20 Ekim 2012 Cumartesi

Kayıpsız bir şekilde yola devam...


Fenerbahçe Ülker, Turkish Airlines Euroleague A Grubu 2. maçında deplasmanda Union Olimpija ile karşılaştı. Maç boyunca kafa kafaya giden mücadeleyi takımımız maç sonunu iyi oynayarak 75-81'lik skorla galip tamamladı. Fenerbahçe Ülker bu deplasman galibiyeti ile grubunda namağlup tek takım ünvanı ile grup liderliğine yükseldi.

Karşılaşmayı genel olarak ele aldığımızda savunma konusunda henüz ciddi bir yol almadığımızı söyleyebiliriz. Geçtiğimiz sezon alışkanlık haline gelen savunma zaafiyeti bu sezonda kaldığı yerden devam ediyor. Bunda elbetteki en önemli unsur savunma konusunda çok becerikli oyuncuların aynı anda sahada olamamasının da etkisi büyük. Uzun savunmamızda David Andersen ve Oğuz Savaş gibi iki önemli uzunun savunmada özellikle de Andersen'in etliye sütlüye karışmaması ve çok basit fauller alması, İlkan'ın tecrübesizlikten basit hatalar yapması bizim pota altı savunmamızı ciddi derecede etkiliyor. Savunma olarak takımdaki en sert uzun olan Kaya Peker'in maçta süre alamamasıda buna eklenince rakip uzunlar kolayca potaya yada faul çizgisine gidebiliyor. Bo McCalebb ve Ömer Onan'ın kenara geldiği dakikalarda ise Bojan, Emir ve Barış üçlüsününde savunmada istenilen sertliği verememesi rakip kısalarında daha hareketli oynamasına neden oluyor. Simone Pianigiani'nin en büyük savunma silahı olan tam saha baskıyı henüz Fenerbahçe Ülker'de izleyemedik. Zaten ilk yarıda yediğimiz 46 sayıda bundan kaynaklanıyor.

Fenerbahçe Ülker belkide Euroleague'de bu sezon mücadele eden 24 takım arasında en fazla hücum potansiyaline sahip olan 2-3 takımdan biri. Zaten oynadığımız son iki Euroleague ve bir Beko Basketbol Ligi karşılaşmalarında yediğimiz ciddi sayılara rağmen hücumda bulduğumuz sayılar ile hep gülen taraf olarak ayrıldık. Bo McCalebb'ın yönetiminde çok iyi bir hücum takımı olduğumuz aşikar. Dün geceki maçta hücum potansiyallerimiz arasına Mike Batiste'in de eklenmesi ile sahada oyunun hücum kısmında üst düzey bir takım olduk. Hücumda Bo McCalebb, Emir Preldzic, Ömer Onan ve Barış Ermiş gibi yaratıcı oyuncular sayesinde sayı bulmakta zorluk çekmiyoruz. Bu da bize maçları kazandıran en büyük faktör.

Maçı genel olarak ele aldığımızda en dikkat çekici noktalardan biride ribaund üstünlüğü. Olimpija'nın bu alanda 40-29'luk çok ciddi bir üstünlüğü var. Hatta hücum ribauntlarında da 16-3'lük yine çok yüksek bir üstünlük kurduklarını söylemek lazım. Bu, şu demek; Union Olimpija Fenerbahçe potasına 16 kez fazla hücum etmişken, biz rakip potaya sadece 3 kez fazladan hücum edebilmişiz. Bu gerçekten çok ciddi bir sıkıntı. Fenerbahçe Ülker gibi hızlı hücumu iyi oynayabilen ve bu oyunu oynayabilecek Bo McCalebb ve Ömer Onan gibi iki önemli yıldızı olan bir takımın savunmada rakibine ribaund vermesi demek hızlı hücum silahının kilitlenmesi demek. Savunmada verdiğimiz ribaundlar bizim sadece önemli bir hücum silahımızın kilitlenmesine değil aynı zamanda savunmada daha fazla efor sarfetmemize neden oluyor. Açıkçası ribaund konusunda dört kısalı sisteminde bizi olumsuz etkilediğini düşünenlerdenim. Pianigiani'nin dört kısalı sistemde ısrar etmesinin sebebini anlayabilmiş değilim. Emir'i dört numaraya her çektiğimizde hücum gücümüzde belli bir artış olduğu aşikar ama savunmada verdiğimiz ribaund sayılarınında bu süre zarfında oldukça yüksek olduğunu belirtelim.

Dün gece sahadan galibiyetle ayrılmak bizim için önemliydi. Ancak belki de galibiyetten daha da önemli bir olay yaşadık dün gece; Barış Ermiş'i kazandık. Bo McCalebb'ın maçın 32. dakikasında ayak bileğini burkması nedeniyle kenara gelmesiyle sahaya J.R. Bremer'ı almıştı coach. Ancak Bremer'ın bu sürede sıkıntı yaşaması üzerine üçüncü tercih olarak Barış'ı aldı oyuna. Maçın en kritik anlarıydı. Skor 68-68 berabere. Maçın sonları oynanıyor. Barış'ın bu geniş rotasyonda aldığı sürelerin kısıtlı olduğunu ve daha önce hiç üstlenmediği bir rol üstlenerek kısa sürelerde iyi işler yapmasını gerekiyor. Barış'ı Banvit'te iken takp edenler bilir uzun sürelerin adamıdır Barış. Sahada süre aldıkça açılan bir oyuncu. Ancak dün gece Fenerbahçe Ülker'deki görevini ilk kez başarıyla yerine getirdi. Daha da önemlisi özgüvenini geri kazandı. Maçın sonlarında oyuna girip sırasıyla; bir kritik üç sayılık isabet, bir top çalma, serbest atıştan 1/2 isabet ve bitirici üçlükle ard arda bulduğu 7 sayı maçı Fenerbahçe Ülker'e getirdi. Dün gece galibiyetten daha da önemlisi Fenerbahçe Ülker'in Barış Ermiş'i kazanması oldu. Simone Pianigiani'nin en kritik anda güvenerek sahaya sürdüğü Barış, hem hocasının güvenini boşa çıkartmadı hemde Fenerbahçe Ülker'e Euroleague'de deplasman galibiyetini kazandıran isim oldu.

Barış'ın attığı ikinci üçlük sonrası takımın kenetlenmesi ve sevinci
Maçta, takımı son dakkalara Bo McCalebb ve Ömer Onan'ın deliciliği ve sorumluluğu ele almaları üstün taşıdı, maçı ise Barış Ermiş kazandırdı. Bo McCalebb'ın yapılan kontrollerinde çok ciddi bir sakatlığının olmadığını belirtelim. Yarın oynanacak TED Ankara Kolejliler maçında forma giymeyecek. Hafta içi oynanacak olan Real Madrid maçında ise oynayabileceği müjdesini verelim. Bo McCalebb'ı yerde acı içinde bileğini tutarken gördüğüm an inanılmaz üzüldüm ve korktum. Çok şükür ciddi bir sakatlık oluşmaması oldukça sevindirici bir haber. Bo'ya geçmiş olsun dileklerimizi göndererek bir Euroleague maç yazımızı daha sonlandıralım...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder