Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Turkish Airlines Euroleague'deki ikinci maçında dün akşam Pire'de Olympiacos ile karşılaştı. İlk haftayı mağlubiyetle kapatan iki takımı karşı karşıya getiren ve Euroleague tarafından Haftanın Maçı (the Game Of the Week) seçilen mücadeleyi Olympiacos 81-74 kazandı ve ilk galibiyetini aldı. Takımımız ise Euroleague'deki ikinci maçından da mağlubiyet ile ayrıldı.
Yunanistan'da maçtan önce ülkemizdeki depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımız ve hain terör saldırılarında şehit düşen askerlerimiz için yapılan saygı duruşu çok anlamlıydı. Sporun milletleri birleştirici gücünü birkez daha tüm dünyaya gösterdi. Öncelikle bu maçtan önce beni en çok memnun eden gelişmeydi.
Maç ise pek memnun edici başlamadı. İlk 2 dakika boyunca her iki takımda sayı bulamadı. Karşılıklı boş hücumlar seyrettik. Maçtaki ilk basketi Olympiacos buldu, ardından da biz Ukic'in serbest atıştan bulduğu sayılarla ilk skorumuzu ürettik. Maçın başlarında her iki takımında savunmaları çok düşüktü. Takımımızda Vidmar'ın çok kısa sürede 3 faul alması ve kenara gelmesi pota altı savunmamızı çok daha düşürecek derken, Oğuz'un ve Gist'in pota altını iyi savunması beni haksız çıkarttı. Olympiacos'a hücumda kolay top kullandırtmadık. Sefolosha'nın bezdirici savunması, pota altında Oğuz ve Gist'in sertliği maçta dengeleri bize getirdi. Ukic'in oyunu iyi yönetmesi, Emir'in de oyun kurmada Ukic'e destek vermesi periyot sonunda skor avantajını yakalamamızı sağladı.
İkinci periyoda çok iyi bir başlangıç yaptık. Bu sezon çok kullandığım (bazen kafa şişirdiğimi düşünüyorum) sert savunma sıkıntımızı bu periyotta atmıştık. Sefolosha, Gist, Ömer'in sert savunmaları, Vidmar'ın savunmada iyi yer tutması ve ardarda rakibe hücum fauller aldırması Olympiacos'un skor bulmasını zorlaştırdı. Hatta periyodun son bölümlerine doğru bu sert savunma Olympiacos'u yanlış atışlara yöneltti. Pota dövmeye başladılar. Hücumda Emir'in yaptığı asistler, Sefolosha'nın hücum yönünü ön plana çıkarması bizim skor olarak farkı açmamızı sağladı. Periyot boyunca bu üstün oyunumuzu devam ettirdik ve Pire'de devreye 11 sayılık üstünlükle girdik.
Maçın ikinci yarısında rüzgar adeta tersine dönmüş gibiydi. Olympiacos daha agresif hücum etmeye başladı. Maçın başından beri neredeyse aralıksız süre alan Ukic'in bu periyotta kenara geldiğinde sahada Curtis'ın top kayıpları, hatalı hücum tercihleri bizim sayı bulmamızı engellerken, Olympiacos'un da hızlı hücumla kolay sayı bulmasına neden oldu. Curtis bu maçtada bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Hücumda belki 9 sayı üretti ama yaptığı top kayıpları, yanlış hücum tercihleri bizim attığı sayıdan daha fazla sayı yememize neden oldu. Bu periyotta fark bir araya 6 sayıya düşüşken tekrardan toparlanıp, can havliyle direksiyona sarıldık ve farkı tekrardan 12 sayıya kadar çıkarmıştık. Fakat direksiyonun kilitlenmesi bizimde kontolümüzü kaybetmemize neden oldu. Fark her hücumda yavaş yavaş erimeye başladı. Savunmamız bariz açıklar vermeye başlamıştı. Birde fark 5 sayıyken Spahija'nın teknik faul alması bu kötü gidişe tuz biber ekti. Spahija çenesini biraz tutsa, o teknik faul çalınmayacak belkide Olympiacos'un farkı 1 sayıya kadar indirme umutları erken yeşermeyecekti. Ardından bir de Emir'e, Ivkoviç'in çaldırdığı teknik faul tüm gardımızı düşürdü. Ve periyot sonunda fark 1 sayıya kadar indi.
Son periyotta Sefolosha'nın ve Emir'in çabaları pek yeterli olmadı. Oyunun kontrolünü eline alan Olympiacos, maçı istediği gibi yönetti. Son periyotta maç hep skor olarak yakın gitti. Hücumda karşılıklı bulunan sayılar farkın açılmasına engel oldu. Caja Laboral maçında olduğu gibi bu maçında son saniyelerinde maçı kazanma fırsatı elimize geçmişti. Olympiacos'un 2 sayı öndeyken ve maçın bitimine 13 saniye kalmışken yaptığı top kaybı son hücum şansını bize getirmişti. Mola dönüşü rakip sahadan Bojan topu oyuna 5 sn içinde sokamayınca bu şansımızıda elimizin tersiyle ittik. Olympiacos deplasmanında 12 sayılık farkı değerlendiremeyip, son hücumda da altın tepside sunulan fırsatı elinizin tersiyle itiyorsanız, bu maçı kazanma şansınız kalmıyor zaten.
Maçın geneli böyleydi. Yalnız oyuncu bazında birkaç oyuncuyuda değerlendirmek istiyorum. Bojan'da son 2 haftadır inanılmaz bir düşüş var. Mental olarak problem yaşadığını düşünüyorum. Sahada ruh gibi dolaşıyor. Potansiyali inanılmaz yüksek olan bir oyuncu. Ama şu günlerde kendine güven problemi var. Bandırma Kırmızı maçında koç ne yapıp etmeli, Bojan'ın kendine olan güvenini kazandırmalı. Gerekiyorsa 40 dakika sahada tutmalı, her oyunu onun üstünden oynamalı, atış kullanmasına izin vermeli. Dün Engin'in bençte olması, oynamasa bile bende heyecan yarattı. Onu bençte görmeyi bile özlemişim. Spahija'nın bu hafta oynanacak Bandırma maçında eğer sakatlığı tamamen geçtiyse ki bençte oturuyorsa geçmiş demektir, Curtis'in süresinden kısıp, Engin'e şans vermesi lazım. Engin'i en kısa sürede takıma kazandırmalı. İyi bir Engin'e bu sezon çok ihtiyacımız olacak, bunu anladık. Sefolosha ise dün 17 sayı-12 ribaund ile double-double yaptı. Sanki 40 yıllık Fenerbahçeli gibi oynuyor. Takımdaki bazı oyuncularda olmayan ruh, Sefolosha'da fazlasıyla var. Bize savunma yapsın diye transfer olmuştu, dün geceki maçta savunma görevinin yanı sıra hücumda da en skorer oyuncumuz oldu. Yüreğiyle oynayan bir oyuncu. Lokavt bittiğinde gidecek olması beni şimdiden üzmeye başladı. Şu anki görüntüsüyle bu sezonki en iyi transferimiz. Kısaca transfer politikasınada değinmek istiyorum. Geçtiğimiz sezon çok fazla katkı yapmadığı düşünülen Saras, bençteyken bile Curtis'in sahada yaptığı katkının çok daha fazlasını yapıyordu. Tecrübesiyle takım arkadaşlarını o kadar iyi yönetiyordu ki, adeta bençte takıma oyun kurduruyordu. Bu tecrübeyi yollayıp, yerine Curtis'i getiren basketbol zihniyetini ben anlamakta zorluk çekiyorum.
Son sözümde Spahija'ya; geçtiğimiz sezonun kemik kadrosunu koruduk, yeterli transferleri yaptık diyordu. Peki koç sana bir soru sormak istiyorum: Ne oldu da geçen sezonki kadrosunda çok fazla değişim yaşamamış olan bu takım, geçen sezonki gibi oynamıyor? Geçen sezonki takım ruhunu yansıtamıyor? Kısacası; Bu takımdaki sorun ne?
Yunanistan'da maçtan önce ülkemizdeki depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımız ve hain terör saldırılarında şehit düşen askerlerimiz için yapılan saygı duruşu çok anlamlıydı. Sporun milletleri birleştirici gücünü birkez daha tüm dünyaya gösterdi. Öncelikle bu maçtan önce beni en çok memnun eden gelişmeydi.
Maç ise pek memnun edici başlamadı. İlk 2 dakika boyunca her iki takımda sayı bulamadı. Karşılıklı boş hücumlar seyrettik. Maçtaki ilk basketi Olympiacos buldu, ardından da biz Ukic'in serbest atıştan bulduğu sayılarla ilk skorumuzu ürettik. Maçın başlarında her iki takımında savunmaları çok düşüktü. Takımımızda Vidmar'ın çok kısa sürede 3 faul alması ve kenara gelmesi pota altı savunmamızı çok daha düşürecek derken, Oğuz'un ve Gist'in pota altını iyi savunması beni haksız çıkarttı. Olympiacos'a hücumda kolay top kullandırtmadık. Sefolosha'nın bezdirici savunması, pota altında Oğuz ve Gist'in sertliği maçta dengeleri bize getirdi. Ukic'in oyunu iyi yönetmesi, Emir'in de oyun kurmada Ukic'e destek vermesi periyot sonunda skor avantajını yakalamamızı sağladı.
İkinci periyoda çok iyi bir başlangıç yaptık. Bu sezon çok kullandığım (bazen kafa şişirdiğimi düşünüyorum) sert savunma sıkıntımızı bu periyotta atmıştık. Sefolosha, Gist, Ömer'in sert savunmaları, Vidmar'ın savunmada iyi yer tutması ve ardarda rakibe hücum fauller aldırması Olympiacos'un skor bulmasını zorlaştırdı. Hatta periyodun son bölümlerine doğru bu sert savunma Olympiacos'u yanlış atışlara yöneltti. Pota dövmeye başladılar. Hücumda Emir'in yaptığı asistler, Sefolosha'nın hücum yönünü ön plana çıkarması bizim skor olarak farkı açmamızı sağladı. Periyot boyunca bu üstün oyunumuzu devam ettirdik ve Pire'de devreye 11 sayılık üstünlükle girdik.
Maçın ikinci yarısında rüzgar adeta tersine dönmüş gibiydi. Olympiacos daha agresif hücum etmeye başladı. Maçın başından beri neredeyse aralıksız süre alan Ukic'in bu periyotta kenara geldiğinde sahada Curtis'ın top kayıpları, hatalı hücum tercihleri bizim sayı bulmamızı engellerken, Olympiacos'un da hızlı hücumla kolay sayı bulmasına neden oldu. Curtis bu maçtada bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Hücumda belki 9 sayı üretti ama yaptığı top kayıpları, yanlış hücum tercihleri bizim attığı sayıdan daha fazla sayı yememize neden oldu. Bu periyotta fark bir araya 6 sayıya düşüşken tekrardan toparlanıp, can havliyle direksiyona sarıldık ve farkı tekrardan 12 sayıya kadar çıkarmıştık. Fakat direksiyonun kilitlenmesi bizimde kontolümüzü kaybetmemize neden oldu. Fark her hücumda yavaş yavaş erimeye başladı. Savunmamız bariz açıklar vermeye başlamıştı. Birde fark 5 sayıyken Spahija'nın teknik faul alması bu kötü gidişe tuz biber ekti. Spahija çenesini biraz tutsa, o teknik faul çalınmayacak belkide Olympiacos'un farkı 1 sayıya kadar indirme umutları erken yeşermeyecekti. Ardından bir de Emir'e, Ivkoviç'in çaldırdığı teknik faul tüm gardımızı düşürdü. Ve periyot sonunda fark 1 sayıya kadar indi.
Son periyotta Sefolosha'nın ve Emir'in çabaları pek yeterli olmadı. Oyunun kontrolünü eline alan Olympiacos, maçı istediği gibi yönetti. Son periyotta maç hep skor olarak yakın gitti. Hücumda karşılıklı bulunan sayılar farkın açılmasına engel oldu. Caja Laboral maçında olduğu gibi bu maçında son saniyelerinde maçı kazanma fırsatı elimize geçmişti. Olympiacos'un 2 sayı öndeyken ve maçın bitimine 13 saniye kalmışken yaptığı top kaybı son hücum şansını bize getirmişti. Mola dönüşü rakip sahadan Bojan topu oyuna 5 sn içinde sokamayınca bu şansımızıda elimizin tersiyle ittik. Olympiacos deplasmanında 12 sayılık farkı değerlendiremeyip, son hücumda da altın tepside sunulan fırsatı elinizin tersiyle itiyorsanız, bu maçı kazanma şansınız kalmıyor zaten.
Maçın geneli böyleydi. Yalnız oyuncu bazında birkaç oyuncuyuda değerlendirmek istiyorum. Bojan'da son 2 haftadır inanılmaz bir düşüş var. Mental olarak problem yaşadığını düşünüyorum. Sahada ruh gibi dolaşıyor. Potansiyali inanılmaz yüksek olan bir oyuncu. Ama şu günlerde kendine güven problemi var. Bandırma Kırmızı maçında koç ne yapıp etmeli, Bojan'ın kendine olan güvenini kazandırmalı. Gerekiyorsa 40 dakika sahada tutmalı, her oyunu onun üstünden oynamalı, atış kullanmasına izin vermeli. Dün Engin'in bençte olması, oynamasa bile bende heyecan yarattı. Onu bençte görmeyi bile özlemişim. Spahija'nın bu hafta oynanacak Bandırma maçında eğer sakatlığı tamamen geçtiyse ki bençte oturuyorsa geçmiş demektir, Curtis'in süresinden kısıp, Engin'e şans vermesi lazım. Engin'i en kısa sürede takıma kazandırmalı. İyi bir Engin'e bu sezon çok ihtiyacımız olacak, bunu anladık. Sefolosha ise dün 17 sayı-12 ribaund ile double-double yaptı. Sanki 40 yıllık Fenerbahçeli gibi oynuyor. Takımdaki bazı oyuncularda olmayan ruh, Sefolosha'da fazlasıyla var. Bize savunma yapsın diye transfer olmuştu, dün geceki maçta savunma görevinin yanı sıra hücumda da en skorer oyuncumuz oldu. Yüreğiyle oynayan bir oyuncu. Lokavt bittiğinde gidecek olması beni şimdiden üzmeye başladı. Şu anki görüntüsüyle bu sezonki en iyi transferimiz. Kısaca transfer politikasınada değinmek istiyorum. Geçtiğimiz sezon çok fazla katkı yapmadığı düşünülen Saras, bençteyken bile Curtis'in sahada yaptığı katkının çok daha fazlasını yapıyordu. Tecrübesiyle takım arkadaşlarını o kadar iyi yönetiyordu ki, adeta bençte takıma oyun kurduruyordu. Bu tecrübeyi yollayıp, yerine Curtis'i getiren basketbol zihniyetini ben anlamakta zorluk çekiyorum.
Son sözümde Spahija'ya; geçtiğimiz sezonun kemik kadrosunu koruduk, yeterli transferleri yaptık diyordu. Peki koç sana bir soru sormak istiyorum: Ne oldu da geçen sezonki kadrosunda çok fazla değişim yaşamamış olan bu takım, geçen sezonki gibi oynamıyor? Geçen sezonki takım ruhunu yansıtamıyor? Kısacası; Bu takımdaki sorun ne?
Hiç yorum yok :
Yorum Gönder