31 Ocak 2012 Salı

Kupada rakibimiz Anadolu Efes oldu


Spor Toto Kadınlar ve Erkekler Türkiye Kupaları’nda sekizli finallerin eşleşmeleri, bugün Ataköy Sheraton Otel’de düzenlenen basın toplantısı ve kura çekimiyle belirlendi. Spor Toto Türkiye Kupası'nın son şampiyonu sıfatıyla sekizli finallerde mücadele edecek olan takımımızın rakibi Anadolu Efes oldu.

Kura sonucu oluşan eşleşmeler ve maçların oynanacağı saatler şöyle:

14 Şubat Salı
18:00 Banvit - Tofaş
20:15 Anadolu Efes - Fenerbahçe Ülker

15 Şubat Çarşamba
18:00 Beşiktaş Milangaz - Aliağa Petkim
20:15 Galatasaray Medical Park - Antalya Büyükşehir Belediyesi

2011-2012 sezonu Spor Toto Erkekler Türkiye Kupası Sekizli Finali 14-18 Şubat 2012 tarihinde Konya’da gerçekleştirilecek. Maçlar; Konya Selçuklu Belediyesi Spor Salonu'nda oynanacak ve Sports TV'den naklen yayınlanacak.

İlk iki günün galip takımları bir günlük dinlenmenin ardından 16 Şubat Perşembe günü Yarı Final mücadelelerinde yine aynı saatte karşı karşıya gelecekler. 17 Şubat Cuma gününü takımlar dinlenerek geçirirlerken, 18 Şubat Cumartesi günü saat 15:00'de ise Final maçı oynanacak ve 27. Türkiye Kupası sahibini bulacak.

Kurayı değerlendirecek olursak ilk dört takım belli olduğunda açıkçası gönlüm Beşiktaş'tan yanaydı. Anadolu Efes ile henüz finallerin başında eşleşmek pekte iyi olmadı. Ama turnuvaya Efes galibiyetiyle başlarsakta kupayı kazanırız demektir. İlk maçta oynanacak yüksek tempolu oyun mağlubiyetmiz durumunda zararlı olsada galip gelmemiz durumunda ise bize birçok artı katacaktır. Ligde oynadığımız ilk maçta da oldukça iyi mücadele etmiş fakat maçın sonlarını iyi oynayamamıştık. Takımın şu anki dalgalanmasını göz önünde bulundurursak hiçte kolay maç olmayacak ama kazanmamamız içinde hiçbir neden yok. Yeterki maç günü tam konsantrasyonla o sahaya çıkalım. Gerisi gelecektir. Beni en çok endişelendiren nokta kupanın oynanacağı zaman aralığı. Eğer finale kalırsak beş günde üç maç oynamış olacağız. Ve bu maçların ikisi (çarpraz gruptan finale ya Galatasaray ya da Beşiktaş çıkacaktır.) yüksek tempoda ve zorluk seviyesi yüksek olan maçlar olacak. Ardından bu yorgunlukla 23 Şubat'ta Euroleague Top 16'da Unics Kazan'ı ağırlayacağız. Umarım bu yoğun programda hem kupayı kazanıp "şampiyon" ünvanımızı koruruz hem de Unics galibiyeti ile Top 16'da zorlu ve kritik bir mücadeleden galibiyetle ayrılırız.

Bayan Basketbol Takımımızında Türkiye Kupası'nda kuraları çekildi. Ona da kısaca değinelim.

7 Mart Çarşamba
17:15 Optimum TED Ankara Kolejliler - Mersin Büyükşehir Belediyesi
19:30 Ceyhan Belediyesi - Fenerbahçe

8 Mart Perşembe
17:15 Samsun Basketbol - Botaş
19:30 Kayseri Kaski - Galatasaray Medical Park

2011-2012 sezonu Spor Toto Kadınlar Türkiye Kupası Sekizli Finali 7-11 Mart 2012 tarihinde Antakya’da gerçekleştirilecek. Maçlar; Antakya Spor Salonu'nda oynanacak ve Sports TV'den naklen yayınlanacak.

İlk iki gün oynanacak olan karşılaşmaların ardından galip gelen takımlar 9 Mart Perşembe günü Yarı Final mücadelelerinde karşı karşıya gelecekler. 9 Mart Cuma günü oynanacak Yarı Final karşılaşmaları da aynı saatlerde başlarken, Cumartesi günü dinlenildikten sonra Pazar günü saat 15:00'de Final maçı oynanacak.

Potanın Kraliçeleri bu kura ile finale kadar çıkacaktır. Finalde de rakibimiz büyük ihtimalle Galatasaray M.P olacak. Bu final sezon öncesi Cumhurbaşkanlığı Kupası'nın bir rövanşı olacak. O maçta çok hazır değildik, Angel maçtan 2 gün önce Türkiye'ye gelmişti. Sekizli Final boyunca daha oturaklı bir oyun ortaya koyacağız. Galatasaray'da Alba Torrens ve Şaziye İveg,n'in sakatlıkları bulunuyor. Biz ise şu anda tam kadroyuz. Ve herkesin kabul ettiği gibi yerli oyuncu kalitesi bakımından da onlara karşı çok büyük bir avantajımız var. Potanın Kraliçelerinin bu sezon 20. düzenlenen Kadınlar Türkiye Kupası'nı rahat kazanacağını düşünüyorum. Elbette her maç önemli, hepsi telafisi olmayan maçlar ama Galatasaray dahil bizim kapasitemize eş değer bir takım değiller. Finallerde favori açık ara Fenerbahçe..

Nedim Karakaş: Raporu merak ediyorum


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın Şube Direktörü Nedim Karakaş, Trabzon'da oynadığımız lig maçında, iki maç seyircisiz oynama cezası almamıza neden olan Galatasaray M.P karşılaşmasından iki misli olay meydana geldiğini belirtip, "Raporu merak ediyorum" dedi.

Bunu söylemekte ki amacının kesinlikle Trabzonspor'un ceza almasını istediği için olmadığını vurgulayan Şube Direktörümüz Nedim Karakaş, "Trabzon'da bir avuç insan basketbol sevgisini yeşertmeye çalışıyor. Onlara hepimizin destek olması gerekir. Sadece TBF'nin Fenerbahçe'ye bakış açısı ve sergilediği haksızlık nedeniyle Trabzon maçını örnek olarak veriyorum. Zaten kişisel olarak saha kapatma cezasına karşıyım" açıklamasını yaptı.

Ardından sözlerine şöyle devam etti: "Trabzon'daki karşılaşmada Galatasaray maçında ceza yememize neden olan olayların iki katı meydana geldi. Karşılaşma öncesi Fenerbahçe'ye ve Aziz Yıldırım'a toplu küfür yapıldı ve sahaya konfeti atıldı. Galatasaray maçımızda, hava atışından önce anons yapılmıştı. Aynısı başka bir maçta uygulanmıyorsa, standarttan söz etmek imkansız. Fenerbahçe için ayrı bir ceza yönetmeliği mi var? Maç sırasında da toplu ve bireysel küfürler devam etti. Buna maçı izleyen Spor Bakanı Suat Kılıç da şahittir."

Galatasaray maçında görevlilere, 'Onu da yaz, bunu da yaz' diyen TBF görevlisi Yusuf Erboy, Trabzon'da olsa, aynı şeyleri yapacak mıydı? Belli ki Fenerbahçe'nin evsahipliği yaptığı maçlara şartlanmış geliyor.

Fenerbahçe olarak çoğu salonda küfürlerle karşılanıyor, küfürlerle uğurlanıyoruz. Çoğu kez, Galatasaray maçımızdan daha ağır olaylar meydana geliyor ama cezasız kalıyor. Yıllardır Karşıyaka Salonu'nda yediğimiz küfürlerin haddi, hesabı yok. TBF'nin Fenerbahçe'ye başka, diğerlerine başka gözle baktığından hiç kuşkumuz kalmadı"

30 Ocak 2012 Pazartesi

Aydın Örs: Bazı tedbirler alacağız


Fenerbahçe Basketbol Şubesi Genel Koordinatörü Aydın Örs, Basket Dergisi'ne, takımın ve oyuncuların form düzeylerinden, bu performansların düzelmesi için yapılacak çalışmalara kadar birçok önemli konuda açıklamalarda bulunmuş. Son haftalarda oldukça zor geçen maçlar ve son anlarda yaşatılan yüksek gerilimin ortadan kalkması için oyunculara uygulanacak tedbirlere değinen Aydın Örs, "Bazı tedbirler alacağız" demiş.

Basket Dergisi'nin internet sitesinde yayınlanan "özel" haber aşağıdaki gibidir:

“Bugün antrenmanın ardından koçla bir toplantı yapacağız. Ancak biz kimseyi kaybetmek değil aksine kazanmak amacındayız. Spahija maç sonunda kontratla ilgili konuları telaffuz etmiş. Hal böyle olunca insanlar farklı düşünmüş olabiliyor. Bizim birini göndermek gibi bir eylemimiz yok. Ne var ki bazı isimlerin dikkatini çekeceğiz. Semih Özsoy da ben de transfer yapma durumumuzun olmadığını belirtmiştik. Bazı oyuncuların forma girmesi için dikkati çekilir. Yapacağımız toplantıda da alacağımız tedbirleri konuşacağız.”

“Her oyuncuda bazı geçici formsuzluklar olur. Jerrells son iki maçta iyi oynamadı. Ama normal sezonda bizim Bilbao, Nancy ve Olympiakos maçlarını kazanmamızda yardımcı oldu. Son maçlarda isteneni veremedi belki ama onun gibi daha iyi olması gereken diğer oyuncular da var. Formların yükselmesi için tedbir alacağız. Oyuncuları kaybetmek değil kazanmak amacındayız.”

“TOP 16′da iddialı olmak için kendi evimizdeki maçları mutlaka kazanmamız gerekiyor. Milano’yu zor da olsa yendik. Ancak orada telaşlarımız vardı. Yeni salon derken aslında gergin geçen bir maçı kazanmış olduk. Sahamızda kim olursa olsun yenmemiz gerekiyor. Rakip son Avrupa şampiyonu ama takım isimleri sorun olmamalı. Ölçü değil belki ama hazırlık maçlarında biz Panathinaikos’u iki kez yendik. Elbette bu farklı bir karşılaşma ve bizim için çok kritik. Bu maçı da kazanmak için elimizden geleni yapacağız”

29 Ocak 2012 Pazar

Trabzon'a, Bogdanovic'ten sevgilerle...


2011-2012 sezonu Beko Basketbol Ligi'nin ikinci yarısı dün oynanan maçlarla başladı. İkinci yarının açılış maçında Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, deplasmanda Trabzonspor ile karşılaştı. Maç boyu geride götürdüğü maçı, son periyottaki etkili oyunuyla uzatmalara taşıyan Sarı-Lacivertli Ekibimiz, uzatma dakikalarında da iyi oyununu devam ettirip maçı on sayılık farkla 74-84 kazandı. Takımımız bu galibiyet ile ligin ikinci yarısına iyi bir başlangıç yapmış oldu.

Bu sezona istediği gibi başlayamayan takımımız, ligin ilk yarısında 10 galibiyet ve 5 mağlubiyet alarak puan sıralamasında 6. sırada yer alıyordu. Ligin ikinci yarısına yeni salonun verdiği moralle başlayacak olan takımımızdan elbette ki en büyük beklentimiz sezonun ilk yarısındaki, o her maç birbirini tutmayan, devamlılığı olmayan görüntüsünden kurtulup artık her maç bir önceki maçta gösterdiği performansı sergileyebilen hatta onunda üzerine çıkan bir Fenerbahçe Ülker. Ancak dün gördük ki bu şu an için gerçekleşmiş değil. Trabzonspor basketbol olarak ligimizdeki 2. hatta 3. sınıf bir takım. Bizim dün bu takıma karşı rahat bir şekilde kazanmamız gerekiyordu. Rakibin kurduğu taraftar baskısı belki oyuncularımızda bir konsantrasyon eksikliğine yol açmış olabilir ancak kadromuzdaki her oyuncunun bu tür atmosferleri oynama tecrübesi ve yeteneği var. Bizi en çok endişelendiren noktada bu aslında. Bu sene bir türlü oyuncularımızın gerçek performanslarını izleyemedik. Son haftalarda Bojan, Oğuz, Tomas ve özellikle Fenerbahçe'ye geldiğinden beri belkide en başarılı sezonunu geçiren Kaya iyi durumda olsalarda bu oyuncularımızın dışındaki diğer oyuncular şu anda gerçek performanslarının çok çok altında. Sadece oyuncularımız değil coach Spahija'da kendi performansına bir türlü ulaşamadı. Her maç hatalar yapmaya devam ediyor.

Dediğim gibi Trabzona karşı maçı çok erkenden koparmalıydık. Ancak bu olmadı. Maçın son periyoduna kadar hep gerideydik. Hatta üçüncü periyotta Trabzon farkı 13 sayıya kadar çıkarmıştı. Bu takım karşısında maçın içerisinde 13 sayı geriye düşmek oldukça düşündürücü. Bu duruma gelmenin birçok nedeni vardır elbet. Ama ben tek bir nedenden bahsedeceğim. "Pota Altı Savunması" Dün oynanan maçta pota altımızı özellikle Elton Brown çok etkili kullandı. Topu pota aldığımızda her aldığında sayıyla döndü. Birde bu yetmezmiş gibi birçokta basket faul kazandırdık rakibe. Eğer pota altında faul yapmaya karar verdiysen o top o potaya girmeyecek arkadaş. Dün bu zaafımızdan çok sayı buldu Trabzon. Bir de üstüne hücumda bitirici olamayışımız eklenince sahada herşey gittikçe zorlaştı. Maçın ilk üç periyodunda hiç bir varlık gösteremememizin en büyük nedeni bana göre bunlardı. Ancak bu dakikalarda takım adına savaşan kahramanlarada değinmeden olmaz; Bojan Bogdanovic, Kaya Peker, Marko Tomas ve Mirsad Türkcan!! Bu dört isim sahada herşey kötü giderken sorumluluk almaktan kaçınmadı. Savunma ve hücum hattında tıkandığımız anlarda hep ilk imdadımıza koşan bu dört isim oldu. Sorumluluk aldılar, şut kullandılar, savunmada çok fazla efor sarfettiler. Maçı kazandıysak bu dört oyuncunun çok büyük emek ve özverisi ile kazandık.

Gelelim maçın krılma dakikalarına. Yani dördüncü periyoda. Bu ana kadar hücumda takımımızı sırtlayan isimlerin başında olan Bojan Bogdanovic'in arka arkaya bir üç sayı, birde smaç ile bitirdiği hücumlara Marko Tomas'ta katkı yapınca bir anda son periyada 9-0'lık bir seriyle başladık. On sayı geride girdiğimiz son periyotta farkı bir anda bir sayıya düşürdük. Takımımızın üst üste bulduğu sayılar karşısında Trabzonspor mola almak durumunda kaldı. Mola Trabzon'a yaramış olacak ki, dönüşünde Jonathan Gibson ile periyottaki ilk sayılarını buldular. Ardından boş döndüğümüz hücumda potamızda Jonathan Gibson'ın üçlüğünü de görünce maçın bitimine 6 dakika kala yeniden 6 sayı geriye düştük. Bojan, Emir ve Tomas'ın arka arkaya bulduğu üçlüklerle uzun bir aradan sonra öne geçmeyi başardık. Bu dakikadan itibaren karşılıklı basketlerle geçilen maçta kırılma noktası ise; bitime son 20 saniye kala 66-68 öndeyken Emir'in kullandığı iki serbest atışıda kaçırması oldu. Bu atışlardan biri sayı olsaydı maç uzatmaya kalmayacaktı. Ardından sayı çizgisine giden Jonathan Gibson iki atışıda baskete çevirince maç uzatmaya gitti.

Son periyotta on sayılık farktan geri dönen Sarı-Lacivertli Ekibimiz bunun vermiş olduğu moral ile uzatma periyodunada fırtına gibi başladı. Bojan Bogdanovic ve Mirsad Türkcan'ın etkili oyunuyla farkı 7 sayıya çıkardık. Hücumda Bojan ve Mirsad'ın etkili oyununa, savunmada da Kaya kritik anlarda yaptığı 2 blok ile destek verdi. Bu skor avantajını arttırarak koruyan takımımız sahadan da 74-84 galip ayrılmasını bildi.

Maçta 27 sayıyla oynayan Bojan Bogdanovic maçın ve takımımızın en skorer ismi oldu. Son haftalardaki çıkışını sürdüren genç oyuncu artık ben bu takımın en büyük skor opsiyonuyum mesajınıda herkese vermeye başladı. Kritik anlarda sorumluluk alması ve geldiği günden beri en büyük dezavantajı olarak görülen oyunun savunma yönünü de çok geliştirmesi Bojan'ın geleceği için ve takımımız için büyük bir kazanç. Kendine bulmaya başladı. Avrupa'nın en genç skorerlerinden biri olduğunu şimdilerde bizlere de ispatlıyor. Fenerbahçe Ülker'e hoşgeldin Bojan!

Mirsad Türkcan.. Aslında bu ismi duyduğumuzda söyleyecek o kadar çok şey var ki, onları anlatmaya sayfalar yetmez. Tartışmasız Türk Basketbolunun en önemli yıldızlarından biri. "winner" özelliğiyle çok fazla dikat çeken bir isim. Sahada bulunduğu dakikalarda o hırsıyla sadece kendisini değil, takım arkadaşlarını ve taraftarları da ateşleyebilme özelliğine sahip. Sahada hiç skor katkısı vermese bile mutlaka olması gereken bir oyuncu.. Belki hücumda bulacağı sayıları değil ama takım arkadaşlarını hırslandırıp, ateşlemesi bize çok maç kazandırır. Avrupa Basketbolunda da efsane olmuş bir isim. Euroleague'in gelmiş geçmiş en iyi ribaundcusu olmak her babayiğidin harcı değildir. Bu onur Mirsad Türkcan'ın..

Gelelim Kaya Peker'e. Fenerbahçe'ye geldiği günden beri en etkili oyununu oynuyor. Belkide hücumda çok fazla üretkenlik sağlamıyor ama savunmada ortaya koyduğu yürek ve mücadele ayakta alkışlanacak cinsten. Panathinaikos maçı öncesi savunmamızda en çok güven veren isim konumunda. Gerçek Kaya'yı bizlere izlettirmeye başladı.

Bir dipnotta Trabzon taraftarına.. Maçta, Başkanımıza ve oyuncularımıza toplu halde etmedikleri küfür ve hakaret kalmadı. Ancak gelin görünki sadece maçta bir tane anons yaptırıldı. Bunu neden yazdığımı hepiniz anlamışsınızdır. Bunun üzerinde fazla durmak istemiyorum çünkü herşeyin ne olduğu açıkça ortada. Sadece verilecek cezayı çok merak ediyorum. Trabzon taraftarına son olarakta yazımda kullandığım yukarıdaki fotoğrafı hatırlatmak istiyorum. Kendi evinizde sizi susturmak bizim için büyük bir zevkti. Yukarıdaki fotoğrafı hediye kartpostal olarak Trabzonlu dostlarımıza(!) göndermek isterseniz kartın arkasına; "Trabzon taraftarına, Bojan Bogdanovic’ten sevgilerle…" yazmayı unutmayın.

Şimdi önümüzde kritik bir Panathinaikos maçı var. 2 Şubat Perşembe akşamı 20:30'da, Fenerbahçe Ülker Sports Arena'da oynanacak olan bu maçta yine salonu doldurup, takımımıza en büyük desteği vermemiz gerekiyor. Panathinaikos kendi evimizde yenebileceğimiz bir takım. Yeter ki oyuncular ve taraftarlar buna inansın. Mücadelenin biletleri biletix'ten satışa sunuldu. Zaman kaybetmeden almanızı öneririm.

27 Ocak 2012 Cuma

Damir Mrsic: "Başkanımızın olmaması içimi burktu"


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın efsane oyuncusu ve şimdiki takım menajeri Damir Mrsiç, yeni salonumuzun açılışında Başkanımız Aziz Yıldırım’ın olmayışının kendisini üzdüğünü söyledi.

Turkish Airlines Euroleague Top 16 G Grubunun 2. maçı olan EA7 Emperio Armani maçındaki atmosferi değerlendiren Takım Menajerimiz Damir Mrsic; “Her şey güzeldi. Ama başkan olsa daha güzel olurdu. Bu salonu hayal eden, projelendiren ve yapımını gerçekleştiren Aziz Yıldırım’dı. Salon açıldı ama o yoktu. Protokole baktığımda onu görememek içimi burktu. Orada olmasını isterdim. En yakın zamanda inşallah, bizim yanımızda yer alır. Kendisine sabır ve güç diliyorum. Hem kişisel olarak, hem bir Fenerbahçeli olarak onu özledim. Açılışta da Başkanımız da burada olmalıydı diye düşündüm. Ama şunu da eklemeliyim. Kendisi yanımızda olmasa da ruhu bizimle. Ondan güç almaya devam edeceğiz” dedi.

Yeni salonumuzun takımımıza ve Türk sporuna çok şeyler kazandıracağını da ifade eden Damir Mrsic; “Bunun için başta Murat Ülker ve ailesine teşekkür etmeliyiz. Onların özverisi bize bu tesisi kazandırdı. Maddi olarak kulübümüzü çok rahatlatacak, basketbola büyük bir kaynak olacak. Taraftarların yaratacağı atmosfer de çok etkili olacak. Salon hep dolacak, çünkü artık burası Fenerbahçe’nin evi” diye konuştu.

EA7 Emporio Armani maçında oyuncu olmayı ve sahada mücadele etmeyi çok istediğini de belirten Mrsic; “İçim yanıyor. Yeni salon Fenerbahçe’nin 100. yılında olacaktı ama yetişmedi. Tabi ki o ortamı görünce oynamayı istedim. Sahada her şeyi verebilirdim. Ancak oyuncularımız da gerekeni yapacaktır. Milano maçında belki biraz stres vardı. Bu nedenle iyi oynamadık ama hemen vites artırıp, çok daha iyi oynayacağız” diyerek sözlerini noktaladı.

Ülker Sports Arena, Fenerbahçemize hayırlı olsun

İlk gündeme geldiğinde sadece bir hayaldi bu salon. Gerçekleşmesi zor görülen bir hayal. Daha önce böylesi görülmemişti hiç. Bir spor kulübü amatör sporlarda kendisine ait, son teknolojik bir salonu "devlet desteği" olmadan yapabilir miydi ki? Birçok kesim "hayır" cevabını vermişti. Destek şart diye.. Evet destek şarttı ama bunun için devletin kapısını çalmadı Fenerbahçe. Basketbol Takımının ana sponsoru Ülker Grubuyla masaya oturdu. Başkanımız Aziz Yıldırım ve Murat Ülker oturup konuştular. Bu sadece Başkanımızın değil aynı zamanda Murat Ülker'in de yıllardır hayallerini kurduğu bir projeydi. Kimileri destek almak için devletin kapısını çalarken, sportif anlamda zaten güçlerini birleştirmiş olan iki dev Fenerbahçe ve Ülker bu kez çok daha farklı ve heyecanlı bir işe girmişlerdi. Türkiye'nin ilk, Avrupa'nın ise sayılı çok amaçlı kapalı spor salonunu yapmak için çalışmalara hemen başladılar. İlk önce salonun inşasının yapılacağı arazi Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından satın alındı. (Salonun bulunduğu arsa Fenerbahçe Spor Kulübüne ait) Ardından bu arazide salon inşaasına Ülker grubu başladı. 2008'de atılan temeller, 2012 yılının Ocak ayında yerini açılışa bıraktı. Hedeflenen açılış tarihinde biraz sapma olsa da bu muazzam salon sonunda bir Euroleague maçıyla Fenerbahçe'nin hizmetine sunuldu.

Gelelim salonun açılışına.. Gerçekten muazzam bir açılış oldu. Salon kapıları 17:30'da açıldı. Bunun nedeni aynı gün saat 18:00'de oynanacak olan İBB-Fenerbahçe futbol maçının salondaki dev skorboardtan canlı yayınlanacak olmasıydı. Salona giren herkese Ülker'in çeşitli ürünlerinden hediyeler verildi. Salondaki restaurantta ilk maçta oldukça ilgi odağı oldu. Salona giren hemen hemen tüm taraftarlar öncelikle salonda bir tur atıp ardından futbol maçını izlemek için yerlerine oturdular. Salona konulan ses sistemide gerçekten çok başarılıydı. Her ne kadar futbol takımının maçı kaybetmesi biraz salonda moralleri bozsada açılış heyecanının ve coşkusunun önüne geçemedi. Salona getirilen orkestra, maç öncesinde taraftarları coşturdu. Oyuncularımız sahaya anons edilmeden önce çeşitli ışık ve video gösterileri yapıldı. Dev skorboardta açılış için hazırlanan özel klipler gösterildi. İşte büyük alkış alan o iki klip:




"Her iki video; facebook.com/UlkerSportsArena'dan alınmıştır"

Bu video gösterilerinin ardından ise oyuncularımız sahaya ışık gösterileri eşliğinde teker teker çağrılarak büyük alkış aldılar. Salonumuzun açılışına Euroleague Başkanı Jordi Bertomeu'da katıldı.

Şunu belirtmek istiyorum ki, en büyük hayalim NBA salonlarından birine gidip orada maç izleme keyfini yaşamaktı. Ancak Fenerbahçe Ülker Sports Arena ile bundan vazgeçtim. Şimdi tek dileğim bu salonda Fenerbahçemizin Avrupa Şampiyonluğunu kazandığına şahit olmak. NBA konforunu ve keyfini Amerika'ya gitmeden yaşayacağımız muazzam bir salon olmuş. Akustiği gerçekten çok iyi düşünülmüş. Taraftar grubu az sayıda olsa bile tezahüratlarda ses çok daha etkili ve fazla çıkıyor. Tribünlerin sahaya yakın olması bu salonda maç yönetecek hakemleri ve maç oynayacak rakip oyuncuları oldukça fazla etkileyecektir. Bu salonla artık takımımızın "basketbol taraftarı"da oluşacaktır.

Bu salona her Fenerbahçelinin hayatında bir kere bile olsa gitmesini tavsiye ederim. İçeriye girdikten sonra inanın dışarı çıkmak istemiyorsunuz. Arena'nın görkemine kendinizi kaptırı veriyorsunuz. Bu salon öncelikle tüm Fenerbahçe camiasına ve taraftarlarına sonrada Türk Basketboluna hayırlı uğurlu olsun. Başta başkanımız Aziz Yıldırım olmak üzere Murat Ülker'e ve yapımında emeği geçen usta başından, mühendisine kadar herkese sonsuz teşekkürler. Bu harika salonu bizlere kazandırdıkları için..

Fenerbahçe Ülker'in ve taraftarlarının kalbi, bundan sonra Fenerbahçe Ülker Sports Arena'da atacak.


26 Ocak 2012 Perşembe

Ülker Sports Arena'ya galibiyetle "Merhaba" dedik


Dün akşam Turkish Airlines Euroleague Top 16 G Grubu 2. Hafta maçında Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, İtalyan temsilcisi EA7 Emporio Armani Milano ile yeni salonumuz Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da karşılaştı. Fenerbahçe Ülker Sports Arena'nın açılış maçı olma özelliği taşıyan bu önemli gecede Sarı-Lacivertli Ekibimiz baştan sona kafa kafaya giden maçı 65-63'lük skorla kazanarak Top 16 gruplarındaki ilk galibiyetini aldı. Salonun açılışını sizlere ayrı bir yazı olarak aktarmak istiyorum. Bu nedenle bu yazıma salonun açılışını eklemek istemedim. Bu yazıda maçın değerlendirmesini yapmak daha doğru olacaktır.

Öncelikle maçın düşük skorlu geçmesinden başlamak istiyorum. EA7 Emporio Armani için bu çok büyük bir handikap olmasa da normal sezonu 78.5 sayı ortalamasıyla oynayan Fenerbahçe Ülker için bu epey düşük bir skor oldu. Elbetteki bunun bazı nedenleri vardı. Öncelikle yeni salon bu konuda ilk sırayı almakta. Yeni bir salon, yeni tribünlere karşı, taraftarında ilk kez organize olduğu bir maçta çok yüksek bir skor beklemek açıkçası çok ütopik olurdu. Üstelik salonun yeni açılmış olmasından dolayı potalarında oldukça sert olmasıda bu duruma sebep oldu. Diyeceksiniz ki; "potanın serti, yumuşağı mı olur?" Evet, olur efendim. Özellikle yeni potalarda çember hiçbir darbeye (smaç vb.) maruz kalmadığı için oldukça serttir ve atılan her topta çemberde esneme olmaz. Ancak zamanla bu potada basketbol oynandıkça, çember esnemeye başlar. Esneklikten kasıt atılan toplar çembere her çarptığında çemberde belli bir miktar esneme olacağından skor üretmek kolaylaşır. Ancak dünkü maçta potalar oldukça sert olduğundan bir çok top normalde pota önüne düşmesi gerekirken potadan oldukça uzak ve kenarlara düştü. Çemberde esneme olmadığı içinde çembere çarpan her top hız kaybedeceğini sertliğin etkisiyle hız kazanıp potadan geri döndü. Elbetteki oyuncularımızında henüz potalara tam olarak alışık olmamasıda skorun düşük kalmasında önemli bir rol oynadı.

Gelelim maçın değerlendirmesine. Tüm bu etkenleri göz önüne aldığımızda maçın dengeli ve başabaş başlaması beklenen bir durumdu. EA7 Emporio Armani belkide şu anda Euroleague'deki takımlar arasında CSKA Moskova'nın ardından en çok kariyere ve yıldız oyuncuya sahip olan takım olmasına karşın çok dağınık ve takımdaşlıktan uzak bir görüntü çiziyordu. Ancak dün akşamki maçta biraz olsun kendilerini toparlamış olarak gördüm. Ancak şu çok açık ki coach Sergio Scariolo ile takımın yıldızları arasında ciddi bir güvensizlik sorunu var. Bu takımın olması gereken seviyesinden çok daha gerilerde gözükmesine neden oluyor. Biz ise maça yeni salonun vermiş olduğu moral ve istekle hızlı başladık. Ama hücumda topu bir türlü öldüremedik. Karşılıklı basketlerle geçen maçın ilk periyodunu Bojan Bogdanovic'in serbest atışlardan bulduğu sayılarla 2 sayı önde tamamladık.

İkinci periyot son periyoda oranla daha skorlu geçti. Ancak şunu göz ardı etmek olmaz; ilk yarı boyunca yanlış hatırlamıyorsam sadece 3-4 tane asist yaptık. Milano 7-8 tane olması lazım. Bu kendi evimizde oynadığımız bir maçta yapılmaması gereken çok düşük bir yüzde. Özellikle bu sezon guard pozisyonundan çok fazla katkı alamıyoruz asistlerde. Curtis'ın oyun kurma gibi bir opsiyonu ne yazıkki yok. Topu eline aldı mı kendine bire bir yaratıp potaya gitmeyi seven bir oyuncu. Roko'da keza aynı şekilde çok fazla topla oynamayı seven bir guard. Ancak Roko için ufak bir parantez açmakta fayda var. Dün akşam asist ve serbest atışlarda kötü olsada çok akıllı bir oyun oynadı. Sakatlık dönüşü skor anlamında iyi verim vermesi sevindiriciydi. Hakkını yememek lazım. İkinci periyoda tekrardan dönecek olursak maç boyunca olduğu gibi yine karşılıklı basketlerle ve hücumdan karşılıklı boş dönmelerle geçti. Ancak periyot sonunda Kaya'nın dışarı çıkan topu uçarak oyuna sokması ve atağın sonunda Ukic'in bulduğu üçlükle soyunma odasına önde gitmemiz dün akşamın en güzel hareketiydi. Kaya belki çok fazla skor katkısı vermiyor ama savunmada Vidmar ile birlikte çok büyük efor sarfediyor ve yüreğini koyuyor.

Üçüncü periyotta ne hikmetse ilk yarıda olduğu gibi yine Marko Tomas'ın turnikesiyle başladı.. Ancak bu periyotta Mancinelli-Fotsis ve (nedense her rakibimizin skor anlamında en kötü oyuncusu hep bize karşı yıldızlaşır :S) Mason Rocca ile sayılar bulan Milano bizim skoru açmamıza bir türlü izin vermedi. Taraftar desteğinide arkasına alan takımımız sonraki bölümde savunma direncini artırıp arka arkaya isabetlerle farkı 6’ya çıkardı ancak yukarıda saydığımız oyunculardan gelen skor katkısı farkın açılmasına engel olunca üçüncü periyodu sadece üç sayılık farkla önde tamamladık.

Maçın final periyodunun ilk dakikalarında Bojan Bogdanovic ve Emir Preldzic ile üstünlüğümüzü koruduk. Kaya'nın hücumda bitirdiği sayı ile farkı 6’ya yükselttik. Bu dakikadan itibaren yine sert savunmaya başlayan takımımıza karşı İtalyan temsilcisinin Fotsis’in uzak mesafeli atışı ile bulduğu sayı maça tutunmalarını sağladı. Ancak Kaya ve Emir ikilisini hücumda da iyi kullanıp farkı 8 sayıya kadar açmıştık. Tam artık bu iş burada bitiyor. Vurup geçeriz diye düşünürken arka arkaya yediğimiz 5 sayı ve kontrolsüz hücumlarımız farkın yine erimeinde önemli rol oynadı. Maçın son anlarında yine klasik Fenerbahçe izledik. Koç Spahija'nın molada çizdiği oyunu gerçekleştiremedik. Emir'in topu alması gerekirken Tomas'a verdik topu. Tomas zamanı eritip içeriye yüklendiğinde ise çok ama çok yanlış bir tercihle topu potaya atmak yerine Kaya'ya pas vermeyi seçti ve atış kullanmadan süre doldu. Bu şu demek oluyordu: EA7 Emporio Milano'ya on hücum için 3.7 saniye süre verdik. Son topu yine iyi savunamadık, boş atışı verdik rakibe ama artık yeni salonun açılışından olsa gerek şans bu gecelik bizden yanaydı ve top çemberi dolaşıp çıkınca 2 sayılık farkla sahadan galibiyetle ayrıldık. Spahija'nın maç sonlarındaki etkisizliği artık sabır taşırmaya başladı. Yine çok kritik bir hücumu değerlendiremeyip, rakibe son topta boş atışı verdik. Bu maçta canımız yanmadı ama Top 16'dan ilerisini hedefliyorsak özellikle maç sonlarını daha iyi oynamamız gerekiyor.

Oyuncu performanslarına gelecek olursak; ilk önce Bojan Bogdanovic ile başlamak gerekiyor. Normal sezonda iç sahada 8.4 deplasmanda ise 16.1 sayı ortalaması ile mücadele etmişti. Dün akşam yeni salonda oynamanın vermiş olduğu heyecan ve hırsla Bojan deplasmanlarda gösterdiği performansı bu kez ev sahibi olduğumuz maçta gösterdi. Maçta attığı her sayıdan sonraki hareketleri bu maça çıkarken kendini ne kadar iyi hazırladığının ve hırsının bir göstergesiydi. 17 sayıyla maçın ve takımımızın en skorer oyuncusu oldu. Daha da önemlisi takımımız adına hücumda sorumluluk alınması gereken zamanlarda o sorumluluğu aldı ve çok kritik basketlere imza attı. Dün akşamın bir diğer başarılı ismi Roko Ukic oldu. Yukarıda kısa olarak bahsettiğim gibi asist ve serbest atışlar dışında gayet başarılı bir maç çıkardı. Hücumda çok akıllı hamlelerle potaya gitti. Rakibi faul sıkıntısına soktu. 16 sayıyla çift haneli sayılara ulaşan son oyuncumuz oldu. Bu maçla ilgili coach'a da değinmek istiyorum. İkinci yarı Oğuz ve Vidmar'a bir saniye bile süre vermedi. Oğuz ilk yarıda bana göre gayet iyi bir performans ortaya koymuştu. Belki bu maç için savunmada iyi bir ikili olan Kaya-Gist kombinasyonunu bozmak istemedi ama bu oyunculara da yer vermesi gerektiğini düşünüyorum. Dün akşam unutkanlıkla ilgili coach'u eleştireceğim en önemli konu Engin Atsür meselesi. Ukic'in yorulduğu zamanlarda oyuna giren Curtis'ın hücum anlamında hiçbirşey üretmemesine rağmen Engin gibi bir oyuncuyu sahaya sürmemek anlatılabilir bir durum değil. Üstelik Roko ve Curtis'ten hiçbir asist katkısı da alınmamışken kenarda asist potansiyali ve oyun kurma zekası üst düzey olan bir oyuncuyu oturtmak izah edilebilir bir durum olamaz. Ancak sakatlığı varsa o zaman bu eleştirim için özür de dilemesini bilirim ama maç boyunca Engin'le ilgili hiç bir sakatlık haberi duymadım. Maç önceside ısınırken hiçbir problemi yoktu. Spahija'nın artık takımdaki oyuncuları iyi tanımasının vakti geldi de geçiyor bile. Curtis'le hücum kuramadığımızı gördüğü halde Engin'i kenarda oturtması bana göre Spahija'nın Engin'i tanımadığı anlamına geliyor.. Potansiyali yüksek olan bir oyuncuyu sakatlık sorunu yoksa sahada oynamaması zarardır.

İyisiyle kötüsüyle bir maçı daha kazandık ve Top 16'daki ilk galibiyetimizi aldık. Oynanan oyun genel olarak pek tatmin etmesede herşeyin ilklerinin yaşandığı bir akşamda bunu doğal karşılamalıyız. Dün akşam @FBahceUlker_ twitter adresinden yayınlanan maçın ilklerini ben de buraya ekleyip yazımı tamamlamak istiyorum. Yeni salonla ilgili yazımı daha sonra yazacağım. Hepinize basketbolla dolu günler diliyorum.

- Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da ilk basketi oyuncumuz Marko Tomas attı. (İlk Periyot, 09:45)
- Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da ilk serbest atıştan basketi Takım Kaptanımız Ömer Onan attı (İlk Periyot, 01:32)
- Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da ilk üç sayılık basketi EA7 E.Armani'den Drew Nicholas attı. (İkinci Periyot, 09:35)

16 Ocak 2012 Pazartesi

Taraftarlarımız kombine fiyatlarını yüksek buldu


Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da geçerli olacak olan 2011/2012 sezonu Erkek Basketbol Kombineleri bir ay önce satışa sunulmuştu. Kombineler satışa sunulduğunda ise fiyatlarla ilgili birçok olumlu veya olumsuz görüş ortaya atılmıştı. Bizde siz değerli okurlarımıza kombine kartların fiyatlarıyla ilgili bir anket sorusu yöneltmiştik. 25 gündür devam eden anketimiz bugün itibari ile son buldu. İşte anket sonucu ve detayları;

"KOMBİNE FİYATLARINI NASIL BULDUNUZ?"
Fiyatlar gayet uygun ----------------- 22 oy - 14%
Daha uygun olabilirdi --------------- 45 oy - 28%
Normal standartların üstünde ----- 29 oy - 17%
Çok pahalı ----------------------------- 68 oy - 41%
Toplam Oy -------------------------- 164 oy -100%

Kombine kartlarla ilgili şu bilgileri de size vermek istiyorum; Bu sezon satılan kombine sayısı 4000'i geçmiş bulunmakta. Fiyatların yüksek olmasına rağmen bu sezon, geçtiğimiz sezondan daha fazla kombine satıldı. Salondaki birçok locanında satıldığı söyleniyor. Ayrıca Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da geçerli olacak olan 2. faz kombine satışları 18 Ocak Çarşamba günü başlıyor. Arena bilet gişesinden 10:00-19:00 saatleri arasında yapılacak satışlar 22 Ocak Pazar gününe kadar devam edecek. Arena'dan kombine almak isteyenler varsa daha geç kalmadınız..

13 Ocak 2012 Cuma

Önümüzdeki sezon Euroleague'de statü değişiyor


Basketbolun Avrupa’da, kulüpler bazındaki en büyük organizasyonu olan Turkish Airlines Euroleague’de 2012-2013 sezonundan itibaren yeni bir format uygulanacak. Euroleague Yönetiminin açıkladığı yeni statüye göre, Normal sezon öncesi oynanan ön eleme turu maçları tek ayaklı olacak. 8 takımın yer alacağı ve turnuva formatında yapılacak ön eleme maçları sonucunda bir takım (şu anki statüde 2 idi) normal sezon gruplarında yer alma hakkını elde edecek.

24 takımlı 4 gupta oynanan normal sezon maçlarında herhangi bir değişiklik yapılmayacak. Dört grupta mücadele edecek olan 6'şar takımdan başarılı olacak olan ilk dört takım, Top 16 gruplarına yükselecek.

Asıl önemli değişiklik ise Top 16 gruplarında yapılmış. Açıklanan yeni statüye göre, Top 16'ya yükselen 16 takım E ve F grupları olmak üzere iki ayrı gruba ayrılacak (Şu an uygulanan statüde kura çekimi ile dört yeni grup oluşturuluyordu) Bu yeni uygulamada, Top 16 gruplarını belirlemek için yeni bir kura çekimi de olmayacak. Eşleşmeler şu şekilde oluşacak:

Grup E: A1, B2, C3, D4, C1, D2, A3, B4
Grup F: B1, C2, D3, A4, D1, A2, B3, C4

Bu gruplardan çeyrek finale uzanan yolu, şu anki statüde uygulanan 6 maçlık ikinci grup maçları yerine toplam 14 maçlık bir periyot belirleyecek. E ve F gruplarında ilk 4 sırayı alan takımlar çapraz eşleşme sonucunda çeyrek finalde (Top 8) karşılaşacak. 5 maçlık çeyrek final serilerinde 3 galibiyete uzanan takım Final Four’a kalacak ve şampiyonluk için mücadele edecek.

Önümüzdeki sezondan itibaren uygulanacak bir diğer değişiklik de maç günlerinde yaşanacak. Turkish Airlines Euroleague maçları, yeni sezondan itibaren, çarşamba ve perşembe günleri yerine perşembe ve cuma günleri oynanacak. Böylece bu sezon başı denenen cuma maçları, yeni sezondan itibaren her hafta uygulanmış olacak.

9 Ocak 2012 Pazartesi

Beko Allstar 2012 oylaması sürüyor


Beko Allstar 2012 oylaması devam ediyor. Oylamada son durum şöyle:

Türk Karması
Oyun Kurucu Guard: % 24,4 | 1906 adet -- Can Akın - Beşiktaş Milangaz (Bu kategoride oylarımızı Engin Atsür'e verelim.)
Skorer Guard: % 43,2 | 3283 adet -- Ömer Onan - Fenerbahçe Ülker
Kısa Forvet: % 44,9 | 3388 adet -- Emir Preldzıc - Fenerbahçe Ülker
Uzun Forvet: % 44,6 | 3393 adet -- Furkan Aldemir - Galatasaray Medical Park (Bu kategoride Kaya Peker var. Karar sizin.. )
Pivot: % 38,8 | 2995 adet -- Oğuz Savaş - Fenerbahçe Ülker

Yabancılar Karması:
Oyun Kurucu Guard: % 36,1 | 2730 adet -- Jaka Lakovic - Galatasaray Medical Park (Bu kategoride Roko Ukic ve Curtis Jerrells'tan birine oy veriyoruz.)
Skorer Guard: % 34,1 | 2637 adet -- Sasha Vujacic - Anadolu Efes (Bu kategoride Fenerbahçeli oyuncu yok.)
Kısa Forvet: % 31,1 | 2401 adet -- David Hawkins - Beşiktaş Milangaz (Bu kategoride Bojan Bogdanovic'e oy veriyoruz.)
Uzun Forvet: % 31,2 | 2413 adet -- James Gist - Fenerbahçe Ülker
Pivot: % 39,7 | 3059 adet -- Mensah Bonsu - Beşiktaş Milangaz (Bu kategoride de Fenerbahçeli oyuncu yok.)

Yukarıdaki sıralama şu anda oylamada kendi kategorilerinde ilk sırada yer alan oyuncuları gösteriyor. Türk Karmasında "OYUN KURUCU GUARD" pozisyonunda ve "UZUN FORVET"te takımımızdaki oyuncular ilk sırada yer almıyorlar. Oylarınızı onlara verebilirsiniz. Yabancılar karmasında da "OYUN KURUCU GUARD" ve "KISA FORVET" mevkiilerinde de yer alan oyuncularımıza oy vererek onları ilk sıraya taşıyabiliriz. İlk sırada bulunan oyuncularımıza zaten herkes yine oy verecektir.. Söylememe gerek yok..

Oy kullanmak için; http://www1.tbl.org.tr/beko/allstar_...ezon=2011-2012

8 Ocak 2012 Pazar

"4000 kere maşallah"


Kaç yıldır sarı lacivertli camianın içindesin?
"Bu sezon Fenerbahçe’de altıncı senem. İnşallah basketbolu Fenerbahçe’de bırakmak istiyorum, bu benim için büyük bir onur."

Üçlük konusunda çok başarılısın. Bu özelliğin eskiden beri gelen bir şey mi?
"Bu durum Fenerbahçe’ye geldiğimden itibaren gelişti. Önceden daha çok savunmaya yönelik oynardım, Fenerbahçe’ye geldiğimden beri şut konusunda kendimi çok geliştirdim. Çünkü daha çok top kullanmaya başladım."

Sen savunmayı da iyi yapıyorsun, hücumu da.. Bunu nasıl başarabiliyorsun?
"Şu anda futbolda da, basketbolda da en değerli oyuncular, sahanın iki tarafında iyi oynayabilen oyunculardır. Eskiden ise oyuncular tek taraflı oynarlardı. Şimdi üst düzeyde kalmak için iki tarafı da iyi kullanmak gerekir. Takım sporlarının hepsinde bu böyle oldu".

Çok hızlısın, bu nedenle fast-break’lerde başarılı oluyorsun. Merak edip hiç süratini ölçtün mü? Yani, kronometre tuttuğun oldu mu?
"Yok, hiç denemedim. Ama gençken, -yani 20’li yaşlarda- çok daha hızlıydım. 21-22 yaşımda 100 metrede rakibim yoktu. Allah vergisi bir kuvvet var sanki. Özellikle kısa mesafede oldukça iyiyim".

Milli formayı kaç kez giydiğini hatırlıyormusun?
"Sanırım 200’e yaklaşmıştır.. Hem A milli takım, hem de Ümit milli takım forması ile çok sayıda maç oynadığımı düşünüyorum".

4000’e ulaşan sayını üçlükten mi kaydettin? Fenerbahçe’nin tarihine geçmek nasıl bir duygu?
"Evet, çok ilginçtir 4000. sayım üçlükle oldu. Bu konuda maçtan hemen önce bilgim oldu, daha öncesinde haberim yoktu. ’3997 sayın var şu anda 3 sayı daha atarsan 4000 sayı atmış olacaksın’ dediler. Ben de ilk defa orada öğrendim, o güne kadar takip edipte saymamıştım. Ama güzel bir şey tabii. Hele bu üçlükle Fenerbahçe tarihine geçmek bambaşka bir duygu."

Çocukların var biliyoruz, peki onların da babaları gibi olmalarını ister misin?
"Tabii ki isterim. Ama yetenekli olmalarından ziyade çok da istemeleri gerekir.. Onlar istekli ve çalıştıkları sürece, ben de onlar için elimden geleni yaparım."

Benim bir tespitim var bu konuda. Genelde iyi futbolcuların çocukları iyi futbolcu olmayabiliyor, ancak basketbolcuların çocuklarında bu oran daha yüksek. Ne dersin?
"Evet, birçok örnekler var. Doğru da söylüyorsunuz, ama bu konuda istatistiki bir bilgim yok. Dediğim gibi burada önemli olan çocuğun istemesi. Siz ne kadar zorlarsanız zorlayın o istemedikçe çok başarılı olmayacaktır".

Günümüzde sembol oyuncuların yeri ayrı hale geldi. Örneğin futbol takımımızda Alex de Souza, Volkan Demirel kulüpleriyle sembolleşen isimler.. Sen de basketbol takımımızda sembol olan ismimiz oldun bu anlamda. Bu konuda neler söylemek istersin?
"Basketbolda bu anlamda sembol sporcu olabilmek benim için gurur verici.. Bu büyük camia da böyle anılmak, burada basketbolu sonlandırmak benim de istediğim tek şey."

Taraftar da her koşulda yanınızda, takıma çok büyük destek veriyorlar. Bu konuda neler söylemek istersin?
"Evet, şimdi yeni salonumuz da açılıyor inşallah. Orada oynamaya başladığımızda da atmosferin şimdikinden daha iyi olacağına eminim.. Orası bizim mabedimiz olacak.. Bizim için taraftar çok önemli.. Zaten Fenerbahçe seyircisi de hep destek veriyor, Böylece yenilmesi zor bir takım oluyoruz.. Ataşehirde’ki yeni salonumuzda tribün sahaya daha yakın, akustiği de çok iyi, inşallah seyirciyle bir bütün olup Fenerbahçe için başarılı sonuçlar alacağız".

Final Four için seyirci bakımından endişeleriniz var mı?
"Geçen sene biz o rekoru kırdık.. Sinan Erdem’de oynadığımız maçlarda Avrupa’da seyircisi en fazla olan takım olduk. Euro League maçları seyircinin de hoşuna gitti. Devamının geleceğine de eminim"

Sakatlar iyileşti.. Engin, Mirsad, Marko Tomas da takıma katıldı. Onların da "Final Four" yolunda katkıları olacaktır muhakkak değil mi?
"Tabii, aslına bakarsanız sezona iyi bir başlangıç yapamadık ama tabiiki sonuna kadar zorlayacağız, sakat arkadaşlar da dönünce en önemlisi de Final Four için Ocak, Şubat ve Mart aylarında formumuzu en üst düzeye çıkarmak için elimizden geleni yapacağız ve inşallah da hedefimize ulaşırız".

Sence NBA’dan gelen oyuncuların Türk oyunculara katkısı oldu mu?
"Tabii, artık NBA her ülkeden oyuncu alıyor. Çünkü NBA’in tüm dünyaya yayılması amaçlanıyor. Buradan NBA’ye giden her oyuncu oynadıkça ben çok mutlu oluyorum. Türk sporu için de. İnşallah orada kalıcı olurlar, değişmez oyuncuları olurlar. Bunun için de çok çalışmaları gerekiyor. Hidayet, Mehmet ve Ersan uzun süre oynadılar orada, şimdi Ömer Aşık yavaş yavaş oynamaya başladı. Semih inşallah biraz daha dakika alır. Yani önemli olan gidip orada kalabilmek, sahanın içinde çıkıp oynayabilmek"

Senin böyle bir isteğin oldu mu?
"Yok. Yani benim 20’li yaşlarımda NBA bu kadar çok oyuncu almıyordu Avrupa’dan. Şimdi daha çok açıldı o kapı. Şimdi daha çok gelişti her şey internet ile birlikte. Artık istediğiniz oyuncunun videolarını internet üzerinden izleyebiliyorsun, canlı izleyebiliyorsun..Önceden oyuncu kasetlerini bulmak dahi hayli zordu".

Yeni bir transfer ilave yapılacak mı kadroya?
"Bildiğim kadarıyla yok, zaten sakat oyuncularımız da düzelince kadromuz bir hayli genişleyecek".

Peki gençlerden gelecek vaad edenler var mı?
"Berkay var altyapıdan bize gelen. Metecan var o da çok yetenekli,16 yaşında daha. Onların ilerde başarılı olacaklarına yürekten inanıyorum"

Özel bir rejim yapıyor musun?
"Yok, özel bir rejim kullanmıyorum.Yani eskiden beri kendime dikkat ediyorum..Mutlu ve düzenli bir aile yaşamım var. Basketbolu kendimi bildim bileli böyle tempolu oynuyorum. Artık bu bir alışkanlık oldu.. Allah güç verdiği sürece de hep böyle devam edecektir."

Fenerbahçe Gazetesi

Bitirici darbeyi vuramadık


Beko Basketbol Ligi'nin 14. Haftasında Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Caferağa Spor Salonu'nda Anadolu Efes'i ağırladı. Galatasaray maçında çıkan seyirci olayları nedeniyle ceza aldığımız için salona sadece 14 yaşını doldurmamış olan çocuklar ve bu çocuklara refakat edecek olan bayan taraftarlar alındı. Ömer Onan, Roko Ukic ve Engin Atsür'ün sakatlıkları nedeniyle oynamadığı maçta Sarı-Lacivertli Ekibimiz 83-90'lık skorla sahadan mağlup ayrıldı.

Öncelikle şunu belirtmek istiyorum. Dün oynanan maçta savunmamız inanılmaz yumuşak kaldı. Anadolu Efes'in hücum potansiyali dün normal zamandakine oranla çok daha düşük iken takımımızın savunma sertliğini koyamaması ,Efes'in kolay sayılar bulmasına neden oldu. Tabiki Efes adına dün ekstra bir oyuncu sahadaydı. 1990 doğumlu Osman Gökhan Şirin.. Çok kritik anlarda bulduğu iki üçlük isabetle takımı adına büyük bir katkı yaptı. Ancak Efes adına bir isim varki, yaşına rağmen dün takımını harika yönetti. Kerem Tunçeri dün, Beşiktaş'ta oynadığı yıldan sonra ilk defa 30 dakika üzerinde süre aldı. Kaydettiği 19 sayıyla takımının en skorer ismi oldu. Ancak yaptığı 6 asisti de gözardı etmemek lazım.. Dedim ya savunmamız çok yumuşak kaldı diye, Efes'in uzunları pota altımızdan 40 sayı buldular. Özellikle Vidmar'ın yine maçın ilk 1 dakikasında iki faul alıp kenara gelmesi daha maçın başında savunma direncimizi kırdı.

Efes karşısında uzun zaman sonra üç sayılık atışlarda gayet iyi bir oran yakaladık. 9/17'lik toplam isabet oranı bu sezon çok fazla görmeye alışık olmadığımız bir oran. Özelliklede Curtis'in 5/5 isabet oranıyla oynaması en dikkat çekici noktamızdı. Curtis'e dünkü oyunu için ayrı bir parantez açmak lazım. O nedenle onu sonraya bırakıyorum. Kısalarımızın savunmadaki direncini dün ne yazıkki uzunlarımızdan göremedik. Özellikle Bojan, Hakan, Curtis üçlüsü sahada oldukları süre içerisinde çok etkili savunma yaptılar. Bir de Vujacic oyundayken onu tutan her oyuncumuz kendisini başarılı bir şekilde markaj altına aldı. Vujacic'i maçın ilk yarısında oyuna sokmadık. Erken faul problemine sokup uzun süre kenarda oturmasını sağladık. Spahija'nın bu stratejisini de alkışlamak lazım. Kerem'i tek oyun kurucu olarak bırakmayı başardık ama Kerem'in iyi oyununu ne yazık ki hesaba katamadık. Tomas hala sakatlığının etkilerini tam olarak üzerinden atamadığı için sahada oyunun her iki tarafında o görmeye alışkın olduğumuz mücadelesini yansıtamıyor. Emir ise üç maç oynamamanın vermiş olduğu dezavantajlardan ötürü dün vasat bir görüntü çizdi. Her ne kadar 7 tane harika asist yapmış olsada 2/7'lik saha içi isabet oranı Emir kalitesindeki bir oyuncu için çok ama çok kötü bir oran. Üstelik kritik anlarda kaçırdığı iki serbest atışta, Emir'den beklenmeyecek hatalardı.

Dün Anadolu Efes çok dar bir rotasyonla sahaya çıktı. Sadece 10 oyuncuyla sahaya çıkan Lacivert-beyazlılar Doğuş ve Cenk dışındaki 8 oyuncudan skor katkısı aldılar. Bu 8 oyuncudan dördü çift haneli sayılara ulaştı. Takımımız ise sahaya 12 oyuncuyla çıkmasına rağmen 4 oyuncusundan skor katkısı alamadı. Berkay ve Erbil hiç süre almadılar. Ama Hakan ve Gist'in sahada kaldıkları süre boyunca hiç skor katkısı vermemiş olmaları gerçekten kazanabileceğimiz bir maçı kaybetmemizde önemli bir rol oynadı. Üstelik takımımızda sadece 3 oyuncu çift haneli skor katkısında bulunmuşken.. Dün 2-3 kez geriden gelip sayı farkını bire indirmemize rağmen, Efes'e bitirici darbeyi bir türlü vuramadık. Farkı her bire indirdiğimiz anda Efes'e iyi savunma yapıp hücumdan boş dönmelerini sağladık. Fakat hücumu iyi değerlendiremeyip, yanlış tercihler ve top kayıpları nedeniyle skorda bir türlü öne geçemedik. Bizim yapamadığımızı her boş döndüğümüz hücumdan sonra seri yakalayıp farkı yine açmayı başaran Efes yaptı. O anlarda öne geçseydik inanın şu anda galibiyetimizi yorumluyor olurduk.

Curtis'e dünkü oyunu için ayrı bir paragraf açmak lazım demiştim. Geldiği günden beri çok fazla eleştirilen (bende çok eleştirdim) hakkında çok fazla yorum yapılan bir oyuncuydu Curtis. Anadolu Efes karşısında 36.19 dakika süre aldı. Bu Fenerbahçe takımında son yıllarda hiç görmediğimiz bir süre. Genelde bir oyun kurucu max. 25 dakika süre alıyordu. Ancak Engin, Ömer ve Ukic'in sakat olduğu bir maçta asıl mevkii guard olan iki oyuncuyla sahaya çıkmamız Curtis'ın işini bir kat daha zorlaştırmıştı. Ancak dün inanılmaz bir Curtis izledik. Bizi hücumda ayakta tuttu, savunmasıyla rakibine zor anlar yaşattı. Adeta tek başına galibiyeti istedi. 29 sayı, 5/5 üç sayı isabetiyle, 5/9 saha içi, 4/7 serbest atış isabetleri ve 4 asistlik bir performansla oynadı. Kritik anlarda çok önemli sorumluluklar aldı. Olympiacos maçından sonra ilk kez ben bu formayı hak ediyorum mesajı verdi.

Son olarakta tribünlere değinmek istiyorum. Öncelikle salona giden ve dolduran tüm bayan ve çocuk taraftarlarımızı kutluyorum. Fenerbahçe'nin büyüklüğünü kadın, erkek, genç, yaşlı ve
çocuk fark etmeksizin yine herkese en iyi şekilde gösterdiler. Ancak bayan okurlarımız lütfen kızmasınlar bana ama tribünler sadece bayanlarla ve çocuklarla ne yazık ki "atmosfer olarak" etkili olamıyor. Dün bunu çok açık bir şekilde bir daha gördük. Yapılacak bir tezahürat, rakip hücumdayken yapılacak şiddetli bir ıslık basketbolda oyunu doğrudan etkileyen faktörlerdir. Ancak bunları dünkü maçta ne yazık ki göremedik.

Sonuç olarak normal şartlar altında bu maç Arena'da oynanmış olsaydı ve salona girişte kadın, erkek, çocuk ayrımı olmasaydı biz bu maçı "farklı" bir şekilde kazanırdık. Ancak olmuşla ölmüşe çare yok. Tüm takımı ve salona giden taraftarlarımızı bir kez daha kutluyorum.. Hepsinin canı sağolsun..

6 Ocak 2012 Cuma

Fenerbahçe üzerinde oynanan oyunlar

Öncelikle dün yaşanan süreci, en başından beri dikkatle takip ettim. Bu yazıyı dün akşam yazmak istiyordum fakat kafamda o kadar çok karmaşık olay vardı ki, onları bir araya getirip toparlayamadım. Dün akşam kafamı yastığa koyduğumda, o kafamdaki karma karışık olan tüm olayları teker teker analiz etme ve bunlardan bir sonuç çıkarmaya çalıştım. Bugün de kendi analizlerimi sizlerle paylaşmak için bu yazıyı yazmaya karar verdim. Yazı biraz uzun olabilir. Bunun için öncelikle sizden özür diliyorum.

Öncelikle dün TBF'nin internet sitesinden saat 13:55'te "TBF Disiplin Kurulu kararları" başlığı altında, disiplin kurulunun kendisine verilen raporlar doğrultusunda almış olduğu kararlar açıklandı. Alınan kararlardan biri de geçtiğimiz hafta Sinan Erdem'de oynanan Galatasaray maçında yaşanan olaylarla ilgili karardı. Bu maçtan dolayı Disiplin Kuruluna 14 maddelik bir rapor sunulmuş. Şimdi sırasıyla bu verilen kararları değerlendrelim.
a-Rakip takım sporcuları ısınmak için sahaya çıktıklarında, Fenerbahçe Ülker taraftarları tarafından rakip takım yarı sahasına yabancı madde atılması ve sporcuların ısınmalarının engellenmesi,
Bu ilk madde. Burada asla taraftarın yaptıklarını savunmayacağım. Yapılan yanlış bir hareket. Her ne durumda olursa olsun sahaya yabancı madde atımı ve küfür yapılmamalıydı.. Yapılmamalıydı ama bu ülkemizde oynanan ve branş farketmeksizin tüm derbilerde yaşanan bir olaydır. Bu sezon Sinan Erdem'de oynadığımız Beşiktaş maçında da, geçen sene final serisinde oynadığımız Galatasaray maçında da tüm deplasmanlarımızda oyuncularımız sahaya çıkarken toplu halde küfür yemişler, bunun yanı sıra sahaya bozuk paradan çakmağa kadar birçok yabancı madde atılmıştı. Diyeceğim şudur ki bu istenmeyen olaylar her derbi maçta yaşanmaktadır. Ancak federasyon bu zamana kadar, bu olayların yaşandığı hiçbir maça saha kapatma cezası vermemiştir.
b-Yine müsabaka öncesinde Fenerbahçe Ülker taraftarları tarafından toplu olarak küfürlü tezahüratlarda bulunulması, bu eylemler nedeniyle 1. anonsun yapılması,
c-Hava atışından hemen önce Fenerbahçe Ülker taraftarlarının sahaya yabancı madde atmaları neticesinde 2. kez anons yapılması,
Bu zamana kadar hiçbir Avrupa Ligi'nde ve ülkemizdeki liglerde ben maç başlamadan önce 2 defa "resmi" anons yaptırıldığını görmedim. Göreniniz, duyanınız varsa lütfen yorum bölümüne yazsın. Bilmiyorsam bende öğrenmiş olayım. Yine bir örnek vermemiz gerekirse, bu zamana kadar oynanmış tüm derbileri göz önüne alalım. Hangisinde maç başlamadan önce küfür edilmedi? Maç öncesi küfürün sadece rakiplerimizin sahasında yapıldığını söylemiyorum. Geçen sezon final serisinde Sinan Erdem'de ev sahibi olduğumuz maçlara da gittim. Onlarda da maçtan önce küfür edildi. Ama hiçbir şekilde böyle bir anons yaptırılmadı. Ne oldu da bu maçta Teknik Komiser ve hakemlerin anons yaptıracağı tuttu? İnanın yapılan 2 "resmi" anonstan o salondaki taraftarın haberi bile yoktu. Yani oradaki federasyon görevlileri ve hakemler adeta taraftarı uyutarak maçı daha başlamadan gerilim hattına çevireceklerinin işaretini verdi.
d-Müsabaka sırasında, üçüncü periyotta yine Fenerbahçe Ülker taraftarları tarafından sahaya yabancı maddeler atılması neticesinde 3. kez anons yapılması,
e-Hakemlerin 3. anonsu takiben müsabakaya ara vererek soyunma odasına gittikleri sırada atılan maddenin müsabakanın yardımcı hakemine isabet etmesi,
f-Hakemlerin olaylar nedeniyle sahayı terk etmeleri ve müsabakanın 15 dakika duraksaması,
g-Hakemler oyunu devam ettirmek için sahaya döndüklerinde Fenerbahçe Ülker
taraftarlarının toplu olarak müsabaka hakemleri aleyhinde küfürlü tezahüratlarda bulunmaları,
Yukarıda dedim ya, maç başlamadan önce gerilimin arttırılacağının sinyallerini verdiler diye. İşte buyrun. Patlama noktası burası. Şu yukarıda 3. anons deniliyor. Anlamıyorum; ilk iki anonsu oyunun içerisinde ne zaman yaptırdınız? Geçtiğimiz sene Trabzon'da oynanan Trabzon Basket-Fenerbahçe Ülker maçının ilk dakikasından son dakikasına kadar hem oyuncularımız, hem başkanımız hemde sahadaki hakemler aleyhine "aralıksız" küfürlü tezahürat yapıldı. Sonuç; sadece 1 kez anons yaptırıldı. Düşünebiliyor musunuz; 40 dakika boyunca aralıksız edilen küfürlere sadece 1 anons yaptırıldı. Şimdi soruyorum, Trabzon'da bu kurallar geçerli değilmiydi? İstanbul'da küfür yasak, Trabzon'da serbest miydi? Orada hakemlere ana avrat sövülürken federasyon hakemlerini korumuyormuydu? Yşne birçok bilinmezlikle bu maddeleride yutturdular.
h-Fenerbahçe Ülker Takımı’nın görevlendirdiği anons yetkilisinin, anons sistemini
yönergelere aykırı olarak tamamıyla seyirciyi yönlendirmek amaçlı kullanması,
Evet bu olay ilk defa bu maçta oldu. O nedenle bu raporu hazırlayan kişiyi tebrik ediyorum. Üzerinde fazla yorum yapılacak bir konu değil. Taraftara sadece "ıslık" diye anons yaparak çok büyük bir suç işledi!!
ı-Müsabaka öncesinde, basın tribününün arkasındaki boş alana seyirci alınmaması yönündeki karara rağmen, bu bölüme biletsiz ve bu müsabakaya ait olmayan biletler ile seyirci alınması, müsabakada görevli özel güvenlik görevlilerinin, müsabakanın teknik komiserinin ve lig komiserinin tüm uyarılarına rağmen gerekli güvenlik önlemlerini almamakta ısrar etmeleri,
j-Özel güvenlik görevlilerinin üst aramalarını özensiz yaparak salona çok sayıda yabancı maddenin sokulmasına sebep olmaları,
Basın Tribününün arkasına sadece bu maçta değil, tüm içerde oynadığımız maçlarda taraftar alınır. Orası zaten taraftar tribünü olarak geçiyor. Ama maçtan önce oraya taraftar alınmayacak diye bir karar neden alındı onu anlamış değilim. Eğer salona o maça ait olmayan biletlerle yahut biletsiz seyirci alınmışsa ona diyecek sözüm yok. Bu büyük bir yanlıştır. Fakat burada sorgulanması gereken özel güvenlik görevlilerinin işlerini ne kadar ciddiye alıp, yaptığıdır. Bunun hiçbir savunulacak tarafı yok.
k-Salon koridorlarında sigara içilmesi,
l-Müsabaka öncesinde Fenerbahçe Ülker Takımı tarafından ısınma süresince “lig sponsoru” Molten’in haklarına aykırı olarak farklı marka top torbasının sahanın ortasında bulundurulması,
m-Fenerbahçe Ülker Takımı Yetkilisi olarak bildirilen Cenk Renda’nın, kendisine yapılan uyarılara rağmen müsabakanın teknik komiserine yardımcı olmaması,
n-Fenerbahçe Ülker Takımı’nda görevli kondisyoner Radoman Skecic ve malzemeci Erkan Karaca’nın kurallara rağmen akreditasyon kartı takmamaları,
Yukarıdaki gerekçelere ise hiçbir itirazım yok. Eğer raporda belirtildiği gibi olmuşsa ceza kaçınılmazdır. Bunlara verilecek olan ceza; maddi para cezası olmalıdır.

Burada asla cezaya karşı olduğum anlaşılmasın. Galatasaray maçında yaşanan olaylar elbetteki cezasız asla geçiştirilemez. Verilen ceza kimine göre doğrudur da. Ama şu var; bu cezalar verilirken "ADİL" bir şekilde verilmelidir. Geçen sezonki final serisinde Abdi İpekçi'de oynanan 3 maçın toplamına sadece 2 maç saha kapatma cezası verilirken, Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımıza sadece tek maçta çıkan seyirci olayları nedeniyle 2 maç seyircisiz oynama cezası verilmesi bana pekte adil bir ceza gibi gelmiyor. Üstelik son zamanlarda önce Emir'e verilen "ŞOK" ceza, ardından da bu. Bana pek tesadüf gibi gelmiyor. Fenerbahçe üzerinde branş farketmeksizin oynanan oyunları artık hepimizin görmesi lazım.

Sezon başı Fenerbahçe Universal Bayan Voleybol Takımımızın en önemli oyuncusu olan Naz Aydemir'e Milli Takım Kampına sakat olduğu için gitmemişken, Fenerbahçe'nin antrenman tesislerine gelmesinden dolayı verilen ceza sonucu Fenerbahçe sezon başında Süper Kupa'yı kaybetti. Keza aynı şey Futbol, geçen sezon Bayan Basketbol ve bu sezonda Erkek Basketbol Takımı üzerinde devam ediyor. Artık buna yönetimimizinde bir el atması, onca sporcunun emeğini, alın terini bazı kendini bilmezlere ezdirmemesi lazım. Dün de ilk tepki kulüpten geldi ve gereken açıklama yapıldı. Buna oldukça fazla sevindim. Umarım artık yönetimimiz bu olaylara tepki vermede, geri adım atmazlar.

Bu arada yarın oynanacak olan Fenerbahçe Ülker-Anadolu Efes maçı, Fenerbahçe Ülker Arena'dan, Caferağa Spor Salonu'na alındı. Bu maçın saatide daha önce açıklanan 20:00'de değil, saat 13:00'e alındı. Ayrıca yarın oynanacak maça Basketbol Federasyonu'nun almış olduğu karar gereği 14 yaşını doldurmamış çocuklar ve yanlarında bir refakatçi bayan ücretsiz olarak izleyebilecek. Maçın biletleri tahminime göre yarın Caferağa Spor Salonu'ndaki gişeden satışa sunulacaktır.

Ayrıca Anadolu Efes maçı için alınmış olan biletlerde 25 Ocak'ta oynayacağımız Turkish Airlines Euroleague Top 16 G Grubu ikinci maçı olacak olan EA7 Emporio Armani Milano maçında geçerli olacak. Bu maça gitmek istemeyen taraftarlar, biletlerini Biletix'e iade edip paralarını geri alabilecekler. Bu cezadan dolayı, Anadolu Efes maçıyla açılması planlanan Fenerbahçe Uluslarası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena, bir Euroleague maçıyla açılmış olacak.

4 Ocak 2012 Çarşamba

Ülker Sports Arena'ya ulaşım nasıl olacak?


Yapımına 2008 yılında başlanan ve Türkiye'de bir takımın kendisine ait olan tek Kapalı Spor Salonu olma özelliği taşıyan Fenerbahçe Uluslararsı Spor Kompleksi Ülker Sports Arena 7 Ocak Cumartesi akşamı kapılarını Fenerbahçelilere açıyor. Beko Basketbol Ligi'nin 14. Haftasında karşılaşacağımız Anadolu Efes maçıyla birlikte Fenerbahçe Ülker maçlarını yeni evinde oynamaya başlayacak.

En çok merak edinen konu ise arena'ya ulaşımın nasıl olacağı.Karşılaşmaları izlemek için arenaya gitmek isteyen ancak nasıl gidileceğini bilmeyen taraftarlarımız için arenaya ulaşım yöntemleri şöyle:
Öncelikle Avrupa Yakası'ndan başlayalım:
Metrobüse binin, Söğütlüçeşme'de inin. Metrobüs çıkışında otobüs durakları var, oradan 8A numaralı otobüse binin, bu otobüs salonun önünden geçiyor.

Şimdi de Anadolu Yakası'ndan ulaşım için:
İETT’nin düzenlemiş olduğu 8M Kadıköy-Ataşehir, 16M Üsküdar-Ataşehir, 8A Kadıköy-Ataşehir ve 13 Kadıköy-Ataşehir seferlerden yararlanabilirsiniz. Maç günleri yoğunluğa göre bu hatlarda ek sefer düzenlenecek.

Boğaz Köprüsünden ulaşım için:
Boğaz Köprüsünü geçtikten sonra İzmit-Ankara çıkışını takip edin. Yol üzerinde sağdaki ilk çıkış Ataşehir çıkışıdır. Ataşehir yoluna girdiğinizde ilk sağa dönün. Işıklara geldiğinizde sola dönün ve 100 metre devam ettikten sonra sola dönün. İlk gelen kavşak değil ikinci kavşaktan sağa dönün, 50 metre sonra Ülker Sports Arena’yı göreceksiniz.

Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ndan ulaşım için;
Fatih sultan Mehmet Köprüsü’nü geçtikten sonra 4. Çamlıca-Boğaz Köprüsü çıkışından çıkılır. Bu yol üzerinde sağdaki ilk ayrım Ataşehir-Yeni Sahra çıkışıdır. Bu yol üzerinde ikinci kavşağı geçtikten 50 metre sonra Ülker Sports Arena’yı göreceksiniz.

Bostancı istikametinden ulaşım için:
Kozyatağı yan yoldan Carrefour’un arkasına geldiğinizde Ataşehir tabelasını takip edin. İlk ışıklardan sola dönüp köprünün altından geçtikten sonra sağdaki yol ayrımından devam edin. 100 metre sonra Ülker Sports Arena’yı göreceksiniz.

Metro ile ulaşım
için:
Yeni hizmete giren Kadıköy-Kartal metrosunu kullanarak da Ülker Sports Arena'ya ulaşabilirsiniz. Yeni Sahra durağından geçen 8A numaralı otobüs Ülker Sports Arena’ya gelmektedir.

2 Ocak 2012 Pazartesi

Top 16 maçlarımızın tarih ve saatleri açıklandı


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın, Turkish Airlines Euroleague Top 16 G Grubu'nda oynayacağı maçların tarih ve saatleri açıklandı. Euroleague'in resmi internet sitesi euroleague.net'ten açıklanan maç programımızın tarih ve saatleri şöyle:

Tarih -------------------------------- Maç ----------------------------------------- Avrupa Saati - Türkiye Saati
18 Ocak 2012 Çarşamba -- Unics Kazan-Fenerbahçe Ülker ------- 17:00 CET -------- 20:00
25 Ocak 2012 Çarşamba -- Fenerbahçe Ülker-EA7 Emporio ------ 19:00 CET -------- 20:00
2 Şubat 2012 Perşembe --- Fenerbahçe Ülker-Panathinaikos ---- 19:00 CET -------- 20:00
9 Şubat 2012 Perşembe --- Panathinaikos-Fenerbahçe Ülker ---- 20:45 CET -------- 21:45
22 Şubat 2012 Çarşamba - Fenerbahçe Ülker-Unics Kazan ------ 20:45 CET ---------21:45
Henüz Açıklanmadı --------- EA7 Emporio-Fenerbahçe Ülker ---- Açıklanmadı ---- Açıklanmadı

Top 16 grup maçları, 18 Ocak-1 Mart tarihleri arasında oynanacak. Gruplarında ilk 2 sırayı alan takımlar, eleme maçları (Final-Eight) oynamaya hak kazanacak.

Sarı-Lacivertli Ekibimiz Top 16 grup maçlarını yapımı tamamlanan Fenerbahçe Uluslararası Spor Kompleksi Ülker Sports Arena'da oynayacak.

1 Ocak 2012 Pazar

Fener bitti demeden hiçbir maç bitmez!!


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Beko Basketbol Ligi'nin 13. Haftasında 30 Aralık Cuma günü ezeli rakibi Galatasaray Medical Park ile karşılaştı. Sinan Erdem Spor Salonu'nda kapalı gişe oynanan mücadeleyi dördüncü periyodun son 5 dakikasındaki etkili oyunuyla 80-79'luk skorla Sarı-Lacivertli Ekibimiz kazandı. Bu skor ile yeni yıla Galatasaray galibiyeti ile giren takımımız, ayrıca bizlere de en güzel yeni yıl hediyesini vermiş oldu.

Her saniyesi büyük bir heyecan fırtınasına sahne olan 2011'in son derbisi, adına yakışır gibi geçti. İki takımda maça çok tempolu başladı. Galatasaray bu sezon çok kullandığı hızlı hücumu bize karşıda iyi uygulayarak başladı. Biz ise Ukic ve Emir gibi iki yaratıcı oyuncumuzun olmadığı maça savunma sertliğiyle başlamayı tercih ettik. Rakibi zorlayacağımız top kayıplarıyla hücum etmeyi düşündük. Çünkü Ukic'in sakatlığından dolayı takımın birinci guardı konumuna gelen Curtis'in ne yazıkki hücumda takımı organize etme gibi bir özelliği yok. Bu nedenle onun oyunda kaldığı sürede savunma özelliğinden yararlanmak hücum etmeyi tercih ettik. Bunda maçın büyük bir bölümünde de başarılı olduk diyebilirim. Ancak aynı şekilde kaptırdığımız toplarda ise çok kolay sayılar yemeye başladık ki bu savunma anlayışıyla sahaya çıkmış bir takım için en büyük dezavantajdır. Bunun eksilerini de skor ve oyun anlamında ne yazıkki sahada aldık. İlk periyodu dört sayı farkla geride tamamladık.

İkinci periyotta da aynı senaryo değişmedi. Üstüne üç sayılık atışlardaki inanılmaz düşük yüzdemiz de devam etti. Devreyi 1/11 üç sayı isabet ile bitirmiş olmamız bunun en açık göstergesiydi. Ki bu tek basketimizde ikinci periyotta Ömer Onan'dan gelmişti. Son haftalarda çok fazla sayı yediğimiz boyalı alandan bu maçta da çok rahat sayılar verdik Galatasaray'a. Ancak Kaya Peker'in ilk ve ikinci periyottaki muazzam oyununu göz ardı etmemekte fayda var. Kaya bu zamana kadar önemli maçlarda özellikle de bu maçlar derbi maçlarsa çok ayrı bir konsantrasyonla oynayan bir oyuncuydu. Ancak Galatasaray maçına nasıl hazırlanmışsa hem mental olarak hemde fiziksel olarak muazzam bir maç çıkardı. Her topa atladı. Hücum ribaundlarını zorladı. Savunmada çok büyük katkı yaptı. Kısacası Kaya, bu sezonki en iyi basketbolunu oynadı. İkinci periyotta da doğru hücum edemedik ama savunmadaki direncimiz sayesinde farkın açılmasına da izin vermedik ve soyunma odasına dört sayı geride girdik.

Maçın ikinci yarısına ise adeta Engin Atsür mucizesiyle başladık. Çok zor bir sakatlık dönemini atlatan ve yeni yeni form tutan Engin'in sazı eline alması ve ard arda bulduğu 5 sayı ile mücadelede uzun bir aradan sonra öne geçtik. Ancak pota altında Darius Songaila ile Luksa Andric'i yine tutamamamız ve ilk yarıda üç sayı çizgisinden potaları döven iki takımında ikinci yarıya ard arda gelen üç sayılık basketlerle başlaması skor olarak iki takımından farkı açmasını engelledi. Bu arada bir pozisyonda ard arda iki Galatasaraylı oyuncunun açık bir şekilde yaptığı stepsleri görmeyen ve ardından üç sayı yememize neden olan hakemlere taraftarlardan büyük tepki geldi. Salonda değildim ancak televizyondan izlediğim kadarıyla sahaya yabancı maddeler atılmış. Bunun neticesinde de hakem üçlüsü soyunma odasına gitti ve salonda aonos yaptırıldı. Oyun yaklaşık 10 dakika durduktan sonra taraftarların yatıştırılmasıyla birlikte tekrardan başladı. Ancak şunu belirtmeden geçmek istiyorum. Geçen sezon Abdi İpekçi'de oynanan final serisi son maçının son 2 dakikasında sahaya aralıksız atılan yabancı maddelerde de hakemlerin aynı tutumu sergileyip soyunma odasına gitmelerini beklerdim. Tamam taraftarın yaptığı yanlış olabilir. Basketbol salonlarında asla görmek istemediğimiz olaylar ama hakemlerinde bu maçlara ayrı bir konsantrasyon olması gerekiyor. Salonda 15000 kişinin gördüğü iki steps'i de sen göremiyorsan burada bir sorun var demektir. Neyse biz maça dönelim. Çok dağınık hücum ettiğimiz ilk üç periyotta Galatasaray'ın farkı açmasına izin vermememiz bu ilk üç periyot için belkide tek artı yönümüzdü. Bu periyodu da Sarı-Kırmızılılar altı sayılık üstünlükle tamamladılar.

Ve o herşeyin değişeceği son periyoda geldik. Final periyoduna da çok iyi başladığımız söylenemez. Peiyodun ilk dakikalarında gelen karşılıklı üç sayılık hücumların ardından ardarda iki takımdan da top kayıpları geldi. Ancak maçın başından beri Galatasaray'ın ikili hücumlarına bir türlü çare bulamamış olmamızdan dolayı yine Andric'den sayılar yemeye başladık. Farkta bu arada 11 sayıya kadar çıkmıştı. Ancak o dakikadan itibaren tribünlerin müthiş desteğini arkasına alan takımımız maça tutunmaya başladı. Galatasaray'a 15000 kişiyle birlikte savunma yapan Sarı-Lacivertli oyuncularımız hücumda da 15000 kişiyle rakibinin üzerine gider oldu. Sayı farkı her hücumda kapanmaya başladıki, Marko Tomas'ın arka arkaya bulduğu iki üçlük isabetle skor eşitlendi. İşte o anda maç adeta tekrardan başladı. Spahija'nın molası dönüşünde iyi savunma yapan takımımız potasında sayı görmeden Engin'le hücumda sayı buldu ve skorda öne geçti. Ardından Galatasaray hücumunda Lakovic'in topun kontrolünü kaybetmesi sonucunda yine Engin'in kaptığı top ile Curtis boş smacı vurdu ve bir anda skorda 80-76'lık üstünlüğü yakaladık. Galatasaray, coach Mahmudi'nin molasından sonra Lakovic ile üç sayılık basket buldu. Son hücum şansımızda ise Engin'in turnikesi son anda potadan dönünce hücum sırası Galatasaray'a geçmişti. Hücumda Tutku'nun Oğuz'a yaptığı açık ve net faulü de görmeyen hakemler sayesinde Galatasaray bomboş bir üçlük fırsatı buldu. Ancak kullanılan atışın basket olmaması bizim maçı kazanmamızdan çok, hakemler açısından büyük bir şans oldu. Çünkü bir gerginliği daha o salonun kaldıracağını zannetmiyorum. Neyse ki maçı kazasız belasız kazandık ve Sinan Erdem'e de galibiyet ile veda ettik.

Bu maçta takımımız adına en büyük kazanç şüphesiz ki Engin Atsür oldu. Daha önceki yazılarımı okuyanlar bilir. Bana göre Engin, Ukic'ten de üst düzey bir basketbolcu. Bu maçta bunu herkes görmüştür sanırım. Ukic'in yaptıklarının yanı sıra yapamadığı şeyleri de yaptı. Bulduğu 16 sayı ile takımımızın ve maçın en skorer ismi oldu. Türk basketbolu ve Fenerbahçe Ülker için Engin çok ama çok önemli biz kazanç.

Karşılaşmayı Profesyonel Futbol Takımımızın oyuncularından Emre Belözoğlu, Serdar Kesimal, Selçuk Şahin ve Özer Hurmacı ile Fenerbahçe Universal Bayan Voleybol Takımımızın oyuncularından Yağmur Koçyiğit'te salondan takip etti. Bu belkide çok gereksiz gibi gözükse de aslında bir "Spor Kulübü" kimliği taşıyan camianın nasıl kenetlendiğinin, branş farketmeksizin sporcuların birbirlerine ne oranda destek verdiklerinin en güzel kanıtı.

Son olarakta yazıyı geç yazdığım için sizlerin yeni yılını da kutlayamadım. Gecikmeli de olsa hepinizin yeni yılını kutlar, 2012'nin herkese sağlık, mutluluk ve başarılarla dolu bir yıl olmasını dilerim. Yeni yılda herşey gönlünüzce olsun..