21 Haziran 2014 Cumartesi

Gergin seride şampiyon Fenerbahçe Ülker!


Beko Basketbol Ligi'nde 2013/2014 sezonu dün gece oynanması planlanan ancak rakip takımın sahaya çıkmaması ile oynanamayan final serisinin son maçı ile birlikte sona erdi. Deplasman ekibi Galatasaray Liv Hospital'ın sahaya çıkmaması nedeniyle Fenerbahçe Ülker, TBF tarafından maçın 20-0 lehine tescil edilmesiyle seriyi 4-3 kazanarak şampiyonluğunu -resmi- olarak ilan edecek. Ancak Türk Sporunun iki güzide kulübünü şampiyonluk hedefiyle karşı karşıya getiren erkek basketbol finalinde ne yazık ki sahada bu keyifli oyunu oynamaya çalışan, emek veren, ter akıtan sporculardan çok tribünler ve kulüp yöneticileri konuşuldu. 100 yılı aşkın iki büyük kulübün bir basketbol şöleni gibi geçmesi gereken bir final serisinde ortamı germek için çaba harcaması; hem oyuncuların hem de saha kenarında emek harcayan antrenörlerin (biri hariç) emeklerine yapılmış büyük bir hakaret oldu.

Final Serisinde Fenerbahçe Ülker ile Galatasaray Liv Hospital'ın karşılaşacağının kesinleşmesiyle güzel bir basketbol şöleni yaşayacağımızı düşündük. Türk basketbolu için Fenerbahçe-Galatasaray derbilerinin önemi göz önüne alındığında büyük bir prestij kaynağı olacaktı. Seri gayet seyir keyfi yüksek, salon atmosferi olarakta son derece düzgün maçlarla başladı. Fenerbahçe Ülker'in saha avantajı nedeniyle Ülker  Sports  Arena'da oynanan ilk iki karşılaşma hem basketbol kalitesi hem de tribün atmosferi olarak son derece keyifli bir atmosferde oynandı. Ancak serinin kaderi ikinci maçın sonunda ne yazık ki Galatasaray Liv Hospital gibi bu ülkenin en önemli kulüplerinden birinin ve aynı zamanda da Türk Milli Takımının başına yeni getirilen, kendisine Milli Takım emanet edilen Ergin Ataman'ın yaptığı açıklamalarla tamamen değişti. Temsil ettiği kulübü ve daha da ötesinde yaz döneminde görev yapacağı Milli Takımı düşünmeden tamamen taraftarı kışkırtmak ve belli kesimleri hedef göstererek yaptığı açıklamalar Ergin Ataman'a yakışmadı. O açıklamaların akabininde Abdi İpekçi Spor Salonu'na taşınan serinin daha ilk maçında, maç öncesi hakemlere salon girişinde saldırılması, salon içerisinde bir basketbol atmosferinden çok savaşa gidermişçesine oluşturulan atmosfer tüm dengeleri alt üst etti. 

Abdi İpekçi'de oynanan iki maçın ardından seri 2-2'ye gelerek tekrardan Ülker Sports Arena'ya taşındı. 5. maç öncesi Fenerbahçe kulübünde başkan Aziz Yıldırım'ın da katıldığı bir basın toplantısı düzenlenerek birçok konuda eleştiriler dile getirilmişti. Ancak ne yazık ki bu basın toplantısı yükselen gerilimi düşürmek yerine daha da arttırmıştı. Kimi Fenerbahçe taraftarı tarafından bile -ruhsuz- olarak adlandırılan bu salon (ki bana göre son derece modern ve olması gerektiği gibi olan bir salon) Final serisinin 5.maçında Abdi İpekçi'de yaşanan olaylarında etkisiyle son derece gergin bir hale gelmişti. Normalde maçın başlamasına 5 dakika kala dolan salon bu maçta yarım saat önceden dolmuş, oturarak maç izlendiği için çok fazla şikayet edilen alt bloklardaki taraftarlar tüm maçı ayakta izlemiş ve Ülker Sports Arena geçmiş maçlardan çok farklı bir görüntüye bürünmüştü. Bu maçın ardından Fenerbahçe seride tekrardan öne geçmiş ve üstüne Galatasaray Liv Hospital'a TBF tarafından 4.maçta meydana gelen olaylar neticesinde 2 maçlık seyircisiz oynama cezası verilmişti. Galatasaray, kadın ve çocuk taraftarların önünde oynanan maçı kazanarak seriyi tekrar eşitlemeyi başarmıştı.

Ancak asıl bomba bu maçın akabininde batlayacaktı. TBF, tarafından Fenerbahçe Ülker'e seyircisiz oynama cezası verilmemesi ve şampiyonu belirleyecek 7. maça hakem Recep Ankaralı'nın atanması Galatasaray cephesinde büyük bir tepkiyle karşılandı. Bu tepkinin boyutu o kadar büyüktü ki takım idarecilerinin aklı selim davranması gerekirken olaya körükle gitmesine ve akıllıca kararlar almalarına engel duruma geçti. Galatasaray kulübü başkanı Ünal Aysal 17 Haziran günü yaptığı basın açıklaması ile takımın 7. maça çıkmayacağını açıkladı. Bu karar Türkiye'de daha önce benzeri görülmemiş bir karardı. 

Sahada mücade eden emek veren, ter akıtan oyuncularının emeklerini hiçe sayarak onlar adına bir karar almak, bana göre hiçbir kişinin haddi değildir. Bu kulüp başkanı da olabilir, kulüp yöneticisi de... Galatasaray bu ülkenin en önemli Spor Kulüplerinden biri konumunda iken, mücadele etttiği bir final mğsabakasında takımı sahadan çekmesi kabul edilebilir bir durum değil. Özellikle bunun için ortaya konan gerekçelerden biri -can güvenliği- konusu olduğunda durum çok daha içler acısı bir duruma gelmiş oluyor. 2014 yılının Türkiye'sinde bir spor müsabakasına can güvenliğimiz yok diyerek çıkmamak başta Türkiye Cumhuriyeti devletine ve güvenlik güçlerine yapılan büyük bir ayıptır. Galatasaray gibi büyük bir camiaya yakışan duruş maça çıkmak olmalıdır. Galatasaray kulübü maça çıkmalı, maç esnasında olayların yaşanması durumunda ise sahayı terk etme kararlılığını göstermeliydi. Sahaya çıkıp, olaylar nedeniyle sahadan çekilen Galatasaray hem davasında aklı olduğunu kanıtlayacak hem de kamuoyunda yaratılan algı çok farklı boyutta olacaktı. 

Kulüp adına akıllı kararlar alması gereken bir makamda bulunan kişilerin böyle kararlar ile takımlarının tarihlerine büyük bir zafer yerine kocaman bir leke kazıdığını hatırlatmakta fayda var. Milyonlarca taraftarının hakkı olan şampiyonluğu son dakikaya kadar kovalayan takımını izleme hakkı, sahada emek harcayan, ter akıtan, 8 aylık uzun bir sürede sırf bu maçı bekleyen oyuncu topluluğunun emekleri bir kişinin ağzından çıkacak iki söz ile yerle bir olmamalı. Bu Galatasaray Spor Kulübüne hiçbir şekilde yakışmamış bir karar oldu. 

Yazıya başlarken de söylediğim gibi gergin geçen bir final serisi sahada oynanan basketboldan çok, saha dışında yaşananlarla hatırlanacak. Kim haklı kim haksız muhabbetine hiç girmeyeceğim. Çünkü Türkiye'deki spor algısına baktığımızda her iki tarafta kendisini haklı gördüğü müddetçe bu ülkede sporun gelişmesini beklemek hayalden öteye geçmeyecek. Ancak ben saha içinde yer alan bu işin emekçilerine değinmek istiyorum. Öncelikle kendisinden çok daha bütçeli bir takıma karşı final serisinde 3 maç kazanarak şampiyonluğu  son maça taşıyan, sahada savaşmaktan geri adım atmayan ve Fenerbahçe Ülker kadar şampiyonluğu hak eden Galatasaray Liv Hospital takımı oyuncularına, yorgun geçen bir sezonun ardından final serisinde özellikle iç saha maçlarında iyi bir basketbol ortaya koyan ve son maçın oynanmaması nedeniyle buruk bir sevinç yaşasalar da şampiyonluğu sonuna kadar hak eden Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımı oyuncularına gönülden tebrikler...

Son sözümde her iki camianın yöneticilerine; futbolda yarattığınız gerilim yetmiyormuş gibi bu durumu basketbola da taşımaktan vazgeçin... Basketbol sahada 5'e 5 oynanırken güzel...