7 Ağustos 2012 Salı

Transfer 2012: Mike Batiste




Fenerbahçe Ülker’in resmi olarak açıkladığı ikinci transferi; Michael James Batiste oldu. Şu anda Avrupa Basketbolu’nda önemli bir yere sahip olan Amerikalı Basketbolcu’nun kariyeri ilk başlarda pekte istenildiği gibi gitmemiş.  Batiste basketbola Wilson Lisesi’nde başlamış. Lise eğitiminin ardından ise mezun olacağı ve ilk sene hariç (İlk senesinde Long Beach Koleji’nde okudu) son 3 senesini geçireceği Arizona State’te kolaj kariyerini tamamladı. Arizona State’de skor üretmeyi seven ancak bunun yanı sıra diğer kategorilerde de takımına katkı sağlayan bir oyuncu profili çizmiş. Kolej kariyerinin ikinci senesinde PAC-10 (Pasifik 10 Konferansı) blok krallığı ve son senesinde PAC-10 en iyi beşine seçilmiş. 2000 yılında girdiği draftta işler istediği gibi gitmeyince Batiste’de genç yaşında Avrupa’nın yolunu tuttu. Avrupa kariyerine Belçika’nın Charleroi takımında başlayıp ilk sezonunun ardından Avrupa’nın en iyi liglerinden biri olan İtalya’nın yolunu tuttu. Biella formasıyla İtalya liginde mücadele ettikten sonra 2002 yılında NBA şansını kullanmak istedi ve Memphis ile anlaştı. Takıma kenardan gelerek katkı sağlamaya çalıştı ve sezonu 16.6 dakika, 6.4 sayı ve 3.4 ribaund ortalamaları ile tamamladı.

NBA’de beklediği başarıyı yakalayamaması üzerine ertesi yıl büyük bir patlama yapacağı ve adını tüm dünyaya duyuracağı Panathinaikos ile anlaştı. Panathinaikos’ta dört numara olarak oynamaya başladı. Obradovic’in oyun sisteminde tam 9 sene takımın kemik omurgasını oluşturan kritik bir rol üstlendi. Panathinaikos pota altında akla gelen en önemli isim olmayı başardı. Panathinaikos kariyerinde 2004-2011 arası ardarda tam 8 lig şampiyonluğu, 2005-2009 arası ardarda 5 toplamda 6 lig kupası kazandı. Pana’nın ezeli rakibi Olimpiakos’a karşı kurduğu büyük üstünlükte önemli bir paya sahip oldu. 2010 yılında da bireysel bir başarıya imza atarak Yunan Ligi’nin MVP’si seçildi. İstikrarlı oyununu sadece Yunan Ligi’nde değil Avrupa’nın En büyük basketbol organizasyonu olan Euroleague’de de sürdürdü.  Bu ligde tam 9 sezon üst düzey basketbol oynayarak, istikrarlı oyununun meyvelerini topladı. Final-Four’un müdavimlerinden olan Panathinaikos ile 3 kez Avrupa’nın En Büyüğü olma başarısını yakaladı. Bireysel olarakta bu lige damgasını vurdu. 2011’de Euroleague’in En iyi takımına seçildi. Geçtiğimiz sezon ise yine Euroleague’in En iyi 2. takımına seçilerek Avrupa Basketbolu’ndaki yerini ve önemini adeta tekrardan haykırdı. Ve 2012 transfer döneminde kendisini Fenerbahçe Ülkerli yapan bir yıllık sözleşmeye imza attı. Basketbol kariyerini iki uzun paragrafa dahi zor sığdırdığımız Mike Batiste’in şimdide artılarını ve eksilerini değerlendirelim:

Mike Batiste’den bahsediyorsak eğer ilk önce fiziğinden başlamamız gerekir. İri vücuduna rağmen bir uzun basketbolcu için inanılmaz derecede atletik bir oyuncu. Tam sahayı birçok uzuna oranla daha hızlı geçiyor. Ayrıca hücumda pota altındaki hareketliliği ile çok kolay adam eksiltebilir. İzlediğimiz hemen hemen her maçında kendisini arkadan alan bir oyuncudan göz açıp kapatıncaya kadar sıyrılıp pota altında kendisine boş pozisyon yarattığını görebiliriz.

Alçak post ve orta mesafede durdurulamaz bir hücum potansiyeli var. Tüm Euroleague kariyeri boyunca %60’lık inanılmaz iki sayı isabet yüzdesiyle oynamış bir oyuncudan bahsediyoruz. Hücum yönü dışında savunmada da takımına büyük katkı sağlayan bir oyuncu. İri yapısı ve güçlü fiziği sayesinde pota altı savunmasında birçok uzun oyuncuya zor anlar yaşatabilir. Oyuna iyi odaklandığında blok tehdidi ve ribaund alma potansiyeli yüksek olan bir isim.

35 yaşında olmasına rağmen sahada herşeyini verebilecek bir oyuncu. Pes etmeyen yapısı, sahadaki savaşçılığıyla takım arkadaşlarını ateşleyebilecek, onları oyunun içine sokabilecek bir isim. Ben bu özelliklerini Mirsad Türkcan’a çok benzetiyorum. Jübilesini yapacak olan Mirsad’ın yerine onun sahada ortaya koyduğu hırsı yaşatacak, takımı ateşleyecek ve kendini asla rakipten  sakınmayan bir oyuncu geldi. Biz Türk taraftarların izlemekten ve takımımızda yer almasından mutluluk duyacağımız bir isim. Bizler için önemli olan mücadeleci ruhu; Mirsad’tan devralarak taşıyacak Batiste. Ayrıca şunuda unutmayalım; kendisi perdelerin efendisidir. Pick&Roll deyince akıllara gelen yegane oyunculardan biridir. Takımımızda uzun süredir doğru düzgün göremediğimiz Pick&roll hücumları bu sene Bo McCalebb ve Batiste ikilisi sayesinde sıkça göreceğiz. Son yıllardaki en büyük eksikliğimiz olan bu hücum setinde bu sene o arzulanan başarıyı yakalarız. Umarım takımın genç uzunları Oğuz ve Berkay, Batiste’den biraz Pick&roll hücum etmeyi öğrenirler. Çünkü bunu Batiste’den başka öğretebilecek çok az becerikli oyuncu vardır.

Bu kadar çok şeyden bahsetmişken “bu adamın hiç olumsuz yönü yok mu?” demeyin. Tabi ki de var ama bu asla oyunuyla alakalı bir unsur değil. Sadece kişilik olarak biraz agresif bir oyuncu. Geçmiş yıllarda Obradovic’le bile ufak tarzda sorunlar yaşamış olması akıllara “acaba?” sorusunu getirebilir. Ama ben Pianigiani ile bu bir sezonluk periyotta herhangi bir sıkıntı yaşayacağını pek zannetmiyorum. Artık Batiste o eski dönemlerinden daha olgun bir oyuncu. Yaşının getirdiği bir ağırlık  ve olgunluk muhakkak var. Hoca veya takımdaki herhangi bir oyuncuyla bu tarzda diyaloglardan uzak duracaktır.

Batiste gerek kariyeri, gerek oyunculuğu ile Fenerbahçe Ülker’e gelmiş en önemli Amerikalı oyunculardan biri. Henüz sırtına çubukluyu giymemiş olsa bile, sezon içerisinde takıma neler katabileceğini bizlere az çok hissettiren bir oyuncu. Ben Batiste’in takıma büyük yarar sağlayacağını ve Fenerbahçe Ülker’in hedeflediği başarılara yürümesinde çok kilit bir rol üstleneceğini düşünüyorum. Yaşı nedeniyle asla bir tereddüdüm yok. Aksine yaşının getirdiği olgunluk ve tecrübe ile bizlere güzel bir sezon yaşatacaktır. Şansı bol olsun. Takımımıza hayırlı olsun.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder