26 Ocak 2012 Perşembe

Ülker Sports Arena'ya galibiyetle "Merhaba" dedik


Dün akşam Turkish Airlines Euroleague Top 16 G Grubu 2. Hafta maçında Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, İtalyan temsilcisi EA7 Emporio Armani Milano ile yeni salonumuz Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da karşılaştı. Fenerbahçe Ülker Sports Arena'nın açılış maçı olma özelliği taşıyan bu önemli gecede Sarı-Lacivertli Ekibimiz baştan sona kafa kafaya giden maçı 65-63'lük skorla kazanarak Top 16 gruplarındaki ilk galibiyetini aldı. Salonun açılışını sizlere ayrı bir yazı olarak aktarmak istiyorum. Bu nedenle bu yazıma salonun açılışını eklemek istemedim. Bu yazıda maçın değerlendirmesini yapmak daha doğru olacaktır.

Öncelikle maçın düşük skorlu geçmesinden başlamak istiyorum. EA7 Emporio Armani için bu çok büyük bir handikap olmasa da normal sezonu 78.5 sayı ortalamasıyla oynayan Fenerbahçe Ülker için bu epey düşük bir skor oldu. Elbetteki bunun bazı nedenleri vardı. Öncelikle yeni salon bu konuda ilk sırayı almakta. Yeni bir salon, yeni tribünlere karşı, taraftarında ilk kez organize olduğu bir maçta çok yüksek bir skor beklemek açıkçası çok ütopik olurdu. Üstelik salonun yeni açılmış olmasından dolayı potalarında oldukça sert olmasıda bu duruma sebep oldu. Diyeceksiniz ki; "potanın serti, yumuşağı mı olur?" Evet, olur efendim. Özellikle yeni potalarda çember hiçbir darbeye (smaç vb.) maruz kalmadığı için oldukça serttir ve atılan her topta çemberde esneme olmaz. Ancak zamanla bu potada basketbol oynandıkça, çember esnemeye başlar. Esneklikten kasıt atılan toplar çembere her çarptığında çemberde belli bir miktar esneme olacağından skor üretmek kolaylaşır. Ancak dünkü maçta potalar oldukça sert olduğundan bir çok top normalde pota önüne düşmesi gerekirken potadan oldukça uzak ve kenarlara düştü. Çemberde esneme olmadığı içinde çembere çarpan her top hız kaybedeceğini sertliğin etkisiyle hız kazanıp potadan geri döndü. Elbetteki oyuncularımızında henüz potalara tam olarak alışık olmamasıda skorun düşük kalmasında önemli bir rol oynadı.

Gelelim maçın değerlendirmesine. Tüm bu etkenleri göz önüne aldığımızda maçın dengeli ve başabaş başlaması beklenen bir durumdu. EA7 Emporio Armani belkide şu anda Euroleague'deki takımlar arasında CSKA Moskova'nın ardından en çok kariyere ve yıldız oyuncuya sahip olan takım olmasına karşın çok dağınık ve takımdaşlıktan uzak bir görüntü çiziyordu. Ancak dün akşamki maçta biraz olsun kendilerini toparlamış olarak gördüm. Ancak şu çok açık ki coach Sergio Scariolo ile takımın yıldızları arasında ciddi bir güvensizlik sorunu var. Bu takımın olması gereken seviyesinden çok daha gerilerde gözükmesine neden oluyor. Biz ise maça yeni salonun vermiş olduğu moral ve istekle hızlı başladık. Ama hücumda topu bir türlü öldüremedik. Karşılıklı basketlerle geçen maçın ilk periyodunu Bojan Bogdanovic'in serbest atışlardan bulduğu sayılarla 2 sayı önde tamamladık.

İkinci periyot son periyoda oranla daha skorlu geçti. Ancak şunu göz ardı etmek olmaz; ilk yarı boyunca yanlış hatırlamıyorsam sadece 3-4 tane asist yaptık. Milano 7-8 tane olması lazım. Bu kendi evimizde oynadığımız bir maçta yapılmaması gereken çok düşük bir yüzde. Özellikle bu sezon guard pozisyonundan çok fazla katkı alamıyoruz asistlerde. Curtis'ın oyun kurma gibi bir opsiyonu ne yazıkki yok. Topu eline aldı mı kendine bire bir yaratıp potaya gitmeyi seven bir oyuncu. Roko'da keza aynı şekilde çok fazla topla oynamayı seven bir guard. Ancak Roko için ufak bir parantez açmakta fayda var. Dün akşam asist ve serbest atışlarda kötü olsada çok akıllı bir oyun oynadı. Sakatlık dönüşü skor anlamında iyi verim vermesi sevindiriciydi. Hakkını yememek lazım. İkinci periyoda tekrardan dönecek olursak maç boyunca olduğu gibi yine karşılıklı basketlerle ve hücumdan karşılıklı boş dönmelerle geçti. Ancak periyot sonunda Kaya'nın dışarı çıkan topu uçarak oyuna sokması ve atağın sonunda Ukic'in bulduğu üçlükle soyunma odasına önde gitmemiz dün akşamın en güzel hareketiydi. Kaya belki çok fazla skor katkısı vermiyor ama savunmada Vidmar ile birlikte çok büyük efor sarfediyor ve yüreğini koyuyor.

Üçüncü periyotta ne hikmetse ilk yarıda olduğu gibi yine Marko Tomas'ın turnikesiyle başladı.. Ancak bu periyotta Mancinelli-Fotsis ve (nedense her rakibimizin skor anlamında en kötü oyuncusu hep bize karşı yıldızlaşır :S) Mason Rocca ile sayılar bulan Milano bizim skoru açmamıza bir türlü izin vermedi. Taraftar desteğinide arkasına alan takımımız sonraki bölümde savunma direncini artırıp arka arkaya isabetlerle farkı 6’ya çıkardı ancak yukarıda saydığımız oyunculardan gelen skor katkısı farkın açılmasına engel olunca üçüncü periyodu sadece üç sayılık farkla önde tamamladık.

Maçın final periyodunun ilk dakikalarında Bojan Bogdanovic ve Emir Preldzic ile üstünlüğümüzü koruduk. Kaya'nın hücumda bitirdiği sayı ile farkı 6’ya yükselttik. Bu dakikadan itibaren yine sert savunmaya başlayan takımımıza karşı İtalyan temsilcisinin Fotsis’in uzak mesafeli atışı ile bulduğu sayı maça tutunmalarını sağladı. Ancak Kaya ve Emir ikilisini hücumda da iyi kullanıp farkı 8 sayıya kadar açmıştık. Tam artık bu iş burada bitiyor. Vurup geçeriz diye düşünürken arka arkaya yediğimiz 5 sayı ve kontrolsüz hücumlarımız farkın yine erimeinde önemli rol oynadı. Maçın son anlarında yine klasik Fenerbahçe izledik. Koç Spahija'nın molada çizdiği oyunu gerçekleştiremedik. Emir'in topu alması gerekirken Tomas'a verdik topu. Tomas zamanı eritip içeriye yüklendiğinde ise çok ama çok yanlış bir tercihle topu potaya atmak yerine Kaya'ya pas vermeyi seçti ve atış kullanmadan süre doldu. Bu şu demek oluyordu: EA7 Emporio Milano'ya on hücum için 3.7 saniye süre verdik. Son topu yine iyi savunamadık, boş atışı verdik rakibe ama artık yeni salonun açılışından olsa gerek şans bu gecelik bizden yanaydı ve top çemberi dolaşıp çıkınca 2 sayılık farkla sahadan galibiyetle ayrıldık. Spahija'nın maç sonlarındaki etkisizliği artık sabır taşırmaya başladı. Yine çok kritik bir hücumu değerlendiremeyip, rakibe son topta boş atışı verdik. Bu maçta canımız yanmadı ama Top 16'dan ilerisini hedefliyorsak özellikle maç sonlarını daha iyi oynamamız gerekiyor.

Oyuncu performanslarına gelecek olursak; ilk önce Bojan Bogdanovic ile başlamak gerekiyor. Normal sezonda iç sahada 8.4 deplasmanda ise 16.1 sayı ortalaması ile mücadele etmişti. Dün akşam yeni salonda oynamanın vermiş olduğu heyecan ve hırsla Bojan deplasmanlarda gösterdiği performansı bu kez ev sahibi olduğumuz maçta gösterdi. Maçta attığı her sayıdan sonraki hareketleri bu maça çıkarken kendini ne kadar iyi hazırladığının ve hırsının bir göstergesiydi. 17 sayıyla maçın ve takımımızın en skorer oyuncusu oldu. Daha da önemlisi takımımız adına hücumda sorumluluk alınması gereken zamanlarda o sorumluluğu aldı ve çok kritik basketlere imza attı. Dün akşamın bir diğer başarılı ismi Roko Ukic oldu. Yukarıda kısa olarak bahsettiğim gibi asist ve serbest atışlar dışında gayet başarılı bir maç çıkardı. Hücumda çok akıllı hamlelerle potaya gitti. Rakibi faul sıkıntısına soktu. 16 sayıyla çift haneli sayılara ulaşan son oyuncumuz oldu. Bu maçla ilgili coach'a da değinmek istiyorum. İkinci yarı Oğuz ve Vidmar'a bir saniye bile süre vermedi. Oğuz ilk yarıda bana göre gayet iyi bir performans ortaya koymuştu. Belki bu maç için savunmada iyi bir ikili olan Kaya-Gist kombinasyonunu bozmak istemedi ama bu oyunculara da yer vermesi gerektiğini düşünüyorum. Dün akşam unutkanlıkla ilgili coach'u eleştireceğim en önemli konu Engin Atsür meselesi. Ukic'in yorulduğu zamanlarda oyuna giren Curtis'ın hücum anlamında hiçbirşey üretmemesine rağmen Engin gibi bir oyuncuyu sahaya sürmemek anlatılabilir bir durum değil. Üstelik Roko ve Curtis'ten hiçbir asist katkısı da alınmamışken kenarda asist potansiyali ve oyun kurma zekası üst düzey olan bir oyuncuyu oturtmak izah edilebilir bir durum olamaz. Ancak sakatlığı varsa o zaman bu eleştirim için özür de dilemesini bilirim ama maç boyunca Engin'le ilgili hiç bir sakatlık haberi duymadım. Maç önceside ısınırken hiçbir problemi yoktu. Spahija'nın artık takımdaki oyuncuları iyi tanımasının vakti geldi de geçiyor bile. Curtis'le hücum kuramadığımızı gördüğü halde Engin'i kenarda oturtması bana göre Spahija'nın Engin'i tanımadığı anlamına geliyor.. Potansiyali yüksek olan bir oyuncuyu sakatlık sorunu yoksa sahada oynamaması zarardır.

İyisiyle kötüsüyle bir maçı daha kazandık ve Top 16'daki ilk galibiyetimizi aldık. Oynanan oyun genel olarak pek tatmin etmesede herşeyin ilklerinin yaşandığı bir akşamda bunu doğal karşılamalıyız. Dün akşam @FBahceUlker_ twitter adresinden yayınlanan maçın ilklerini ben de buraya ekleyip yazımı tamamlamak istiyorum. Yeni salonla ilgili yazımı daha sonra yazacağım. Hepinize basketbolla dolu günler diliyorum.

- Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da ilk basketi oyuncumuz Marko Tomas attı. (İlk Periyot, 09:45)
- Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da ilk serbest atıştan basketi Takım Kaptanımız Ömer Onan attı (İlk Periyot, 01:32)
- Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da ilk üç sayılık basketi EA7 E.Armani'den Drew Nicholas attı. (İkinci Periyot, 09:35)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder