ama ondan da daha önemli şey çalıştığın tüm ekibin seninle aynı yöne bakıp, aynı hedeflere sahip olması.

"Teklifi kabul etmenizde Mirsad Türkcan’ın etkisi büyükmüş öyle mi? Sizi nasıl ikna etti?"

- Benim için çok önemli biridir Mirsad. Fenerbahçe’den teklif geldikten sonra benimle iletişimi hiç koparmadı. Üç ay boyunca her gün arayıp İstanbul’u, takımı, kulübü, yönetimi detay detay anlattı. Burada olmamın en önemli sebeplerinden biri odur.

"İki yıl içinde mükemmel takımı kurduğunuz söyleniyor. Şu an Fenerbahçe takımının kadrosu nasıl sizce?"

- Önce siz benim sorumu cevaplayın. Sizce Türkiye’de bana iki yıl süre verecek birileri var mı? Hayır yok. Hatta beklentiler çok yüksek.

"İlk yılda Eurolig hedefleniyor… Sizce mümkün mü?"

- Mümkün. Fenerbahçe’nin beni alma sebebi de bu. Kısa sürede büyük hedefleri var. Beklentiyi karşılamak için elimden geleni yapacağım.

"Panathinanaikos’ta 13 yıl birlikte çalıştığınız yardımcı antrenör Dimitris’in de sizinle birlikte gelmesini istediniz ama maliyeti Fenerbahçe Ülker’e problem oldu. O da bir başka birinci lig takımı olan Banvit’e başantrenör oldu. Karşılaşacağınız ilk maçı heyecanla bekliyoruz…"

- Maç ikimizin arasında değil, iki kulübün arasında olacağı için bizim arkadaşlığımız asla zedelenmez. Maç biter biz yine yemeğe gideriz.

"Birbirlerini kardeşten de öte iyi tanıyan ve seven bir adam nasıl rakip olabilir?"

- İki eğlenceli rakip olacağız. 13 yıl boyunca birbirimize herkesten çok yakındık. Her şeyimizi biliyoruz, ben onu nasıl şaşırtacaksam o da beni şaşırtmaya oynayacak.

"Oyuncularınızı nasıl motive edersiniz? Oyuncuları yaprak gibi titreten cinsten sert bir koç musunuz? Yoksa sizin antrenmanlarınızda gülünebiliyor mu?"

- Bu saydığınız her şeyin karması antrenörlük. İşin çok ciddi ve onları yönlendirecek kişinin ben olduğumu anlamaları gerekiyor. Önce bunu sağlarım. Sonrası kolay. Benimle her konuda konuşabilirler, hepsini dinlerim, takımın iyiliği için getirecekleri her öneriye açığım. Serbest zamanlarda birlikte gülebiliriz. Ama ciddi olacağımız zamanda da ciddi olacağız.

"Bir oyuncu yeteri kadar süre almadığı ya da başka bir sebeple size surat asarsa tavrınız ne olur?"

- Ben oyuncunun suratıyla asla ilgilenmem. Gösterdikleri performansla ilgilenirim. Benim için iyi ve kötü oyuncu yoktur, akıllı ve aptal oyuncu vardır. Akıllı ve aptal oyuncu arasındaki fark nedir biliyor musunuz? Biri hata yaptıktan sonra uyarı aldığında bunu kişisel algılamaz ve hatasını düzeltir, aptal oyuncu kişisel algılar ve 100 kere aynı hatayı yapar.

"Genç ve deneyimli oyuncu arasında bir fark var mıdır?"

- Asla yoktur. Yaşla hiç ilgilenmem. Hatta genç oyuncuların biraz daha fazla hata yapma payları vardır.

"Türkiye’de genellikle antrenörler risk almak istemez ve yabancılara daha çok süre verir. Peki siz?"

- Benim için oyuncunun vatanı milleti önem taşımaz. Yetenekli olsun yeter. Pasaportuyla ilgilenmiyorum. Türk oyuncularla ilgili tek bir sorun var öngördüğüm, bu aslında bütün Avrupa ülkelerinde var, üç-beş maç iyi oynayan oyuncular hemen yüceltiliyor ve NBA’e aday gösteriliyor. Halbuki o oyuncunun ülkesinde daha çok oynayıp deneyim kazanması gerekiyor.

"Türkiye’de tanıyıp takdir ettiğiniz oyuncular var mı?"

- Kendi oyuncularım.

"Genel olarak sordum..."

- Genelle ilgilenmiyorum. Ben sadece kendi oyuncularımı düşünüyorum. Onlara basketbolun bir savaş olduğunu söylüyorum. Biz takımımızın renkleri için savaşacağız.

"Türk Milli Takımı’nın hazin sonu hakkında ne düşünüyorsunuz?"

- Onu Tanyeviç’e soracaksınız.

"Çılgın bir adam mısınız?"

- Risk almak için doğru zamanı beklerim. Çılgın bir adam olduğumu düşünmüyorum. Zeki adam, riskin hayatın bir parçası olduğunu ve ne zaman alınması gerektiğini bilir. Önce kendinle huzur içinde olman lazım. Ama her zaman riske girip hata yapma olasılığını da bileceksin. Hata yapmayan biri var mı?

Obradovic'in Gençleri 2. Bölüm


"Obradovic'in Gençleri" adlı mini yazı dizimizin ikinci bölümünde Emir Preldzic, Barış Ermiş, Kenan Sipahi, Metecan Birsen ve Berk İbrahim Uğurlu'nun Uluslararası Rixos Cup 6 Basketbol Turnuvasındaki bireysel performanslarını, artılarını ve eksilerini bulabileceksiniz. İlk olarak Emir Preldzic ile değerlendirmemize başlayalım.

Emir Preldzic

Fenerbahçe Ülker'e geldiği ilk günden beri sahip olduğu Allah vergisi yeteneklerini kullanarak ha parladı ha parlıycak diye diye koca bir 6 sene heba oldu. Emir'de ki basketbol yeteneklerini, sahip olduğu basketbol zekasını daha önce hem ben buradan sizlerle paylaştım hem de tüm basketbol otoritelerinin söylediğine tanıklık etmişsinizdir. Ancak işin Emir tarafına baktığımızda sahip olduğu bu inanılmaz yeteneklere ihanet edercesine bir görüntü çizdiğini görüyorduk. Hep şunu iddia ettim. Bu çocuğu adam edecek iki tane antrenör var; Ya Zeljko Onradovic ya da Dusan Ivkovic. İki koçtan birisinin elinin değmesi bile Emir'i doğru yola sokacak, beklediğimiz Bodiroga patlamasını yaptırabilecektir. Bunu eminim ki sizlerde aklınızdan mutlaka geçirmişsinizdir. Artık ortaya yaydığımız pozitif etkiden midir bilmem ama sonunda hayallerimiz gerçek oldu. Emir'in başnda şimdi, onu adam edebilecek iki koçtan biri olan Zeljko Obradovic var.

Rixos Cup, bize Emir'de o beklediğimiz değişimin yaşanıp yaşanmadığı yönünde bir takım ip uçları verdi. Öncelikle Obradovic'in Emir üzerindeki etkisine değinelim. İlk olarak Obradovic, takımda patronun kendisi olduğunu Emir'e hissettirmiş. Geçmiş sezonlarda hocalarla yaşadığı sorunları göz önüne aldığımızda artık karşısında değil tartışacak, sesini dahi yükseltmeye cesaret edemeyeceği bir koçun olduğunu anlamış. Bu konuyla ilgili turnuva boyunca dikkatimi çeken en önemli detay Emir'in kaybettiği toplarda yada yaptığı yanlış tercihlerinden sonra yaşandı. Top kaybı yaptığında yada tercihini yanlış kullandığında dönüşte mutlaka Obradovic'e fazla çaktırmadan baktığını gördüm. "Acaba koç bir şey der mi?" diye o anda aklından geçirdiğini eminim. Bu da Emir'in 6 sezon boyunca saha içi disiplininde eksik kalan çok önemli bir boşluğu dolduracak bu sezon. Çünkü artık kafasına göre bırakın top kullanmayı, oyun setinin dışına dahi çıkamayacak. Emir için bunlar oldukça olumlu gelişmeler. Bu sezon stuff ile takışmak yerine işine bakacak. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi sahada istediği gibi at süremeyecek. Obradovic'in oyun anlayışından dışarı çıkamayacak. Bu da kendisinin sistem içinde kalmasını ve oynamasını sağlayacak. 

Olumsuz anlamda söyleyebileceğimiz tek husus, son yıllarda asist üzerinden oynaması nedeniyle dış şutunun son derece bozulması. Takıma geldiği ilk 3 sezon dış şut performansı oldukça yüksekti. Ancak zamanla oyun kurucu pozisyonuna kayması, takımda asistleri yapan oyuncu konumuna gelmesi dış şutunu köreltmiş. Bunu yapacağı ekstra şut çalışmalarıyla giderebilir ancak ekstra antrenmanlar konusunda pek istekli olmadığını biliyoruz. Bakalım kafa yapısını ve oyun içerisindeki rolünü bu kadar kısa sürede değiştirtmeyi başaran Obradovic, bu konuda da etkisini gösterebilecek mi? Bunu da önümüzdeki günler gösterecek.

Barış Ermiş

Turnuva öncesinde takımda kalıp kalmayacağı merak konusu olan oyuncu konumundaydı Barış. Obradovic, en azından ilk devreyi Bo-Kenan-Berk üçlüsüyle geçmek istediğini belirtip, Barış'a takımda fazla şans veremeyeceğini iletmiş ve kendisine takım bulması halinde ayrılabileceğini söylemişti. Bu nedenle Rixos Cup, Barış için kendini ispat etme adına çok önemli bir fırsattı. Bu fırsatı kendi adına oldukça iyi kullandığını söyleyebiliriz. Genç ağırlıklı kadroda sorumluluk alan, skor üreten ve asistleri ile gençlere skor ürettiren bir Barış izledik. 

Ayak yavaşlığından çokça şikayet edilir Barış'ın. Çok hantal bir oyun kurucu olduğu söylenir hep. Bir bakıma bu eleştiri haksızda sayılmaz. Ancak özellikle bu turnuvada çok hızlı hareket eden, takımı hızlı bir şekilde hücuma çıkartan, savunmada da oldukça hareketli ve istekli bir Barış seyretik. Olması gerekende buydu aslında. Çünkü Obradovic'in kararını gözden geçirebilmesi için Barış'tan bu performansın gelmesi gerekiyordu. Sahada olduğu anlarda gençlere liderlik de yaptığını atlamayalım. Koç Barışta ki bu değişimi görmüş olacak ki turnuvanın son maçında Bo McCalebb ve Emir dururken Barış'ı ilk beş başlattı. Bu sıradan bir tercih değildi. Bu hareket ile Obradovic, Barış'ın turnuva performansını ödüllendirmiş oldu. 

Kendisi için kritik bir eşikte, Obradovic'in aldığı kararı tekrardan gözden geçirmesini sağlamış oldu. Koç, Barış ile ilgili son kararını ne şekilde verecek bunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Ancak şahsi görüşüm, Barış'ın takımda kalmasının faydalı olacağı yönünde. Yaşı ilerlemiş olan kaptanın sezon içerisinde inişli çıkışlı bir grafik yakalaması durumunda iki numarada da oynayabileceğini göz önüne aldığımızda kısıtlı sayıdaki kaliteli yerli guard rotasyonunda çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Kenan Sipahi

Türk Basketbolunun ve Fenerbahçe Ülker'in geleceği... Yaz transfer döneminin en çok konuşulan ismi. Genç Milli Takımda gösterdiği performans ile A Milli Takıma yükselmiş ve Obradovic'in dikkatini çekerek alınması yönünde istekte bulunmuş bir oyuncu. Henüz yaşı 18. Ancak sahip olduğu yetenekler yaşının çok ötesinde. Fenerbahçe'ye transferinde Obradovic kendisine "oynatma" sözü vermişti. Bu sezon oyun kurucu rotasyonunda sıkça süre alacak. Bu turnuvada da Obradovic tarafından sıkça sahaya sürüldü. Ligin orta sınıf takımından Euroleague'de şampiyonluk hedefleyen bir takıma gelmiş olması ve bu yükün altında nasıl oynayacak olması kafalarda soru işaretleri oluşturuyordu.

Bu turnuvada gördük ki, Kenan basketbol karakteri olarak bu seviyede oynayabilecek bir oyuncu. Ancak fiziki açıdan bu yükü henüz kaldırabilecek bir noktada değil. Önceliğini; fiziksel gelişimine vermeli. Euroleague seviyesinde süre alacak bir oyuncu için şu anki fiziği yeterli değil. Daha sert ve rakibi karşısında durabilecek bir fiziğinin olması şart. Obradovic'te bunun farkında ki, kondisyonerlere Kenan'ın ocak ayına kadar fiziki açıdan Euroleague seviyesine getirilmesi talimatını vermiş. 

Turnuva genelinde Kenan'ın çok fazla şut kullandığını ve bunlarda da düşük bir isabet yüzdesi yakaladığını gördük. Kendini hemen ispatlamak istemesinden mi yoksa Obradovic'in ona serbestlik vermiş olmasından mı bilmiyorum ama çok fazla şut kullanması Kenan'ın da ritmini bozdu. Milli Takımlarda ve Tofaş'ta en uygun pozisyonu yakaladığında, seçerek şut kullanırdı. Eğer sezon içerisinde de bu kadar fazla şut kullanacaksa ekstra şut idmanları yapması gerekiyor.

Turnuva boyunca Kenan ile ilgili dikkatimi çeken en güzel şey; takım içerisinde yaptığı liderlikti. Sahada sorumluluk almaktan çekinmeden oynaması, takım arkadaşlarını oyun içerisinde sürekli uyarması, el yakan topları tereddüt etmeden kullanması Kenan'daki liderlik vasıflarının yüksek olduğunun birer göstergesi. Zaten oyun kurucu rotasyonunda oynayan oyuncular için bu çok önemli bir artı özelliktir. Kenan'da bu da mevcut durumda.

Metecan Birsen

Geçtiğimiz sezonu Fenerbahçe Ülker A Takım, Genç Takım ve İBB üçgeninde tamamlamıştı. Bu sezon başında da süre alamadığı için takımdan ayrılmak istediğini söylemiş ve sözleşmesinin feshi için TBF'ye başvurmuştu. Ancak Obradovic'in gelişi ile bu kararından vazgeçmiş ve hoca ile de konuşarak takımda kalmaya karar verdi. Metecan kendi yaş kategorisinde skorer bir oyuncu olarak kabul edilir. Basketbol zekası yüksek, kendi pozisyonunu yaratabilen, yüzdeli şut sokabilen ve gelecekte NBA yapabilecek gençler arasında gösteriliyor hep. Rixos Cup'ta bu saydığımız özelliklerinden bir tek şut yüzdesinde beklenen başarıyı sağlayamadı. Potaya kararlı bir şekilde giden, fiziki olarak gençler arasında en göze çarpan, ribaundları kovalayan bir Metecan seyrettik. 

Turnuva genelindeki düşün isabet performansına çok fazla anlam veremedim. Çünkü genç takım maçlarını da sıkça canlı izlediğim için ne kadar iyi bir şutör olduğunu biliyorum. Bu performansı beni çok fazla şaşırttı. Artık A Takımda oynamanın vermiş olduğu heyecan mı desek, tecrübesizlik mi desek bilmiyorum ama bildiğim tek şey turnuvadaki şut yüzdesinin benim tanıdığım Metecan'ın kinden çok daha düşük olduğuydu. Ayrıca oyunun savunma bölümünde çok fazla faul yapmış olması belki kafalarda soru işaretleri yaratmıştır, ancak bu faullerin fiziki açıdan kendisinden çok daha iri olan, tecrübeli oyunculara karşı yapıldığını unutmayalım. Rakibi ya faulle durduracaksın ya da basket atmasına izin vereceksin. Bu bağlamda doğru olanı yaptı. Faul tercihleri bir iki pozisyon dışında doğruydu. Sezon içerisinde özellikle lig maçlarında kendisine süre bulacağı düşüncesindeyim.

Berk İbrahim Uğurlu

Fenerbahçe Ülker alt yapısının yetiştirdiği önemli genç oyunculardan biri olan Berk, Metecan, Kenan ve Ayberk'e oranla turnuvada çok daha az süre aldı. Ancak sahada süre aldığı dakikalarda ortaya koyduğu yürek görülmeye değerdi. Rakibi bire bir savunmada bunaltan, atletik yapısının vermiş olduğu avantaj ile rakip sahaya hızlı geçen ve topu baskı altından çok hızlı bir şekilde çıkartabilen bir oyuncu Berk. Yapması gereken tek şey şut mekaniğini değiştirmesi. Çünkü şu anda kullandığı şut mekaniği basketboldaki en sıkıntılı türlerden biri. İleride büyük bir oyuncu olmak istiyorsa öncelikle şut tehdidinin yüksek olması önemli. 

Oyun kurucu pozisyonu için ülkemizin Kenan ile birlikte en iyisi olduğu aşikar. Sadece şutunu geliştirmesi Berk'i Kenan'ın bir adım önüne bile taşıyabilir. Çünkü her iki oyuncu arasında çok ince bir çizgi var. Her ikisininde birçok alanda birbirlerine üstünlükleri var. Şutunu geliştirmeyi başaran forma yarışında bir adım öne geçmiş olacak. Berk'te ilerisi için umut veren bir turnuva oynadı. Ancak diğer gençlerde de olduğu gibi halen bazı eksikleri var. Bunları gidermek için de Obradovic'in dediğini yapmaları lazım; "Genç oyuncuların bireysel antrenmanlara da önem vermesi lazım." Onlar için şimdi daha çok çalışma zamanı...

Not: Yazı dizimizin yarın ki üçüncü ve son bölümünde; Melih Mahmutoğlu, İzzet Türkyılmaz, Ayberk Olmaz, Ömer Faruk Yurtseven'in bireysel turnuva performanslarını ve tüm takımın istatistiki bilgilerini bulabilirsiniz...