29 Eylül 2013 Pazar

Obradovic: "İlk sezonda Final Four hayal değil"


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımının Baş antrenörü Zeljko Oobradovic, Sporx.com internet sitesinde yer alan röportajında bir çok konu da önemli açıklamalarda bulundu. Efsane antrenörün röportajı şöyle:

Avrupa’nın en iyi antrenörü olarak bilinen Zeljko Obradoviç artık Fenerbahçe’de. Usta teknik adam Türkiye’deki ‘hızlı başarı hastalığı’nı çoktan kavramış...

Öyle bir antrenör ki NBA’den oyuncu transfer etmek istiyor. O oyuncu“Obradoviç’e hayır denmez” deyip tası tarağı toplayıp para bile konuşmadan İstanbul’a geliyor. İki kelimeyle bir ‘basketbol fenomeni’. Dört farklı kulüple sekiz Euroleague şampiyonluğu olduğu için ‘Avrupa’nın gelmiş geçmiş en iyikoçu’ kabul ediliyor.

13 yıl çalıştırdığı Panathinaikos’u tam 11 kere lig şampiyonu yaptı. Altyapıdaki takımları çalıştırmaya 22 yaşında başladı, 31 yaşında oyuncusu olduğu Partizan takımının koçu oldu. Kariyerine verdiği bir yıllık aranın ardından Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımı’nın koçu olan Zeljko Obradovic (53) oyuncularını takımın renkleri için savaşmak üzere çalıştırıyor.

"Basketbol sizin için bir tutku haline nasıl geldi? Basketbol topuna ilk dokunduğunuz an mı?"

- Hayır, dokunduğum anın hiçbir önemi yok. Tutkumun sebebi 1973’te Yugoslavya’nın Barcelona’da düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası’nı kazanması… Ve o takımda oynayan Sırp oyuncu Dragan Kicanovic… Sahadaki karizmasından inanılmaz etkilenmiştim. Onu izlerken “Ben bu işi yapmak istiyorum” dedim. Ve 31 yaşımda takımın koçu olmam için bana güvenen de yine kendisiydi.

"Bir dakika, bir dakika... Yani televizyon ekranından izleyip, hayran olduğunuz kişi sayesinde mi koç oldunuz?"

- Evet doğru anladın. 1991’de Partizan’da oyuncuydum ve Yugoslavya milli takımıyla İtalya’da düzenlenecek Avrupa Basketbol Şampiyonası’na gitmeye hazırlanıyordum. Bir gün öncesinde Dragan beni karşısına alıp seneye takımı kimin çalıştıracağını bilmediğini hâlâ bir koç bulamadığını söyledi. Ben de ona “Sana bir koç önerebilirim” dedim. Kicanovic “Kim o?” diye sordu. Hiç tereddüt etmeden “Ben” dedim. Çok şaşırdı ama iki hafta sonra arayarak oyunculuğu bırakmam şartıyla Partizan’ın antrenörü olmamı teklif etti.

"Basketbolcu olmanıza rağmen hep antrenör mü olmak istediniz?"

- Kesinlikle. Kafamda sadece bu vardı. 20 yaşında bile antrenman sonrasında takımın performans notlarını tutar, tek tek üstünden geçerdim. Hâlâ da saklarım.

"Büyük başarıların büyük ustası olmanızın sırrı nedir? Hırs, kendine güven, disiplin, çok çalışmak…"

- Sevgi. İşimi hep çok sevdim. Çok çalışmak önemli ama ondan da daha önemli şey çalıştığın tüm ekibin seninle aynı yöne bakıp, aynı hedeflere sahip olması.

"Teklifi kabul etmenizde Mirsad Türkcan’ın etkisi büyükmüş öyle mi? Sizi nasıl ikna etti?"

- Benim için çok önemli biridir Mirsad. Fenerbahçe’den teklif geldikten sonra benimle iletişimi hiç koparmadı. Üç ay boyunca her gün arayıp İstanbul’u, takımı, kulübü, yönetimi detay detay anlattı. Burada olmamın en önemli sebeplerinden biri odur.

"İki yıl içinde mükemmel takımı kurduğunuz söyleniyor. Şu an Fenerbahçe takımının kadrosu nasıl sizce?"

- Önce siz benim sorumu cevaplayın. Sizce Türkiye’de bana iki yıl süre verecek birileri var mı? Hayır yok. Hatta beklentiler çok yüksek.

"İlk yılda Eurolig hedefleniyor… Sizce mümkün mü?"

- Mümkün. Fenerbahçe’nin beni alma sebebi de bu. Kısa sürede büyük hedefleri var. Beklentiyi karşılamak için elimden geleni yapacağım.

"Panathinanaikos’ta 13 yıl birlikte çalıştığınız yardımcı antrenör Dimitris’in de sizinle birlikte gelmesini istediniz ama maliyeti Fenerbahçe Ülker’e problem oldu. O da bir başka birinci lig takımı olan Banvit’e başantrenör oldu. Karşılaşacağınız ilk maçı heyecanla bekliyoruz…"

- Maç ikimizin arasında değil, iki kulübün arasında olacağı için bizim arkadaşlığımız asla zedelenmez. Maç biter biz yine yemeğe gideriz.

"Birbirlerini kardeşten de öte iyi tanıyan ve seven bir adam nasıl rakip olabilir?"

- İki eğlenceli rakip olacağız. 13 yıl boyunca birbirimize herkesten çok yakındık. Her şeyimizi biliyoruz, ben onu nasıl şaşırtacaksam o da beni şaşırtmaya oynayacak.

"Oyuncularınızı nasıl motive edersiniz? Oyuncuları yaprak gibi titreten cinsten sert bir koç musunuz? Yoksa sizin antrenmanlarınızda gülünebiliyor mu?"

- Bu saydığınız her şeyin karması antrenörlük. İşin çok ciddi ve onları yönlendirecek kişinin ben olduğumu anlamaları gerekiyor. Önce bunu sağlarım. Sonrası kolay. Benimle her konuda konuşabilirler, hepsini dinlerim, takımın iyiliği için getirecekleri her öneriye açığım. Serbest zamanlarda birlikte gülebiliriz. Ama ciddi olacağımız zamanda da ciddi olacağız.

"Bir oyuncu yeteri kadar süre almadığı ya da başka bir sebeple size surat asarsa tavrınız ne olur?"

- Ben oyuncunun suratıyla asla ilgilenmem. Gösterdikleri performansla ilgilenirim. Benim için iyi ve kötü oyuncu yoktur, akıllı ve aptal oyuncu vardır. Akıllı ve aptal oyuncu arasındaki fark nedir biliyor musunuz? Biri hata yaptıktan sonra uyarı aldığında bunu kişisel algılamaz ve hatasını düzeltir, aptal oyuncu kişisel algılar ve 100 kere aynı hatayı yapar.

"Genç ve deneyimli oyuncu arasında bir fark var mıdır?"

- Asla yoktur. Yaşla hiç ilgilenmem. Hatta genç oyuncuların biraz daha fazla hata yapma payları vardır.

"Türkiye’de genellikle antrenörler risk almak istemez ve yabancılara daha çok süre verir. Peki siz?"

- Benim için oyuncunun vatanı milleti önem taşımaz. Yetenekli olsun yeter. Pasaportuyla ilgilenmiyorum. Türk oyuncularla ilgili tek bir sorun var öngördüğüm, bu aslında bütün Avrupa ülkelerinde var, üç-beş maç iyi oynayan oyuncular hemen yüceltiliyor ve NBA’e aday gösteriliyor. Halbuki o oyuncunun ülkesinde daha çok oynayıp deneyim kazanması gerekiyor.

"Türkiye’de tanıyıp takdir ettiğiniz oyuncular var mı?"

- Kendi oyuncularım.

"Genel olarak sordum..."

- Genelle ilgilenmiyorum. Ben sadece kendi oyuncularımı düşünüyorum. Onlara basketbolun bir savaş olduğunu söylüyorum. Biz takımımızın renkleri için savaşacağız.

"Türk Milli Takımı’nın hazin sonu hakkında ne düşünüyorsunuz?"

- Onu Tanyeviç’e soracaksınız.

"Çılgın bir adam mısınız?"

- Risk almak için doğru zamanı beklerim. Çılgın bir adam olduğumu düşünmüyorum. Zeki adam, riskin hayatın bir parçası olduğunu ve ne zaman alınması gerektiğini bilir. Önce kendinle huzur içinde olman lazım. Ama her zaman riske girip hata yapma olasılığını da bileceksin. Hata yapmayan biri var mı?

Obradovic'in Gençleri 2. Bölüm


"Obradovic'in Gençleri" adlı mini yazı dizimizin ikinci bölümünde Emir Preldzic, Barış Ermiş, Kenan Sipahi, Metecan Birsen ve Berk İbrahim Uğurlu'nun Uluslararası Rixos Cup 6 Basketbol Turnuvasındaki bireysel performanslarını, artılarını ve eksilerini bulabileceksiniz. İlk olarak Emir Preldzic ile değerlendirmemize başlayalım.

Emir Preldzic

Fenerbahçe Ülker'e geldiği ilk günden beri sahip olduğu Allah vergisi yeteneklerini kullanarak ha parladı ha parlıycak diye diye koca bir 6 sene heba oldu. Emir'de ki basketbol yeteneklerini, sahip olduğu basketbol zekasını daha önce hem ben buradan sizlerle paylaştım hem de tüm basketbol otoritelerinin söylediğine tanıklık etmişsinizdir. Ancak işin Emir tarafına baktığımızda sahip olduğu bu inanılmaz yeteneklere ihanet edercesine bir görüntü çizdiğini görüyorduk. Hep şunu iddia ettim. Bu çocuğu adam edecek iki tane antrenör var; Ya Zeljko Onradovic ya da Dusan Ivkovic. İki koçtan birisinin elinin değmesi bile Emir'i doğru yola sokacak, beklediğimiz Bodiroga patlamasını yaptırabilecektir. Bunu eminim ki sizlerde aklınızdan mutlaka geçirmişsinizdir. Artık ortaya yaydığımız pozitif etkiden midir bilmem ama sonunda hayallerimiz gerçek oldu. Emir'in başnda şimdi, onu adam edebilecek iki koçtan biri olan Zeljko Obradovic var.

Rixos Cup, bize Emir'de o beklediğimiz değişimin yaşanıp yaşanmadığı yönünde bir takım ip uçları verdi. Öncelikle Obradovic'in Emir üzerindeki etkisine değinelim. İlk olarak Obradovic, takımda patronun kendisi olduğunu Emir'e hissettirmiş. Geçmiş sezonlarda hocalarla yaşadığı sorunları göz önüne aldığımızda artık karşısında değil tartışacak, sesini dahi yükseltmeye cesaret edemeyeceği bir koçun olduğunu anlamış. Bu konuyla ilgili turnuva boyunca dikkatimi çeken en önemli detay Emir'in kaybettiği toplarda yada yaptığı yanlış tercihlerinden sonra yaşandı. Top kaybı yaptığında yada tercihini yanlış kullandığında dönüşte mutlaka Obradovic'e fazla çaktırmadan baktığını gördüm. "Acaba koç bir şey der mi?" diye o anda aklından geçirdiğini eminim. Bu da Emir'in 6 sezon boyunca saha içi disiplininde eksik kalan çok önemli bir boşluğu dolduracak bu sezon. Çünkü artık kafasına göre bırakın top kullanmayı, oyun setinin dışına dahi çıkamayacak. Emir için bunlar oldukça olumlu gelişmeler. Bu sezon stuff ile takışmak yerine işine bakacak. Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi sahada istediği gibi at süremeyecek. Obradovic'in oyun anlayışından dışarı çıkamayacak. Bu da kendisinin sistem içinde kalmasını ve oynamasını sağlayacak. 

Olumsuz anlamda söyleyebileceğimiz tek husus, son yıllarda asist üzerinden oynaması nedeniyle dış şutunun son derece bozulması. Takıma geldiği ilk 3 sezon dış şut performansı oldukça yüksekti. Ancak zamanla oyun kurucu pozisyonuna kayması, takımda asistleri yapan oyuncu konumuna gelmesi dış şutunu köreltmiş. Bunu yapacağı ekstra şut çalışmalarıyla giderebilir ancak ekstra antrenmanlar konusunda pek istekli olmadığını biliyoruz. Bakalım kafa yapısını ve oyun içerisindeki rolünü bu kadar kısa sürede değiştirtmeyi başaran Obradovic, bu konuda da etkisini gösterebilecek mi? Bunu da önümüzdeki günler gösterecek.

Barış Ermiş

Turnuva öncesinde takımda kalıp kalmayacağı merak konusu olan oyuncu konumundaydı Barış. Obradovic, en azından ilk devreyi Bo-Kenan-Berk üçlüsüyle geçmek istediğini belirtip, Barış'a takımda fazla şans veremeyeceğini iletmiş ve kendisine takım bulması halinde ayrılabileceğini söylemişti. Bu nedenle Rixos Cup, Barış için kendini ispat etme adına çok önemli bir fırsattı. Bu fırsatı kendi adına oldukça iyi kullandığını söyleyebiliriz. Genç ağırlıklı kadroda sorumluluk alan, skor üreten ve asistleri ile gençlere skor ürettiren bir Barış izledik. 

Ayak yavaşlığından çokça şikayet edilir Barış'ın. Çok hantal bir oyun kurucu olduğu söylenir hep. Bir bakıma bu eleştiri haksızda sayılmaz. Ancak özellikle bu turnuvada çok hızlı hareket eden, takımı hızlı bir şekilde hücuma çıkartan, savunmada da oldukça hareketli ve istekli bir Barış seyretik. Olması gerekende buydu aslında. Çünkü Obradovic'in kararını gözden geçirebilmesi için Barış'tan bu performansın gelmesi gerekiyordu. Sahada olduğu anlarda gençlere liderlik de yaptığını atlamayalım. Koç Barışta ki bu değişimi görmüş olacak ki turnuvanın son maçında Bo McCalebb ve Emir dururken Barış'ı ilk beş başlattı. Bu sıradan bir tercih değildi. Bu hareket ile Obradovic, Barış'ın turnuva performansını ödüllendirmiş oldu. 

Kendisi için kritik bir eşikte, Obradovic'in aldığı kararı tekrardan gözden geçirmesini sağlamış oldu. Koç, Barış ile ilgili son kararını ne şekilde verecek bunu ilerleyen günlerde göreceğiz. Ancak şahsi görüşüm, Barış'ın takımda kalmasının faydalı olacağı yönünde. Yaşı ilerlemiş olan kaptanın sezon içerisinde inişli çıkışlı bir grafik yakalaması durumunda iki numarada da oynayabileceğini göz önüne aldığımızda kısıtlı sayıdaki kaliteli yerli guard rotasyonunda çok faydalı olacağını düşünüyorum.

Kenan Sipahi

Türk Basketbolunun ve Fenerbahçe Ülker'in geleceği... Yaz transfer döneminin en çok konuşulan ismi. Genç Milli Takımda gösterdiği performans ile A Milli Takıma yükselmiş ve Obradovic'in dikkatini çekerek alınması yönünde istekte bulunmuş bir oyuncu. Henüz yaşı 18. Ancak sahip olduğu yetenekler yaşının çok ötesinde. Fenerbahçe'ye transferinde Obradovic kendisine "oynatma" sözü vermişti. Bu sezon oyun kurucu rotasyonunda sıkça süre alacak. Bu turnuvada da Obradovic tarafından sıkça sahaya sürüldü. Ligin orta sınıf takımından Euroleague'de şampiyonluk hedefleyen bir takıma gelmiş olması ve bu yükün altında nasıl oynayacak olması kafalarda soru işaretleri oluşturuyordu.

Bu turnuvada gördük ki, Kenan basketbol karakteri olarak bu seviyede oynayabilecek bir oyuncu. Ancak fiziki açıdan bu yükü henüz kaldırabilecek bir noktada değil. Önceliğini; fiziksel gelişimine vermeli. Euroleague seviyesinde süre alacak bir oyuncu için şu anki fiziği yeterli değil. Daha sert ve rakibi karşısında durabilecek bir fiziğinin olması şart. Obradovic'te bunun farkında ki, kondisyonerlere Kenan'ın ocak ayına kadar fiziki açıdan Euroleague seviyesine getirilmesi talimatını vermiş. 

Turnuva genelinde Kenan'ın çok fazla şut kullandığını ve bunlarda da düşük bir isabet yüzdesi yakaladığını gördük. Kendini hemen ispatlamak istemesinden mi yoksa Obradovic'in ona serbestlik vermiş olmasından mı bilmiyorum ama çok fazla şut kullanması Kenan'ın da ritmini bozdu. Milli Takımlarda ve Tofaş'ta en uygun pozisyonu yakaladığında, seçerek şut kullanırdı. Eğer sezon içerisinde de bu kadar fazla şut kullanacaksa ekstra şut idmanları yapması gerekiyor.

Turnuva boyunca Kenan ile ilgili dikkatimi çeken en güzel şey; takım içerisinde yaptığı liderlikti. Sahada sorumluluk almaktan çekinmeden oynaması, takım arkadaşlarını oyun içerisinde sürekli uyarması, el yakan topları tereddüt etmeden kullanması Kenan'daki liderlik vasıflarının yüksek olduğunun birer göstergesi. Zaten oyun kurucu rotasyonunda oynayan oyuncular için bu çok önemli bir artı özelliktir. Kenan'da bu da mevcut durumda.

Metecan Birsen

Geçtiğimiz sezonu Fenerbahçe Ülker A Takım, Genç Takım ve İBB üçgeninde tamamlamıştı. Bu sezon başında da süre alamadığı için takımdan ayrılmak istediğini söylemiş ve sözleşmesinin feshi için TBF'ye başvurmuştu. Ancak Obradovic'in gelişi ile bu kararından vazgeçmiş ve hoca ile de konuşarak takımda kalmaya karar verdi. Metecan kendi yaş kategorisinde skorer bir oyuncu olarak kabul edilir. Basketbol zekası yüksek, kendi pozisyonunu yaratabilen, yüzdeli şut sokabilen ve gelecekte NBA yapabilecek gençler arasında gösteriliyor hep. Rixos Cup'ta bu saydığımız özelliklerinden bir tek şut yüzdesinde beklenen başarıyı sağlayamadı. Potaya kararlı bir şekilde giden, fiziki olarak gençler arasında en göze çarpan, ribaundları kovalayan bir Metecan seyrettik. 

Turnuva genelindeki düşün isabet performansına çok fazla anlam veremedim. Çünkü genç takım maçlarını da sıkça canlı izlediğim için ne kadar iyi bir şutör olduğunu biliyorum. Bu performansı beni çok fazla şaşırttı. Artık A Takımda oynamanın vermiş olduğu heyecan mı desek, tecrübesizlik mi desek bilmiyorum ama bildiğim tek şey turnuvadaki şut yüzdesinin benim tanıdığım Metecan'ın kinden çok daha düşük olduğuydu. Ayrıca oyunun savunma bölümünde çok fazla faul yapmış olması belki kafalarda soru işaretleri yaratmıştır, ancak bu faullerin fiziki açıdan kendisinden çok daha iri olan, tecrübeli oyunculara karşı yapıldığını unutmayalım. Rakibi ya faulle durduracaksın ya da basket atmasına izin vereceksin. Bu bağlamda doğru olanı yaptı. Faul tercihleri bir iki pozisyon dışında doğruydu. Sezon içerisinde özellikle lig maçlarında kendisine süre bulacağı düşüncesindeyim.

Berk İbrahim Uğurlu

Fenerbahçe Ülker alt yapısının yetiştirdiği önemli genç oyunculardan biri olan Berk, Metecan, Kenan ve Ayberk'e oranla turnuvada çok daha az süre aldı. Ancak sahada süre aldığı dakikalarda ortaya koyduğu yürek görülmeye değerdi. Rakibi bire bir savunmada bunaltan, atletik yapısının vermiş olduğu avantaj ile rakip sahaya hızlı geçen ve topu baskı altından çok hızlı bir şekilde çıkartabilen bir oyuncu Berk. Yapması gereken tek şey şut mekaniğini değiştirmesi. Çünkü şu anda kullandığı şut mekaniği basketboldaki en sıkıntılı türlerden biri. İleride büyük bir oyuncu olmak istiyorsa öncelikle şut tehdidinin yüksek olması önemli. 

Oyun kurucu pozisyonu için ülkemizin Kenan ile birlikte en iyisi olduğu aşikar. Sadece şutunu geliştirmesi Berk'i Kenan'ın bir adım önüne bile taşıyabilir. Çünkü her iki oyuncu arasında çok ince bir çizgi var. Her ikisininde birçok alanda birbirlerine üstünlükleri var. Şutunu geliştirmeyi başaran forma yarışında bir adım öne geçmiş olacak. Berk'te ilerisi için umut veren bir turnuva oynadı. Ancak diğer gençlerde de olduğu gibi halen bazı eksikleri var. Bunları gidermek için de Obradovic'in dediğini yapmaları lazım; "Genç oyuncuların bireysel antrenmanlara da önem vermesi lazım." Onlar için şimdi daha çok çalışma zamanı...

Not: Yazı dizimizin yarın ki üçüncü ve son bölümünde; Melih Mahmutoğlu, İzzet Türkyılmaz, Ayberk Olmaz, Ömer Faruk Yurtseven'in bireysel turnuva performanslarını ve tüm takımın istatistiki bilgilerini bulabilirsiniz...

28 Eylül 2013 Cumartesi

Obradovic'in Gençleri 1. Bölüm


Fenerbahçe Ülker, yeni sezon hazırlıkları kapsamında bu yıl İstanbul'da düzenlenen Uluslararası Rixos Cup 6 Basketbol Turnuvasına katıldı. Zeljko Obradovic önderliğindeki Sarı-Lacivertli Ekip, ciddi rakiplerin yer aldığı bu turnuvaya EuroBasket nedeniyle takıma dahil olmayan 5, sakatlığı bulunan 3 olmak üzere toplamda 8 as oyuncusundan yoksun olarak, genç ağırlıklı bir kadroyla katılmak zorunda kaldı. Bu yeni sezon için takımı izleme fırsatını elimizden alırken belki de çok daha önemli bir fırsatı bizlere sundu; Geleceğin Fenerbahçesini izleme fırsatına sahip olduk. 95-96-98 jenerasyonlarından ağırlıklı genç kadroda en tecrübeli oyuncular Bo McCalebb, Emir Preldzic ve Barış Ermiş'ti. Geri kalan 8 oyuncu 90 ve sonrası doğumluydular. Fizik olarak kendilerinden çok daha iyi durumdaki oyunculara karşı sahada mücadele veren Fenerbahçe Ülker'in genç yıldız adayları oynanan üç maçıda kaybetti belki ama taraftarın ve basketbol otoritelerinin gözünde turnuvanın asıl kazanan takımı oldular.

Bu yazımı çok uzun olacağından üç parçaya bölüp yazmaya karar verdim. Bu ilk bölümde takımımızın genel olarak turnuva performansını, baş antrenörümüz Zeljko Obradovic'in ve forma şansı bulan tecrübeli oyuncularımızdan Bo McCalebb'ın değerlendirmelerini, turnuvada yaptıkları olumlu ve olumsuz hareketleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım. Umarım bu mini yazı dizisini beğeniyle okursunuz.

Takımın Genel Değerlendirmesi

Çok genç ağırlıklı bir kadroyla sahaya çıktığımızı, turnuvayı takip eden her basketbolsever gördü. Belki as takımı izleyemedik ama as takımın nasıl bir oyun anlayışıyla oynayacağını bu turnuvada az da olsa gördüğümüz kanaatindeyim. Öncelikle altını çizmemiz gereken en önemli husus; oyun setleri... 

Geçtiğimiz yıllardaki belki de en büyük eksiğimiz buydu. Spahija'nın son senesinden, Simone Pianigiani döneminde de devam eden sistemsizlik ve sahada setlere bağlı kalınarak oynanmayan, bireyselliğin ön planda olduğu bir oyun anlayışından tamamen kurtulmuş bir takım gördük. Sahada belki as oyuncularımız yoktu ancak Obradovic, yine sihrini yapmıştı. Genç oyuncular bile Obradovic'in çizdiği oyun setlerine bağlı kalarak sahada mücadele ettiler. Top paylaşımları ile boş adamı bulmaya çalışan, takımın skorer oyuncularına saha içerisinde pozisyon yaratan, saha içi yerleşimine büyük önem veren bir takım seyrettik. Geçtiğimiz sezon ciddi düşük oranda olan asist ortalamamızı bu turnuvada oldukça yüksek tutarak bireysellik yerine takım oyununa olan bağlılığımızı gösterdik. Her ne kadar tecrübesizlikten değerlendirememiş olsak da yaptığımız olumlu top paylaşımları ile kolay sayılar bulma şansını sıkça yakaladık. Fiziki olarak bizden çok daha iyi durumda olan rakip oyunculara karşı sürekli adam değişerek yaptığımız savunma ile rakiplerimizin oyun düzenini bozduk. Yardım savunmasını doğru yaparak pota altındaki fiziki açığımızı iyi kapattık. 

Ancak bir durum var ki belki de bizi en mutlu eden gelişmelerden biri. Geçtiğimiz sezon 10 sayı bile geriye düştüğünde pes eden takımın bu sezon 24 sayılardan geri gelen bir takıma dönüştüğüne gözlerimizle tanık olduk. Maçın son dakikalarına kadar kafa kafaya oynayan genç yüreklere şahit olduk. Tüm bunları ele aldığımızda genel olarak takımın turnuvada ortaya koyduğu reaksiyon Fenerbahçe taraftarı için oldukça olumluydu. 

Takım oyunu için olumsuz anlamda söyleyebileceğimiz bir şey yok aslında. Tecrübesiz bir takım olarak basit tercih hataları yaptık. Top kaybı sayımız biraz fazlaydı. Özellikle ribauntlarda fiziki eksikliğimizden dolayı her maç bu istatistikte geride kaldık. Ancak bunlar genç oyuncuların tecrübesizliği ve fiziki yetersizliklerinden kaynaklanıyor. Onlar için bu turnuvada yapılan hatalar gelecek dönemler için yol gösterici olacak. Dedik ya üç maçı da skor tabelasında kaybetmiş olsak da aslında biz geleceğimizi kazandık. Bu turnuva özelinde önemli olan da buydu. 

Zeljko Obradovic

Eğitim alanında en yüksek kademe ordinaryüs profesördür ya, hani çalıştığı alanda en iyisi olan akademisyenlere verilir bu unvan. İşte bahsedeceğimiz kişide basketbolun ordinaryüs profesörü. Geçmişte yaptıkları dillere destan olmuş durumda Obradovic'in. Ancak bizim için önemli olan Fenerbahçe Ülker'de neleri yapabileceğiydi. Her sene büyük isimleri kadrosuna katan ancak istenilen başarıyı bir türlü yakalayamayan bu takımı düzeltebilecek miydi? Aklımızdaki tek soru işareti buydu. Ancak gördük ki Obradovic'in sihirli değneğinin ufak bir dokunuşu bile takımın tamamen değişmesini sağlamış. Bu yazıda Obradovic'i bençte gençlere olan davranışlarıyla değerlendirelim. Takıma kazandırdığı mantaliteyi genel değerlendirmede zaten belirttim.

Obradovic, yıldızları yönetme konusundaki ustalığının yanı sıra gençleri yetiştirme konusunda da oldukça başarılı bir antrenör. Boşuna basketbolun ordinaryüs profesörü demedim koça. Sert görüntüsünün aksine gençlere eğitim vermeyi seven, hatalarını sürekli onlara samimiyetle söyleyip, yapmaları gerekeni bir öğretmen edasıyla anlatan babacan bir adam. Bu turnuvada buna canlı şahit olduk. Rotasyondaki tüm gençleri kullanmaya çalışan, onlara süre veren bir Obradovic vardı bençte. Oyunda yapılan bir hatayı bençe dönüp, eline kalemi ve taktik tahtasını alarak gençlere hatalı hareketin aslında nasıl yapılması gerektiğini anlattığına tanıklık ettik. Kenan gibi, Metecan gibi, Berk gibi bu sezon A Takımda süre alacak olan oyunculara hep sahadaki hatalarını söyleyip, neler yapmaları gerektiğini anlattığını gördük. Oyun içerisinde hazırlanan pozisyonda şutu kaçıran oyuncusuna şutunun doğru olduğunu söyleyip, moralini yerine getirdiğini ve onlara duyduğu güveni oyuncularına hissettirdiğini gördük. 

Obradovic, bu turnuvada kenarda bir antrenörden ziyade bir öğretmen gibiydi. Kimi zaman kızdı, kimi zaman alkışladı, gençlere duyduğu güveni onları en kritik anlarda sahaya sürerek gösterdi. Obradovic, sadece Fenerbahçe Ülker için değil, Türk basketbolu ve milli takımı içinde büyük bir fırsat. Geleceğin Milli Takımı Zeljko Obradovic gibi bir antrenörün elinde şekillenecek.

Bo McCalebb

Fenerbahçe Ülker'e geçtiğimiz sezon Avrupa'nın en iyi üç oyun kurucusundan biri unvanıyla gelen yıldız oyuncu, Union Olimpija maçında geçirdiği sakatlığın ardından form düşüklüğü yaşamış, üstüne bir de takımın ortaya koyduğu kötü performansta eklenince silik bir görüntü vermişti. Potansiyeli yüksek olan, kolay skor üretebilen bir oyuncu olan Bo, Obradovic'in bu sezon beklentisinin büyük olduğu oyunculardan biri. Hazırlık turnuvasında Kenan ve Barış'ın oyunda olduğu anlarda genellikle 2 numarada oynayan, 1 numaraya seyrek geçen yıldız oyuncu yeni sezonda sıkça 2 numaraya kayabileceğinin sinyallerini verdi. Aslında Bo için en verimli pozisyonun 2 olduğunu daha önce bir çok yazımda yazmıştım. 

Turnuvada gençlere fazla şans verilmesinden ötürü beklenenden daha az süre aldı. Ancak sahada olduğu dakikalarda özellikle deliciliğini çok iyi kullandı ve rakip savunmaları bozup, hem arkadaşlarına şut pozisyonları yarattı hem de kendi şutunu buldu. Obradovic'in gelmesiyle ve kendisine gösterdiği pozitif yaklaşım ile özgüveni tamamen yerine gelmiş bir Bo McCalebb izledik. Obradovic'in sisteminin dışına çıkmadan, sistem içerisinde kendisine verilen rolü oynadı. Bu senenin yeni transferi olabileceğinin sinyallerini verdi. Özellikle uzun sıkıntısı yaşadığımız turnuva boyunca ribaundlara yaptığı katkı, tuttuğu oyuncuya nefes aldırmadan savunma yapması, rakibin pas kanallarına girmesi Bo için bu turnuva özelinde söyleyebileceğimiz pozitif hareketler. Tek olumsuz kısım, hepimizin malumu dış şutunun olmaması. Ancak yeni kurulan takımda bu çok fazla sıkıntı olmayacaktır. Çünkü Bjelica, Bogdanovic, Kleiza ve Melih gibi dış şut tehtidi yüksek olan oyuncularla oynayacak. Bo'nun yapması gereken sadece boyalı alana penetre edip, pozisyonu varsa skor üretmek yoksa savunma dengesini bozup topu bu dört oyuncudan biriyle buluşmak. 

Bu sezon gerçek Bo McCalebb'ı izleyebileceğimizi düşünüyorum. Bunun sinyalini ben aldım. Umarım göstereceği performans ile yanıltmaz beni. Çünkü Bo McCalebb, Fenerbahçe Ülker'in ve Obradovic'in sisteminin önemli bir parçası.

Not: Yazı dizimizin yarın ki 2. bölümünde; Emir Preldzic, Barış Ermiş, Kenan Sipahi, Berk İbrahim Uğurlu ve Metecan Birsen'in bireysel turnuva performanslarını bulabilirsiniz...

23 Eylül 2013 Pazartesi

En iyi beşte 3 NBA'li, 2 Fenerbahçeli oyuncu


Avrupa Şampiyonası’nda milli takım formaları altında başarılı bir oyun ortaya sergileyen Fenerbahçe Ülker'in yeni transferlerinden Litvanyalı Linas Kleiza ile Hırvat oyuncusu Bojan Bogdanovic, turnuvanın en iyi beşine seçildi.

Slovenya’da düzenlenen EuroBasket 2013’te Avrupa’nın en büyüğü finalde Litvanya engelini 80-66 ile geçen Fransa olurken, karşılaşmasının ardından turnuvanın en iyi beşi açıklandı. Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın oyuncularından Bojan Bogdanovic ve Linas Kleiza’nın yer aldığı en iyi ilk beş, Goran Dragic, Tony Parker ve Marc Gasol'dan oluştu.

Bogdanovic sayı krallığında ikinci, Bjelica ribaund krallığında dördüncü oldu
Öte yandan Hırvat yıldız Bojan Bogdanovic sayı krallığında ikinci sırayı aldı. Fransız yıldız Tony Parker, turnuvayı 19.0 sayı ortalaması ile birinci tamamlarken, Hırvat oyuncumuz Bojan Bogdanovic 17.4 sayı ortalaması ile ikinci, Yunanistan'dan Vassilis Spanoulis ise 16.7 sayı ortalaması ile üçüncü oldu.

Yeni sezonda takımımızın formasını giyecek olan Sırp yıldız Nemanja Bjelica'da turnuvanın istatistik liderleri arasına girdi. Ülkesi Sırbistan ile başarılı bir turnuva geçiren genç oyuncu, maç başına 7.0 ribaund ortalaması yakalayarak Fransız Alexis Ajinca ile dördüncülüğü paylaştı.



22 Eylül 2013 Pazar

Kenan Sipahi: "Obradovic ile konuşmak karar vermeme yetti"


Fenerbahçe Ülker’in sezon başında Tofaşspor'dan kadrosuna kattığı genç yıldız Kenan Sipahi, transferinin ardından ilk kez konuştu. Kenan’ın NTVSpor. net’ten Oğuz Yenihayat’a verdiği röportajın detayları şöyle:

“Obradovic ile konuştum ve kararımı verdim”
Transfer döneminin en çok konuşulan isimlerinden biri olan 18 yaşındaki genç oyuncu, Fenerbahçe’ye transferini, “Transfer döneminin son günlerinde Fenerbahçe’ye gideceğim belli oldu. Milli takımın şut antrenmanından sonra Zeljko Obradovic ile konuştuk. Bu yıl beni oynatmak istediğini ve süreyi de benim belirleyeceğimi söyledi. Çok kısa bir görüşme oldu, bu konuşma karar vermemde etkili oldu” cümleleriyle özetledi.

“Fenerbahçe’de forma giyecek olmam beni heyecanlandırıyor”
Taraftara seslenen genç oyuncu, “Karar vermemde Obradovic etkili oldu ama büyük bir camiada ve kulüpte forma giyecek olmam beni çok heyecanlandırıyor. Bu sezon çok çalışıp, kendimi geliştirmek ve sarı-lacivertli kulübün beklentilerini karşılamak istiyorum” dedi.

Slovenya’daki 18 yaş altı All-Star’da bulunmaktan büyük mutluluk duyduğunu belirten Kenan, “Burası gerçekten beklediğimden de çok daha güzel ve eğlenceli geçiyor. Fibaeurope bu organizasyona çok önem veriyor, oyuncuların eğlenmesi için büyük çaba gösteriyor. Seminerlerde seçilmiş en iyi 4 antrenör bizimle ilgileniyor ve onlarla iki antrenman yaptık. All-Star karşılaşması olmasına rağmen maçtan önce ayrı ayrı toplantılar yaptık ve başta antrenörler olmak üzere tüm oyuncular çok konsatreydi” dedi.

“Bizimle özel olarak ilgilendiler”
All-Star organizasyonuna dört sporcu ile katılan tek ülkenin Türkiye olduğunu hatırlatan Kenan, “Dört oyuncusu olan tek ülke biziz ve Avrupa şampiyonu olduğumuz için bizimle özel olarak ilgilendiler. Özellikle organizasyonu takip eden gazetecilerin; diğer takım oyuncularından çok bizle özel olarak ilgilendiklerini ve konuştuklarını söyleyebilirim” ifadelerini kullandı.

“Böyle atmosferde motive olmak çok kolay”
Slovenya’nın çok özel bir şehir olduğunu ve basketbola büyük ilgi olduğunu kaydeden milli oyuncu, “Seyirciler salonun tamamnını doldurmuştu ve atmosfer gerçekten çok güzeldi. Böyle bir atmosferde maça motive olmak zaten çok kolay. Maçtan sonra yanımıza ilk olarak İsmail Şenol geldi. Yunan spiker İsmail abinin 4 oyuncuyla röportaj yaptığınız görünce “Nasıl oluyor bu iş?” diyerek bize laf attı, sanırım şampiyon olduğumuzu bilmiyordu. (Gülüyor)” dedi.

“Parker ve Gasol ile aynı asansöre binmek bile heyecan verici”
Slovenya’nın başkenti Ljubljana’daki en iyi otelde birçok yıldız isimle birlikte kaldıklarını söyleyen Kenan, “Şehirdeki en iyi otelde kalıyoruz ve İspanya, Fransa, İtalya ve Hırvatistan da aynı otelde konaklıyor. Tony Parker ve Pau Gasol ile aynı asansöre binmek bile, gerçekten çok güzel ve heyecan verici. Ljubljana’yı çok gezme fırsatım olmadı ama gördüğüm kadarıyla herkes yeşil giyiniyor. Yeşil şortlu ve formalı insanların fazlalığı gözüme çarpıyor. Slovenya finale kalamasa da inanılmaz bir destek görüyorlar” diye konuştu.

21 Eylül 2013 Cumartesi

VİDEO: Yarı Finalde Kleiza'nın şık ters smacı

EuroBasket 2013 yarı final maçında Litvanya ile Hırvatistan finale yükselebilmek için karşı karşıya geldi. 3 Fenerbahçe Ülkerli oyuncunun sahaya çıktığı bu maçta galibiyete 77-62'lik skorla Litvanya ulaştı. Litvanya'yı finale taşıyan isim; Fenerbahçe Ülker'in yeni transferi Linas Kleiza oldu. Kleiza karşılaşmayı 22 sayı, 11 ribaund, 2 asistlik performans ile tamamladı ve takımını finale taşıyan isim oldu.

Karşılaşmanın ilk periyodun da Kleiza, sağ dipte buluştuğu topla, Damir Markota'nın solundan potaya doğru penetre etti. Markota'dan rahat bir şekilde sıyrılan Litvanyalı yıldız rakip potaya jeneriklik bir ters smaç bastı. Bu smaç, FIBA Europe tarafından maçın smaçı'da seçildi.

İşte Linaz Kleiza'nın Hırvatistan potasına bastığı o muhteşem ters smaç;


20 Eylül 2013 Cuma

Linas Kleiza: "Fenerbahçe benim için yeni bir başlangıç olacak"


Fenerbahçe Ülker'in sezon başında kadrosuna kattığı yıldız basketbolcu Linas Kleiza, EuroBasket 2013'te mücadele ettiği Litvanya Milli Takımının kampında açıklamalarda bulundu. Habertürk Gazetesi'nden Gökhan TÜRE'ye özel bir röportaj veren Litvanyalı yıldız "Fenerbahçe Ülker'e kupalara aç bir şekilde geliyorum. Hem Milli Takım hem de Fenerbahçe Ülker'de bunu başarıp tarihe geçmek istiyorum." dedi.

Gökhan Türe'nin gerçekleştirdiği ve Kleiza’nın ‘oyuncu gözüyle’ Slovenya’daki Eurobasket 2013, Fenerbahçe Ülker ve 12 Dev Adam’a yönelik analizlerinin yer aldığı röportaj şu şekilde;

“Fenerbahçe Ülker benim için yeni bir başlangıç olacak. NBA’de geçen yılların ardından geriye dönüp baktığımda NBA’de oynamak dışında kariyerime etki eden bir süreç olmadı. 2010’da Olympiakos ile kazandığımız Yunanistan Kupası dışında ne NBA ne de Euroleague’de böyle bir şansım olamadı. Fenerbahçe Ülker’e bu açıdan aç olarak geliyorum. Ve başta Euroleague olmak üzere oynayacağımız ne kadar kupa varsa hepsini kazanmak en büyük amacım olacak. Tabii bunu bir takım bütünlüğü içinde yapmaya çalışacağız. 

Ben de buna her şeyimle hazırım. Litvanya Milli Takımı ile bir taraftan Avrupa Şampiyonasında madalya kazanabilmek için uğraş verirken diğer taraftan da kendimi yeni sezona hazırlıyorum. Şu anda kendimi her şeyden tamamen soyutladım. Sadece Milli Takımın başarısına odaklandım. Umarım kupaya olan hasretimi ilk olarak Slovenya’da gideririm. Ardından da Fenerbahçe Ülker ile bütün kupalara talibiz.”

“Fenerbahçe Ülker’de Zeljko Obradovic gibi bir antrenörle çalışacak olmak her oyuncu için olduğu gibi benim için de büyük bir şans. Ama önemli olan bu şansı iyi kullanabilmek. Benim de kendime belirlediğim kariyer hedeflerim var. Fenerbahçe Ülker’e bunun için geldim. Henüz 28 yaşındayım ve hem fizik hem de kafa olarak yıpratıcı geçeceği kesin olan bir sezonu göğüslemeye hazırım. Kariyerime birçok tecrübe sığdırdım. Bunların hepsini de Fenerbahçe Ülker için kullanacağım.”

Cumhurbaşkanlığı Kupası; 9 Ekim'de Samsun'da


2012-13 sezonunun 1. lig ve Türkiye Kupası şampiyonlarını karşı karşıya getirecek olan Cumhurbaşkanlığı Kupası maçlarının tarihleri ve yerleri netlik kazandı.

Beko Basketbol Ligi’nin son şampiyonu Galatasaray Liv Hospital ile geçen sezon Spor Toto Erkekler Türkiye Kupasını müzesine götüren Fenerbahçe Ülker’in kozlarını paylaşacağı Erkekler Cumhurbaşkanlığı Kupası’na 9 Ekim Çarşamba günü Samsun’daki Yeni Yaşar Doğu Spor Salonu ev sahipliği yapacak.

16 Ekim Çarşamba günü oynanacak Kadınlar Cumhurbaşkanlığı Kupası maçı da derbi mücadelesine sahne olacak. Son TKBL şampiyonu Fenerbahçe ile Spor Toto Kadınlar Türkiye Kupası galibi Galatasaray arasındaki karşılaşma Mersin’deki Servet Tazegül Spor Salonu’nda oynanacak.

Geçen yıl erkeklerde Beşiktaş, kadınlarda ise Fenerbahçe’nin kazandığı Cumhurbaşkanlığı Kupası maçlarının bu sezonki başlama saatleri ise televizyon yayınlarına göre belli olacak.

17 Eylül 2013 Salı

Rixos Cup 6'da devler sahneye çıkıyor

Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, 24-27 Eylül tarihleri arasında Beşiktaş Akatlar Integral Arena’da düzenlenecek olan 6. Uluslararası Rixos Cup Basketbol Turnuvası’na katılacak.

Turnuvada Fenerbahçe Ülker'in yanı sıra; Yunan temsilcisi Olympiacos Piraeus, ülkemizden Anadolu Efes ve Beşiktaş Integral Forex, Uukrayna temsilcisi Budivelnik Kiev ve Litvanya temsilcisi Zalgiris Kaunas, sezonun ilk maçlarında nefes kesen mücadelelere imza atacak. NTV Spor’da canlı olarak yayınlanacak turnuvanın biletleri ise biletix’ten satışa sunuldu. Biletler fiyatları ise 10 TL olarak açıklandı.

Rixos Hotels Markadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Başak Erel, bugüne kadar Antalya’da düzenlenen Rixos Cup’ın yoğun talep sebebiyle İstanbul’a transfer olduğunu belirtti. Erel, "Her geçen yıl sınırlarını aşarak Türk Basketbolu için önemli bir turnuva haline gelen Rixos Cup’ı bu yıl dünya başkentlerinden biri olan İstanbul’a taşıdık. Yeni transferleriyle daha da güçlenen Turkish Airlines Euroleague ve Eurocup takımlarına sezonun ilk maçlarında ev sahipliği yapmanın gururunu yaşıyoruz" dedi.

6. Uluslararası Rixos Cup’ın programı şöyle:

24 Eylül Salı
18:00 Olympiacos Piraeus - Budivelnik Kiev
20:15 Fenerbahçe Ülker - Beşiktaş Integral Forex

25 Eylül Çarşamba
18:00 Budivelnik Kiev - Anadolu Efes
20:15 Beşiktaş Integral Forex - Zalgiris Kaunas

26 Eylül Perşembe
18:00 Anadolu Efes - Olympiacos Piraeus
20:15 Zalgiris Kaunas - Fenerbahçe Ülker

27 Eylül Cuma
15:45 A GRUBU 3. - B GRUBU 3. (5. - 6. maçı)
18:00 A GRUBU 2. - B GRUBU 2. (3. - 4. maçı)
20:15 A GRUBU 1. - B GRUBU 1. (Final)

8 Eylül 2013 Pazar

EuroBasket kabusu ve Enes'in terbiyesizliği


A Milli Takımımızın Eurobasket 2013'te ortaya koyduğu görüntü bizler için tek kelimeyle hayal kırıklığı oldu. Geçmişten dersler almış, iyi hazırlanmış, sahada savaşan, giydiği formanın hakkını verecek, 75 milyonun temsilcileri olduğunu kavramış bir takım bekliyorduk sahada. Hazırlık dönemi aslında Eurobasket'teki bu felaket senaryonun bir fragmanı gibi geçmişti. Ama inandırmak istemedik kendimizi. Elbet düzelir dedik. Eksikler turnuvaya kadar giderilir, takım kimyası oluşur, sahada ay-yıldız için son saniyeye kadar savaşan, mücadele veren bir takım görürüz dedik. Hep bu beklenti ile kendimizi avuttuk. Ancak ne yazık ki beklentilerimizin karşılığı kocaman bir hayal kırıklığı ve rezalet oldu.

Basketbol bir spor. Kazananı olduğu kadar kaybedenin de olduğu, iyi oyunun olduğu kadar kötü oyununda olduğu bir branş. Milli Takım forması ile göğsünde taşıdığın ay-yıldız ile sahaya çıktığın her maçı kazanacaksın diye bir kaide elbette yok. Dediğim gibi bu oyunun kazananı olduğu kadar kaybedeni de olacak. Ancak bizim meselemiz o değil. Kazanmak yada kaybetmek değil. Kendimizden daha zayıf rakiplere yenilmekte değil. Bizim meselemiz Ay-Yıldızlı formayı taşıyan oyuncularımızın sahada o forma için savaşmaması, mücadele etmemesi, terini hakkıyla akıtmaması... O formayı taşıyan sporcunun lakayıt bir şekilde oynamaya hakkı yok. Orada 75 milyonu temsil eden 12 sporcu ve beraberindeki teknik heyetin bu ülkeyi bu şekilde temsil etmeye hakkı yok. 5'te sıfır yap ama sahada mücadele et. Mücadele et ki kaybetsen bile "Kazanmak için mücadele ettiler ama olmadı" denilsin. Bu takım "basketbol mu oynuyor allah aşkına" değil. 

Hatası olanları aramaya gerek yok. Çünkü hepsi belli zaten. Başta TBF Başkanı Turgay Demirel'den başlayıp, coach Tanjevic ve ekibi ile devam eden, son olarak da 12 tane sporcu ile son bulan geniş bir sorumlular zinciri var. Bu saatten sonra artık radikal değişiklikler yapılmadıkça Milli Takıma olan güven hiçbir zaman 2010'da ki gibi olmayacak. Kendi evimizde düzenlenen turnuvalar dışında hiçbir başarımızın olmaması da araştırılması gereken bir diğer nokta ancak onun da zamanı şimdi değil. Yetkililer tek tek çıkıp hesap vermeli. Başarılı sonuçlar alındığında nasıl -maddi manevi- destek istedikleri gibi başarısızlıkta da ortaya çıkıp taşın altına ellerini sokup hatalarını kendi yüzlerine ve bu halka açıkça söylemeliler. O 12 kişiden biri olmak için bu ülkede her gece hayaller kuran milyonlarca insan var. Bu bilinci oradaki 12 kişiye yerleştirmedikçe milli takımı da kulüp takımı havasından kurtaramayız. Milli forma -maddi manevi- önceliklerle değil, yürekten gelen ülke sevgisiyle giyilir. Oraya giderken aklında maddiyat olandan o formayı hakkıyla taşımasını bekleyemeyiz. Görünen köy de kılavuz istemiyor zaten. Her şey ortada. 

Artık yenilenme zamanı. Ciddi bir revizyon zamanı. Milli formayı yüreğiyle oynayan oyunculara verme zamanı. Kısacası artık o formayı hak edenlerin giyme zamanı...

Gelelim Enes efendiye... Altyapısından yetiştiği kulübüne bile saygısı olmayan bir adamın Milli Takım formasını layığıyla taşıyacağından şüpheliydim. Geçtiğimiz sezon Eurobasket elemeleri için davet edildiği milli takıma önce "geleceğim" deyip, ardından "Utah için yeni sezona hazırlanmak için yaz liginde oynayacağım. Bu nedenle Milli Takıma gelmiyorum." diye menajeri aracılığıyla mesaj gönderen bir adamın Milli Takımda yeri yoktur. O dönemde takım arkadaşları kritik maçlar oynarken kendisi Amerika'da porno yıldızlarıyla gününü gün ediyordu. Maçlar oynanırken geceleri playboy kızlarıyla çektirdiği fotoğrafları da utanmadan twitter sayfasından paylaşıyordu. Şimdi ise bambaşka bir kimliğe bürünmüş bir şekilde dini bütün bir insana dönüşmüş kendisi. Allah yukarıda iyi de olmuş Enes adına sevindim. Ancak davet almasına rağmen milli takımı ikinci plana atan, porno yıldızlarıyla partilerde eğlenen bir adamın gelipte -her ne olursa olsun- Milli Takımın elenmesini "hahahahahahah" şeklinde alaycı ve haddini aşan bir şekilde yorumlaması ve kendi çapında "oh olsun" imajı yaratması terbiyesizlik ve yüzsüzlükten başka bir şey değildir. Enes, Milli Takım formasını değil bu sene kariyeri boyunca giymeye layık bir sporcu olmadığını geçen sene göstermişti. Ve bu oyuncunun milli takımda da yeri yoktur. Kendisi NBA'de uzun bir kariyerde yapabilir, çokta para kazanabilir, çok ünlü bir sporcu da olabilir ancak asla Milli Takım forması altında anılmayacak ve izlenilmeyecek bir sporcudur. Eurobasket performansını benim eleştirme hakkım var, bu ülkede yaşayan herkesin hakkı var ancak  Enes'in bu hakkı yok. Çünkü o geçtiğimiz sezon yaptığı hareketle milli takım üzerindeki tüm haklarından feragat etti. Artık onun yolu NBA. 

Enes'in alaycı tweet'ine adaşı Bursaspor'un 16 yaşındaki genç yıldızı Enes Ünal'ın cevabı

Yineliyorum; Ay-Yıldızlı forma hak edenlerin olmalı...

6 Eylül 2013 Cuma

Obradovic: "Başarının sırrı çok sıkı çalışmak"


Fenerbahçe Ülker'in dünyaca ünlü koçu Zeljko Obradovic sezon öncesi çalışmaları esnasında Sabah Gazetesinden Serkan Ünlü'ye konuştu. Sabah Gazetesinde yer alan röportaj şu şekilde:

1990 yılında artık olmayan Yugoslavya Milli Takımı'yla dünya şampiyonluğu yaşadı. Bir sezon sonra başladığı antrenörlük kariyerine 1992 yılında İstanbul'da Euroleague şampiyonluğu ile start verdi. O günden bu yana nerede kupa varsa topladı durdu. Ve artık İstanbul'da Fenerbahçe Ülker'in başında... Söz artık Zeljko Obradovic'te... 

Aziz Yıldırım sizi nasıl ikna etti? İlk buluşmanızın Çırağan Sarayı'nda olmasının etkisi oldu mu? 
Nerede tanıştığımızın önemi yok. Sonuçta ben bugün Fenerbahçe'deyim. Tabii ki başkanla tanışmak büyük bir ayrıcalıktı. Kulüp için yıllardır neler yaptığını çok iyi biliyorum. Fenerbahçeyi çok iyi tanıyordum, Türkiye de bildiğim bir ülke. İkna olmam zor almadı. Çünkü benim de Fenerbahçe gibi büyük hedeflerim var. Başkanın bana anlattıkları hedeflerimle örtüştü. Benim için yeni bir deneyim olacak. 

Başarı dolu kariyerinizin sırrı kolanın sırrı gibi sihirli bir şey mi? 
En önemlisi çok sıkı çalışmak, seni anlayan bir ekibinin olması. Ve hedef belirleyip bu doğrultuda çalışmak ama çok çalışmak. Öyle büyük bir sırrı yoktur başarının. 

Fenerbahçe ile uzun soluklu bir birlikteliğiniz olur mu? 
Benim için önemli olan şu an... Sözleşmem iki senelik. Daha fazlası için konuşmak doğru olmaz. İleride görürüz. 

Obradovic arkadaşımız Serkan Ünlü'ye Avrupa Şampiyonasındaki favorisini ve Türkiye'nin şansını değerlendirdi: "Favorim tabii ki Sırbistan. Türkiye'nin de başarılı olmasını isterim, çünkü oyuncularım var. Ama madalya alırlar mı, bunu Tanjeviç'e sormalısınız."

Takıma katılan yıldızlar gelişinizde olmazsa olmaz şartlar mıydı? 
"Kimseyi bütçelerle ilgili zorlamadım. İstediğim isimleri söyledim, bütçeye uygun olanlar alındı. Bu transfer sürecinde Ülker ailesinin bize çok büyük desteği oldu. Özellikle Yıldız Holding yöneticisi Ahmet Özokur ile iletişimimiz çok önemliydi, bize çok yardımcı oldu."

İstanbul, 2020 Olimpiyatları'nın en önemli adayı. Sizce şansımız nedir? 
"Bana kalırsa sorgusuz sualsiz 2020 Olimpiyatları İstanbul'a verilmeli. Bu şehir spor tesisleriyle bunu yapabilecek donanıma sahip. Önceki sene düzenlenen Final Four organizasyonu muhteşemdi. Türkiye bu tip spor organizasyonlarının hakkını veren bir ülke."

Son şampiyon G.Saray'ın koçu Ergin Ataman ile Banvit'ten dostunuz Dimitris sizi zorlar mı? 
"İkisi de çok iyi arkadaşlarım. Dimitris kardeşim gibi. Maçlar dışında da onlarla bir araya gelme şansımız olacaktır. Kim kimi zorlar, onu şimdi değil nisan mayıs ayında görürüz. Ben taraftarımızdan bizi Avrupa'nın en iyi salonu Ülker Arena'da yalnız bırakmamasını istiyorum."

Kan testi yaptırıp takımda alkol, sigara kullanımını kontrol ettiniz mi? 
Aile içinde olan aile içinde kalır. Özellikle bazı şeylerin aile içinde kalması gerekir. Bunu anlamayanlar varsa en kısa zamanda öğrenirler. Benim kendi çalışma yöntemlerim var. Bir çok söylentiler çıkabilir. Ama herkes ne kadar ciddi olduğumu en kısa sürede anlarsa sevinirim. Bu herkes için çok iyi olur!

Bu tip bir uygulamayı daha önce çalıştığınız kulüplerde yaptınız mı?
Hiç bir kulüp yönetimi sporcusunun geceleri barlarda dolaşmasını istemez! Böyle bir şeyi aklınız alıyor mu gerçekten? Spor yapmaktan, sporculardan bahsediyoruz!

'Obradoviç haberiyle telefonum kilitlendi'
Ülker Sports Arena CEO'su Shane Chalmers, Obradovic'in gelişine en çok sevinen kişi: "Avrupa'nın en büyük koçlarından olan Obradovic'in Fenerbahçe Ülker'e gelmesi beni çok heyecanlandırdı. Sitemiz kitlendi. Bir çok taraftardan 'Obradovic haberleri doğru mu? Kombineler ne zaman satışa çıkıyor' diye telefonlar aldık. Sadece Fenerbahçeliler değil Ataşehir'de ki farklı kulüplerin taraftarları da kombine almak için bize kombine satışının ne zaman olacağını sordular. Cumartesi günü (yarın) başlayacak kombine satışlarında rekor bekliyoruz." 

Aziz Yıldırım'ın başkanlıktan mecburen ayrılması söz konusu. Sizin için sorun olur mu? 
Ben Fenerbahçe Ülker'in antrenörüyüm. Spor dışı konularda yorum yapmak istemiyorum.

5 Eylül 2013 Perşembe

Genç oyuncularda yaprak dökümü başladı


Fenerbahçe Ülker; Nedim Buza, Kerem Sipahi gibi geleceğin en önemli basketbol yıldızları arasında gösterilen gençleri kadrosuna katarken altyapısından yetişen, genç takım oyuncularından da kadro düşünülmeyenler ile yollarını ayırıyor. Baş antrenör Zeljko Obradovic'in EuroBasket'te yer alan oyuncular nedeniyle eksik başlanan sezon öncesi hazırlık kampında denediği genç oyunculardan kadroda düşünmedikleri birinci lig ve ikinci lig takımlarına gönderildi. Takımdan ayrılan oyuncular arasında Can Maxim Mutaf, Erbil Eroğlu, Berkay Candan, Mehmet Şanlı, Mert Çiner ve Ayberk Güleryüz yer alıyor.

Fenerbahçe Ülker Altyapısının ürünü olan Can Maxim Mutaf, 2006/2007 sezonu itibariyle A Takım kadrosunda yer almaya başlamıştı. Türk basketbolu için gelecek vadedilen oyunculardan biri olarak gösterilmesine rağmen bir türlü istenen sıçramayı yapamaması sahada süre almasını da kısıtladı. 4 sezon boyunca Fenerbahçe Ülker bençinin gediklisi olarak kadroda yer aldıktan sonra 2011/2012 sezonunda Mersin Büyükşehir Belediyesi'ne kiralık olarak gönderildi. Sezon boyu uzun süreler alsa da istenen düzeye bir türlü ulaşamadı. Mersin'de geçen bir sezonun ardından tekrar Fenerbahçe Ülker'e dönen Mutaf, geçtiğimiz sezonun devre arasında Pınar Karşıyaka takımına kiralanmıştı. Bu sezon için takımda kalıp kalmayacağı merak edilen oyuncu, Obradovic'le görüşerek uzun süreler alabileceği bir takıma gitmek istediğini iletti. Obradovic'te kendisini kadroda düşünmediğini belirterek oyuncunun transferine onay verdi. Can, bu sezon Beko Basketbol Ligi'ne yükselen Trabzonspor Basket ile anlaştı ve Karadeniz'in yolunu tuttu.

Can gibi bir başka gelecek vadeden oyuncu olan Erbil de Fenerbahçe Ülker de kalıcı olabilecek seviyeye bir türlü ulaşamadı. 2000 yılında girdiği Fenerbahçe Ülker altyapısından 2009/2010 sezonunda A Takıma yükseldi. Basketbol otoriteleri tarafından geleceğin önemli oyun kurucularından biri olarak gösterilen Erbil, Fenerbahçe'de süre bulmakta zorlandı. Tecrübe kazanması ve uzun süre bulması için geçtiğimiz sezon Erdemirspor'a kiralandı. Erdemir'de geçirdiği bir sezonda 13 dakikada 2.1 sayı, 1.7 ribaund, 1.5 asist ortalaması yakalamıştı. Sezon başı Obradovic tarafından denemeye alınan oyunculardan olan Erbil için de "kalabilir" kararı çıkmayınca genç oyuncu ile olan sözleşme karşılıklı olarak feshedildi. Erbil de 2. Lig takımlarından Darüşşafaka&Doğuş'a transfer oldu.

Erbil ile birlikte 95 jenerasyonunun takımda kalan iki oyuncusundan biri olan Berkay Candan'da takımdan ayrılan oyuncular arasında yerini aldı. Fenerbahçe Ülker altyapısından yetişen ve zaman zaman A Takımında formasını giyen genç oyuncu 2011/2012 sezonu itibariyle hem tecrübe kazanması hem de uzun süreler alması için Beko Basketbol Ligi takımlarından Olin Edirne'ye kiralanmıştı. Edirne'de geçirdiği iki sezon boyunca önemli süreler alan ancak bir türlü devamlılığını sağlayamayan genç oyuncu geçtiğimiz sezonu 17 dakika, 4.3 sayı, 2.8 ribaund ortalaması ile tamamlamıştı. Obradovic tarafından denemeye alınan oyunculardan olan Berkay'da göze giremeyince takımdan ayrılmak durumunda kaldı. Obradovic'ten izin alarak Beko Basketbol Ligi takımlarından TED Ankara Kolejliler'e transfer oldu. Erbil ve Berkay'ın takımdan ayrılmasıyla Fenerbahçe altyapısından yetişen 93 jenerasyonundan hiçbir oyuncu kalmadı.


Zeljko Obradovic yönetiminde gerçekleştirilen deneme antrenmanlarına katılan genç takım oyunculardan Mert Çiner ile Ayberk Güleryüz'de, Fenerbahçe Ülker ile olan sözleşmelerini karşılıklı olarak feshederek Banvit’in pilot takımı olan Bandırma Kırmızı ile anlaşmaya vardılar. Mert Çiner ile 2, Ayberk Güleryüz'le ise 3 senelik kontrat imzalandı. Takımdan ayrılan bir başka genç takım oyuncusu ise Mehmet Şanlı oldu. Geçtiğimiz sezon Fenerbahçe Ülker Genç Takımının formasını giyen Mehmet, Beşiktaş'a transfer oldu.


Takımdan ayrılan tüm genç oyuncuların yolları açık olsun...

*** Fenerbahçe Ülker Basket tarafından derlenmiş bir haberdir....

2 Eylül 2013 Pazartesi

Kenan Sipahi sözleşmeyi imzaladı


Fenerbahçe Ülker'in geçtiğimiz Cumartesi günü anlaşmaya vardığı Tofaş'ın ve A Milli Takımın genç yıldızı Kenan Sipahi, bu sabah sağlık kontrollerinin ardından resmi sözleşmeyi imzalayarak kendisini 4 yıllığına Sarı-Lacivert renklere bağladı. Kenan kişisel twitter hesabından "Bundan sonra her şey FENERBAHÇE için" yazarak transferini duyururken, Fenerbahçe Ülker Resmi Twitter Hesabı ise genç oyuncunun transferini "2013 Genç Erkekler Avrupa Şampiyonasının MVP'si Fenerbahçe Ülker'de! Fenerbahçe ailesine hoş geldin Kenan Sipahi" mesajıyla taraftarlarına duyurdu.

Obradovic'in ısrarla takımda görmek istediği genç yıldız, bugün itibariyle resmen Fenerbahçeli oldu. Avrupa'nın en iyi koçunun gözetiminde gelişimine devam edecek olan Kenan, gelecekte Obradovic'in de desteğiyle çok büyük bir oyuncu olabilme potansiyeline sahip. Bir kez daha hem Kenan'a hem de Fenerbahçe ve Türk Basketbolu'na bu transfer hayırlı olsun.

Kenan Sipahi kimdir?

26 Mayıs 1995'te Kosova'da doğdu. Oyun kurucu pozisyonunda oynamaktadır. Profesyonel basketbol kariyerine 2010 yılında Bursa temsilcisi Tofaş ile başladı. Tofaş'ta geçirdiği üç sezonda aldığı uzun süreler ve bu sürelerde ortaya koyduğu performanslarla dikkatleri üzerine çeken Sipahi, alt yapı milli takımlarının yanı sıra A Milli Takımda da forma giyme başarısı gösterdi.


2011 yazında U-18 milli takımıyla kazandığı bronz madalya ve bu turnuvada en iyi üçüncü beşe seçilmesi Milli Takım kariyerinin başındaki en büyük başarıları. Bu turnuvadan iki yıl sonra yani 2013 yılında Letonya'da düzenlenen FIBA U18 Avrupa Şampiyonası'nda şampiyon olan milli takımın en önemli oyuncusu olarak sahaya çıktı. Ortaya koyduğu performans ile Genç Milli Takımın finale kalmasında büyük pay sahibi oldu. Final maçında Hırvatistan'a karşı 19 sayıyla oynayarak turnuvanın MVP'si seçildi.


Bogdan Tanjevic tarafından, EuroBasket 2013 hazırlıkları kapsamında İstanbul'da Spor Toto World Cup 11'de mücadele eden A Milli Takımın kadrosuna davet edildi. Turnuvanın ikinci maçı olan Sırbistan maçında ilk kez A Milli Takım formasıyla süre alan genç yıldız, ortaya koyduğu başarılı performans ile Fenerbahçe Ülker'in efsanevi antrenörü Zeljko Obradovic'in de beğenisini kazanmış ve bu turnuvadan 1 hafta sonra Fenerbahçe Ülker ile 4 yıllık bir anlaşma sağlamıştır.