30 Ekim 2011 Pazar

Hoşgeldin Engin!!


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Beko Basketbol Ligi'nin 3. haftasında Bandırma Kırmızı'yı ağırladı. Abdi İpekçi Spor Salonu'nda, dün oynanan mücadeleyi Sarı-Lacivertli Ekibimiz rahat bir oyunla 93-60 kazandı ve ligde 3'te 3 yaptı. Takımımız ile Bandırma Kırmızı arasında çok büyük bir kalite ve tecrübe farkı vardı. O nedenle bu maçın teknik analizini yapmak pek doğru olmaz. Maç sonu koç Spahija'nın da dediği gibi antrenman havasında geçen bir mücadele oldu. Bu yüzden bu maçla ilgili kısa kısa notlar paylaşacağım sizlerle.

İlk önce Kaptanımızla başlamamız lazım. Dün oynanan maçta harika bir oyun sergiledi. Bu sezonki en iyi mücadelesini ortaya koydu. Rakip her ne kadar bizim seviyemizde olmasada rakibi küçümsemeden bir derbi maçı oynuyormuşçasına konsantre ve rakibine saygı duyan bir oyun ortaya koydu. Fenerbahçe taraftarının baştacı olan Ömer, dünde takımının en skoreri oldu. 4/4 2 sayı, 4/5 3 sayı isabetle oynayıp 20 sayı ile takımımızın en skoreri oldu. Fenerbahçe taraftarlarının her maça çıkmadan önce aman sakatlanmasın diye dua ettiği bir isim Ömer. Bu sezon form tutması biraz geç oldu ama önemli olan bu formu geç tutup, sezon sonuna kadar sürdürmesi. O tecrübeye fazlasıyla sahip bir oyuncu.

Sezon fırtına gibi başlayan ama son 3 maçta yokları oynayan Bojan Bogdanovic için bu maç çok önemliydi. Kolay rakip karşısında ortaya koyacağı iyi oyun ve bulacağı sayılar kendine olan özgüvenini tekrardan geri kazandıracaktı ona. Maça da Koç ilk beşte başlattı. Bundan önce oynanan Antalya Bşb ve Caja Laboral maçlarını 0, Olympiacos maçında da serbest atışlardan bulduğu 2 sayıyla tamamlamıştı. Bu maçta eski kimliğine yakın bir oyun sergiledi. 5/7 2 sayı, 1/3 3 sayı 5/5 serbest atış isabetiyle oynayıp, 18 sayı kaydederek takımımızın en skorer ikinci oyuncusu oldu. Hafta içi oynayacağımız kritik Nancy maçı öncesi bu performans ve moral Bojan için çok iyi oldu.

Bir ufak parantezde James Gist için açmak lazım. Sezonun ilk başlarında çok eleştirildi. Ama benim bu yeni transferler arasında Bojan ile birlikte koruduğum ve sahip çıktığım oyuncuydu Gist. Çünkü potansiyali olan bir oyuncu. Yeterki potansiyalinin farkına varsın. Son iki maçta üç sayı çizgisinin dışındaki inadından vazgeçmeyi başardı. Pota altından hücumları tercih etmesi onun adına bir fayda. Ama çok hareketli olduğu için bazen kolay atışları kaçırabiliyor. Oyunun şov yönünü daha çok seven bir oyuncu. Bir özelliği varki hepiniz farketmişsinizdir: Tam bir ribaund canavarı.. Ribaundları çok yüksekten alabiliyor. Olympiacos maçında olduğu gibi dün de 11 sayı, 12 ribaund ile double-double yaptı. Bu performansının artarak devam etmesi en büyük temennimiz.

Dün oynanan maçta birde ilk yaşandı. Dile kolay tam 15 ay sonra Milli Oyuncumuz Engin Atsür sakatlığını tamamen atlatıp, ilk kez Fenerbahçe Ülker formasıyla sahaya çıktı. Engin'e sahaya girmek için oturduğu değişiklik sandalyesinde başlayan taraftar desteği, oyunda olduğu her dakika artarak devam etti. Taraftarın kendisini sıcak bir şekilde karşılaması ve oyuna ısınmasının ardından ilk maçı olmasına rağmen iyi bir performans sergiledi. Maçta 17 dakika 24 saniye süre aldı ve 8 sayı, 3 asist ile tamamladı. 15 ay sonra ilk kez oynadığı maç için bu performans gayet iyi. Tam hazır olmasına maksimum 1 ay daha var. Ama maçlarda süre aldıkça bu hazır hale gelme aşaması dahada kısalacaktır. Engin, tam hazır olduğu zaman Curtis'e ihtiyaç kalmaz. Tek dileğim, Engin'in bir daha bu kadar zor bir sakatlıkla karşılaşmaması. Çünkü, Türk Basketbolunun ve Fenerbahçe Ülker'in ona çok ihtiyacı var.

Kaya dünkü maçta iyi bir oyun sergiledi. Oyunda olduğu anlarda neredeyse Bandırma Kırmızı pota altından hiç sayı üretemedi. Ama Efes'teki yıllarını hala mumla arıyoruz. Oğuz'un sahada olduğu bölümde pota altımız en yumuşak karnımız oldu. Bandırma'da Jerome McGhee o bölgeden çok sayı buldu. Oğuz kalıbına göre bir savunmacı değil. O kalıba sahip bir oyuncunun o kadar kolay geçilmesi anlaşılır gibi değil. Eğer düzelmezse bu sene Oğuz'dan çok çekeceğimiz var..

Son olarakta koça değinmek istiyorum. Dün maç boyunca oyuncularına eşit süreler vermeye çalıştı. Fakat, çok erken kopan bir maçta Metecan Birsen ve Berkay Candan gibi gelecek vaad eden gençlere 3 dakika gibi kısa bir süre sahada yer vermesini anlamış değilim. Bu çocuklar bu tür maçlarda süre alarak tecrübe kazanacaklar. Bu maçta oynatmayıp, hangi maçta oynatacağını açıkçası ben bilmiyorum koçun. Umarım bir daha böyle erken kopan maçlarda daha uzun süreler verir bu iki genç yeteneğe.

Şimdi önümüzde çok kritik bir Nancy maçı var. O maçta en azından salonun yarısının dolması lazım. Bu takımda umut var.. Hemen karamsarlığa kapılmayalım. İki kötü sonuç alındı diye takıma sırt çevirmeyelim. Bunu yazıp, söylemekten dilimde tüğ bitti ama sezona nasıl başladığından çok nasıl bitirdiğin önemlidir. Taraftar takıma olan güvenini göstermeli ki takımda havaya girsin. Yoksa "yok ben takıma kırgınım, bunlarda ruh kalmamış" gibi düşünceler takımı ateşlemez. Salona gidip destek olan taraftar takımı ateşler. Bunu unutmayalım lütfen. Buradan da herkesi 3 Kasım Perşembe akşamı Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynanacak olan SLUC Nancy maçına bekliyorum.

29 Ekim 2011 Cumartesi

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!


"Gençler cesaretimizi takviye ve idame eden sizlersiniz. Siz, almakta olduğunuz terbiye ve irfan ile insanlık ve medeniyetin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli timsali olacaksınız. Yükselen yeni nesil, istikbal sizlersiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz. - Mustafa Kemal Atatürk"

Fenerbahçe Ülker Basketbol Blog'u olarak Ulu Önder Gâzi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının armağanı olan ve biz gençlere emanet ettiği Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıldönümünü gururla kutluyoruz!

Türkiye'nin bağımsızlığı ve bütünlüğü için canını vermiş aziz şehitlerimizi de rahmetle anıyoruz.

28 Ekim 2011 Cuma

Hocam, Bu Takımdaki Sorun ne?


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Turkish Airlines Euroleague'deki ikinci maçında dün akşam Pire'de Olympiacos ile karşılaştı. İlk haftayı mağlubiyetle kapatan iki takımı karşı karşıya getiren ve Euroleague tarafından Haftanın Maçı (the Game Of the Week) seçilen mücadeleyi Olympiacos 81-74 kazandı ve ilk galibiyetini aldı. Takımımız ise Euroleague'deki ikinci maçından da mağlubiyet ile ayrıldı.

Yunanistan'da maçtan önce ülkemizdeki depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımız ve hain terör saldırılarında şehit düşen askerlerimiz için yapılan saygı duruşu çok anlamlıydı. Sporun milletleri birleştirici gücünü birkez daha tüm dünyaya gösterdi. Öncelikle bu maçtan önce beni en çok memnun eden gelişmeydi.

Maç ise pek memnun edici başlamadı. İlk 2 dakika boyunca her iki takımda sayı bulamadı. Karşılıklı boş hücumlar seyrettik. Maçtaki ilk basketi Olympiacos buldu, ardından da biz Ukic'in serbest atıştan bulduğu sayılarla ilk skorumuzu ürettik. Maçın başlarında her iki takımında savunmaları çok düşüktü. Takımımızda Vidmar'ın çok kısa sürede 3 faul alması ve kenara gelmesi pota altı savunmamızı çok daha düşürecek derken, Oğuz'un ve Gist'in pota altını iyi savunması beni haksız çıkarttı. Olympiacos'a hücumda kolay top kullandırtmadık. Sefolosha'nın bezdirici savunması, pota altında Oğuz ve Gist'in sertliği maçta dengeleri bize getirdi. Ukic'in oyunu iyi yönetmesi, Emir'in de oyun kurmada Ukic'e destek vermesi periyot sonunda skor avantajını yakalamamızı sağladı.

İkinci periyoda çok iyi bir başlangıç yaptık. Bu sezon çok kullandığım (bazen kafa şişirdiğimi düşünüyorum) sert savunma sıkıntımızı bu periyotta atmıştık. Sefolosha, Gist, Ömer'in sert savunmaları, Vidmar'ın savunmada iyi yer tutması ve ardarda rakibe hücum fauller aldırması Olympiacos'un skor bulmasını zorlaştırdı. Hatta periyodun son bölümlerine doğru bu sert savunma Olympiacos'u yanlış atışlara yöneltti. Pota dövmeye başladılar. Hücumda Emir'in yaptığı asistler, Sefolosha'nın hücum yönünü ön plana çıkarması bizim skor olarak farkı açmamızı sağladı. Periyot boyunca bu üstün oyunumuzu devam ettirdik ve Pire'de devreye 11 sayılık üstünlükle girdik.

Maçın ikinci yarısında rüzgar adeta tersine dönmüş gibiydi. Olympiacos daha agresif hücum etmeye başladı. Maçın başından beri neredeyse aralıksız süre alan Ukic'in bu periyotta kenara geldiğinde sahada Curtis'ın top kayıpları, hatalı hücum tercihleri bizim sayı bulmamızı engellerken, Olympiacos'un da hızlı hücumla kolay sayı bulmasına neden oldu. Curtis bu maçtada bizleri hayal kırıklığına uğrattı. Hücumda belki 9 sayı üretti ama yaptığı top kayıpları, yanlış hücum tercihleri bizim attığı sayıdan daha fazla sayı yememize neden oldu. Bu periyotta fark bir araya 6 sayıya düşüşken tekrardan toparlanıp, can havliyle direksiyona sarıldık ve farkı tekrardan 12 sayıya kadar çıkarmıştık. Fakat direksiyonun kilitlenmesi bizimde kontolümüzü kaybetmemize neden oldu. Fark her hücumda yavaş yavaş erimeye başladı. Savunmamız bariz açıklar vermeye başlamıştı. Birde fark 5 sayıyken Spahija'nın teknik faul alması bu kötü gidişe tuz biber ekti. Spahija çenesini biraz tutsa, o teknik faul çalınmayacak belkide Olympiacos'un farkı 1 sayıya kadar indirme umutları erken yeşermeyecekti. Ardından bir de Emir'e, Ivkoviç'in çaldırdığı teknik faul tüm gardımızı düşürdü. Ve periyot sonunda fark 1 sayıya kadar indi.

Son periyotta Sefolosha'nın ve Emir'in çabaları pek yeterli olmadı. Oyunun kontrolünü eline alan Olympiacos, maçı istediği gibi yönetti. Son periyotta maç hep skor olarak yakın gitti. Hücumda karşılıklı bulunan sayılar farkın açılmasına engel oldu. Caja Laboral maçında olduğu gibi bu maçında son saniyelerinde maçı kazanma fırsatı elimize geçmişti. Olympiacos'un 2 sayı öndeyken ve maçın bitimine 13 saniye kalmışken yaptığı top kaybı son hücum şansını bize getirmişti. Mola dönüşü rakip sahadan Bojan topu oyuna 5 sn içinde sokamayınca bu şansımızıda elimizin tersiyle ittik. Olympiacos deplasmanında 12 sayılık farkı değerlendiremeyip, son hücumda da altın tepside sunulan fırsatı elinizin tersiyle itiyorsanız, bu maçı kazanma şansınız kalmıyor zaten.

Maçın geneli böyleydi. Yalnız oyuncu bazında birkaç oyuncuyuda değerlendirmek istiyorum. Bojan'da son 2 haftadır inanılmaz bir düşüş var. Mental olarak problem yaşadığını düşünüyorum. Sahada ruh gibi dolaşıyor. Potansiyali inanılmaz yüksek olan bir oyuncu. Ama şu günlerde kendine güven problemi var. Bandırma Kırmızı maçında koç ne yapıp etmeli, Bojan'ın kendine olan güvenini kazandırmalı. Gerekiyorsa 40 dakika sahada tutmalı, her oyunu onun üstünden oynamalı, atış kullanmasına izin vermeli. Dün Engin'in bençte olması, oynamasa bile bende heyecan yarattı. Onu bençte görmeyi bile özlemişim. Spahija'nın bu hafta oynanacak Bandırma maçında eğer sakatlığı tamamen geçtiyse ki bençte oturuyorsa geçmiş demektir, Curtis'in süresinden kısıp, Engin'e şans vermesi lazım. Engin'i en kısa sürede takıma kazandırmalı. İyi bir Engin'e bu sezon çok ihtiyacımız olacak, bunu anladık. Sefolosha ise dün 17 sayı-12 ribaund ile double-double yaptı. Sanki 40 yıllık Fenerbahçeli gibi oynuyor. Takımdaki bazı oyuncularda olmayan ruh, Sefolosha'da fazlasıyla var. Bize savunma yapsın diye transfer olmuştu, dün geceki maçta savunma görevinin yanı sıra hücumda da en skorer oyuncumuz oldu. Yüreğiyle oynayan bir oyuncu. Lokavt bittiğinde gidecek olması beni şimdiden üzmeye başladı. Şu anki görüntüsüyle bu sezonki en iyi transferimiz. Kısaca transfer politikasınada değinmek istiyorum. Geçtiğimiz sezon çok fazla katkı yapmadığı düşünülen Saras, bençteyken bile Curtis'in sahada yaptığı katkının çok daha fazlasını yapıyordu. Tecrübesiyle takım arkadaşlarını o kadar iyi yönetiyordu ki, adeta bençte takıma oyun kurduruyordu. Bu tecrübeyi yollayıp, yerine Curtis'i getiren basketbol zihniyetini ben anlamakta zorluk çekiyorum.

Son sözümde Spahija'ya; geçtiğimiz sezonun kemik kadrosunu koruduk, yeterli transferleri yaptık diyordu. Peki koç sana bir soru sormak istiyorum: Ne oldu da geçen sezonki kadrosunda çok fazla değişim yaşamamış olan bu takım, geçen sezonki gibi oynamıyor? Geçen sezonki takım ruhunu yansıtamıyor? Kısacası; Bu takımdaki sorun ne?

24 Ekim 2011 Pazartesi

Van için Herkes Tek Yürek!


Van Depremi'ne duyarlılık gösteren ve zor durumda olan depremzedelere yardım elini uzatmak isteyen vatandaşlarımız için bir liste hazırladık. Aşağıdaki kanallardan dilediğinizi seçerek yardımlarınızı en kolay şekilde Van'a ulaştırabilirsiniz:

1. KIZILAY
2868'e tüm operatörlerden boş bir SMS göndererek Kızılay'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Ayrıca havale yoluyla destek olmak isteyenler, tüm bankalardaki "Türk Kızılayı" hesaplarından bağış yapabilir. Ayni bağışlar Türk Kızılayı lojistik merkezleri ve şubeleri tarafından kabul edilecektir. Tüm Kızılay şubelerinin iletişim numaralarını buradan öğrenebilirsiniz.

2. AKUT
Tüm GSM operatörlerinden 2930'a göndereceğiniz AKUT yazan bir SMS ile AKUT'a 5 TL bağışta bulunabilirsiniz.

Kredi kartını kullanarak internet üzerinden bağış yapmak isteyen vatandaşlarımız CardFinans ya da diğer banka kartlarını kullanarak bağışta bulunabilirler.

Havale/EFT için Banka Hesap Numaraları;
T. İş Bankası - Gayrettepe Şubesi - TR14 0006 4000 0011 0800 6666 63
Finansbank - Gayrettepe Şubesi - TR92 0011 1000 0000 0001 9576 70
Garanti Bankası - Ortaklar Cad. Şubesi - TR26 0006 2000 3570 0000 0029 30

3. BAŞBAKANLIK YARDIM KAMPANYASI
Başbakanlık tarafından Van’da yaşanan deprem nedeniyle başlatılan yardım kampanyası çerçevesinde saptanan banka hesap numaralarına buradan ulaşabilirsiniz.

4. KARGO FİRMALARI
Yurtiçi Kargo, PTT Kargo, MNG Kargo ve Aras Kargo yardım gönderilerini ücretsiz olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaktadır.

5. HÜRRİYET EVLERİ
Deprem sonrası yaralarını sarmaya çalışan ve kış öncesinde evsiz kalan Van için Hürriyet Gazetesi de büyük bir seferberlik başlattı. Hürriyet, Van’da kış koşullarına dayanıklı, mutfak, banyo ve tuvaleti olan "Hürriyet Evleri" kuracak. Kızılay işbirliğinde başlatılan kampanya ile her biri 6 bin liraya kurulacak evler, evsiz kalan vatandaşlara sıcak bir yuva olacak.

Van Depremi - Hürriyet Gazetesi Bağış Hesapları
T. İş Bankası Mithatpaşa Şubesi
4228 - 0971947 / IBAN TR370006400000142280971947
T.C. Ziraat Bankası Kızılay Şubesi
Hesap No 685-2868-5189 / IBAN TR060001000685000028685189
Garanti Bankası Kızılay Şubesi
Hesap adı: Van Depremi - Hürriyet
Şube: 082 Hesap No: 6294703 / IBAN TR72 0006 2000 0820 0006 2947 03

Yapacağınız ufak bir yardım zor durumdaki bir çok insanı hayata bağlayan bir umut olacaktır. Mesajımızın ulaştığı herkesi, deprem bölgesinde yardıma ihtiyacı olan vatandaşlarımıza yardım etmeye davet ediyoruz.


Bir bumads sosyal sorumluluk içeriğidir.

Fenerbahçe Ülker Arena'da sona gelindi

Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da çalışmalar son sürat devam ediyor. Aralık ayının başında bitirilmesi planlanan ve 2012'nin ilk günlerinde açılışı yapılacak olan salonda dış cephe ve iç saha çalışmalarında sona gelindi. NBA'deki salonlar göz önüne alınarak yapılan ve Avrupa'nın en modern salonu olacak olan yeni mabedimizin, son fotoğrafları yayınlandı. Yeni yayınlanan fotoğraflarda salonun içerisindeki yürüyen merdivenlerin monte işlemlerinin tamamlandığı, normal merdivenlerin ise mermer kaplamalarına başlandığı görülüyor. Merdivenlerin fotoğrafları şöyle:

(Fenerbahçe Ülker Arena giriş atrium)
(Fenerbahçe Ülker Arena 3. Kat Atrium)

Yeni salonumuzun scoreboard'unun ve 360 led ribbonun monte edilme işlemi geçtiğimiz günlerde tamamlanmıştı. Yeni yayınlanan fotoğraflarda, scoreboard'un denemelerinin yapıldığı görülüyor. 47 tonluk scoreboard; Avrupa'nın en büyük, Dünya'nın ise üçüncü büyük scoreboard'u olma özelliğini taşıyor.



Scoreboard denemelerinden bir video: http://yfrog.com/n0ypkoz

Not: Bu yazımızda yer alan fotoğraflar ve videolar; Yıldız Holding CEO'su Ahmet Özokur'un twitter hesabından alınmıştır. (@ahmetozokur)

23 Ekim 2011 Pazar

Fırtınada savrulan gemi misali...


Biliyorum, biraz yazılara ara verdim. Şu ana kadar yazmam gereken iki yazı vardı fakat bunları yazmadım. Çünkü inanın bu yazıları yazacak ruh halinde değildim. Hafta içerisinde Güneydoğu'dan gelen şehit haberleri beni çok derinden etkiledi. Bu terör olaylarında şehit verdiğimiz her vatan evladı bende derin yaralar açıyor. Hayatlarının baharında kara toprağa giren gencecik insanları düşündükçe kahroluyorum. Artık, "sabrımız taştı, yeter!" gibi kelimeler duymak istemiyoruz. Artık devletimizden somut adımlar bekliyoruz. Bu terörün ortadan kaldırılması için gereken adımların atılmasını bekliyoruz.. Başka ailelerin ocağına ateş düşmemesini istiyoruz. Bende bir Türk vatandaşı, bir Türk evladı olarak şehitlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Hain saldırılarda yaralanan mehmetçiklerimize ve sivil vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.

Basketbola geçecek olursak, geçtiğimiz hafta içi Euroleague'de ilk maçımızı Abdi İpekçi Spor Salonu'nda Caja Laboral'e karşı oynadık. Bu maçtan 69-66 mağlup ayrıldık ve Euroleague'e tatsız bir başlangıç yaptık. Bu mağlubiyetin ardından dün deplasmanda Antalya Büyükşehir Belediye ile karşılaştık. Rahat kazanabileceğimiz maçı zora sokmamıza rağmen tecrübe faktörüyle maçtan 81-77 galibiyet ile ayrıldık. Şimdi bu maçların değerlendirmesine geçelim..

İlk önce Euroleague maçımızdan başlayalım. Sahadaki oyuna geçmeden önce tribünlerden bahsetmek istiyorum. Maçın, Güneydoğu'dan gelen şehit haberlerinin ardından oynanacak olması ve Abdi İpekçi'nin ulaşım ve yer olarak sıkıntı yaratması nedeniyle taraftarlarımız maça geçtiğimiz sezonki kadar ilgi göstermedi. Salonun büyük kısmı boş kaldı. Gelen taraftarlarımızda üzücü haberlerden ötürü tatsızdılar. Maç olağan bir şekilde sessizlik ve moral bozukluğuyla başladı. Maçtan önce yapılan saygı duruşuna takımımızın Türk Bayrağı açarak çıkması ve o anlarda takımımızdaki Malzemeci abimizin göz yaşlarını tutamaması yine içimizi acıttı.

Maça aslında çok istekli başladık. Savunmamızda Caja Laboral'e göz açtırmadık. Hücumda da biraz düzgün oyunumuz skor anlamında bizi öne geçirdi. İspanyol Ekibinin top kayıplarıda eklenince periyodun sonuna doğru sayı farkını daha da açtık. İkinci periyoda ise ilk periyodun tam tersi başladık. Neredeyse ilk 4 dakika skor bulamadık. Curtis'in top kayıpları, Gist'in atamadığı halde sürekli üç sayı çizgisinin gerisinde atış kullanması hücumlardan boş dönmemize neden oldu. Top kayıplarımıza hızlı hücumlarla karşılık veren Caja Laboral'da, Teletovic'in top çalmaları ve skorer oyunuda eklenince rakip takım öne geçti. Periyodun sonlarında Ömer Onan'ın serbest atışları sadece ilk yarıyı önde kapatmamızı sağladı.

İkinci yarıya her iki takımda karşılıklı basketlerle başladı. Hücumda sayı bulmaya ama savunmada da kolay sayılar yemeye başladık. Hücumda Emir ve Bogdanovic'in etkisiz oyunları, Ukic'in bençe geldiğinde yerine giren Curtis'in takımı oynatamaması hücum potansiyalimizi kısıtladı. Uzunlarımızında daha önceden girdikleri faul problemleri savunma guardımızı düşürdü ve Caja Laboral çok kolay sayılar bularak maçta öne geçti. Son periyotta taraftarımızın desteğini arkasına alan takımımız biraz toplarlanır gibi olsada devamını yine getiremedi. Koçun en verimli anlarda kenara aldığı Vidmar, Emir ve Bogdanovic'in formsuz oluşu, Curtis'in savruk oyunu, Gist'in üç sayı zorlamaları, uzunlarımızın faul problemleri, maç boyunca takım halinde sadece 5 asistle oynamamız gibi faktörlerle, maçın son saniyelerine geride girdik. Son hücumda Ömer'in boş üçlüğü girmeyince, maçta Caja Laboral'in üstünlüğü ile tamamlandı. Geçtiğimiz sezonki Euroleague başlangıcımızdan çok uzak bir oyun sergiledik. Olympiacos maçı Euroleague'de bizim için kritik bir hal aldı. O maçı kazanırsak grupta ipleri elimize alma fırsatımız daha da artar. Ama çok zor bir maç olacak.. Çünkü Olympiacos'ta Euroleague'e mağlubiyet ile başladı ve onlar da bizim gibi galip gelip, avantajlı duruma geçmenin derdindeler..

Antalya maçına dönecek olursak, benim bir kaç yıldır izlediğim en karamsar maçtı. Caja Laboral maçının kaybedilmesi ve kötü oyun, oyuncularımızın yüzlerini asmıştı. Bogdanovic, takıma katıldığından bu yana en kötü maçını oynadı. Maçı 0 sayıyla tamamladı. Her attığı topta potayı dövdü. İnanılmaz bir şekilde formu bu kadar nasıl düştü anlamış değilim. Emir, elinden geleni yapmak istesede onda da formsuzluk belirtileri var. Çok kolay sayı yapabileceği topları çemberden geri geldi. Şu son iki maçta Curtis'in Fenerbahçe Ülker'in oyuncusu olmadığını anladım. Zaman kaybetmeden takımdan gönderilmeli. Çünkü yaradan çok zarar veriyor takıma. Antalya maçının tek sevindirici yanı Oğuz'un güzel oyunu. 15 sayıyla takımımızın en skoreri oldu. Bu maçta çok istekliydi. İnşallah bu form seviyesini daha da yükseltir. Ona pota altında çok ihtiyacımız var. Vidmar'la beraber pota altımızın önemli bir ismi Oğuz.

Antalya maçında basketbol adına heyecan üst seviyedeydi. Ancak bizler için takımımızın oyunu yine hayal kırıklığıydı. Takım olarak iyi oynamıyoruz. Bu maçtada bunu gördük. Antalya üçüncü periyotta bizi hücum olarak kitledi. Çok zor sayı bulmamızı sağladılar. Bu periyodun büyük bölümünde Antalya üstündü ve periyodu da üstün bitirdi. Son periyodun son dakikalarına kadar Antalya üstünlüğü devam etti. Biz yine hücumda potayı dövmeye başlamıştık. Allah'tan Antalya'nın top kayıpları yardımcımız olduda fark açılmadı. Maçın sonlarına doğru tecrübe faktörünü iyi değerlendirdik. Hücumlarda istediğimiz oyunu oynayamasakta, sayı bulmayı başardık. Antalya'nın bu dakikalarda serbest atışlardaki düşük yüzdesi bizim adımıza farkı korumamızı sağladı. Maçta 4 sayı farkla bizim üstünlüğümüzle sonuçlandı.

Şu iki maç bizlere gösterdiki, biz kötü basketbol oynamıyoruz, biz sahada basketbol adına hiç birşey yapamıyoruz. Şiddetli fırtınada sağa sola savrulan gemi gibiyiz. Bir periyot iyi bir periyot kötü oynuyoruz. Oyun tempomuzu bir türlü maçın geneline yayamıyoruz. Takımın ve Spahija'nın bir an önce kendilerini toparlamaları lazım. Yoksa Avrupa'da Final-Four hedefi ve ligdeki şampiyonluk hedeflerimiz bu görüntüyle pek olacak gibi gözükmüyor..

17 Ekim 2011 Pazartesi

Tribünde boş koltuk kalmasın!


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız 2011/2012 sezonu Turkish Airlines Euroleague'de sezonu açıyor. Geçtiğimiz yıl Top 16'ya yükselen, grubada 3'te 3 ile başlayan Sarı-Lacivertli Ekibimiz son maçlarında yaşadığı sakatlık ve hastalık sorunlarına birde hakemlerin taraflı kararları eklenince ne yazıkki fazlasıyla hak ettiği Top 8'e kalamamıştı. Geçtiğimiz sezon Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynadığımız maçlarda 13.000 küsur seyirci ortalaması yakalayan takımımız, Euroleague'de sezonu seyirci rekortmeni olarak tamamlamıştı.

Bu sezonda açıklanan Turkish Airlines Euroleague Normal Sezon programında kendi evimizde oynayacağımız ilk maçımızı Abdi İpekçi Spor Salonu'nda, normal sezondaki diğer maçlarımızı da geçen sene olduğu gibi Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynayacağız. Top 16'ya yükseldiğimiz taktirde ise ev sahibi olduğumuz maçlarımız ise yeni yapılan Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da oynayacak.

Bu sezonki ilk Euroleague maçımızı, 19 Ekim 2011 Çarşamba akşamı saat 20:00'de Caja Laboral ile oynayacağız. Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynanacak olan maçın biletleri satışa çıkartıldı. Bilet fiyatlarını aşağıya bulabilirsiniz. Büyük Fenerbahçe Taraftarından tek isteğim, Euroleague'de bu sezon Final-Four parolasıyla sezona başlayacak olan Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımıza hak ettiği desteği fazlasıyla vermesi. Takımımızın taraftar desteğiyle geçtiğimiz sezon neler yapabileceğini görmüştük. Aynı şekilde o desteği bu sezonda sürdürüp, İstanbul'un ev sahipliğinde düzenlenecek olan Turkish Airlines Euroleague Final-Four'una takımımızın katılmasına yardımcı olabiliriz. Taraftarımıza ilk görev Çarşamba akşamı düşecek. Abdi İpekçi'de boş koltuk kalmamalı. Takımımız gibi, taraftarımızda geçtiğimiz sezon bıraktığı yerden devam etmeli. Tribünlerin doluluk oranının sahadaki oyuncularımızı motive ettiğini, rakibin ise motivasyonunu bozduğunu unutmamalı ve salondaki yerimizi almalıyız.

Haydi Büyük Fenerbahçe Taraftarı. Şimdi görev sırası sende..

Fenerbahçe Ülker-Caja Laboral maçı Bilet Fiyatları
Saha içi ve VIP: 20.00 TL
Diğer Bloklar: 10.00 TL

16 Ekim 2011 Pazar

Takımın yeni lideri; Emir Preldzic!


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın dün oynadığı Trabzonspor maçını 88-63'lük skorla kazanmış ve lige farklı galibiyetle başlamıştı. Dün maçın ardından, takımımızın performansının genel değerlendirmesini yapmıştım. Bugün ise teker teker oyuncularımızın performanslarını değerlendireceğim. Ve ilk olarakta yazımın başlığında da bahsettiğim isimden, Emir Preldzic'ten başlıyorum.

Emir Preldzic
Emir, ilk geldiği günden bu yana, her maç üstüne koyan bir oyuncu görüntüsü verdi. Başarı basamaklarını bir kerede değil, teker teker çıktı ve çıkmaya devam edecekte. İlk önce lig şampiyonluğunu tattı, ardından Türkiye Kupası, sonra Cumhurbaşkanlığı Kupası sevinci. Kulüp kariyerindeki ilk MVP'liği geçtiğimiz yıl Türkiye Kupası Finalinin ardından kazandı. Bu yazda Eurobasket'te Ay-Yıldızlı formayı giydi ve A Milli Takımımızın en önemli silahlarından biri haline geldi. Milli Takımdan diğer oyuncularımızla beraber yorgun geldi. Bu yorgunluğu tam olarak üzerinden attığını söyleyemeyiz ama şu haliyle bile takıma en çok katkı veren oyuncuların arasında. Dünde takımın bana göre beyniydi. Oyunun iki yönünüde gayet başarılı bir şekilde oynadı. Oyunda olduğu süreler boyunca takımı çok iyi yönetti. Belki bu maçta istatistik kağıdında asist kısmını boş bıraktı ama inkar edemeyeceğimiz bir gerçek varki o da; İstatistik kağıdının her kısmını doldurabilen ender oyunculardan biri. Tartışmasız takımımızın en büyük hücum ve savunma silahı. Dün hücumda 12 sayılık bir katkı sağladı. Guardlarımızın zorlandığı anlarda oyunuda iyi yönetti. Bu sezon takımımızın lider oyuncularından biri olacak.

Roko Leni Ukic
Ukic, Milli Takım Kampında yaşadığı sakatlığın izlerini henüz atlatamadı. Sahada biraz çekingen kaldı. Koç, guard rotasyonunu gayet dengeli bir şekilde kullandı. Ukic'i çok fazla zorlamadı. Ama form tutması içinde max. sürede, sahada olmasına özen gösterdi. Trabzon maçında üç sayı yüzdesi ve serbest atış yüzdesi çok düşüktü. Henüz tam olarak hazır değil ama Euroleague maçlarınında başlayacağını göz önüne alırsak takımımızın 1 numaralı guardının form seviyesinin daha iyi olması gerekiyor. Maçın bazı anlarında topu yine çok fazla elinde tuttu ve hücumu sete setle yavaşlattı. Bu tercihlerinin hiçbirinden sayıyla dönemedik. Topu daha erken elinden çıkarması lazım. Formunu yakalamak için bazen bencilleşti. Bunu şu durumda yapması çok yanlış. Potadan geri gelen her top saha içerisindeki direncini etkiliyor. Form tutana kadar garanti oynaması lazım. Şu anda tam hazır olmasada takımımızın 1 numaralı guardı ve en önemli silahlarından biri. Kısa zamanda geçtiğimiz sezonki formuna kavuşmasını umut ediyorum.

Ömer Onan
Geçtiğimiz sezon Final serisinin ardından sadece 10 gün tatil yapma imkanı buldu ve ardından Milli Takım kampına katıldı. Milli Takımda çok zorlu maçlara ve antrenmanlara çıktı. Milli Takım dönüşünden sonra ise sadece 5 gün sonra takımımızın kampına katıldı. Ömer'in hırsına, savunma azmine diyecek birşey yok ama yaşınında ilerlediğini inkar edemeyiz. Dünkü maçtada oyunun iki yönünü çok iyi oynadı. Hücumda takımımızın atış yüzdeleri en yüksek olan oyuncumuz oldu. Takımımızda çift haneli sayılara ulaşan 5 oyuncumuzdan biri oldu. Yaşına rağmen sahaya koyduğu yüreği, hırsı şapka çıkartılacak cinsten. Maçın sonunda taraftarlarımızın, takımı toplu olarak tribüne çağırmalarının ardından Kaptanı ayrı olarak çağırmaları ve ekrana yansımamış olsada Kaptanın formasındaki armayı öpmesi dünkü maçın en güzel anlarından biriydi.

Curtis Jerrells
Maçın ilk yarısında adeta saç baş yoldurdu. Hücumda kaptırdığı toplar, yanlış tercihleri taraftarlar arasında "curtis acaba bu takımın oyuncusu mu?" sorularını akıllara getirmiştir. İlk yarı gerçektende tam bir hayal kırıklığıydı. Sete set savunmalarda çok kolay geçiliyor. Rakip biraz top çevirdimi, tuttuğu adamı kaybediyor. Hücumda da çok istikrarlı bir oyuncu değil. İstikrarlı olduğu tek yer serbest atışlar diyebilirim. Çok yüzdeli kullanıyor fakat serbest atış noktasına gidebilecek hamleleri çok fazla yapmıyor. Hücumu hep dış bölgede düşünen, pota altını çok fazla kullanmayan bir stili var. Maçın ikinci yarısında ise bambaşka bir kimliğe büründü. Takımımızın, taraftarın desteğinide arkasına almasıyla birlikte ön alanda baskı yapması Curtis'in savunmasınıda bizlere gösterdi. Özellikle üçüncü periyotta savunmada inanılmaz oynadı. Kaya'nın da destek vermesiyle Trabzonu kendi sahasına hapseden iki oyuncudan biri oldu. Bu maç boyunca çok değişken bir performans sergiledi. Tam olarak nasıl bir performans sergileyebileceğini, takıma nasıl katkı vereceğini anlamadık. Ama bizim görmek istediğimiz Curtis, maçın üçüncü çeyreğindeki Curtis..

James Gist
Atletik meziyetleri inanılmaz olan bir oyuncu. Çıplak gözle izleyince bunu daha iyi gördüm. Sıçrama özelliği, tam sahayı geçme hızı gerçekten muazzam. Birde kendine güveni yerinde olsa tam aradığımız uzun diyebiliriz. Mirsad'ın da takıma dahil olmasıyla ribaund alma sayımız çom daha fazla artacaktır. Gist'ten tek birşey istiyorum, kendini üç sayı çizgisinin gerisinde kitlemesin. Pota altını ve birebir hücumları tercih etse adım gibi eminim çok daha etkili olacak hücumda. Taraftarla bambaşka oynayan bir oyuncu. dün 11 sayı 8 ribaund ile oynadı. Double-double'ın kıyısından döndü. Yeni transferlerimiz içerisinde Bojan'dan sonra takıma en çok katkı verecek potansiyali barındıran bir oyuncu. Ama hala zamana ihtiyacı var.

Hakan Demirel
İlk geldiğinde kafamda soru işaretleri vardı. Dün salonda izleyince bu fikrim biraz değişti. Fenerbahçe'den ayrıldığı dönemde kendini biraz olsun geliştirmiş. Özellikle boş atışlarda üçlük sokma yüzdesini oldukça yükseltmiş. Alan savunmalarına karşı doğru kullanılırsa tehlikeli olabilir. Savunma yönünü için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Çok kolay fauller yapıyor. Bu beni en çok endişelendiren nokta.

Oğuz Savaş
Milli Takımda olduğu gibi takımımızda da formsuzluğu devam ediyor. Oğuz, kalıbına oranla çok zayıf bir oyuncu görüntüsü veriyor. O kalıpta bir oyuncunun savunmada bu kadar kolay geçilmesi inanılır gibi değil. Çok yumuşak bir savunması var. Henüz form tutamadığındanmıdır bilinmez ama bu sene o alışkın olduğumuz 1-1'leride yapamıyor. Koçta bunun farkında ve Oğzu'u kenara aldıktan sonra bir daha oyuna sokmadı. Bu aslında Oğuz'a bir uyarıydı. "İyi oynamazsan burada oturursun" mesajıydı. Dünkü maçta sadece 5 dk süre alabildi. Sahada olduğu süre içerisinde çok kolay demoralize oluyor. Buda oyununa yansıyor. Bir an önce kendini toparlamalı. 5 numarada ona yine çok ihtiyacımız olacak.

Kaya Peker
Geçen sezona oranla daha iyi oynuyor. Savunma sertliği üst düzey bir oyuncu. Ayak çabukluğunu savunmada çok iyi kullanıyor. Geçtiğimiz sezona oranla bu sezon hücumda da gayet yüzdeli oynuyor. Bu kendine has stili ola tek el atışını bu sene daha yüzdeli sokuyor. Faul problemine girmediği sürece sahada takıma büyük katkı veriyor. Bir çok kişi eleştiriyor ama dün akşamki maçta meşhur üçüncü çeyreğin mimarlarındandı. Oyun içerisinde çok hırslıydı. Bu sezon bize özlediğimiz, o bildiğimiz Kaya'yı izlettireceğine inanıyorum.

Gasper Vidmar
Çok zor bir sakatlığı atlattı. Sezon başınada gayet iyi girdi. Dünkü maçta fazla etkili gözükmedi. Bunda yaşadığı sakatlığın, çekingenliğinin olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz yıl sakatlanmadan önceki performansını gösterse bize bu sezonda çok fazla katkı sağlar. Tek sorunu serbest atış yüzdesinin çok kötü olması. Bu uzun oyuncular için en büyük sorun ama bunu şut çalışmalarıyla biraz düzeltebilir. Vidmar bu sezon 5 numarada sıkıntı yaşamamamız için çok önemli olacak. Belki Oğuz kadar yapılı değil, size avantajıda yok ama tartışmasız ondan daha kuvvetli ve daha sert bir savunma yapıyor. Onun savunmasına Euroleague'de çok ihtiyacımız olacak bu sene çook.. En kısa sürede form tutması takımımızın yararına olacak.

15 Ekim 2011 Cumartesi

Bu (Hamsi) sezon(-u) bereketli geçecek


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Beko Basketbol Ligi'nin ilk hafta mücadelesinde Abdi İpekçi Spor Salonu'nda Trabzonspor ile karşılaştı. Taraftarının desteğini arkasına alan takımımız, maçın başından sonuna kadar üstün bir oyun sergileyerek sahadan 25 sayılık fark ile 88-63 galip ayrıldı. Sarı-Lacivertli Ekibimiz bu skorla lige, galibiyet ile başlamış oldu.

Maçın ilk periyodunda savunmamızı oturtamadık. Geçtiğimiz sezona oranla bu sezon, savunmamızda istenilen düzeye gelemediğimiz için ilk çeyrek 20 sayı yedik. Hücum alternatifi çok yüksek olan bir takımız. Hücumda tıkanma yaşadığımız zaman devreye girecek çok fazla oyuncuya sahibiz. Fakat bu sene geçtiğimiz sezona oranla savunmada biraz esnek kalıyoruz. İlk periyot bunun dezavantajını yaşadık. Ama hücumdaki performansımız sayesinde ilk periyodu 3 sayı farkla önde kapatmayı bildik.

İkinci periyodun başlarında savunmamızı bir kademe arttırdık fakat bu sefer hücumda dengesiz ve oyun planımız dışında atışlar yapmak zorunda kaldık. Fakat savunmamızın oturmaya başlaması skorda geriye düşmemizi engelledi. Çeyreğin ortalarına doğru hücum ritmimizide bularak Trabzonspor potasında sayılar bulmaya başladık. Curtis ve Hakan'dan gelen iki üçlük biraz olsun bize moral aşılamıştı. Ama savunmada Bojan, Curtis ve James Gist ilk yarıda istenilen seviyeye bir türlü gelemedi. Roko Ukic'in ilk yarının bitimine bir saniye kala potaya yolladığı üç sayılık top çemberden geçince takımımızda soyunma odasına 10 sayılık fark ile gitmeyi başardı.

Üçüncü periyot tam anlamıyla muazzam geçti. Savunma sertliğimizi Euroleague seviyesine çıkarttık. Hücumdaki silahlarımızı en etkili bir şekilde kullandık. Birde ön alanda tam saha baskı yapınca Trabzon'u adeta Abdi İpekçi'nin parkelerinde perişan ettik. Trabzon bizim bu oyunumuz karşısında 6 küsur dakika sayı üretemezken biz bu süre boyunca 22-0'lık inanılmaz bir seriye imza attık. İlk yarının savunmada ve hücumda eksik kalan isimlerinden Curtis'ın inanılmaz savunması ve bu savunmaya Kaya Peker'in de destek olmasıyla Trabzon'a nefes aldırmadık. Periyodun son üç dakikası neredeyse top bizim sahamıza bile gelmedi. Yarım sahada basketbol oynadık. Özellikle bu periyotta taraftarın olağanüstü desteğide takımımıza bir itici güç oldu. Takımımız, 61. sayısını bulduğunda ise salon adeta yıkıldı. Bu skor boyunca Trabzonspor aleyhinde tezahüratlar başladı salonda. Temmuz ayı başından bu yana, Fenerbahçe Taraftarının sinirlerini bozan, uykularını kaçıran olayların hıncını çıkartırcasına taraftar adeta deşarj ediyordu kendini. Bu duygu yoğunluğu fazla olan anlarda bile taraftarlarımızın en ufak bir taşkınlık dahi yapmaması, Büyük Fenerbahçe Taraftarının "Büyüklüğünü" birkez daha dosta düşmana gösterdi. Salonda bende o dakikalarda kendimden geçmişim. Omuzlarımdan kuzenim tutmasa kendimi iki sıra önce bulabilirmişim. :) Uzun süre unutulmayacak olan bu periyotta sadece 5 sayı yedik. Bu olağanüstü bir rakam.

Son periyoda farkın 30'a çıkmış olmasının verdiği rahatlıkla başladık. Tribünler maçın gerginliğini atmış, galibiyet şarkıları söylemeye başlamıştı. Sahada da farkı giderek açan bir takım vardı. Trabzon, üçüncü periyodun verdiği moral bozukluğuyla son periyoda gardı düşmüş bir şekilde başladı. Farkı azaltmak için zorlama üç sayılık atışlara yöneldi. Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız ise maç disiplininden kopmamış bir şekilde maçı ciddi bir şekilde oynadı. Sadece son 3 dakikaya girildiğinde galibiyetin kesinleşmesinden sonra oyun direncimiz düştü ve Trabzon'dan arka arkaya birkaç sayı yedik. Maçın sonlarına doğru Erbil ve Berkay gibi genç oyuncularımızda süre aldılar. Taraftarımızla-Takımımızın İstanbul'daki ilk buluşmasında (Daha önce oynanan Two Nations Cup'ta taraftar ilgisi çok düşüktü.) güzel bir oyun ve unutulmayacak bir akşam yaşadık.

Trabzon karşısında, maçın başından sonuna kadar hep üstün oynadık. Oyunun tüm hakimiyeti bizim elimizdeydi. İlk yarı savunmamızda istenilen sertliğe ulaşamamış olsakta, ikinci yarıda özellikle üçüncü periyottaki savunma performansıyla farkı 30 sayıya kadar çıkarttık. Bu takımın hücumda sıkıntı yaşamayacağı zaten görülüyor. Bir oyuncumuz hücumda sıkıntı yaşamaya başlasa hemen bir başka skorerimiz devreye girer ve takıma sayı katkısı sağlar. O nedenle biz bu senede savunmamızı Euroleague seviyesinde yapmaya devam edelim, geçen sezonki sertliğimize ulaşalım, hücumda işimiz kolay. Bu yazımda, oyuncular üzerinden bir değerlendirme fazla yapmadım, çünkü onu yarın bir başka yazımda sizlere sunacağım.

Bugün salonun bazı kesimlerinde büyük boşluklar olsada sevdasını haykırmaya salona gelmiş taraftar gruplarımıza ve münferit taraftarlarımıza sonsuz teşekkürler. Ben uzun zamandır basketbol maçlarına gidiyorum, ilk kez bu kadar bağıran, tezahürat yapma isteği içinde barınan bir topluluk gördüm. Salona gelmiş olan münferit taraftarlarımıza da bizlere bu duyguyu yaşattıkları için ayrıca teşekkür ederim. Tüm salonun tezahürat yaptığı az maç izleriz, işte bu da, o maçlardan biri oldu. Bu maça imkanı olupta gelmeyenler çok şey kaçırdı diyebilirim. Neticeye dönecek olursak; lige farklı bir galibiyetle başladık. Bu bizim için büyük moral oldu. Şimdi çarşamba akşamı yine Abdi İpekçi'de Caja Laboral ile Euroleague sezonunu açıyoruz. O maçta tribünlerin daha dolu olması dileğiyle..

14 Ekim 2011 Cuma

Fenerbahçe Ülker Arena'da sona gelindi


Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena!

Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın yeni evi, Sarı-Lacivertli renklere gönül vermiş milyonların yeni mabedi. Fenerbahçe'ye her alanda çağ atlatmış, kulübün vizyonunu genişletmiş, kendini Fenerbahçe'ye adamış birinin, Büyük Başkan Aziz Yıldırım'ın çok değer verdiği bir proje. 2009 yılında temelleri atılan ve 2 yıl aralıksız süren bir çalışmayla Aralık 2011'in başında tamamlanacak olan bu salon, Fenerbahçe ile Ülker işbirliği sonucu ortaya çıktı. 13.800 oturma kapasitesine sahip olacak olan salonda loca ve sahayı gören restaurantlarda olacak. Açılışı yapıldıktan sonra Erkek ve Bayan Basketbol Takımlarımız maçları bu muazzam ve birçok kesimide kıskandıracak salonda oynayacaklar. Bende açılışına çok kısa bir gün kala sizlere bu muhteşem salonla ilgili bilgileri derleyip sizlere sunmak istedim.

Öncelikle bundan 2 yıl öncesine gidelim. Fenerbahçe Spor Kulübü, şu anda salonun bulunduğu arsayı satın aldıktan sonra salonun yapımı için girişimlere başladı. Erkek Basketbol Takımımızın ana sponsoru Ülker ile yapılan görüşmeler sonucunda Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'nın inşaatı kat karşılığı olarak, Fenerbahçe için Ülker tarafından yaptırılması kararlaştırıldı.

Ardından salonun projesi çizildi. Çizilen proje sadece Türkiye'de değil Avrupa'da da ses getirecek bir projeydi. Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena, dünyanın en gelişmiş teknolojilerine sahip çok amaçlı spor ve eğlence merkezi olarak hizmete sunulacaktı. Bu şu demek oluyor; salon sadece maç günleri değil yılın her günü hizmet verebilecek. Yeni salonumuzda, 15 bin koltuk kapasitesi, modern teknik alt yapısı, VIP alanları, locaları ve salonu gören restoranlar bulunacak. Ayrıca salonun dışında küçük bir basketbol salonu, alışveriş merkezi ve çeşitli aktivite alanları yapılacak.

Projeninde hazırlanmasından sonra aralıksız olarak çalışmalar başladı. Günler geçtikçe salon yükselmeye, taraftarlarımızında heyecanı artmaya başladı. Geçtiğimiz sezonun sonlarına doğru Başkanımız Aziz Yıldırım, yöneticilerimiz, Fenerbahçe Ülkerli oyuncular ve teknik heyet salonu ziyarete gitmiş, salonun son durumunu yerinde incelemişlerdi.

Bu ziyaretin ardından da takımımız ligi şampiyon olarak tamamlamıştı. Salonun hedeflenen açılma tarihi Ekim 2011'di. Yani yeni sezonun başlama tarihiydi. Ancak bu tarih planlandığı gibi olmadı ve salonumuzun açılışı Aralık 2011'e ertelendi. Salonun açılışının ardından diğer projelere geçilecek ve proje tam olarak tamamlandığında sporla eğlence burada buluşacak. Tüm dünya takımları bu muazzam kompleksi kıskanacak.

Şu anda salonun iç kısmı neredeyse tamamlanmış durumda. Salonun parke zemini ve potaları monte edildi. Portatif tribünlerde salona eklendi. Tribünlerdeki koltukların hemen hemen tamamının monte etme işlemi tamamlandı. Ayrıca NBA salonlarında bulunan ışıklı led ribbonunda monte işlemi tamamlandı ve deneme çalışmalarına başlandı.


Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'nın, 360 led ribbonu çalışıyor ve 47 tonluk scoreboard'umuz yerine monte edildi. Bu scoreboard; Avrupa'nın en büyük, dünyanın da üçüncü büyük scoreboard'u konumunda.

Şu anda Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena kombine ve bilet fiyatlama çalışmaları halen devam ediyor. Salonun kombine biletleri önümüzdeki ay başında satışa sunulacak. Kombine Karta sahip olan taraftarlarımız Fenerbahçe Ülker'in maçlarının yanı sıra onlarca konser ve gösteri için ön alım hakkına sahip olacak.

İşte 2 yıllık bir emeğin sonucunda tamamlanacak ve hizmete girecek olan salonun kısa bir değerlendirmesi. İçerisindeki teknolojiyle, modern mimarisiyle, sosyal imkanlarıyla Türkiye'nin en büyük spor ve eğlence merkezlerinden biri olacak olan salonumuz çok kısa bir süre sonra taraftarlarımızla buluşacak. Salon bittikten sonra ise alışveriş merkezi, aktivite alanları gibi taraftarlarımızın yılın 365 günü kullanabileceği tesislerin yapımına başlanacak.

Umarım sizlere salonumuzu biraz olsun tanıtabilmişimdir. Salonu daha da yakında görmek, havasını solumak istiyorsanız yapmanız gereken şey çok basit: Salon açıldıktan sonra tribündeki yerinizi almanız. ;)

Kombineler, Kasım ayı başında satışa çıkıyor


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın bu sezon maçlarını oynayacağı ve yapımında son aşamaya gelinen Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'nın 2011/2012 sezonu kombine kartlarının satışa sunulacağı tarih kesinleşti.

Sezon başında açılması planlanan fakat yetiştirilemediği için Aralık ayının sonlarına doğru açılacak olan yeni salonumuzda kombine kartlarla ilgili belirsizlik sürüyordu. Taraftarlarımızın merakla beklediği kombine kartların satışa çıkarılacağı tarih ile ilgili açıklama Yıldız Holding CEO'su Ahmet Özokur'dan geldi. Kendisine ait twitter hesabından konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Özokur, Sarı-Lacivertli Taraftarlarımızın merakla beklediği o tarihi açıkladı.

Ahmet Özokur'un kombine kartlar ile ilgili açıklamaları şu şekilde:

"Fenerbahçe Ülker Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'nın kombine ve bilet fiyatlama çalışmaları halen devam ediyor. Yeni salonun kombine biletleri önümüzdeki ay başında satışa sunulacak. Fenerbahçe Ülker Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'dan kombine alanlar Fenerbahçe Ülker'in maçlarının yanı sıra onlarca konser ve gösteri için ön alım hakkına sahip olacak."

Ahmet Özokur ayrıca sosyal ağlarda dolaşan kombine fiyatlarının ücretleriyle ilgili de bir açıklama yaptı. Açıklamasında "Fenerbahçe Ülker Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'nın bilet fiyatları ile ilgili haberler asparagas ve uydurma. Heyecana gerek yok, herşey kontrol altında." dedi.

Bu açıklamaların ardından bende şu anda bu haberi okuyan yüzlerce taraftarımız gibi oldukça heyecanlandım. Uzun zamandır beklediğimiz kombinelerle ilgili, "Acaba ne zaman çıkartılacak?", "Salon belirsizliği yüzünden kombine çıkartılmayacak mı?" gibi soruları tamamen kafamızdan silmiş olduk. İnşallah yapılan açıklamada olduğu gibi kombine kartların fiyatlarıda forumlarda, sosyal ağlarda konuşulduğu gibi yüksek ücretler olmaz. Basketbol takımımızında kemikleşmiş bir seyircisi olmaya başlamışken, yüksek tutulacak kombine kart ücretleri bu durumu tersine çevirebilir.

Bu güzel haberin ardından, yarın yeni salonumuzla ilgili bir yazı yazacağım. Salonun özelliklerini, yapılan çalışmaları derleyip toparlayıp sizlere sunacağım. Bununda bilgisini şimdiden vermek istedim.

13 Ekim 2011 Perşembe

Taraftarlarımız, Yeni Transferlerimizden Memnun


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın, 2011/2012 sezonunda ligde, kupada ve Avrupa Liginde başarıya ulaşması için, sezon öncesi birçok transfer yapıldı. Takımımızdan ayrılan Sean Gregory May, Sarunas Jasikevicius ve Darjus Lavrinovic2in yerlerine Partizan'dan Curtis Jerrells ve James Gist, Cibona Zagreb'ten Bojan Bogdanovic ve Erdemirspor'dan Hakan Demirel takımımıza dahil edildi. (Dün akşam itibariyle NBA'de lokavt kalkana kadar Oklahoma City Thunder forması giyen Thabo Sefolosha'da transfer edildi.)

İki hafta önce oylaması başlayan ve sizlere blogumuz üzerinden yönelttiğimiz anket sorumuz bugün itibariyle sona erdi. Sizlere "Yeni transferlerimizin performanslarından memnun musunuz?" diye anket sorumuzu yöneltmiştik. Ankette oy kullanan taraftarlarımızın % 64'ü "Evet, memnunum" seçeneğine oy verdi. "Hayır, memnun değilim" seçeneğine verilen oy oranı da %36 olarak belirlendi.

Taraftarlarımız bu ankettende anlaşılacağı gibi yeni sezonda takımımıza yeni katılan oyuncularımıza oldukça fazla inanıyor ve güveniyor. Yeni oyuncularımıza düşende, onlara duyulan bu güveni boşa çıkartmamak ve takıma üst düzeyde katkı sağlamak. Ben Bojan Bogdanovic, James Gist ve Thabo Sefolosha'nın takıma üst düzey bir katkı vereceğini düşünüyorum. Curtis Jerrells ise takıma daha fazla katkı vermeli. Roko Ukic'i tek guard olarak uzun dakikalar sahada tutarsak onunda verimi düşecektir. Sahadaki süreleri, Engin takıma dahil olana kadar Curtis paylaşmalı. Çünkü Avrupa liginde ben Hakan'a pek güvenemiyorum. Engin Atsür dönene kadar 1 numarada sıkıntı yaşamamalıyız. Bu bilinçle tüm oyuncularımızın ellerinden gelen katkıyı göstereceklerine sizler gibi bende inanıyorum.

12 Ekim 2011 Çarşamba

Thabo Sefolosha, Fenerbahçe Ülker'de!


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız NBA'de Oklahoma City Thunder forması giyen İsviçreli guard Thabo Sefolosha ile anlaşmaya vardı. Thabo Sefolosha, NBA'deki lokavt bitene kadar Sarı-Lacivertli Ekibimizde forma giyecek. Yeni transferimiz, yarın İstanbul'a gelecek.

Bu haber henüz resmi internet sitemizden duyurulmadı fakat haberin kaynağı çok net! Thabo Sefolosha! Yeni transferimiz kişisel twitter hesabından Fenerbahçe Ülker'e transfer olduğunu açıkladı. Sefolosha'nın twitter adresinden yazdıkları şöyle:

"I will be playing for Fenerbahçe Ülker in Turkey until an agreement is reached between players and owners! I am really excited to discover a new city and a new culture!"

Sabah yazdığım yazıda, takımımızın bu transfer konusunda ciddi olduğunu ve oyuncuyla anlaştığını belirtmiştim. ( Takımımızda, Thabo Sefolosha sesleri ) Sefolosha çok iyi bir savunmacıdır. Karakteri sağlam bir oyuncu. Takım oyunu oynar ve bu düzenden asla çıkmaz. Hücum yönü çok etkili değil. Çok fazla sayı atan bir oyuncu değil. Ancak savunma olarak, deyim yerindeyse kralı gelse adamı hayatından bezdirir. Zaten bu savunması nedeniyle NBA'deki lakabı "Kelepçe". Bu lakap zaten Sefolosha'yı anlatıyor. Kinsey'e oranla daha sert, daha inatçı ve daha uzun boylu (2.01). Takımımız için süper bir hamle oldu. Kinsey'in gidişi ve Tomas'ın da sakatlanmasıyla boşalan dış alan savunmamıza çok büyük katkısı olacak. Bu doğru transfer için Fenerbahçe Ülker yöneticilerini ve teknik ekibini kutluyorum.

Takımımızda, Thabo Sefolosha sesleri


Hırvat oyuncusumuz Marko Tomas’ın 3 ay sürecek sakatlığı sonrası oyuncu arayışlarına başlayan Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız için, Keith Langford’un ardından İsviçreli oyuncu Thabo Sefolosha ismi gündeme gelmeye başladı.

Fransız basını kaynaklı habere göre Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, 27 yaşındaki oyuncu ile lokavt süresince geçerli olacak bir sözleşme imzaladı. 2009 yılından bu yana Oklohama City Thunder forması giyen Sefolosha, 2.01 boyunda ve 98 kilo ağırlığında. Şutör guard, daha önce Avrupa’da Tege Riviera Basket (2001–2003), Chalon-sur-Sâone (2003–2005), Angelico Biella (2005-2006) takımlarının formalarını giydi.

NBA kariyerine Chicago Bulls forması ile başlayan Sefolosha, 4 sezonda toplam 288 maça çıktı. Ortalama 21.2 dakika süre alan Sefolosha 5.5 sayı, 3.6 ribaund ve 1.5 asist ile mücadele etti.

Bugün Kaan Kural'ın "Fenerbahçe Ülker'in yeni transferi" dediği Sefolosha, takımımızın aradığı kan diyebilirim. Ayrıca Kaan Kural'ın bu açıklaması transferinde ciddi olarak düşünüldüğü ve imzaların atıldığını işaret ediyor. Sefolosha, NBA'deki en çok beğendiğim kısa savunmacılardan biri. Bu iddia doğru çıkarsa, her ne kadar rakiplerimiz gibi yıldız oyuncu transferi yapmamış olsakta, takımımıza "Takım Oyunu" oynayan bir oyuncu transfer etmiş oluruz. Bizim için önemli olanda bu. Bu transfer gerçekleşirse bana göre Fenerbahçe Ülker bir level yukarı atlar. NBA'de 288 maça çıkmış olması ve ortalama 21.2 dakika süre almış olması bu oyuncunun NBA'de de başarılı bir grafiğinin olduğunun göstergesi. İnşallah bu duyumlar, bu haberler doğru çıkar. İnanın bu takıma çok faydalı olacak bir oyucu. Resmi açıklamayı sabırsızlıkla bekliyorum.. :)

Bu arada, bu akşam Kayseri Kadir Has Kongre ve Spor Salonu'nda oynanacak olan Cumhurbaşkanlığı Finali'nde Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımıza başarılar diliyorum. Attığınız basket olsun!!

11 Ekim 2011 Salı

Emir Preldzic: "Çekişmeli bir lig olacak"


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın Milli Yıldızı Emir Preldzic, Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı öncesi hazırlık döneminin genel değerlendirmesini ve takımın bu sezonki hedefleri hakkında açıklamalarda bulundu.

Geçen sezona oranla Anadolu Efes ve Galatasaray'ın çok güçlü kadrolar kurduklarını belirten Emir; ''Ligde çok ciddi rakipler var karşımızda. Biz, Anadolu Efes ve Galatasaray şampiyonluk için mücadele ederiz'' dedi.

Süren lokavt nedeniyle NBA'den bir çok oyuncunun Türkiye'de forma giyecek olmasına değinen Genç Yıldızımız, ''Genel olarak NBA oyuncularının gelişi Türkiye için güzel bir şey oldu. Türk taraftarları bir çok NBA oyuncusunu izleme fırsatı bulacak. Ama tüm sezon kalamayacaklardır herhalde. O anlamda kötü.'' ifadelerini kullandı.

Emir, THY Avrupa Ligi'nde son derece güçlü rakiplere karşı mücadele edeceklerini vurgulayarak, ''Takım olarak yine iyi maçlar çıkartmak istiyoruz. Bu sezon THY Avrupa Ligi Dörtlü Finali'nin İstanbul'da gerçekleştirilecek olması bizim için hem motivasyon hem de büyük avantaj. Burada Dörtlü Final oynamak müthiş gurur olur. Ama çok ciddi rakiplerle karşı karşıyayız. Çok sayıda zorlu ve önemli maç oynayacağız. Hedefimize ulaşmak için elimizden geleni yapacağız'' şeklinde konuştu.

2011 Avrupa Basketbol Şampiyonası'nda A Milli Takımımızın kadrosunda yer alan Genç Oyuncumuz, yaşadığı deneyimi anlattı.

Emir, Türk Milli Takımı'nda yer alırken yaşadığı duyguları şu sözlerle ifade etti: ''İlk başta garip geldi. Farklı bir milli takım için oynayacaktım. Ancak takımdaki herkes bana yardımcı oldu ve kısa zamanda adapte oldum. İki ay boyunca ekip olarak çok iyi çalıştık ve Avrupa Şampiyonası'nda iyi şeyler de bekliyorduk. Maalesef talihsizlikler oldu''

Emir Preldzic, Başkanımız Aziz Yıldırım'ın, futbolda yürütülen şike iddialarına yönelik soruşturma kapsamında tutuklanmasından duyduğu üzüntüyü şu sözlerle ifade etti: ''Aziz Yıldırım'ın yaşadığı çok üzücü ve talihsiz bir durum. O, Fenerbahçe'nin her şeyi. İnşallah en kısa zamanda serbest bırakılır ve tekrar aramıza döner.''

10 Ekim 2011 Pazartesi

Spahija: Hedefimiz Final Four


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın Baş Antrenörü Neven Spahija, Cumhurbaşkanlığı Kupa Finali öncesi, NTV Spor'dan İsmail Şenol'un sorularını yanıtladı. Yeni sezondaki takımımızın hedeflerinden, oyuncu performanslarına, yeni salonumuzdan, NBA'deki lokavt ve transfer konusuna kadar birçok konuda açıklamalarda bulunan Spahija'nın röportajının tamamı şöyle:

Fenerbahçe Ülker’in bu sezonki transferleri arkasında nasıl bir mantık vardı?
Geçen yıl çok sorun yaşadık. Sezonu sistemimiz için en önemli oyuncularımızdan birkaçından yoksun bitirdik. Yeni transferlerimizle birlikte Fenerbahçe Ülker'in çok daha derin bir kadrosu var. Bu, kalitemiz ve oyun felsefemizle çok daha istikrarlı basketbol oynayacağımız anlamına geliyor. Sistemimizin esas amacı istikrarı sağlamaktı.

Geçen sezona Lynn Greer ile başlamıştınız. Şimdi Curtis Jerrells takımda. Ayrıca Darjus Lavrinoviç yerine James Gist değişikliklerini yaptınız. Bu değişiklikleri açıkar mısınız?
Curtis Jerrells'ı Sarunas Jasikevicius'un yerine aldık. Geçen sezon başında Lynn Greer'ın oyun kurucu değil de, daha çok skorer bir oyuncu olduğunu düşünerek yollarımızı ayırmıştık. Engin Atsür de sakatlık yaşayınca Jasikevicius'u transfer etmiştik. Sezon ortasında transfer yapmak zorunda kalmıştık çünkü kadromuzda büyük bir açık vardı. Sezon ortasında en iyi oyuncular çoktan imzalamış olurlar. Curtis Jerrells geçen sezon Partizan formasıyla Avrupa'nın en üst seviyesinde oynayabileceğini gösterdi. Roko Ukiç, Hakan Demirel ve Engin Atsür ile birlikte takıma yardımcı olacağını düşünüyorum. Sistemimizin önemli bir parçası olacaktır. James Gist ile Darjus Lavrinoviç'i kıyaslarsak, Darjus'un özellikle beşe beş basketbolda çok daha tecrübeli olduğunu söylemek lazım. Ancak James Gist'in potansiyeli ve geleceği çok daha parlak. Biz tüm yıl boyunca o pozisyon için araştırma yaptık. James Gist'in atletizmi ve yeteneği bizim çalışmalarımızla birleşince iki tarafın da bu transferden karlı çıkacağını düşünüyorum.

Bojan Bogdanoviç NBA Draftı’nda ikinci turun hemen başından seçilmiş, Avrupa’nın en potansiyelli genç oyuncularından biri. Ocak ayından itibaren onu almak için transfer girişimlerine başlamıştınız ve sezon sonunda imzayı attırdınız. Bize biraz Bogdanoviç’ten bahseder misiniz?
Bojan Bogdanoviç transferine ne zaman başladığımızı söyleyemem. Ancak Bojan Bogdanoviç kendi pozisyonunda Avrupa'nın en büyük yeteneklerinden biri. Belki de Avrupa'nın en iyi hücum oyuncularından biri. Fizikli, yeteneği var, iki ve üç numaralı pozisyonda oynayabiliyor. Sırtı dönük hücum ediyor, dış şutu var. Bence hazırlık maçları Bojan'ın kim olduğunu gösterdi. Tabii ki bazı eksikleri var. Ancak tıpkı James Gist'te olduğu gibi onun da bizim çalışma tempomuzla kendisini geliştireceğini düşünüyorum. Biz ona, o da bize yardımcı olacak.

Kadroyu oluştururken birçok genç oyuncuya yer verdiniz. Bu sezonki yapılanmada kilit kelimelerden biri de “sabır” olacak gibi. Katılır mısınız?
Kesinlikle sabretmek çok önemli. Bu işte sabretmeden başarılı olmanız mümkün değil. Ancak başarılı olmuş tüm takımlara bakarsanız yaptıkları en önemli iş tecrübeli oyuncularla genç oyuncular arasındaki kimyayı yakalamak. Bizim takımımızda hepsi var. Şimdi çalışma zamanı. Çok çalışıp gün be gün daha iyi olacağız. Umarım şans da yanımızda olur ve geçen sezonki kadar çok sakatlık yaşamayız.

Geçen sezon Euroleague’de ve Avrupa Basketbol Şampiyonası’nda gördük ki birçok takım aynı anda birden fazla oyun kurucuyla oynuyor. Fenerbahçe Ülker de bu sezon geniş bir guard rotasyonuna sahip. Takımı bu sezon aynı anda iki ya da üç guard ile oynarken görecek miyiz?
Euroleague'in başlamasına 10 gün kaldı. Ne yapmak istediğimiz konusunda bir fikrimiz var, ancak nasıl bir basketbol oynayacağımızı görebilmek için önümüzdeki maçları da değerlendirmek istiyorum. Şimdi nasıl bir sistemle oynayacağımızı ve oyuncularımızı nasıl kullanacağımızı söylemek için biraz erken.

Bu sezon Fenerbahçe Ülker’in takım felsefesi ne olacak?
Felsefemiz aynı. Sadece geçen yıldan bu yana değil. Ülker basketbol şubesine geldiği zamandan bu yana aynı felsefeye sahibiz. Biz en iyi olmak istiyoruz. Biz yer aldığımız tüm kupalarda son ana kadar yer almak için çok çalışacağız. Cumhurbaşkanlığı Kupası, Euroleague ve ligde en iyi yere gelmek için çok çalışacağız. Yani Fenerbahçe Ülker'de değişen bir şey yok. Belki benim gelmem o hedefe gidiş şeklimizde bir değişiklik yaratmış olabilir ama Fenerbahçe Ülker'in felsefesi her zaman aynıdır. Fenerbahçe Avrupa'nın en büyük takımlarından biri ve buna yakışır bir basketbol sergilemeliyiz.

Kadronuzda birden fazla pozisyonda oynayabilen oyuncular var. Sahada değişik şeyler yapabilirsiniz. Bu sezon parke üzerinde nasıl bir Fenerbahçe Ülker göreceğiz?
Çok farklı şeyler yapabiliriz. Savunmada sert bir takım yaratmak istiyoruz. Beşe beş set hücumu yerine açık alan basketbolunu tercih etmek istiyoruz. Oyuncularımızı farklı şekilde kullanabiliriz. Avrupa'nın en uzun takımlarından biriyiz. En büyük avantajımız kısa pozisyonunda uzun oyunculara sahip olmamız. Ancak dediğim gibi birlikte antrenman yapmaya ihtiyacımız var. Henüz sezonun başı ve sakatlıklar yüzünden tam kadro çalışma fırsatı bulamadık. Sabırlı olmalıyız. Eksik oyuncularımız yavaş yavaş takımımıza katıldığında Avrupa'nın en iyi takımlarından biri olduğumuzu düşünüyorum.

NBA’de lokavt devam ediyor ve birçok takım NBA’den oyuncularla sözleşme imzaladı. Oyuncu menajerleri size farklı isimler için teklifte bulundu, ancak siz böyle bir transfer tercihinde bulunmadınız. Neden bu yolu tercih etmediniz?
NBA'deki durum hepimizi şaşırttı. Dengeler çok değişti. Şöyle bir sorum var: Eğer o pozisyonda bir oyuncum varsa, nasıl NBA'den bir oyuncu transfer edebilirim ki? Bunu kulüp yönetimine nasıl açıklayabilirim? Aynı pozisyonda iki oyuncuya para harcayıp neden birini taraftarın önüne atayım? Bence bu ciddi bir iş değil. Ancak farklı bir durum var. Mesela Mirsad Türkcan ve Marko Tomas şu anda sakat oldukları için takıma katkı sağlayamıyorlar. Belki onların pozisyonuna bir oyuncu alabiliriz. Ancak sadece sakatlıkları bitene kadar.

Berkay Candan ve Erbil Eroğlu gibi genç oyuncularınız hazırlık maçlarında çok süre buldu. Onları nasıl değerlendiriyorsunuz? Fenerbahçe Ülker’in genç oyuncularında Euroleague’de oynayabilme potansiyeli var mı?
Bence NBA'deki Yaz Ligi ve normal sezon ayrımına çok benziyor. Şimdi çalışmalarını tamamladılar ve başka bir takımda oynama tecrübesi edinecekler. Tabii ki kulübümüzün bir parçası olmaya devam edecekler. Tabii ki içlerinde Euroleague oyuncuları var ama isimlerinden bahsetmeyeceğim.

Rakipleriniz Anadolu Efes ve Galatasaray, yaptıkları transferlerle şampiyonluk için iddialı takımlar kurdular. Bu sezon ligi nasıl buluyorsunuz?
Bence Türkiye Ligi ACB'den sonra Avrupa'nın en güçlü ikinci ligi. Çok fazla yatırım yapan takım var. Birçok NBA oyuncusu burada yer alıyor. Bence şu anda hiçbir Avrupa ligi Türkiye kadar fazla yıldıza sahip değil. Ancak bu sadece Beşiktaş, Galatasaray ve Efes ile alakalı değil. Tabii ki onlar çok güçlü ancak küçük takım gibi görünen fakat hiç de küçük olmayan takımlar var. İyi antrenörler ve iyi basketbolculardan oluşan takımlar, eğer %100 ile oynamazsanız sizi rahatlıkla yeniyorlar. Geçen sene Banvit örneği ortada. Harika oynadılar ve sezonu ikinci bitirdiler. Olin mükemmel bir iş çıkardı. Karşıyaka harika basketbol oynuyor. Bu takımlar ligin ne kadar kuvvetli olduğunun bir göstergesi bence.

Fenerbahçe Ülker’den 2011-12 sonunda THY Euroleague’de neler beklenmeli?
Fenerbahçe taraftarı geçen sezon ne kadar ciddi olduğumuzu gördü. Kupa sonrasında yaşadığımız sakatlıkları ve Kaunas'taki o maçı kimsenin unutmadığını biliyorum. Antrenör ve bu organizasyonun bir parçası olarak bir bahaneye ihtiyacım yok. Ancak geçen sezon neyi iyi, neyi kötü yaptığımızı biliyoruz. Bu sezon aynı şekilde devam edip o büyük adımı atmak istiyoruz. Final Four'un İstanbul'da olması bizim için bir şeyi değiştirmiyor. Bizim hedeflerimiz her zaman aynı. Biz o final four'da oynamak istiyoruz.

Bu yönetimle ilgili bir soru, ancak sizin cevaplayacağınızı umuyorum. Yeni salona taşınma takviminiz belirlendi mi?
Yeni salonumuza geçeceğimiz için çok mutlu ve gururluyuz. Artık bir NBA takımı gibi olacağız. Bildiğim kadarıyla bir buçuk iki ay içinde oraya taşınacağız.

Salonu görme fırsatınız oldu mu?
Evet, salon inşaatını birkaç kez ziyaret ettim. Fenerbahçe yönetimine ve Ülker ailesine bu önemli adımı attıkları için teşekkür ediyorum. Sadece Fenerbahçe için değil, Avrupa basketbolu için de teşekkür ediyorum. Salonun standartları NBA'dekilerle aynı. Böyle bir salon yaptıkları için onlara minnettarım.

Son olarak, Fenerbahçe taraftarına bir mesajınız var mı?
Mesajım her zaman aynı. Fenerbahçe hayatım boyunca gördüğüm en büyük taraftar kitlesine sahip. Hayatım boyunca Fenerbahçe taraftarı kadar kulübünü seven bir grup görmedim. Bu takımın antrenörü olarak şunun sözünü veriyorum. Biz her maçta öncelikle onlar için performansımızın %200'ünü sahaya yansıtacağız.

Röportajın kaynağı: ntvspor.net

9 Ekim 2011 Pazar

Başlangıcımız iyi oldu, 8'li Finallerdeyiz


Spor Toto Türkiye Kupası B Grubu Eleme maçları dün akşam oynanan iki maçla tamamlandı. Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız eleme grubu maçlarını 3'te 3 yaparak, namağlup tamamladı. Gruptaki ilk maçımızda Mersin Büyükşehir Belediyesi'ni 82-77, ikinci maçımızda Tofaş'ı 88-65 ve son maçımızda da Olin Edirne'yi 83-57 mağlup ettik. Grup maçlarında oynadığımız üç maçtada "Maçın Yıldızı" bizim oyuncularımız seçildi. İlk maçın ardından Bojan Bogdanovic, İkinci maçın ardından James Gist ve son maçımızın ardından da Emir Preldzic, gösterdikleri performanslardan dolayı "Maçın Yıldızı" seçildiler.

Grup maçlarının tamamında, daha önce oynadığımız hazırlık maçları ve turnuvalara oranla çok daha iyi mücadele ettik. Takım içerisindeki uyum zamanla oluşmaya başlamış. Daha önce oynadığımız hazırlık maçlarındaki en büyük sıkıntımız buydu. Uyum sorunu yaşıyorduk. Özellikle üç sayı savunmasında oyuncularımız neredeyse birbirinden bağımsız hareket ediyor ve bu savunmaya neredeyse hiç yapamıyorduk. Rakiplerimiz en çok sayıyı hep bu zaafımızdan buluyordu. Ayrıca Curtis, önceki maçlara oranla daha fazla hareketliydi. Daha fazla atış denedi. Girdi yada girmedi ama şutu düşünmesi onun adına önemliydi. Ukic'in takıma dahil olmasıyla üzerindeki yükte kalkmış oldu. Şimdi sürelerini Ukic ile paylaşacak ve daha verimli olacaktır. Yeterki oynamak istesin..

Ukic'in sakatlığının ardından çıktığı bu ilk maçlarda, tam hazır olmamasına rağmen bu takım için ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu bir kez daha ispatladı. Ukic oyunda olunca sanki takım arkadaşlarıda rahatlıyor. Onun oyunu iyi okumasını, arkadaşlarını kolay sayılarla buluşturacak olmasını bilmek, takımdaki diğer oyunculara güven aşılıyor. Cumhurbaşkanlığı Kupası Finali'ne kadar form tutarsa işimiz çok daha kolaylaşır.

Bogdanovic bildiğimiz gibi, yine skorer özelliklerini konuşturdu. Oynadığımız üç maçın ikisinde takımımızın en skorer ismi oldu. Hücumda güven veriyor. Bu sezonki en büyük hücum silahlarımızdan biri olacağı kesin. James Gist taraftarla bir başka oynuyor, onu gördük. Şova yönelik bastığı muhteşem smaçlar bu sene taraftarımızı çok heyecanlandıracaktır. Ama Gist'ten sadece şov değil, hücumda ve özellikle savunmada çok daha dirençli olmasını bekliyoruz. Hakan, son maç haricinde yine pek parlak bir grafik çizemedi. Koç Spahija, Hakan'ın takımın önemli bir parçası olacaağını ve ondan iyi bir katkı alacaklarını söyledi. Ben bu ihtimale pek inanmasamda, umarım koç haklı çıkar.

Emir, Ömer ve Oğuz henüz Milli Takım yorgunluklarını üzerlerinden atamamışlar. Onlarda lig başlayana kadar hazır hala geleceklerdir. Türkiye Kupası'nda savunmamızı %100 olmasada %60-70'lere çıkarttığımızda neler yapabileceğimizi gösterdik. Lig ve Euroleague maçları başladığında savunma sertliğimiz kendiliğinden oturacaktır. Hücumda da takımdaki oyuncular daha da kaynaştıkça ivme yukarılara çıkacak ve şut yüzdelerimizde düzelecektir.

Her ne kadar Efes iyi transferler yapmış olsada, NBA'deki lokavt bilinmezliğinden ötürü, Türkiye Ligi'nin en büyük favorisi hala biziz. Euroleague içinde Mirsad ve Engin'in 15 Ekim gibi takıma katılacak olması elimizi kuvvetlendirecek. Fenerbahçe Ülker, son 5 yılda olduğu gibi bu sezonada 1 numaralı Şampiyonluk Favorisi olarak başlıyor. Yeni sezon birkez daha başarılarla dolu, sakatlık sorunumuzun olmadığı bir sezon olsun..

7 Ekim 2011 Cuma

Spahija: Takım kimyamızı oturtmaya başladık


Fenerbahçe Ülker Baş Antrenörümüz Neven Spahija, bugün Türkiye Basketbol Federasyonu'nun resmi internet sitesinden Burak Şahin ile özel bir söyleşi yaptı. Takımımızın kamp yaptığı otelde gerçekleştirilen söyleşi Türkiye Basketbol Federasyonu'nun resmi internet sitesi www.tbf.org.tr 'de yayınlandı.

Şu anda Spor Toto Türkiye Kupası Eleme maçlarını oynamak üzere Erzurum'da bulunan ve ilk maçında dün akşam Mersin Büyükşehir Belediyesi ile karşılaşan takımımız sahadan 82-77'lik galibiyet ile ayrılmış ve kupaya galibiyet ile başlamıştı. Spahija, yaptığı söyleşide Türkiye Kupası, Beko Basketbol Ligi ve Turkish Airlines Euroleague'te takımımızın hedeflerini ve beklentilerini, sezon öncesi transfer politikalarını, NBA'deki lokavtı ve takımımız ile ilgili birçok konuda önemli açıklamalarda bulunmuş.

Baş Antrenörümüz Neven Spahija'nın söyleşisinin tamamı şöyle:

Öncelikle, Spor Toto Türkiye Kupası Eleme Maçlarını oynadığınız Erzurum şehrini nasıl buldunuz?
Erzurum gerçekten çok güzel, burası beklentilerimizin çok üzerinde bir yer. Erzurum bana ABD’de Utah Eyaleti’ndeki Salt Lake City şehrini anımsattı. Temizliği, güzelliği ve yüksekliği ile bu iki şehir tamamen birbirine benziyor.

Bazen antrenörler, basketbol oynadıkları şehrin denizden yüksekliği sebebiyle oyuncularının bundan etkilendiğini dile getirirler. Erzurum’un rakımının oyuncuları etkilediğinizi düşünüyor musunuz?
Hayır, ben daha önce hiç böyle bir şey düşünmedim. Belki de dünkü maçın son dakikalarında kötü oynamamızın sebebi denizden 2200 metrede yüksekte oluşumuzdur, bilmiyorum. Fakat şartlar tüm takım ve oyuncular için aynı seviyede bu yüzden şikâyet etmeye hakkımız olduğunu düşünmüyorum.

Basketbola dönersek; Spor Toto Türkiye Kupası Elemelerindeki ilk maçınızda Mersin Büyükşehir Belediye’yi mağlup ettiniz. Genel olarak maçı ve takımınızın performansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Aslında durumumuz ortada; eksiklerimiz yüzünden tüm takım halinde çok fazla antrenman yapamadık. Örneğin Roko Ukic dün ilk maçına çıktı. Şu an için takımda istediğimiz kimyayı tutturabilmiş değiliz. Takımım potansiyelinin sadece %60’ını sergiliyor. İstediğimiz oyunu 40 dakika boyunca sergilemek zorundayız. Ama dün akşam gördük ki sadece 25 dakika iyi basketbol oynadık ve daha sonra tempomuz düştü. Bu durum yavaş yavaş düzelecektir. Sezonun başlamasıyla takım kimyamızı yeniden oturtacağımıza inanıyorum.

Hazırlık döneminde rakiplerinizin yaptığı transferleri takip etmişsinizdir. Fenerbahçe Ülker’i daha zorlu bir sezonun beklediğini söyleyebilir miyiz?
Evet, karşımızda NBA’den transferler yapmış olan çok güçlü rakipler olacak. Geçtiğimiz sezon hem Spor Toto Türkiye Kupası’nda hem de Beko Basketbol Ligi’nde şampiyon olduk fakat bu sene karşımızda daha güçlü bir Galatasaray, Beşiktaş Milangaz, Anadolu Efes ve Banvit var. Burada oynadığımız Mersin BŞB, bugün ve yarın karşılaşacağımız Olin Edirne ve Tofaş’ın performansları da bu sezonun ne kadar zorlu ve çekişmeli geçeceğinin kanıtı.

Bu sezon Beko Basketbol Ligi’nde forma giyecek NBA yıldızları hakkında ne düşünüyorsunuz? Siz böyle bir hamle yapmaktan kaçındınız…
Benim bu konudaki düşüncelerim bellidir. Eğer benim takımımdaki tüm oyuncularım sağlıklıysa ve onları yeterli buluyorsam, takımıma takviyede bulunmam. Ne zaman ayrılacağı belli olmayan yıldızları transfer etmemiz, benim kendi oyuncularıma yaptığım bir saygısızlık olur. Sistemimi oturttuktan sonra, bir oyuncunun sezon ortasında takımdan ayrılması herkesi zor duruma sokar. Kulüpten de bunun için para harcamasını istemek doğru gelmiyor.

Peki, şu anki kadronuzdan memnun musunuz? Yeni bir oyuncu almayı düşünüyor musunuz?
Bizim özel bir durumumuz var; Marko Tomas’ın sakatlığından dolayı 3 ay daha bizimle birlikte olamayacağını biliyoruz. Bu nedenle belki onun yerine bir oyuncu alabiliriz ama bu sadece Tomas’ın sakatlığı sırasında forma giyecek bir oyuncu olabilir. Bu konudaki çalışmalarımız sürüyor fakat Marko Tomas, sağlığına kavuştuğunda yeniden rotasyondaki yerini alacaktır.

Bu sezon transfer ettiğiniz yeni oyuncuların performansları hakkında neler söylersiniz?
Yeni oyuncularımız hazırlık maçlarında da gösterdiler ki; Fenerbahçe Ülker’de oynayacak kadar kaliteliler. James Gist, Curtis Jerrells, Bojan Bogdanovic ve Hakan Demirel gerçekten iyi oyuncular. Dün akşamki maçta ve Two Nations Cup’ta hepsi iyi performanslar sergilediler. Onlar da kısa sürede takımımızın kimyasına uyum sağlayacaklardır.

Bildiğiniz gibi bu sene Turkish Airlines Eurolegue Final Four mücadelesi İstanbul’da yapılacak. Bu durum takımda ekstra bir motivasyon yaratır mı?
Bizim hedefimiz yine aynı. Beko Basketbol Ligi’nde, Spor Toto Türkiye Kupası’nda ve Turkish Airlines Euroleague’de başarılı olmak için mücadele edeceğiz. Az önce de söylediğim gibi işimiz hiç de kolay değil. İspanya Basketbol Ligi’nden (ACB) sonra Avrupa’nın en zorlu liginde oynuyoruz. Ligde kayıp vermeden devam ederken bir taraftan da İstanbul’da düzenlenecek Euroleague’in dörtlü finallerine kalmaya çalışacağız. Umarım üç kulvarda da istediklerimizi elde edebiliriz.

Son olarak Fenerbahçe Kulübü’nde sezon başında yaşanan olayların basketbolu ne kadar etkilemiş olduğunu öğrenebilir miyiz?
Öncelikle başkanımız Aziz Yıldırım’la olan ilişkinin benim için çok değerli olduğunu söylemeliyim. Yıldırım, beni buraya getiren ve takımın başına geçmemi sağlayan kişidir. Şu an içerisinde bulunduğu durum gerçekten çok üzücü. Umarım en kısa zamanda bu olay çözülür. Futbol takımı nasıl bu sorumluluğu üzerinde hissedip ter döküyorsa benim oyuncularım da aynı hassasiyetle oynayacaktır.

** Bu söyleşinin tamamı tbf.org.tr'den alınmıştır.

3 Ekim 2011 Pazartesi

Sakatlıklar ve yoğun tempo zorluyor


Türk-Yunan dostluğunu pekiştirmeyi ve iki halk arasındaki kültürel bağları güçlendirmeyi amaçlayan Two Nations Cup 2011 dün oynanan maçlarla sona erdi. Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın yanı sıra Anadolu Efes, Panathinaikos ve Olympiacos Piraeus'un da katıldığı turnuvayı Sarı-Lacivertli Ekibimiz 1 galibiyet ve 1 mağlubiyet ile 2. sırada tamamladı. Takımımız bu turnuvayla beraber hazırlık döneminde katıldığı tüm turnuvaları 2. sırada bitirerek ilginç bir istatistiğe imza attı.

Turnuvanın ilk maçında, bu sezon Euroleague normal sezon gruplarında da mücadele edeceğimiz Olympiacos Piraeus ile karşılaştık. Bu maçta, 7 günde 4 ülke değiştirmenin ve 4 maç oynamanın verdiği yorgunluktan ve henüz tam olarak takım kimyasını oluşturamamamızdan dolayı sahada çok fazla varlık gösteremedik. Jerrells ve Hakan'ın durgunlukları oyun kurmamızı zorlaştırdı. Oyun kurmada zorlandığımız anlarda yardıma koşan Emir'in de Milli Takımdan yorgun gelmesi ve henüz form yakalayamamış olması sahada tüm hücum alternatiflerimizi kısıtladı. Oyuncularımızın bireysel çabalarıyla bulduğumuz sayılar dışında organize sayı üretemedik. Savunmamızda maçın ilk yarısında alışkın olduğumuz sertliğinden çok uzaktı. Geçtiğimiz sezondan alışkın olduğumuz gibi üçüncü periyoda savunmada dirençli başlamıştık. Bu savunma sertliği ile sayı farkını 1 sayıya kadar çekmiştik. Ancak savunmamızı sürekli aynı sertlikte tutamayınca ve dış alan savunmasında yeterince etkili olamayınca Olympiacos'un sayı bulmasını engelleyemedik. Maçta Olympiacos'un 10 sayılık üstünlüğüyle bitti. Bu maçta Emir 18, Bojan 17 sayıyla en skorer iki oyuncumuz oldu.

Turnuvadaki ikinci ve son maçımızda, daha önce Alexander Gomelsky Turnuvasında da karşılaştığımız Panathinaikos ile oynadık. Panathinaikos'a karşı, Olympiacos maçında dizine darbe alan takım kaptanımız dinlendirmek amacıyla oynatılmadı ve maça 11 kişilik rotasyonla başlamak zorunda kaldık. Bu maçta takım daha derli toplu bir görüntü verdi. Tam olarak istediğimiz seviyeye ulaşmasada, Olympiacos maçındaki oyunumuzdan çok daha iyi bir oyun sergiledik. Savunmada Vidmar, Kaya ve bu turnuvada ilk kez dakika alan genç oyuncumuz Mahalbasic'in hareketli oyunu ve sert savunması Panathinaikos'un kolay sayı bulmasına imkan vermedi. Maçın başından sonuna kadar skor üstünlüğüne sahip olan taraftık. Hücumda Bojan'ın skorer oyunu (18 sayı), Olympiacos maçının durgun isimleri Curtis ve Hakan'ın skora katkı yapması (13'er sayıyla oynadılar) sayesinde Panathinaikos'un bize yaklaşmasına izin vermedik. Hakan hazırlık dönemi boyunca kaçırdığı boş atışları bu maçta sayıya çevirince geçtiğimiz maçlarda yaşadığmız sıkıntıyıda bu maçta yaşamadık. Maçın her iki yönünü de Olympiacos maçına oranla daha iyi oynayıp Panathinaikos'u 0n sayılık bir farkla 71-61 mağlup etmeyi başardık. Bu galibiyet ile, bu sezon başı hazırlık döneminde iki kez karşılaştığımız Panathinaikos'u her iki maçtada yenmiş olduk.

Turnuva genelinde istediğimiz seviyede değildik. Spahija'nın Olympiacos maçından sonra basın toplantısında söylediği "... Bahanelerden hoşlanmıyorum söylediğim gibi şu anda oynadığımızdan daha iyi oynamamız gerekiyor. Soyunma odasında da söyledim, bugün yaşadığımız zorluklar olmasa Fenerbahçeli hiçbir oyuncu böyle oynayamaz. Fenerbahçe’de kalıcı olmak istiyorlarsa böyle oynamamalılar." Bu açıklamadan da anlayabileceğiniz gibi coach bazı oyuncularımızın performansından pek memnun değil. Hakan, Oğuz, Curtis ve Gist benim tahmin ettiğim oyuncular. Birçok sakatımızın olduğu, çok sık aralıklarla, antrenman yapmadan çıktığımız maçlar takımı yormuş olabilir. Geleceğimizi görmemiz adına Türkiye Kupası Grup Eleme maçları bizim için önemli olacak. Orada mutlaka gerçek seviyemize yakın bir oyun oynamamız gerekiyor. Türkiye Kupası'nda Ukic takıma dahil oluyor, Mirsad ve Engin'in de 15 gün içerisinde takımla antrenmanlara başlaması bekleniyor. En azından bu sakat oyuncularımızın takıma dahil olması bizi bir seviye yukarı çıkartacaktır.

Türkiye Kupasında tüm oyuncularımıza başarılar diliyorum. Umarım istediğimiz oyunu ve neticeleri alırız. Herşey istediğimiz şekilde giderse, Cumhurbaşkanlığı Kupası öncesi bizim için iyi bir moral olacaktır.