22 Temmuz 2012 Pazar

İbrahim Kutluay Gerçeği


Son birkaç gündür forum sitelerinde, geçtiğimiz günlerde Fenerbasket tarafından başlatılan "Kaptanlar onurlandırılsın, #10 ve #12 numarada emekli edilsin" kampanyasıyla ilgili çeşitli görüşleri okuma fırsatım oldu. Bu görüşlerin bazılarında Mrsic için olumlu ancak İbrahim için olumsuz eleştirilerle karşılaştım. Bu yorumları yapanların en büyük dayanağı; İbrahim'in Fenerbahçe'de en verimli zamanlarında forma giymemesiymiş!!! Fenerbahçe'nin olduğu bir ligde nasıl olurda başka takım forması giyermiş!!! Bu yorumları yazanlar ne yazık ki bu saçma gerekçeyi kullanıyorlar ama unuttukları birşey var; Ömer Onan, Mirsad Türkcan tüm kariyerlerini Fenerbahçe'de mi geçirdiler? Tabiki de hayır. Onları efsane olarak kabul etmeleri ama İbrahim'i bu kategorinin dışına koymaları açıkçası vicdansızlıktır. İbrahim'de; Mirsad gibi, Mrsic gibi, Ömer gibi hatta onlardan da önce Fenerbahçe Basketbol Takımının EFSANESİ olmayı hak etmiş bir sporcudur. Benim bu konudaki görüşlerimi daha önceki yazılarımı takip eden okurlarım bilirler. Ancak ben bu sefer sizlere bir başkasının kaleminden bilinmeyenleri paylaşmak istiyorum. 

Fenerbahçe Altyapısından yetişmiş, uzun yıllar formamızı giyip büyük başarılara imza atmış ve Erkek Basketbol Takımımızda Genel Menajerlik görevi yapmış Hakan Artış'ın geçmişte İbrahim Kutluay ve Fenerbahçeliliği ile ilgili yazdığı yazıyı sizlerle paylaşacağım. Bir çoğunuz bu yazıyı belkide ilk defa okuyacak. Belki de ilk defa İbrahim'in bu bilinmeyen yönünü göreceksiniz. Onun nasıl bir Fenerbahçeli olduğunu belkide daha iyi anlayacaksınız. Nasıl İbrahim'in Fenerbahçe Efsanesi olduğunu sizlerde görecek ve bana hak vereceksiniz. 

İşte İbrahim Kutluay ve Fenerbahçeliliğini anlatan o yazı:

"İki yıl önce yazdığım “İbrahim Kutluay Gerçeği” yazımı yayınlamak bugüne nasipmiş... Fenerbahçe’de genel menajerlik görevi üstlendiğim yıllarda İbrahim’le ilgili çok hoş anılar yaşadım. İstedim ki gerçekten yaşanan bu değerli anılar bende saklı kalmasın. İstedim ki onun nasıl bir sporcu olduğu ve gerçek bir Fenerbahçeli olduğu artık bilinsin... Çalışkan, başarılı, efendi, dürüst, yakışıklı, alçakgönüllü, lider, bırakın kendi takım taraftarını, rakip takım taraftarlarının bile sevdiği, milyonlarca minik basketbolcu adayının kendisine örnek aldığı, ay yıldızlı takımın dev adamı ve Fenerbahçe’nin yaşayan efsane basketbolcusu İbrahim Kutluay.

Bir gün İbrahim odama geldi, kapıyı kilitledi ve “Hakan ağabey bir televizyon kanalından ve reklamlardan kulübe gelecek ödemelerde bir gecikme olacakmış bize yapılacak ödemeler bizler için çok önemli değil ama bu haftaki Galatasaray maçı öncesi Amerikalı oyunculara ödeme yapılmaması problem yaratabilir. Bu parayı ben sana versem ( 100.000 dolar) sende bu parayı resmi yoldan onlara ödesen, ayrıca bu olay da ikimizin arasında kalsa olur mu?” demesiyle boğazımda bir şeyler düğümlenmişti, yutkunamıyordum bile, aniden bütün benliğimi titreten bir ürperti ile sarsıldım, gözlerim dolu dolu olmuştu ki birden kendimi toparlayarak ayağa kalktım. O Fenerbahçesine 12 yaşında gelmiş, Fenerbahçe’nin gerçek Fenerbahçe’li sporcusuydu onunla gurur duydum, kucaklayarak yanaklarından öptüm ve bu işi en kısa yoldan halledeceğime dair ona söz verdim. Bende uğraşlarım başarısızlıkla sonuçlanınca yabancı oyuncuları odama çağırdım o zamanki antrenör Murat Özgül ve yardımcısı Devrim Kıvanç’la birlikte onlara takım arkadaşlarının ne düşündüklerini, ne yapmak istediklerini ve fedakarlıklarını anlattık. Onlar da gıkları bile çıkmadan kırk yıllık Fenerbahçe’li gibi maça çıkıp oynadılar. Maç sonunda da Galatasaray galibiyetini taraftarlarına armağan ettiler. O gün bugündür İbrahim’in Fenerbahçelilik ruhunu taşımayan sporculara örnek teşkil ettiğine inanırım.

Hırvat takımıyla deplasmanda şampiyonlar ligi maçı oynuyorduk ki maçın tam 5. dakikasında İbo kaşının üstüne aldığı dirsek darbesiyle sırt üstü yere devrildi, bir anda İbonun çevresi kan gölüne dönüşmüştü . Doktor ve ben onu soyunma odasına götürdüğümüzde odanın zemini kandan kurban bayramı görüntülerini aratmıyordu, sadece İbrahim’in “Haydi doktor elini çabuk tut dik artık şurayı, haydi Hakan ağabey çabuk olun arkadaşlarımın bana ihtiyaçları var hemen sahaya dönmek zorundayım” feryatları odada yankılanırken ben onun bacaklarını sıkı sıkıya tutarken, o da eline geçirdiği havlu parçasını ağzına sokarak dişleri ile havluyu sıkıştırıp bir nebze olsun acıdan kurtulurken, benim o günkü tabirimle doktor onu canlı canlı dikti. İbo kafası sargılı tek gözünün yarısı kapanmış, şişmiş ve morarmış bir şekilde adına destanlar yazılmış büyük Türk kahramanı Ulubatlı Hasan edasıyla oyuna girerken bile formasındaki kan lekelerini bana gösterip “Hakan ağabey sarı formama kırmızı karıştı kızmazsın değil mi ?” Esprisini, maçın bitiş düdüğü ile birlikte attığı 43 sayısını, taşıdığı o kutsal formanın renk aşkı ve gururuyla arkadaşlarının omuzlarında soyunma odasına uğurlanışındaki mahcup ama gururlu başı dik binlerce Yugoslav taraftarın bile dakikalarca ayakta alkışladığı anını hiç ama hiç unutamam...Fenerbahçelilik ruhu bu olsa gerek diye düşünürüm, ama KARAR sizin!!

İbrahim’in özellikleri, yetenekleri, yaptıklarını anlatmak için sayfalar yetmez ama birkaç küçük hatırlatmanın da yararlı olacağını düşünüyorum. Fenerbahçe’de yıldız oyuncu olduktan sonra bile hiçbir zaman şımarmadı, aksine alçak gönüllüğü ve yardım severliği hiç mi hiç bırakmadı. Takımın genç oyuncularına maddi manevi destek olur, cep telefonu olmayana cep telefonu hediye eder, Anadolu’dan basketbol oynamaya Fenerbahçe’ye gelmiş bir çok genç sporcuya gıda, giyecek ve eğitim konularında destek verir. Ezeli rakiplerle olan maçlar öncesi takım arkadaşları için moral yemekleri verir, onları motive etmek için kendi bütçesinden özel primler verir. Kazanılan maçlar sonrası ise kesinlikle takıma kutlama yemekleri düzenler. Ayrıca da takımın her zaman lideridir, takım içindeki birçok sorun menajere ve yönetime gitmeden İbo tarafından çözülür. Takım deplasmana giderken tüm oyuncular otobüsteki veya uçaktaki koltuğunun çevresinde toplanır. Çünkü şarkıları, bilgi yarışmaları, bilmece ve bulmacaları, ezeli rakiplere bestelediği tezahüratları, esprileriyle her seyahatte eğlence, renk ve moralle takıma neşe ve motivasyon sağlar.

İbrahim hiçbir zaman konuşmadı, o karalandığı gibi kimseyi karalamadı, terbiyesizlikle ve beceriksizlikle suçlamadı. “Hedefleri büyük olan takımda oynamak istiyorum” demeciyle gizli isyan rüzgarları estirip taraftara küçük uyarılar da bulunmaya çalıştı, fakat o da aleyhine kullanıldı. İbo sadece Fenerbahçe’nin Fenerbahçe’ye yakışmayacağı bir takım kurduğunu, Fenerbahçe’nin hedefi olmadığını lig sonunda ki dokuzunculuğunu önceden taraftara yansıtmak istiyordu, haber veriyordu sanki, ama alıştığı sevgiyi, ilgiyi, dostluğu, desteği, yakınında da ona sahip çıkacak ve kucak açacak birilerini yanında bulamayınca da açık bırakılan pencereden üzgün ve sessizce kalbi ve kanadı kırık uçtu gitti gurbete yavru kanaryamız. Bazen düşünürüm keşke o yıllar futbolcu Baliç’e sunulan sevginin, ilginin ve değerin küçücük bir parçasından yoksun bırakılmasaydı diye!!! Onun suçu Fenerbahçe’nin öz be öz çocuğumu olmasıydı ?

O şimdi yıllarca savaştığımız halkın kahramanı ilan edildi, Fenerbahçe forması giymiş Yunanlı taraftarların desteğinde AEK takımına Yunanistan’ın en büyük kupasını kazandırıyor, Yunanistan dış işleri bakanı Papandreu’nun elinden barış elçisi ödülünü alıyor. Abdi ipekçi dostluk ve barış ödülüne layık görülüyor. Ardından Yunanistan’ın en ünlü takımı Panathinaikos’a transfer oluyor. (İki gün önce de, Avrupa’nın en büyük kupasını İtalya’nın ünlü takımı Kinder potasına attığı 22 sayı ile Yunanistan’ın Panathinaikos takımına kazandırdı.) Ama o hala bana telefonda büyük keyif ve zevkle 15 bin kişilik salonda Yunanlı taraftarların coşkuyla salladıkları sarı lacivert bayraklardan ve giydikleri Fenerbahçe formasından, Galatasaray’la bir ölçüde şampiyonluğu belirleyecek lig maçında Saraçoğlu mabedinde takımının yanında olacağından bahsediyor. Bizim alt yapımızdan yetiştirdiğimiz değerimize başkaları daha fazla değer veriyor. Çünkü bizler kendi değerlerimize sahip çıkmıyoruz. İbrahim Kutluay gibi Fenerbahçe ruhu taşıyan ve onunla yaşayan değerler kolay yetişmiyor.

25 milyon taraftarı ve dünyanın en büyük kulüplerinden biri olan Fenerbahçemizin yöneticilerine son kez sesleniyorum “Özlüyorum onun Fenerbahçelilik ruhunu, Fenerbahçe sevgisini, her sayıdan sonra yumruklarını sıkıp tribünlerin önüne gelişini, sevincini, coşkusunu, zafer naralarını, taraflarla kucaklaşmasını, ama o yok artık...”

Onun gibi Fenerbahçe ruhu taşıyan, renklerine aşık, kulübü için her türlü fedakarlığı yapan, Fenerbahçe’nin alt yapısından yetişmiş, Milli takımımızın gururu, Türk basketbolunun yıldızı, Avrupa sayı kralı oyuncumuzla aynı formayı kuşanmanın ve aynı renkler altında onun menajerliğini yapmış olmanın gururunu taşıyorum. Onunla ilgili yazacak daha çok şey var ama şimdilik gerçekler için birkaç küçük anının sizler için aydınlatıcı olduğuna inanıyorum... Ama yine de karar sizin!!!

Her duyduğunuza inanmayın, gerçekler anıların içinde saklıdır.

Hakan Artış"

13 Temmuz 2012 Cuma

#10 ve #12 Numarada Emekli Edilsin!!


Dün Mirsad Türkcan'ın basketbolu bırakma kararını vermesinin ardından forması olan 6 numaranında emekli edileceği ve salona asılacağı açıklanmıştı. Mirsad bu onuru yaşamayı fazlasıyla hak etmiş, Fenerbahçe Basketbol Tarihinde önemli yere sahip bir insan. Ancak bu onuru yaşamayı Mirsad kadar hak eden iki kişi daha var; İbrahim Kutluay ve Damir Mrsic...

İbrahim Kutluay, Fenerbahçe alt yapısında basketbola başlamış, Çubukluya altyapıda dahil olmak üzere yaklaşık 12 sene hizmet etmiştir. İbrahim Kutluay denildiğinde akla ilk Fenerbahçe gelecek kadar bütünleşmiştir bu camia ile. Taraftarın gözbebeğidir. "Milyon dolarlarda verseler, Galatasaray'da oynayacak kadar profesyonel değilim" diyecek kadarda doğuştan Fenerbahçelidir...

Damir Mrsic, Fenerbahçe'de 7 sezon forma giymiş ve kaptanlığını yapmış efsane skorerimiz. Türk vatandaşlığına geçerek bizden biri oldu. O ardı arkası kesilmeden attığı üçlükler hala hafızalarımızdaki yerini korumakta. 100. yılımızda şampiyonluk kupasını kaldırma şerefine erişmiş, Fenerbahçe basketboluna adını altın harflerle yazdırmış ve ölümsüzleşmiştir. Halen de Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızda Takım Menajerliği görevini yapıyor. Basketbolu bırakmış olsada kopmadı Fenerbahçesinden.

Fenerbasket'in önderliğinde diğer iki efsanemiz olan İbrahim Kutluay ve Damir Mrsic için bir kampanya başlatıldı. Bu kampanyada amaç; Mirsad'ın 6 numaralı forması ile birlikte İbrahim'in 10, Damir Mrsic'in de 12 numaralı formalarının emekli edilip, salonumuza asılması. Onlarda bu onuru yaşamayı fazlasıyla hak ettiler. Çünkü onlarda Fenerbahçeliydiler...

Bu kampanyaya destek vermek için;

Twitter hesabı olan okurlarımızın @Fenerbahce, @FBahceUlker_ ve @kemdincer hesaplarına bu istediğimizi iletmelerini rica ediyoruz

Fenerbahçe basketbolunun efsanelerini onurlandırmak için; HAYDİ GÖREVE!!

Fenerbasket'te Hakan Yaman'ın kaleme aldığı o yazı;

Mirsad'ın jübileye zorlanmasını yanlış bulsak bile formasının emekli edilecek olması bir vefa örneğidir. Ancak bu yetmez. Fenerbahçe basketboluyla özdeşleşmiş olan İbrahim Kutluay ve Damir Mrsic'in de formaları emekliye ayrılmalı... Onlar bunu en az ama en az Mirsad kadar hakediyor.

Ey Fenerbahçe basketbolunu yönetenler! Madem bir işe başladınız; günü kurtarmak için olmasın! Mirsad'ın kadroda düşünülmeyişini örtmek adına bir manevra değil, gerçek bir kadirşinaslık olsun. Bunun için önce İbrahim Kutluay ve Damir Mrsic'le başlansın! O gün jübile maçı sadece Mirsad için değil; bu iki efsanemiz içinde yapılsın!

Ve siz ey Fenerbahçeli basketbolseverler! Efsaneler sahip çıkmak kulübün geleceğine sahip çıkmaktır! Bırakalım o günün tartışmaları o günde kalsın. İbo ve Mrsic için elimizi taşın altına koyalım. Bloglarımızda, facebook ve twitter gibi ortamlarda bu isteğimizi dile getirelim; bir mesajdan ne olur demeyin, bir kibrit bir orman yakar!

Haydi göreve!

12 Temmuz 2012 Perşembe

Vee Mirsad bırakıyor


En iyi genç oyuncu…
NBA'de forma giyen ilk Türk basketbolcu…
Euroleague'de 1000 ribaunta ulaşan ilk oyuncu…
Euroleague'in tüm zamanlardaki en iyi ribaundcusu...
MVP ödüllerine doyan ender bir oyuncu…

Mirsad Türkcan...

Fenerbahçe taraftarının göz bebeği, takımın dinamosu ve ateşleyici gücü, rakiplerin asla çekemediği bir sporcu.. Basketbolu bana sevdiren insan. Belki de benimle birlikte binlere, milyonlara sevidiren sporcu. Kariyerinin her dönemi apayrı bir başarı öyküsü. Her dönemi ödüllerle, şampiyonluklarla geçmiş inanılmaz bir kariyer. Oynadığı her takımda iz bırakmayı başaran ender basketbolculardan biri.. Kendi kariyeri dışında ülkesinede birçok ilki yaşatan önder bir sporcu. 19 yılını basketbola adamış bir insan.. Ve son durak Fenerbahçe Ülker!

2006 yılından itibaren giymeye başladığı Fenerbahçe formasıyla arasındaki bağ çok daha eskilere dayanan bir Fenerbahçeli. Maddiyatı, Sarı-Lacivert çubuklu aşkından üstün görmeyen, getirin boş kağıdı imzayı atayım diyen cömert bir spor insanı. Kendisine transferle ilgili sorulan bir soruya "Ben Fenerbahçeliyim. İsmim Fenerbahçe ile özdeşleşti. Taraftarla bütünleştim. Teklifleri için teşekkür ederim ama bize Fenerbahçe'den başka bir takımda oynamak yakışmaz" diyebilecek kadar sıkı bir Fenerbahçeli. 

"Yaşı 36 olmuş daha ne kadar oynayacak ki?" diyenlere, 1,5 yıl sakatlık yüzünden oynamadığı dönemde "Artık dönemez" diyenlere en güzel cevabı hep sahada verdi Mirsad. Yaşıyla ilgili yorum yapanlara sahada 20 yaşındaki gençlerden daha çok koşarak, onlardan daha çok maça asılarak, onların pes ettiği anlarda ağabey vasıflarını kullanıp ayağa kaldırarak verdi cevabını. Artık dönemz diyenlere ise; Sadece 5 maçta oynadığı Euroleague Top 16 serisinde elde ettiği "Top 16'nın Ribaund Kralı" apoletiyle ve sahada akıttığı terin yanında kanla cevap verdi. 

Yıldıramamışlardı Mirsad'ı. Çünkü onun kitabında; yenilmekten öte mücadele etmeden kaybetmek yoktu, zorluklar karşısında boynunu eğip kaderine razı olmak yoktu. Onun kitabında; en ufak bir umut varsa onun peşinden gitmek, sahada 40 sayı geride de olsa mücadeleden vazgeçmemek; topu kapmak için yerlere atlayıp, ribaundlara çıkmak vardı. Taraftarın ona karşı olan sevgiside bundandı işte. Çubukluyu hakkıyla taşıdığı, arma için savaştığı, takım için oynadığı için Mirsad Türkcan tekti. Sakatlık nedeniyle oynamadığı maçlarda bu yüzden tribünler "Mirsad" diye inliyordu. Taraftar onu hep parkede; ribaunda yükselirken, attığı üçlüklerden sonra tribüne dönüp sevgisini belli ederken, kenarda olduğu anlarda benchin arkasında topla ısınırken, kenardan bir coach edasıyla arkadaşlarına taktik ve moral verirken görmek istiyordu.

Ama bugün bizler için üzücü bir haber geldi Mirsad'tan. 19 yıllık aktif basketbol kariyerini noktalayacağını açıkladı Mirsad. Benim gibi basketbolu onunla sevmiş binlerin, milyonların gözleri doldu bu habere. Eski anılar canlandı hemen gözlerde. Ve tekrar tekrar okuduk o haberi belki yanlış okuyoruz diyerekten. Ama haber doğruydu. Fenerbahçe'nin mücadeleci ruhu, ssahadaki savaşçısı, ateşleyicisi artık parkede olmayacağını açıkladı.

21 yada 22 Temmuzda düzenleyeceği basın toplantısıyla bu kararını açıklayacağını ve büyük ihtimallede bu kararından geri dönmeyeceğini söyledi Türk Basketbolunun efsanesi. "Yıllarca basketbol oynadım, arzuladığım tüm hedeflerime ulaştım. Zirvedeyken de bırakmak gerektiğini düşünüyorum. Zaten vücudum da çok yoruldu. Bu dakikadan sonra da, Türkiye’de, Fenerbahçe’den başka takımda asla oynamam, zaten bana da böyle bir şey yakışmaz. Kemal ağabeyle de (Kemal Dinçer) konuştum, aynı şeyleri ona da söyledim. O da beni tebrik etti. 1-2 sene daha oynayabilirdim ama dediğim gibi Fenerbahçe dışında bir takımda oynamam bana yakışmaz" diye de bizlerin dolan gözlerimizde daha fazla tutamadığımız damlaların akmasına neden olan sözleri de ekledi. 

Ve devam etti; "Fenerbahçe’nin bana yaptığı teklif paradan da önemli. Ben basketbolu bıraktıktan sonra 6 numaralı forma emekliye ayrılacak, forma salona asılacak. Bir daha da 6 numaralı formayı kimse giymeyecek. Bu teklif her şeyden daha önemli. 12 ya da 16 Eylül’de görkemli bir jübile maçı yapacağım. Jübile maçında rakibimiz CSKA Moskova ya da Real Madrid olacak." diyerekten.. Bu biraz gülümsetti bizleri. Çünkü efsane hakettiği gibi uğurlanacaktı. Bu gururu yaşamayı haketmişti. Bu zamana kadar eklediği ilklerinin arasına; "Forması emekli edilen ilk Türk Basketbolcu" ünvanını da ekleyecekti. Üstelik Türk Basketbol Tarihinin bu zamana kadar görmediği bir şekilde görkemli bir jübile ile gerçekleşecekti bu ilk. Salona asılacak olan forma gönül verdiği Fenerbahçesinin forması olacak. Bu takımda artık hiç kimse 6 numaralı formayı giyemeyecek, salonda asılı bir şekilde gelecek nesillere Mirsad'ı anlatacak. İlerleyen yıllarda salona gittiğimizde her o formayı gördüğümüzde Mirsad'ı hatırlayacağız ve yanımıdaki eş-dost-çocuk her kimse ona dönüp; "Bak orada asılı olan forma var ya, Türk Basketbolunun en büyük efsanelerinden birinin forması. Böyle bir onuru yaşayan ilk basketbolcunun forması. O forma adam gibi adam; Mirsad Türkcan'ın forması" diyeceğiz.

Basketbolu bıraktıktan sonra ise takımdan kopmayacağını ve Fenerbahçe'de görev alacağını açıkladı. Zaten parkeden ayrılsa bile bu kulüpten ayrılamazdı. Bırakmazdı taraftar onu. Parkede onu görmeyi hepimiz çok özleyeceğiz. 

Bize bu zamana kadar yaşattığın tüm başarılar için TEŞEKKÜRLER MİRSAD TÜRKCAN. Salonda asılı duracak olan 6 NUMARA; hep seni hatırlatacak bizlere...

7 Temmuz 2012 Cumartesi

Euroleague'de maç programı açıklandı


Turkish Airlines Euroleague'de 2012/13 sezonu grup kuraları ve eleme maçlarının eşleşmeleri dün düzenlenen kura çekimi ile belli oldu. Fenerbahçe Ülker bu sezon A Grubu'nda Yunan temsilcisi Panathinaikos, İspanyol temsilcisi Real Madrid, Rus temsilcisi ve son EuroCup şampiyonu BC Khimki Moskova, Sloven temsilcisi Union Olimpija ve eleme grubundan gelecek takım ile mücadele edecek. 

Şu anda bu grup hakkında net bir görüş bildirmek zor. Çünkü henüz grupta yer alan hiçbir takım transfer çalışmalarını tamamlamış değil. Grubumuzda yer alan takımların transfer çalışmaları tamamlandığında, gelecek sezonki takım şablonları oluştuğunda ayrıntılarıyla bir yazı daha yazacağım. O nedenle şimdi bu konuya girmeden bugün açıklanan maç programını sizlerle paylaşmak istiyorum.

Turkish Airlines Euroleague’de yeni sezon 11-12 Ekim tarihlerinde yapılacak müsabakalarla başlayacak. Gruplarda 13-14 Aralık tarihlerinde oynanacak son karşılaşmalarla ilk tur mücadelesi tamamlanmış olacak ve gruplarında ilk dört sırayı alan takımlar bir üst tura çıkacak.

Takımımızın maç programı şöyle:

1. Hafta: (11-12 Ekim) Fenerbahçe Ülker-Khimki
2. Hafta: (18-19 Ekim) Union Olimpija-Fenerbahçe Ülker
3. Hafta: (25-26 Ekim) Fenerbahçe Ülker-Real Madrid
4. Hafta: (1-2 Kasım) Fenerbahçe Ülker-Panathinaikos
5. Hafta: (8-9 Kasım) Elemelerden gelecek takım-Fenerbahçe Ülker
6. Hafta: (15-16 Kasım) Khimki-Fenerbahçe Ülker
7. Hafta: (22-23 Kasım) Fenerbahçe Ülker-Union Olimpija
8. Hafta: (29-30 Kasım) Real Madrid-Fenerbahçe Ülker 
9. Hafta: (6-7 Aralık) Panathinaikos-Fenerbahçe Ülker
10. Hafta: (13-14 Aralık) Fenerbahçe Ülker-Elemelerden gelecek takım

Diğer Temsilcilerimizin maç programları da şöyle:

1. Hafta: (11-12 Ekim)
EA7 Emporio Armani-Anadolu Efes
Beşiktaş-Partizan

2. Hafta: (18-19 Ekim)
Anadolu Efes-Olympiakos
Brose Baskets-Beşiktaş

3. Hafta: (25-26 Ekim)
Anadolu Efes-Cedevita Zagreb
Barcelona Regal-Beşiktaş

4. Hafta: (1-2 Kasım)
Caja Laboral-Anadolu Efes
Beşiktaş-CSKA Moskova

5. Hafta: (8-9 Kasım)
Anadolu Efes-Zalgiris Kaunas
Lietuvos Rytas-Beşiktaş

6. Hafta: (15-16 Kasım)
Anadolu Efes-EA7 Emporio Armani
Partizan-Beşiktaş

7. Hafta: (22-23 Kasım)
Olympiakos-Anadolu Efes
Beşiktaş-Brose Baskets

8. Hafta: (29-30 Kasım)
Cedevita Zagreb-Anadolu Efes
Beşiktaş-Barcelona Regal

9. Hafta: (6-7 Aralık)
Anadolu Efes-Caja Laboral
CSKA Moskova-Beşiktaş

10. Hafta: (13-14 Aralık)
Zalgiris Kaunas-Anadolu Efes
Beşiktaş-Lietuvos Rytas 

Çekilen bu kura ve belirlenen fikstür tüm takımlarımıza hayırlı olsun. Üç temsilcimize de Euroleague'de başarılar dilerim.. Yolları açık olsun..