8 Nisan 2012 Pazar

Gelecek sezonun planlaması artık başlamalı


Bu sezon hedeflediği birçok kulvarda başarısız olan Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızda yeni sezon planlaması için ne tür çalışmalar yapılması gerektiği son günlerde çok fazla konuşulmaya başlandı. Play-off sıralamamızı belirlemek açısından kritik önem taşıyan Banvit maçından dün kendi sahamızda yenilgiyle ayrılmak bana göre ligide kapattığımız anlamını taşıyor. Geçmişte play-off'a sıkıntılı bir konumda kalıp şampiyon olduğumuz sezon var ancak bu sezon sahada o durumu tekrarlayacak bir oyun ve inanmışlık maalesef yok. Takımdaki tüm oyuncular adeta erken havlu atmış edasında. Coach'la yaşanan sıkıntılar, bu sene çok dillendirdik ama yaşanan sakatlıklar bu sezon takımda hiç birşeyin doğru gitmemesine neden oldu. Takımda bu hafta içi deplasmanda oynayacağımız Galatasaray, hafta sonu içerde oynayacağımız Hacettepe ve haftaya yine deplasmanda oynayacağımız Anadolu Efes maçlarından, Hacettepe haricindeki iki maçıda kazanabilecek bir mücadele görmedim ben dün sahada. Belki ilk periyot işler yolunda gitmiş gibi görünse de maçın geri kalan bölümünde yokları oynadık.

Bizim adımıza sıkıntılı geçen bu sezon bittiğinde ki bana göre çokta uzun sürmeyecek; gelecek sezonun planlamaları yapılmaya başlanacak. Çok büyük ihtimalle Spahija ile kontrat yenilenmeyecek. Yerine daha önce basketbol medyasında adı geçen tecrübeli bir coach getirilecek. Peki ama oyuncu transferinde nasıl bir yol izlenecek? Elbetteki takımın başına getirilecek yeni coach'un oyun sistemi doğrultusunda istediği oyuncular alınacaktır ama son günlerde ülkemizde özellikle taraftarlar arasında çok yaygın bir şekilde dillenmeye başlayan Semih Erden ve Mehmet Okur transferleri de bulunuyor. Öncelikle bu iki oyuncununda Fenerbahçeli olduğunu zaten bilmeyen yoktur. Semih zaten Fenerbahçe'den NBA'e gitmiş ancak yaşadığı sakatlıklar yüzünden pekte istediği bir sezon geçiremedi NBA'de. Bu konuya biraz sonra geniş bir şekilde yer vereceğim. Ama önce Mehmet Okur transferiyle başlamak istiyorum. Mehmet Okur'un Türk Basketbolu için çok ayrı bir yeri vardır. NBA'de ilk Şampiyonluk yaşayan ilk Allstar olan Türk oyuncu ünvanlarının tek sahibi. Basketbolu üzerinde çok fazla da tartışılacak bir durum yok. Kendini dünya basketbolunun merkezi olan NBA'de kanıtlamış bir oyuncu. Aynı zamanda da büyük bir tecrübe. Sezon başı NBA lock-out'ı sırasında Türk Telekom'daki performansını sergilemesi durumunda Fenerbahçe Ülker'e seviye atlatabilecek bir oyuncu. Yeter ki bu yaz dönemini iyi değerlendirip, sakatlığı tamamen iyileşsin. Her ne kadar yaşı ilerlemiş olsa da hücum potansiyali yüksek olan bir oyuncu. Sağlıklı bir Mehmet'i kim Fenerbahçe'de görmek istemez ki? İnşallah sakatlığından tamamen kurtulur ve gelecek sezon gönül verdiği renkler için mücadele eder. Memo'yu Sarı-Lacivert Forma altında görmek bizleri oldukça mutlu edecek bir gelişme olur.

Gelelim Semih Erden meselesine.. Herkes sezon sonu için Semih hamlesinden bahsediyor ama unuttuğumuz bir konu var. Sezon öncesi Semih kulübe gelip şube yöneticileriyle görüştüğünde NBA lokavtı boyunca takıma gelmek istediğini, Mirsad dönene kadar o boşluğu doldurmak istediğini, döndüğünde ise takımdan ayrılabileceğini söylemişken ona çok değerli ve herşeyin en iyisini bilen şube yöneticilerimiz NBA'den lokavt süresince oyuncu almayacağız demişti. Semih asla maddi açıdan büyük bir beklentisi olmadığını ve sadece tekrardan Fenerbahçe forması giymek istediğini belirtip, Beşiktaş'ta oynadığı kısa sürede aldığı paranın çok daha altında oynayabileceğini, mali durumdan kulübe zorluk çıkartmak istemediğinide söylemiş. Ancak tüm bu girişimlerine rağmen kabul edilmemişti. Sonra Semih, Beşiktaş'a gittiğinde ise biz Sefolosha'yı getirdik. Semih bu duruma gerçekten çok bozulmuş. NBA sezonu başlarken ABD'ye gitmeden önce burada verdiği son röportajında bu saatten sonra bu idari kadronun olduğu yerde istenmediğini, her türlü iyi niyeti gösterdiğini, kulübünü hiçbir maddi sıkıntıya sokmayacak şekilde hareket edeceğini belirttiği halde kendisinin reddedildiğini ve ardından Sefolosha'nın getirilmesiyle yöneticilere çok kırıldığını söylemişti. Fener'e dönermisin sorusuna ise; "Bu şartlarda imkansız. Beni istemiyorlar ki!" demişti..

Semih'in Fenerbahçeliliğini sanırım herkes iyi bilir. Kendi açısından birçok şeyden feragat etmişken, kulüp menfaatleri ve planlarını göz önüne alıp ona göre bir teklifle kulübe gelmişken kendisine bunun yapılması açıkçası şubenin bulunduğu durumun en açık göstergesi. Kimse bana kırılmasın ama, Semih kendisine bunu yapan yöneticilerin olduğu bir takıma geri dönmesin. Bu şubede, kendisinin herşeyin en iyisini bildiğini zanneden yöneticiler olduğu sürece bu takıma gelmesin. Ne yüzle gidip ona teklifte bulunacaklar o da ayrı bir konu..

Ama ne yazık ki basketbol şubemizin yöneticileri kendi evlatlarına hiç değer vermiyor. İbrahim Kutluay'ın gönderilişi ve kendisine jübile dahi yapılmaması ki İbrahim, Fenerbahçe'nin alt yapısından yetişmiş ve büyük başarılar kazanmış çok değerli bir oyuncuyken..., Semih'e yapılan muamele, Ömer'in takımda istenmeyen adam ilan edilişi... Bunlar bizim şubemizde oyunculara verilen değerin en güzel göstergesi herhalde.. Bu yönetimde zihniyet değişmedikçe, şubede yönetici koltuğunu boşuna işgal eden bazı kişiler gitmedikçe biz bu kafayla Obradovic'i getirsek bile başarıyı yakalayamayız..

İnsanları kırarak, kulüpten soğutmaya hiçbir şube yöneticisinin hakkı yok, olamazda. O nedenle zaten kötü giden bir sezonun ardından hocadan önce yönetim kademesinde ciddi bir revizyona gidilmesi gerekiyor. Yoksa gelecek sezonlarda da bu durum değişmeyecek...

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder