Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Beko Basketbol Ligi'nin ilk hafta mücadelesinde Abdi İpekçi Spor Salonu'nda Trabzonspor ile karşılaştı. Taraftarının desteğini arkasına alan takımımız, maçın başından sonuna kadar üstün bir oyun sergileyerek sahadan 25 sayılık fark ile 88-63 galip ayrıldı. Sarı-Lacivertli Ekibimiz bu skorla lige, galibiyet ile başlamış oldu.
Maçın ilk periyodunda savunmamızı oturtamadık. Geçtiğimiz sezona oranla bu sezon, savunmamızda istenilen düzeye gelemediğimiz için ilk çeyrek 20 sayı yedik. Hücum alternatifi çok yüksek olan bir takımız. Hücumda tıkanma yaşadığımız zaman devreye girecek çok fazla oyuncuya sahibiz. Fakat bu sene geçtiğimiz sezona oranla savunmada biraz esnek kalıyoruz. İlk periyot bunun dezavantajını yaşadık. Ama hücumdaki performansımız sayesinde ilk periyodu 3 sayı farkla önde kapatmayı bildik.
İkinci periyodun başlarında savunmamızı bir kademe arttırdık fakat bu sefer hücumda dengesiz ve oyun planımız dışında atışlar yapmak zorunda kaldık. Fakat savunmamızın oturmaya başlaması skorda geriye düşmemizi engelledi. Çeyreğin ortalarına doğru hücum ritmimizide bularak Trabzonspor potasında sayılar bulmaya başladık. Curtis ve Hakan'dan gelen iki üçlük biraz olsun bize moral aşılamıştı. Ama savunmada Bojan, Curtis ve James Gist ilk yarıda istenilen seviyeye bir türlü gelemedi. Roko Ukic'in ilk yarının bitimine bir saniye kala potaya yolladığı üç sayılık top çemberden geçince takımımızda soyunma odasına 10 sayılık fark ile gitmeyi başardı.
Üçüncü periyot tam anlamıyla muazzam geçti. Savunma sertliğimizi Euroleague seviyesine çıkarttık. Hücumdaki silahlarımızı en etkili bir şekilde kullandık. Birde ön alanda tam saha baskı yapınca Trabzon'u adeta Abdi İpekçi'nin parkelerinde perişan ettik. Trabzon bizim bu oyunumuz karşısında 6 küsur dakika sayı üretemezken biz bu süre boyunca 22-0'lık inanılmaz bir seriye imza attık. İlk yarının savunmada ve hücumda eksik kalan isimlerinden Curtis'ın inanılmaz savunması ve bu savunmaya Kaya Peker'in de destek olmasıyla Trabzon'a nefes aldırmadık. Periyodun son üç dakikası neredeyse top bizim sahamıza bile gelmedi. Yarım sahada basketbol oynadık. Özellikle bu periyotta taraftarın olağanüstü desteğide takımımıza bir itici güç oldu. Takımımız, 61. sayısını bulduğunda ise salon adeta yıkıldı. Bu skor boyunca Trabzonspor aleyhinde tezahüratlar başladı salonda. Temmuz ayı başından bu yana, Fenerbahçe Taraftarının sinirlerini bozan, uykularını kaçıran olayların hıncını çıkartırcasına taraftar adeta deşarj ediyordu kendini. Bu duygu yoğunluğu fazla olan anlarda bile taraftarlarımızın en ufak bir taşkınlık dahi yapmaması, Büyük Fenerbahçe Taraftarının "Büyüklüğünü" birkez daha dosta düşmana gösterdi. Salonda bende o dakikalarda kendimden geçmişim. Omuzlarımdan kuzenim tutmasa kendimi iki sıra önce bulabilirmişim. :) Uzun süre unutulmayacak olan bu periyotta sadece 5 sayı yedik. Bu olağanüstü bir rakam.
Son periyoda farkın 30'a çıkmış olmasının verdiği rahatlıkla başladık. Tribünler maçın gerginliğini atmış, galibiyet şarkıları söylemeye başlamıştı. Sahada da farkı giderek açan bir takım vardı. Trabzon, üçüncü periyodun verdiği moral bozukluğuyla son periyoda gardı düşmüş bir şekilde başladı. Farkı azaltmak için zorlama üç sayılık atışlara yöneldi. Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız ise maç disiplininden kopmamış bir şekilde maçı ciddi bir şekilde oynadı. Sadece son 3 dakikaya girildiğinde galibiyetin kesinleşmesinden sonra oyun direncimiz düştü ve Trabzon'dan arka arkaya birkaç sayı yedik. Maçın sonlarına doğru Erbil ve Berkay gibi genç oyuncularımızda süre aldılar. Taraftarımızla-Takımımızın İstanbul'daki ilk buluşmasında (Daha önce oynanan Two Nations Cup'ta taraftar ilgisi çok düşüktü.) güzel bir oyun ve unutulmayacak bir akşam yaşadık.
Trabzon karşısında, maçın başından sonuna kadar hep üstün oynadık. Oyunun tüm hakimiyeti bizim elimizdeydi. İlk yarı savunmamızda istenilen sertliğe ulaşamamış olsakta, ikinci yarıda özellikle üçüncü periyottaki savunma performansıyla farkı 30 sayıya kadar çıkarttık. Bu takımın hücumda sıkıntı yaşamayacağı zaten görülüyor. Bir oyuncumuz hücumda sıkıntı yaşamaya başlasa hemen bir başka skorerimiz devreye girer ve takıma sayı katkısı sağlar. O nedenle biz bu senede savunmamızı Euroleague seviyesinde yapmaya devam edelim, geçen sezonki sertliğimize ulaşalım, hücumda işimiz kolay. Bu yazımda, oyuncular üzerinden bir değerlendirme fazla yapmadım, çünkü onu yarın bir başka yazımda sizlere sunacağım.
Bugün salonun bazı kesimlerinde büyük boşluklar olsada sevdasını haykırmaya salona gelmiş taraftar gruplarımıza ve münferit taraftarlarımıza sonsuz teşekkürler. Ben uzun zamandır basketbol maçlarına gidiyorum, ilk kez bu kadar bağıran, tezahürat yapma isteği içinde barınan bir topluluk gördüm. Salona gelmiş olan münferit taraftarlarımıza da bizlere bu duyguyu yaşattıkları için ayrıca teşekkür ederim. Tüm salonun tezahürat yaptığı az maç izleriz, işte bu da, o maçlardan biri oldu. Bu maça imkanı olupta gelmeyenler çok şey kaçırdı diyebilirim. Neticeye dönecek olursak; lige farklı bir galibiyetle başladık. Bu bizim için büyük moral oldu. Şimdi çarşamba akşamı yine Abdi İpekçi'de Caja Laboral ile Euroleague sezonunu açıyoruz. O maçta tribünlerin daha dolu olması dileğiyle..
Maçın ilk periyodunda savunmamızı oturtamadık. Geçtiğimiz sezona oranla bu sezon, savunmamızda istenilen düzeye gelemediğimiz için ilk çeyrek 20 sayı yedik. Hücum alternatifi çok yüksek olan bir takımız. Hücumda tıkanma yaşadığımız zaman devreye girecek çok fazla oyuncuya sahibiz. Fakat bu sene geçtiğimiz sezona oranla savunmada biraz esnek kalıyoruz. İlk periyot bunun dezavantajını yaşadık. Ama hücumdaki performansımız sayesinde ilk periyodu 3 sayı farkla önde kapatmayı bildik.
İkinci periyodun başlarında savunmamızı bir kademe arttırdık fakat bu sefer hücumda dengesiz ve oyun planımız dışında atışlar yapmak zorunda kaldık. Fakat savunmamızın oturmaya başlaması skorda geriye düşmemizi engelledi. Çeyreğin ortalarına doğru hücum ritmimizide bularak Trabzonspor potasında sayılar bulmaya başladık. Curtis ve Hakan'dan gelen iki üçlük biraz olsun bize moral aşılamıştı. Ama savunmada Bojan, Curtis ve James Gist ilk yarıda istenilen seviyeye bir türlü gelemedi. Roko Ukic'in ilk yarının bitimine bir saniye kala potaya yolladığı üç sayılık top çemberden geçince takımımızda soyunma odasına 10 sayılık fark ile gitmeyi başardı.
Üçüncü periyot tam anlamıyla muazzam geçti. Savunma sertliğimizi Euroleague seviyesine çıkarttık. Hücumdaki silahlarımızı en etkili bir şekilde kullandık. Birde ön alanda tam saha baskı yapınca Trabzon'u adeta Abdi İpekçi'nin parkelerinde perişan ettik. Trabzon bizim bu oyunumuz karşısında 6 küsur dakika sayı üretemezken biz bu süre boyunca 22-0'lık inanılmaz bir seriye imza attık. İlk yarının savunmada ve hücumda eksik kalan isimlerinden Curtis'ın inanılmaz savunması ve bu savunmaya Kaya Peker'in de destek olmasıyla Trabzon'a nefes aldırmadık. Periyodun son üç dakikası neredeyse top bizim sahamıza bile gelmedi. Yarım sahada basketbol oynadık. Özellikle bu periyotta taraftarın olağanüstü desteğide takımımıza bir itici güç oldu. Takımımız, 61. sayısını bulduğunda ise salon adeta yıkıldı. Bu skor boyunca Trabzonspor aleyhinde tezahüratlar başladı salonda. Temmuz ayı başından bu yana, Fenerbahçe Taraftarının sinirlerini bozan, uykularını kaçıran olayların hıncını çıkartırcasına taraftar adeta deşarj ediyordu kendini. Bu duygu yoğunluğu fazla olan anlarda bile taraftarlarımızın en ufak bir taşkınlık dahi yapmaması, Büyük Fenerbahçe Taraftarının "Büyüklüğünü" birkez daha dosta düşmana gösterdi. Salonda bende o dakikalarda kendimden geçmişim. Omuzlarımdan kuzenim tutmasa kendimi iki sıra önce bulabilirmişim. :) Uzun süre unutulmayacak olan bu periyotta sadece 5 sayı yedik. Bu olağanüstü bir rakam.
Son periyoda farkın 30'a çıkmış olmasının verdiği rahatlıkla başladık. Tribünler maçın gerginliğini atmış, galibiyet şarkıları söylemeye başlamıştı. Sahada da farkı giderek açan bir takım vardı. Trabzon, üçüncü periyodun verdiği moral bozukluğuyla son periyoda gardı düşmüş bir şekilde başladı. Farkı azaltmak için zorlama üç sayılık atışlara yöneldi. Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız ise maç disiplininden kopmamış bir şekilde maçı ciddi bir şekilde oynadı. Sadece son 3 dakikaya girildiğinde galibiyetin kesinleşmesinden sonra oyun direncimiz düştü ve Trabzon'dan arka arkaya birkaç sayı yedik. Maçın sonlarına doğru Erbil ve Berkay gibi genç oyuncularımızda süre aldılar. Taraftarımızla-Takımımızın İstanbul'daki ilk buluşmasında (Daha önce oynanan Two Nations Cup'ta taraftar ilgisi çok düşüktü.) güzel bir oyun ve unutulmayacak bir akşam yaşadık.
Trabzon karşısında, maçın başından sonuna kadar hep üstün oynadık. Oyunun tüm hakimiyeti bizim elimizdeydi. İlk yarı savunmamızda istenilen sertliğe ulaşamamış olsakta, ikinci yarıda özellikle üçüncü periyottaki savunma performansıyla farkı 30 sayıya kadar çıkarttık. Bu takımın hücumda sıkıntı yaşamayacağı zaten görülüyor. Bir oyuncumuz hücumda sıkıntı yaşamaya başlasa hemen bir başka skorerimiz devreye girer ve takıma sayı katkısı sağlar. O nedenle biz bu senede savunmamızı Euroleague seviyesinde yapmaya devam edelim, geçen sezonki sertliğimize ulaşalım, hücumda işimiz kolay. Bu yazımda, oyuncular üzerinden bir değerlendirme fazla yapmadım, çünkü onu yarın bir başka yazımda sizlere sunacağım.
Bugün salonun bazı kesimlerinde büyük boşluklar olsada sevdasını haykırmaya salona gelmiş taraftar gruplarımıza ve münferit taraftarlarımıza sonsuz teşekkürler. Ben uzun zamandır basketbol maçlarına gidiyorum, ilk kez bu kadar bağıran, tezahürat yapma isteği içinde barınan bir topluluk gördüm. Salona gelmiş olan münferit taraftarlarımıza da bizlere bu duyguyu yaşattıkları için ayrıca teşekkür ederim. Tüm salonun tezahürat yaptığı az maç izleriz, işte bu da, o maçlardan biri oldu. Bu maça imkanı olupta gelmeyenler çok şey kaçırdı diyebilirim. Neticeye dönecek olursak; lige farklı bir galibiyetle başladık. Bu bizim için büyük moral oldu. Şimdi çarşamba akşamı yine Abdi İpekçi'de Caja Laboral ile Euroleague sezonunu açıyoruz. O maçta tribünlerin daha dolu olması dileğiyle..
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder