30 Haziran 2011 Perşembe

Yüreğimizle oynadık mı; Bize "Kara dağ"lar dayanmaz


Potanın Perileri bugün Bayan Basketbol Tarihimiz adına, büyük bir başarıya imza attı. Ama daha sevinmek için çok erken.. Geçen sene Dünya Basketbol Şampiyonasında düştüğümüz hataya bu sene düşmeyelim. Bekleyelim Turnuva bisin, alacağımız derece bizim tarihimize yazılsın. Ondan sonra sevinç çığlıkları atalım. Hem bu sayede oyuncularımızın omuzlarına da ekstra bir yük bindirmemiş oluruz. Sevinmek için zamanımız çok uzun olucak. Bırakalım 3 gün erteleyelim sevincimizi. İnanın daha büyük bir mutluluk yaşatacak o zaman periler.

Bu akşamki maça gelicek olursak, inanılmaz 3 sayı yüzdesiyle oynadık. Avrupa Şampiyonasındaki en iyi yüzdemize ulaştık. Ve birde inanılmaz savunma yaptık. Sahada mücadele eden 12 kahramandan bazıları çok iyi hücum edemedi ama hepsi birden harika bir savunma yaptı. Turnuva'nın namağlup takımını ve üstelik 70 sayı ortalamayla oynayan bir takımı 44 sayıda tutmak, kolay kolay açıklanabilecek bir şey değil. Üstelik bizden "size" olarak çok daha iyi, uzunluk açısından hemen hemen her bölgemizde bizden uzun bir takıma karşı bunu başarmak inanılmaz. Bu başarının tek açıklaması: İNANÇ olabilir. Bençteki yedeğinden, teknik ekibine, malzemecisinden, sağlıkçısına kadar herkesin inanması. İşte zaferi getiren kritik kelime bu.

Bu büyük başarıya imza attıkları gibi, bu başarının üstüne çıkacakta yine oyuncularımız olacak. Daha henüz tarih yazmadık! Madalyayı alınca, işte o zaman Tarih yazacağız. Sadece biraz sabır. Sevinmek için çok zamanımız olacak zaten...

29 Haziran 2011 Çarşamba

Emir, artık Türk Milli Takımında!!!


Sizlere bir müjdem var: Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın Genç Yıldızı Emir Preldzic, bu yıl düzenlenecek Eurobasket 2011'de Ay-Yıldızlı formayı giyecek. Evet, yanlış duymadınız. Slovenya Basketbol Federasyonu ile yaşanan prüzler giderildi ve Emir'in Milli Takımımızda oymanası için hiçbir engel kalmadı. Cuma günü Orhun Ene tarafından açıklanacak, Aday Kadroda yer alacak. Ve artık Ay-Yıldızlı forma için ter akıtacak.

Fenerbahçe'ye geldiğinde daha 20 yaşına basmamıştı. Çok gençti ve tartışıldı. Fenerbahçe gibi büyük bir camiada daha bıyığı terlememiş bir çocuk nasıl oluyorda transfer ediliyordu. Ama Emir'in arkasında duran Tanjevic vardı. Ondaki geleceği o kadar iyi görmüştü ki, kendisine yapılan eleştirileri bile sineye çekti. Emir'e fırsat buldukça şans verdi. Emir'de kendisini her geçen gün daha da geliştirdi. Bir nevi o ilk geldiği yıllarda kendisine ön yargyla bakanlara sahada cevap verdi. İlk senesinden sonra Tanjevic'in aslarından biri oldu. Euroleague'de kritik maçlarda süre aldı. Ve her geçen gün süresini daha da arttırdı. Bu sezon başında koç değişikliğine rağmen, Spahija'ya da kendini ispat ettirdi. Takımın 1-2-3-4 numarası oldu. Koç hangi bölgede sorun olsa hemen Emir'i sürdü sahaya. Düşünün, bu kadar çok alternatifi oynayabilen kaç oyuncu vadır dünyada. Üstelikte her oynadığı bölgede sanki gerçek mevkii oymuşçasına başarılı oldu Emir, Hiçbir zaman sırıtmadı. Sadece oyununa baktı. Centilmenlikten hiç taviz vermedi. Kişiliği o kadar gelişmiş bir insanki, o kadar iyi bir profesyonel ki, Fenerbahçe taraftarları da onu zaten bu yüzden sevmiyor mu? İçinde kötülük, kin, agresiflik bulunmayan, tüm kötülüklerden arınmış saf bir delikanlı Emir.

Şu an dolu dolu 24 yaşında. Şöyle bi, en azından 10 sene daha A Milli Takım formamızı başarıyla terletecektir. O, artık sahadaki 12 Dev Adamdan biri. Zaten bizden biriydi, şimdi ailemizden biri oldu Emir..

27 Haziran 2011 Pazartesi

Anlaşılmayan Transfer!!

Bugün akşam saatlerinde kulübümüzden bir açıklama yapıldı. Yapılan açıklamada, Curtis Jerrells'ın önümüzdeki 2 sezon boyunca formamızı giyeceği yazıyordu. Adını ilk duyduğumda şöyle bir duraksadım. Acaba tanıyor olabilirmiyim diye ama çıkartamadım. Sonra resmi sitede verilen bilgilere baktım ve "tamam" dedim. Takımın 3. guardını almışız.

Neden 3. guard diyorum. Çünkü Curtis Jerrells, Fenerbahçe Ülker'de ancak ve ancak 3. guard olabilir. Atletik özellikleri çok iyi: kabul. Taraftara yönelik oynamayı çok seven biri: kabul. Basketbolun Şov yönüne ağırlık veren biri: kabul. Ama gel gelelim Euroleague, şov yeri değil. Ciddiyetin çok önemli olduğu, bireyselliğin değil, takım oyununun ön planda olduğu bir arena. Jerrells, topla beraber çok hızlı, atlet, iyi savunma yapan, çok hareketli bir oyuncu. Bunlar Jerrells'ın iyi yönleri. Gel gelelim ki kötü olduğu yönleri bizim için asıl önemli olan kısımlar.

1- Curtis Jerrells'ın şutu yok!: Nasıl şutu yok; topu alıp, orta çizgiden atabilen, üç sayı çizgisi gerisinden yüzdeli atabilen bir oyuncu değil. Sadece hücumda yaptığı şey, pota altına girip, turnikelerle sayı bulmak. Bu bize Euroleague'de ne kadar değer katar meçhul.

2- Curtis Jerrells, Avrupa'da sadece yarım sezon oynadı: Geçtiğimiz yıl, sezon ortasında Partizan'a geldi. Bu ilk sezonunda kayda değer pek bir başarı gösteremedi. Belkide hala alışamadı. Dedim ya şova dönük oyuncu diye. Amerikada oynanan şova dönük oyundan hala sıyrılmış değil. Avrupa basketbolunda şova yer yoktur. Herşey ciddiyetle oynanır. Avrupa basketbolunda daha çok temasa dayalı bir sistem vardır. Bunları henüz kavradığını düşünmüyorum.

3- İstatistikleri hiçte iç açıcı değil !!: Euroleague’de 9.7 sayı, 3.2 ribaund ve 3.8 asist, Adriatik Ligi’nde de 12.4 sayı ve 2.4 asist ortalaması ile oynamış. Guard dediğin hücumda sayı bulan ve bulduran kişidir. Jerrells'ta asist yönü hiç yok. Bir guard'ın toplamda 3.1 asist ortalamasıyla oynaması demek takımın hücum yükünü başka bir oyuncunun çekmesi demek. Burda devreye Emir mi giricek?? Emir, gerçek pozisyonu guard olmamasına rağmen bu ortalamaların çok çok üstüne çıkan bir oyuncu.

Uzun lafın kısası, Ben Ukic'ten, daha tecrübeli bir guard transferi beklerken, daha tecrübesiz bir guard alındı. Şu anki kadroda 1. guard Ukic. 2. guard ise iyileşmiş bir Engin olur. Jerrells ise kafamdaki soru işaretleriyle birlikte listede üçüncü sırayı alır. Yapacak bir şey yok. Hayırlı olsun diyelim. Euroleague'de TOP 16'ya kalırsak, sezon ortasında bu takıma mutlaka bir guard transferi yapılacaktır. Benden söylemesi.

23 Haziran 2011 Perşembe

Anket Sonucu: "MVP; Emir Preldzic"

Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın Şampiyonluğuyla tamamlanan Beko Basketbol Ligi Final serisinin MVP'si daha resmi olarak açıklanmadı. Ama biz blogumuz üzerinden yaptığımız anket ile taraftarlarımızın MVP'sini belirledik. Bir haftadır yayında olan anket sonuçlarına göre, taraftarlarımız Final Serisinin MVP'si olarak Genç Yıldızımız Emir Preldzic'i seçti. Anketteki oyların % 78'ini alan Genç Yıldızımız taraftarlarımızın MVP'si oldu. Ankette ikinci sırayı % 21'lik oy oranıyla Takım Kaptanımız Ömer Onan aldı. Üçüncü sırada ise oyların % 1'ini alan Darjus Lavrinovic yer alıyor.

Anketimize katılan tüm taraftarlarımıza teşekkür ediyorum.

Euroleague'de kuraların tarihi belli oldu


Bu sene Euroleague'de top 16'ya kadar gelip, grupta 3'te 3 yaptığımız fakat sakatlıklardan dolayı dengemizin bozulduğu haftalarda oynadığımız grubun son 3 maçını kaybedince Final-Eight bu sene kısmet olmadı. Oysaki biz bu sene Final-Eight'i değil, Final-Four'u yani Barselona'yı hak etmiştik. Bunu sadece biz Fenerbahçe Taraftarları ve Türk medyası değil, Avrupa Medyasıda söylüyordu. Maalesef hakemler ve sakatlıklardan dolayı geçtiğimiz sezon çok istediğimiz Barselona'ya gidemedik. Ama bu sene çok uzağa gitmemize gerek kalmayacak. Çünkü Final-Four İstanbul'da Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynanacak. Bu bizler için çok iyi fırsat. İstanbul'da yapılacak Final-Four'da taraftar desteğimizle finale daha rahat ulaşabiliriz.

Fakat öncelikle oraya gelebilmek için bizi uzun bir yol bekliyor. İlk önce normal sezon maçları, ardından Top-16 ve Top-8 maşları oynamamız gerekicek. Bu sene o kadar istekliyizki transfer çalışmalarına da çok hızlı bir şekilde başlandı. Şimdi sırada grupların belirlenmesi var. Euroleague'den yapılan açıklamaya göre; 4-6 Mayıs’ta Sinan Erdem Spor Salonu’nun Final Four mücadelelerine ev sahipliği yapacak olan Turkish Airlines Euroleague’de eleme maçları ve grup aşaması için kuralar, 7 Temmuz Perşembe günü, TSİ ile 13.00’de, İspanya’nın Barselona kentinde çekileceği açıklandı.

Turnuvaya bu sezonda, daha önceki sezonlarda olduğu gibi doğrudan katılıyoruz.

Euroleague’de gelecek sezon direk gruplarda mücadele edecek ve elemelere katılacak takımlar şöyle:

Fenerbahçe Ülker (Türkiye), Caja Laboral (İspanya), CSKA Moskova (Rusya), Efes Pilsen (Türkiye), Maccabi Electra Tel Aviv (İsrail), Montepaschi Siena (İtalya), Olympiakos (Yunanistan), Real Madrid (İspanya), Panathinaikos (Yunanistan), Regal FC Barcelona (İspanya), Unicaja (İspanya), Zalgiris Kaunas (Litvanya), Sluc Nancy (Fransa), Partizan Belgrad (Adriyatik, Sırbistan), KK Zagreb (Adriyatik,Hırvatistan), Union OlimpijaLljubljana (Adriyatik, Slovenya), Brose Basket (Almanya), Asseco Prokom Gdynia (Polonya), Bizkaia Bilbao Basket
(İspanya), Bennet Cantu (İtalya), Unıcs Kazan (Rusya)

Elemelere katılacak ve Wild Card (Ek Kontenjan) için yarışacak takımlar:

Galatasaray (Türkiye), Banvit (Türkiye), Asvel Basket (Fransa ), BC Khimki (Rusya), BCM Gravelines (Fransa), Budivelnik (Ukrayna), Cez Nymburk (çek cumhuriyeti), Cholet Basket (Fransa), KK Buducnost (Adriyatik, Karadağ), Krka Novo Mesto (Adriyatik, Slovenya), Lietuvos
Rytas (Litvanya), Paok BC Thessaloniki (Yunanistan), Spirou Basket Charleroi (Belçika), Vef Riga (Letonya)

19 Haziran 2011 Pazar

Euroleague'de Top 8'i garantiledik

Bu yıl çok iyi bir sezon geçirdik. Hem ligde şampiyonluğa ulaştık hemde Türkiye Kupasında mutlu sona ulaştık. Bunlara birde Euroleague'de devleri kendi evlerinde devirip TOP 16'ya yükselmeyide ekledik. Fakat şanssız sakatlıklar bir türlü yakamızı bırakmadığı için, fazlasıyla hakettiğimiz TOP 8'in kıyısından döndük.

Başarılı geçen bu sezonun ardından hem bizlerde hemde basketbol camiasında beklentilerde bir o kadar arttı. Hem gelecek sezon yeni salonumuza geçmemiz hemde Euroleague Final Four'unun İstanbul'da oynanacak olması bizleri daha da heyacanlandırmaya başladı.

Bu heyecan yöneticilerimizi de sarmış olacak ki daha ligin bitmesinin üzerinden 2 gün geçmeden transfer çalışmalarına başladılar. Ve bu sezonun ilk bombaları bugün akşam üstü patlattılar. Geçtiğimiz sezon Cibona Zagreb'te forma giyen ve forvet mevkinde oynayan Bojan Bogdanovic ile geçtiğimiz sezon Partizan forması giyen ve power forvet mevkinde oynayan James Gist ile ön anlaşma sağlandığı açıklandı. Bu iki oyuncuyu da Euroleague'i yakından takip edenler çok iyi bilirler.

Bojan Bogdanovic uzun boyunun yanında dış atışlardaki yüksek isabet oranıyla tanınıyor. Pota altı hücumlarda da iyi olan Bogdanovic bu sezon Euroleague'de en değerli genç oyunculardan biri olarak gösterildi. Ukic-Tomas ve Koç Spahija'dan sonra takımımızdaki 4. Hırvat olacak Bojan. Ve bu üç oyuncu da Hırvatistan Milli Takımının vazgeçilmez oyuncuları arasında yer alıyor. Yani bu transferle Hırvat Milli Takımının ilk beşinden üç oyuncu kadromuzda olmuş olacak.

James Gist ise özellikle atletik özellikleriyle ön plana çıkan bir oyuncu. Çok iyi bir blok tehtidine sahip olan Gist ayrıca gözü kara bir şekilde kalabalık pota altına girip harika smaçlara imza atabilen bir oyuncu. Hücum ve savunma ribaundlarında da etkili olan Gist, geçtiğimiz sezon Euroleague'de başarılı bir sezon geçirmişti.

Bu yapılan iyi iki transferle birlikte önümüzdeki sezon TOP 8 garanti gibi. Şimdi Jasikevicius'un gitmesinin ardından yerine alınacak kaliteli bir oyun kurucuyla (guard) gelecek sezon Final Four hiçte uzak olmayacak.

Bugün, Babalar Günü

Hayattaki en değerli iki varlığımızdan biri. Bebekken, ayağımız takılıp düştüğümüzde yardımımıza ilk koşan, gençken başımız dara düşse yine yardımımıza ilk koşan, hatta yaşlanınca bile hala hayattaysa bir sıkıntımızı çözebilmek için kendindeki son kudreti de ona harcayan babalarımız. Bir çoğumuzu Fenerbahçelilikle tanıştıran, daha doğduğumuz ilk günden itibaren bizleri Sarı-Lacivertli tulumlara saran ve kalplerimize Fenerbahçe sevgisini aşılayan en değerli varlığımız. Evladıma miras bu sevda diyen Babamız...

Bugün babalar günü. Başta şehit babaları olmak üzere, tüm babaların, babalar günü kutlu olsun. Allah hiçbirini başımızdan eksik etmesin.

18 Haziran 2011 Cumartesi

Ne oldu Tutku??


Öncelikle bu yazıya başlamadan önce Tutku hariç tüm Galatasaraylı oyuncuları, koç Mahmuti'yi tebrik etmek istiyorum. Serinin başından beri kendi güçlerinin farkında olup, rakiplerinin kendilerinden daha güçlü olduğunu kabul edip sadece kendi gerektirdiklerini yaptıkları için tebrik etmek istiyorum. Her ne kadar stresli, sıkıntılı geçsede biz basketbol severler bu ezeli rekabeti bu seviyelerde izlemeyi özlemişiz.

Gelelim Tutku'ya. Kendisini taa Türk Telekom'da oynarken bile sevmezdim. Bilmiyorum ama bana çok soğuk geliyor. Sportmenlik dışı davranışları, saha içinde taraftarı kışkırtmaya yönelik hareketleri tam bir spor katili. Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynanan maçta attığı her sayıdan sonra el kol hareketleri yapan ve taraftarı kışkırtan bir oyuncu. Aslında oyuncu demekte istemiyorum. Ulu Önder Atatürk'ün söylediği, "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim." sözünde geçen fakat kendisinde bulunmayan "Ahlak" yoksunu bir kişiliğe sahip Tutku.

Dün gece seri bitti. Şampiyonluğu Abdi İpekçi'de kazandık ve Galatasaray'ın taraftarı önünde onlara karşı aldık bu şampiyonluğu. Maçtan sonra taraftarlar her ne kadar "O kupa burada verilmeyecek!" diye kendilerini yırtsalarda, O kupa Abdi İpekçi'de verildi! Hemde salon emniyet güçlerince boşaltıldıktan, çıkmamaya inat eden taraftarlar yakapaça dışarı çıkartılarak boşaltıldıktan sonra. Ve sonunda Abdi İpekçi'de sadece "Şampiyon Fener" sesleri inlemeye, oyuncularımızın ve teknik heyetimizin sevinç çığlıkları duyulmaya başlandı. 5'te 5 hedefini tamamlayan son kupada müzemize geldi.

Ama o esnada salonda Galatasaraylı bir tane sporcu yoktu. Çünkü onlar çoktan salonu terk etmişlerdi bile. Şimdi Tutku'ya bir soru sormak istiyorum. Ne oldu Tutku? Aldın mı o kupayı?

Şampiyon FENERBAHÇE ÜLKER!!

Bu akşamki maç öncesi yazdığım yazıyı şu sözlerle sonlandırmıştım. "Saldırın Forma için sizde savaşın, Şampiyonluk inanın şimdi çok yakın, Kupalar yükselecek ellerimizde: VURUN KIRIN PARÇALAYIN !"

Yukarıdaki taraftar tezahüratında ne yazıyorsa, bu akşam Abdi İpekçi parkelerinde de aynısı yaşandı. Sahada mücadele eden 12 cesur yürek, giydikleri kutsal forma için adeta rakibiyle savaşırcasına saldırdı. Çünkü sonuçta kazanılacağını ve o Şampiyonluk Kupasını müzemize getireceklerine inanmışlardı. Özelliklede Sinan Erdem'de son topta kaybedilen maçtan sonra, bu şampiyonluğa daha da inanmış bir oyuncu topluluğu vardı sahada. Bu sefer daha motive olmuş, rakibinin zaaflarını daha iyi çözmüş, hücumda daha düzgün oynayan ve birbirine her an moral veren bir kimliğe bürünmüştü Sarı-Lacivertli Formanın cesur yürekleri.

Maçın her anında rakibinin yaptığı hamlelere en doğru ve en yerinde hamlelerle karşılık verdik. Onların hücum anlayışlarına göre değil, kendi oyun anlayışımıza göre mücadele ettik. Mücadelenin son saniyesine kadar, beşinci maçta yaptığımız son saniye hatalarını bu maçta yaptık. Son 1 dakikaya yine 5 sayılık üstünlükle girdik. Fakat bu sefer daha önceki hataları yapmayıp, direk süreyi kullanmaya yönelik değil, sayıya ulaşmaya yönelik oynadık. Kısacası bu galibiyet için, rakibimizin hamlelerine karşı, sol ve sağ kroşelerle (üçlüklerle) karşılık verip potalarına sayıları bıraktık, rakibin direncini kırdık ve sahada her bölgede her eşleşmede rakibimizi parçaladık.

Sonunda da bir sezon boyunca emek harcayıp, çalıştığımız, tüm planları onun üzerine yaptığımız kupayı kazandık ve Kaptanımız Ömer Onan'ın ellerinde kaldırdık. Bu şampiyonluk ile son 5 sezondaki 4. Şampiyonluğumuzu kazandık ve bu son 5 sezonda Türk Basketboluna Fenerbahçe Ülker hegemonyasını kabul ettirdik. Aynı zamanda Fenerbahçe Spor Kulübü bünyesinde mücadele eden 5 ana branştada sezonu şampiyonlukla tamamladık ve kırılması güçte bir rekora imza attık.

Fenerbahçe Ülker'in bu şampiyonluğu tüm camiamıza ve taraftarlarımıza armağan olsun. Yeni sezonda büyük hedeflerle, yepyeni bir kadroyla Avrupa'yı inletmek için çalışacağız. Biz buna inanıyoruz ve gelecek sezonu iple çekmeye başladık bile...

17 Haziran 2011 Cuma

Okur: "F.Bahçe Ülker'in şampiyon olmasını isterim"


NBA'de Utah Jazz forması giyen ve Fenerbahçeliliğiyle bilinen Milli Basketbolcumuz Mehmet Okur, Beko Basketbol Ligi Final serisiyle ilgili açıklamalar yaptı.
Galatasaray Cafe Crown ile Fenerbahçe Ülker arasındaki final serisi hakkındaki düşünceleri sorulması üzerine Okur, "Bir Fenerbahçe taraftarı olarak Fenerbahçe Ülker'in şampiyon olmasını isterim. Fenerbahçe Ülker, Sinan Erdem Spor Salonu'ndaki 5. maçtan gerekli dersleri çıkarmıştır diye düşünüyorum. Ancak bu akşam zorlu bir maç onları bekliyor. Galatasaray taraftarı Abdi İpekçi Spor Salonu'nu dolduruyor ve güzel bir atmosfer yaratıyorlar. Bir maç daha uzayabilir ama Fenerbahçe'nin şansının yüzde 51 olduğunu düşünüyorum" diye konuştu. kaynak: ntvspor.net
Her fırsatta Fenerbahçeliliklerini çekinmeden vurgulayan; Hidayet Türkoğlu, Mehmet Okur, Semih Erden ve Ömer Aşık gibi oyuncularımızın, basketbolun en büyük platformu olan NBA'de boy göstermesi biz Fenerbahçe Taraftarları için ayrı bir mutluluk ve gurur. Mehmet'in bu açıklamaları bizlerin gururunu okşamadı da değil. Umarım en kısa zamanda sakatlığını atlatıp yeniden parkelere döner.

Tam Zamanı Şimdi Kanarya!


Yukarıdaki fotoğrafta da yazdığı gibi; Şampiyonluk için, Tam Zamanı Şimdi!

Sinan Erdem'de olmadı. Medyanın maçtan şampiyon ilan etmesi, taraftarın ve oyuncuların bu oyuna alet olmasıyla ne yazıkki olmadı Sinan Erdem'de. Ama şimdi o maçı unuttuk. Önümüze bakıyoruz. Sırada kazanırsak şampiyon olacağımız bir maç daha var. Hatta ondan sonra bile bir maç daha var. Ama hedefimiz belli. Abdi İpekçi'de şampiyon olmak! Bunu yapacak gücümüz var mı? Evet, hemde fazlasıyla. Yeterki oyuncularımız salonda taraftar baskısını 4. maçta olduğu gibi üzerlerinden atsın. Bildiğimiz Euroleague seviyesinde savunma ve hücum yaparak oynasın. Oyunun hiçbir anında rakibini küümsemesin. Çünkü biz zaten onlardan iyiyiz. Kalite farkımızı bu ülkede yaşayan taraflı tarafsız 70 milyonda biliyor. Rakip takım taraftarlarıda bunu biliyor. Bu ortamda yapmamız gereken belli. O sahaya çıkıp kazanmak! Bu akşam tribünde olamıyacağız ama kalplarimiz ve dualarımız oyuncularımızla olacak. Abdi İpekçi'de şampiyonluğu kazanıp, belkide kupayı Sinan Erdem'de kaldırırız. Yönetimimiz takımla-taraftarı Sinan Erdem'de yapacağı Şampiyonluk organizasyonuyla bir araya getirir. Bu akşam maçı kazanalım da kutlama kısmı kolay.

Son olarak şu sözlerle yazımı bitirmek istiyorum; Saldırın Forma için sizde savaşın, Şampiyonluk inanın şimdi çok yakın, Kupalar yükselecek ellerimizde: VURUN KIRIN PARÇALAYIN !

15 Haziran 2011 Çarşamba

Bu maçtan çok ders çıkarmalıyız!!


Dün gece herşey hazırlanmıştı. Taraftar şampiyonluk moduna girmiş, salon şampiyonluk için süslenmişti. Ama bunların hepsi de ne yazıkki oyuncularımızın üzerinde ters tepki yarattı. Burda en büyüksuç kesinlikle taraftarındı. Maç boyunca rakip hucumlarda ıslık yerine şampiyonluk besteleri söyleyen, maçın en kritik anlarında oturduğu koltuktan kalkmaya tenezzül etmeyen ve bu duruma tepki olarak kendi içinde bölünmeler yaşayan bir taraftar topluluğu önünde kazanmak ne kadar mümkün olabilirdi ki? Olmadı da. Bu yanlış yönlendirmeler sahada oyuncularımıza da yansıdı. Maçı erken koparmak için herbirinin elleri titredi, en kritik atışları ardarda kaçırdılar. Hızlı sonuca gidebilmek için mantıklı düşünmeden hareket ettiler ve olmaması gereken hücumlar yaptılar.

Bugün maçın detaylarından bahsetmek istemiyorum. Bu maçın hangi nedenlerle kaçtığından, yapılan yanlışlardan bahsetmek istiyorum. İlk olarak Spahija'nın kadro seçimi beni şaşırttı. Uzun süredir sakat olan Kinsey'i kadroya alıp, final serisinde takımımızın en iyilerinden olan May'i tribüne yollamıştı. May'in yokluğunda pota altımız ve ribaundlarımız adeta çöktü. Sonra belkide maçı kaybettiğimiz son 48 saniyede 1 sayı önde olmamıza rağmen verdiği taktik tam anlamıyla felaketti. Spahija düzeyindeki bir koçun bu hatayı yapması beni gerçekten çok şaşırttı. Son 48 saniyede 1 sayı öndeyken ettiğimiz hücumda topu son saniyeye kadar kullanmadık. Son saniyeyi bekledik ve atışımızda girmedi. Bu yapılan hücumda 24 saniye süresi eksilince sadece geriye 1 hücumluk 24 saniye kaldı. Bu hücumda topu hızlı kullanıp sayı bulma yoluna girsek son top bize kalacaktı. Hadi kullanmadın tamam. Son hücumda savunmana güvenip neden topu kullanmalarını bekledik. Neden faul yapıp son hücumu kendimiz kullanmayı denemedik?? Şansa veya değil sonuçta o yaptığımız hata maçı kaybettirdi. Son hücumda pota altına topu indirmek için tek uzunla değil, bençte oturan Oğuz yada Kaya'dan birini oyunu alarak kullanmalıydık. Topu pota altına indirip, orda her iki oyuncumuzdan birine atış fırsatı yakalatmalıydık. Ama koç tek uzunla bunu yapmayı deneyince Lavrinovic'te içerde sıkı markajdan kurtulamadı.

Dün geceki maçta, hem biz taraftarlar hem de oyuncular tam anlamıyla bocaladık. Şimdi yapmamız gereken bu maçtan hem oyuncular hem de biz taraftarlar gerekli dersleri alıp, Abdi İpekçi'de ki maçı kazanıp şampiyonluğa bir an önce uzanmak. Eğer şampiyonluk son maça kalırsa rakibinde konsantrasyonu artmış, isteği tavan yapmış olacak. Buna imkan vermeden, cuma akşamı deplasmanda kazanmalı ve şampiyon olmalıyız..

13 Haziran 2011 Pazartesi

Bugün Şampiyonluk günü


Bu yılla beraber son 5 yılın finalisti, bu 5 yılda 3 kez mutlu sona ulaşmış ve 1 kez de elindeki şampiyonluğu çok tahlihsiz bir şekilde kaçırmış bir takımız. Şimdi ardarda gelen beşinci yılda 4. Şampiyonluk için sahaya çıkacak bu takım. Bu akşam Sinan Erdem öyle bir hale gelecek ki; Fenerbahçe karnavalı oluşacak 17.000 kişilik bu dev salonda. Taraftar daha günler öncesinden maçın biletlerini tüketti. Takım, son maçın verdiği rehavete kapılmadan tüm çalışmalarını aynı ciddiiyetle sürdürdü ve şu anda kampta. Salon, bir gelin edasıyla süslendi. Herşey hazırlandı. Sadece saatlerin 20:00'yi göstermesi bekleniyor. O saatte ne mi olucak; Fenerbahçe Ülker Şampiyonluk maçına çıkacak. Rakip ise ezeli rakibimiz Galatasaray Cafe Crown.

Bu akşam ki çok farklı bir atmosferde oynanacak. Çünkü Fenerbahçe Ülker taraftarının desteğiyle artı motivasyonla, Galatasaray Cafe Crown ise hem yenilirlerse serinin biteceğinin bilincinde ve serinin ilk iki maçında toplam 43 sayı fark yedikleri bir salonda, coşkulu bir taraftarın önünde oynamanın verdiği tedirginlik, stres ve gerilim ile sahaya çıkacak. Bizim oyuncularımız sene başından beri gösterdiler ki; bu maça son maç havasıyla çıkmayacaklar. Bu maçın derbi olduğunun ve en önemliside final serisinde olduğumuzun bilincindeler. Buralarda yapılacak en ufak laubaliliğin şampiyonluğu geciktireceğinin bilincindeler. O nedenle bu akşamda son dakikaya kada savaşan, topu kapmak için elinden gelen mücadeleyi gösteren, rakibini asla küçüğmsemeyen bir Fenerbahçe Ülker izleyeceğiz.

Vee bizler.. Salondaki 17000 kişi.. Sonuç her ne olursa olsun.. 20 sayı önde de olsak, 20 sayı geride de olsak takımımıza, maçın sonuna kadar tüm desteğimizi vereceğiz. Şunu unutmayalım, taraftar maçı bırakırsa, sahadaki oyuncuda oyunu bırakır. Bu psikoloji böyledir. Bizler Fenerbahçe taraftarı olarak maçı alacak ve takımımızla bu kupayı bu akşam kaldıracağımıza inanıyoruz.

O zaman uzun lafın kısası; Haydi, Sarı-Lacivert için atan kalpler! 5'te 5 için sizler televizyon başında bizler salonda bu coşkuyu hep beraber yaşamaya... "Şampiyon Fener" sesleriyle bir kez daha coşmaya, yaşadığımız ili, ilçeyi, mahalleyi sabaha kadar uyutmamaya.. Bir SPOR KULÜBÜ'nün tarihi başarısıyla coşmaya.. Son 5 yılda 4. Şampiyonluğu kutlamaya Hazır olun!

12 Haziran 2011 Pazar

Tomas'tan sevindirici haber var


Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın, dün akşam oynanan Beko Basketbol Ligi Play-Off Final Serisi 4. maçında parmağından sakatlanarak mücadelenin ikinci yarısında oyuna giremeyen oyuncumuz Marko Tomas'tan sevindirici bir haber geldi. Bu sabah çekilen MR sonucunda oyuncumuzun parmağında herhangi bir kırık bulunmadığı belirlendi. Oyuncumuzun tedavisine ise hemen başlandı. Marko Tomas'ın, 14 Haziran Salı akşamı Sinan Erdem Spor Salonu'nda Galatasaray Cafe Crown ile yapacağımız final serisinin 5. maçında oynayıp oynayamayacağı maç saatinde belli olacak.

Ayrıca, Fenerbahçe Ülker Baş Antrenörümüz Neven Spahija dün akşamki maçın sonunda yayıncı kuruluşa verdiği röportajında, uzun süredir sakat olan oyuncumuz Tarence Kinsey'in Salı akşamı oynanacak Galatasaray Cafe Crown maçında oynayacağını açıklamıştı.

GS taraftarı birbiriyle kavga etti !!


Bu akşam oynanan ve Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın 85-74'lük galibiyetiyle sonuçlanan Beko Basketbol Ligi Final serisi 4. maçında tribünlerde yine olaylar yaşandı. Karşılaşmanın ikinci periyodu oynanırken, basın tribününün arkasında bulunan Galatasaraylı taraftarlar arasında kavga çıkmış. Tribünde yaşanan kavgada bazı taraftarlar tribünden inerek güvenlik güçlerine sığınmış. Emniyet görevlileri kavgaya müdahale ederek olayları yatıştırmış.

Hatırlayacağınız gibi Yarı Final serisinde yine Abdi İpekçi Spor Salonu'nda oynanan Banvit maçında da, Galatasaraylı taraftarlar tribündeki bir başka taraftarı öldüresiye dövmüş ve dayak yiyen taraftar hastaneye kaldırımıştı. Olaylarda nedense hiçbir yakalanan olmamıştı. Galatasaray taraftarı son zamanlarda kendini o kadar aştıki artık rakip taraftarlarla değil, kendi taraftarları arasında bile kavga edecek hale geldi. Futbol ve diğer branşlardaki başarısızlıklar taraftarların sinirlerini çok bozmuş olacak ki, ne zaman bir araya gelseler içlerindeki duygu patlamasını birbirleri üzerinde uygulamaya başladılar. Galatasaray taraftarının düştüğü bu durum gerçekten içler acısı. Bu olayları işitmek bile... Çok yazık!!

11 Haziran 2011 Cumartesi

Biri "Yenilmez Armada" mı dedi! :S


Bu akşam oynanan maçta Galatasaraylıların "Yenilmez Armada"sı olan ve çok büyük umutlar bekledikler(!) bir takıma karşı, üstelikte bu "Yenilmez Armada"nın kendi evinde zor bir maça çıktık. Zor diyorum ama; bu zorluk sadece psikolojik anlamda. Oyuncularımız bu maçı kazandıkları taktirde zaten Kupayı kaldırmış olacaklarının bilincindeydiler. Yapmaları gereken tek şey; bu "Yenilmez Armada"yı Abdi İpekçi'de kendi seyircisi önünde yenmekti.

Geçen maçtaki eksikleri koç Spahija çok iyi analiz etmiş. Bunun en büyük göstergeleri de;

1- Oyunun her alanında hep sakin olduk,
2- Abdi İpekçi'deki ilk maçın aksine pota altını çok iyi kullandık ve
3- İlk iki maçta uyguladığımız ama geçen maçta unuttuğumuz Hücum Ribaundlarına tekrardan sahip olduk.

Bu üç madde kaybettiğimiz maçta yapamadıklarımızdı. Ama bu akşamki maçın başından itibaren bu üç maddeyi o kadar güzel uyguladık ki, adeta sağlam dönen bir çark gibi işledi bu üçlü organizma. (İlk yarıda Galatasaray toplamda 11 ribaund alırken, savunma hariç biz tam 10 hücum ribaundu aldık.) Pota altından hücumları o kadar iyi oynadık ki, attığımız 23 sayının 21'i Oğuz-Lavrinovic-May üçlüsünden geldi. Ve bu fark bize ilk çeyreği 6 sayı önde bitirme avantajı sağladı.

İkinci çeyreğe ise istediğimiz gibi başlayamadık. Buna birde Ukic'e çalınan Sportmenlik dışı faul ve Ömer'in itirazlarından dolayı aldığı Teknik Faul'de eklenince maçta bir anda 9 sayı geriye düştük. Ama işte aradaki tecrübe farkıda burada çıktı ortaya. Bu sayı farkından tam 10-0'lık seriyle geri döndük ve ilk yarıyı 1 sayı önde tamamlamayı başardık. İlk yarıda pota altı hücumunu çok iyi yaptığımızı gösteren bir istatistik veriyim; Takımımız ilk yarıda üretilen 37 sayının 29'unu Lavrinovic - Oğuz - Sean May üçlüsünden elde etti. Bu oyuncularımızın saha içi isabetleri 13/15!

Maçın koptuğu ikinci yarıya geldik. Maçın üçüncü çeyreğinde Galatasaray'ın tüm hücum opsiyonlarını adeta yıktık. Galatasaray gelen her hücumda, takımımızın yaptığı sert Euroleague savunmasını aşamayında fark bir anda açıldı. Taraftar desteği bile Galatasaray'ı kurtaramadı bu çeyrekte. Savunmamız karşısında çeyreği Galatasaray sadece 1 asist ile tamamladı. Biz ise, Euroleague'de alıştığımız savunma kaynaklı sayılar bularak adeta Galatasaray'a Euroleague'de oynama dersi verdik. Hani gelecek sezon Euroleague'de oynamak için başvuru yapan Ezeli rakibimiz ebedi dostumuz Galatasaray'a oraların hiçte 1 senede gidilecek yerler olmadığını anlatmak bahabında iyi de oldu. Dersi almışlarmıdırrr, orası onların sorunu!!

Tam Euroleague'den bahsederken, yine bu sene Euroleague'de çok yaşadığımız son çeyrek sendromunu bir kez daha bu akşam yaşadık. 15 sayı önde girdiğimiz son çeyreğin ilk 2 dakikasında Galatasaray tam saha presle farkı eritti ve 4 sayıya kadar düşürdü. Ama Allahtan takımımız zamanında toparlandı ve Galatasaray'ın direncini en kritik anda kırdı. Savunmamızı yine sertleştirip, hücumda doğru işleri yaptıktan sonra farkı yine çift haneli sayılara çıkarttık. Bu kritik anlarda Emir'in ve Ömer'in attığı çok çok değerli üçlükler tüm Galatasaraylı oyuncuların ve taraftarın direncinide kırdı. Özellikle Ömer'in üçlüğüyle maç bitti aslında. Geri kalan 2 dakika prosedür gereği tamamlanması gereken süreydi. Vee böylece "Yenilmez Armada"yı 4 maçta 3 kez yenerek gerçekten Yenilmezmiymiş diye test ettik. Ama sonuç kısaca "fos" çıktı..

Maçın sonunda yenilgiyi hazmedemeyen Galatasaray taraftarları oyuncularımız soyunma odasına giderken yabancı madde yağmuru başlattılar. Ama burada sevmesemde Galatasaray koçu Oktay Mahmuti ve kaptan Haluk Yıldırım'a teşekkür etmek lazım. Taraftarı yatıştırmak için ellerinden geleni yaptılar. Maçın bizim adımıza en kötü gelişmesi oyuncumuz Marko Tomas'ın parmağının kırılması oldu. Umarım kısa sürede iyileşir.. Bir de sevindirici haber vereyim; Koç Spahija, salı günü oynayacağımız Şampiyonluk maçında Tarence Kinsey'in forma giyeceğini açıkladı.

Maçtan önce kenetlenerek galibiyet yemini eden 12 Kahraman için, Salı akşamı Sinan Erdem'i doldurmalı ve Şampiyonluğu hep beraber kutlamalıyız. Şimdi zaman Şampiyonluk Zamanı.. Sinan Erdem; "Şampiyon Fener" sesleriyle inlemeli. Haydi 6 numara!! Şampiyonluğu yaşamaya, Sinan Erdem'e davetlisin...

Seride 4. maç bu akşam


Beko Basketbol Ligi Final Serisi 4. maçında bu akşam Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız, Abdi İpekçi Spor Salonu'nda Galatasaray Cafe Crown'a konuk olacak. Perşembe akşamı yine Galatasaray'ın ev sahipliğinde oynanan maçı takımımız kaybetmiş ve seride durum 2-1'e gelmişti. Bu akşam oynayacağımız mücadeleden alacağımız galibiyet, bizi sadece 3-1 öne geçirmeyecek belkide Salı akşamı Sinan Erdem'de taraftarlarımızın önünde Şampiyonluğumuzu kutlamamızı sağlayacak. O nedenle çok kritik bir maça çıkıyoruz. Hem Galatasaray Cafe Crown'a "Yeter artık kardeşim. Sizin gücünüz bu kadar!" diycez hem de taraftarları önünde Fenerbahçe'ye boyun eğdirtcez.

Takımımızda her zamanki gibi; Vidmar, Mirsad, Kinsey, Can Maxim ve Engin kadroda yer almıycak. Geçen maçta sakatlanan Kaptanımız Ömer Onan ise sahada yerini alacak. Galatasaray'da Rancik'in dışında eksik oyuncu yok. Aldığım bilgiye göre Thornton bu maçta sahada yerini alacakmış. Bu maçta ilk maçtaki hataları yapmadan, seyirci baskısına rağmen daha soğuk kanlı oynayarak, maçta daha sakin kalarak galibiyeti alacağımıza inanıyorum..

Haydi Fenerbahçem! Al bu maçı, salı günü şampiyonluğu hep beraber Sinan Erdem'de kutlayalım..

10 Haziran 2011 Cuma

İnsan değil, hayvan sürüsü!


Konunun başlığını biryerlerden hatırlayacaksınızdır. Eğer hatırlamadıysanız ben hatırlatayım; bu çok sert tepkiyi geçen sezon Beko Basketbol Ligi Normal sezon maçında oynanan, Galatasaray CC-Fenerbahçe Ülker maçı sonrasında yaşanan olayarın üzerine antu.com sayfasına taşımış ve sitenin girişine üzerinde bu yazı bulunan bir resim koymuştu. O zamanki olaylarlar elbette çok büyüktü. Galatasaray taraftarı sahaya inmişti ve oyuncularımıza saldırmaya çalışmışlardı.

Aslında benim en büyük endişemde buydu. Dün gece oynanan maçta eğer Fenerbahçe Ülker kazansaydı eminimki bu olaylar tekrardan yaşanacaktı. Ama neyseki Galatasaray genelde maçı önde götürdü ve sonuç olarakta kazandı. Bu durum şimdi daha da kritik hale dönüştü. Neden mi? Çünkü yarın akşam oynanacak maçı Fenerbahçe Ülker kazandığı taktirde, Galatasaray artık şampiyonluğun gittiğini kabul edecek. Nedeni ise ilk iki maçta toplam 43 sayı fark yedikleri Sinan Erdem'e gelecekler ve burada 5. maçı oynayacaklar. İşte Galatasaray adına son maç statüsünde olan yarınki maçta eğer yenilmeleri durumunda geçen sezon yaşanan olayların yaşanmaması imkansız değil. Buna göre emniyetin gerekli tedbirleri alması lazım. Galatasaray taraftarının ne kadar çirkef bir topluluk olduğunu bizler zaten biliyoruz ama emniyetinde bunu anlamnası lazım!

Dün geceki maçta belki çok büyük olaylar olmadı ama çok fazla edilen küfürler vardı. Daha maç başlamadan ısınmaya çıkan oyuncularımıza başlayan küfürler ve sahaya atılan yabancı maddeler maçta yaşanacakların habercisiydi. Oyuncularımız ısınırken başta Kaya olmak üzere, Ömer ve Oğuz'a edilen küfürler spor ahlakına yakışmıyor. Ezeli rakip olabilirsiniz, rakibinize küfürde edebilirsiniz (bunu hiç tasvip etmesemde) ama rakibinizin oyuncusuna sırf o formayı giyiyor diye küfür etmek üstelikte annesine küfür etmenin hiçbir izahı olamaz! Bu tamamen bir şeref yoksunluğundan kaynaklanan problemdir. Eğerki Milli Takım oyuncuna bile sen ana-avrat küfür ediyorsan ben senin vatan sevginden de şüphe ederim, şerefinden de, haysiyetinden de! Bu kadar çirkefleşmenin hiçbir anlamı yok. Sinan Erdem'de de maçlar oynandı ama hiçbir Galatasaraylı oyuncuya ana-avrat küfür edilmedi. Bu da taraftar profiliyle alakalı birşey. Çapulculara toplarsanız salona olacaklar bellidir işte. O küfürler edilirken hiçbir anons yapılmaması da işin en acıklı taraflarından biri. Geçen sene final serisinde rakibe küfür ettiğimiz için yüklü bir para cezası almıştık. Bakalım Galatasaray'a ne tür bir ceza! verilecek. Bekleyip göreceğiz.

Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği; "Spor, dostluk ve kardeşliktir." sözünü dün gece "Spor, şiddet ve küfür aracıdır" olarak değiştiren Galatasaray'ın çirkef taraftarını birkez daha kınıyorum!!!

9 Haziran 2011 Perşembe

Son darbeyi vuramadık

Bu akşamki maça pekte istediğimiz gibi başlayamadık. O alışık olduğumuz çok kişili hücumlar olmadı. İlk çeyrek sadece Ömer ve Ukic'ten sayılar bulduk. Birde sakatlanıp çıkmadan önce Tomas'ın bir basketi vardı. Bu noktada Ömer'e değinmeden edemiycem. Maça harika başladı. Maçtan önce edilen küfürler (daha sonra bununla ilgili ayrı bir yazı yazacağım) onu daha da hırslandırmış gibiydi. Onun akıttığı her tere o küfür eden gs tribünleri kurban olsun. Takımı ilk çeyrek ayakta tutan isimdi. Maç boyunca attığı 18 sayının tamamını bu ilk çeyrekte attı. Sonraki çeyreklerde ise hücumdan çok savumayı düşündü ve bu sayıda kaldı.

İlk çeyreği geride kapatmamıza rağmen, ikinci periyotta bazı şeylerin değişebileceğine inanıyordum. Fakat beklediğim gibi olmadı ve bir ara fark 13 sayıya kadar gs lehine açıldı. Ama burda da devreye bir başka tecrübeli ismimiz Roko Ukic girdi. Arda arda bulduğu 6 sayıyla skoru bir anda 5'e kadar çekti fakat daha ilerisi için süre yetmedi. İlk yarıda 5 sayılık Galatasaray avantajı ile bitti.

İkinci yarıya iyi başladık. Devre arası Spahija oyunculara gereken uyarıyı yapmış olarak gözüktü. Hatta bir ara farkı eritip beraberliği de yakaladık. Ama her seferinde attığımız üçlüğe anında karşılık gelince bir türlü öne geçemedik. Hep kovaladık. Galatasaraylı oyuncular maç boyunca soluğumuzu hep enselerinde hissettiler. Üçüncü çeyreğide 5 sayı geride tamamladık.

Kaderlerin çizildiği son çeyreğe ise savunmada çok sert başladık ve Galatasaray'a kolay sayı imkanı diğer üç çeyreğe oranla kolay basket şansı çok vermedik. Ama hep oyun bize dönecekken çıktığımız hücumlardan boş dönünce bir türlü son darbeyi vuramadık. Son periyotta çok değil, sadece bir kere öne geçmiş olsaydık, Galatasaraylı oyuncularda tedirginlik artacak, elleri titremeye başlayacaktı. Bu son periyotta takımımız adına sahneye bu tür maçları kariyeri boyunca birçok kez oynamış olan Sarunas Jasikevicius çıktı. Serbest çizgiden 6/6 isabet oranı yakaladı ve sayıya en ihtiyaç duyduğumuz anlarda hep imdadımıza yetişri. Özelliklede çok kritik bir üçlüğü vardı ki.. Maçı uzatmaya götüren üçlük oldu adeta o.

Uzatma periyodunda ise maç bir çok pozisyonda elimize geldiki ama biz bu şansı iyi değerlendiremedik. Dedim ya, bu zamana kadar kritik noktalarda hep ağırlığımızı koyardık diye ama bu sefer olmadı Son darbeyi bir türlü vuramadık. Emir'in çok kritik 2 serbest atışı kaçırması da maçın bitiş düdüğünün çaldığı an oldu bizler için.

Biz bu akşam sadece 1 mağlubiyet aldık. Hala seride 2-1 öndeyiz. Seyirci avantajı hala bizde. Üstelik Cumartesi akşamı Abdi İpekçi'de bir maçımız daha var. Özellikle ikinci yarıdaki oyunumuz Cumartesi akşamı için bana "kazanacağız" hissiyatı uyandırıyor. Cumartesi kazanacak gücümüz var mı? Evet, hemde fazlasıyla.. O zaman takıma güvenimiz tam, şampiyonluğu Sinan Erdem'de kutlamak için cumartesi hedef: Galibiyet!

Şunu eklemeden duramayacağım; Galatasaray taraftarının maçtan sonra aşırı sevinmesi. Bu gayet doğal tamam. Ancak unutulmasın, rakip motive olunca ne yapıyor ilk iki maçta göstermişti!!

Seride 3. maç bu akşam


Beko Basketbol Ligi Final Serisi 3. maçında Galatasaray Cafe Crown ile Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız Abdi İpekçi Spor Salonu'nda bu akşam saat 20:00'de karşılaşacak. Sarı-Lacivertli Ekibimiz kendi sahamızda oynadığı ilk iki maçı kazanarak seride 2-0 önde bulunuyor. Şimdi seri Galatasaray'ın sahasına taşındı. Bu akşam 12500 Galatasaray taraftarı önünde, takımımız sahaya galibiyet parolasıyla çıkacaktır. Bu akşam seriyi 3-0'a getirdiğimiz anda Galatasaray'ı mental anlamda da saf dışı bırakmış olacağız ve artık herşey bizim elimizde olacak. Galatasaray'ı umutlandırmamak adına çok kritik bir maç olacak. Biz zaten kendi takımımızın gücünü biliyoruz. Tam artık Galatasaray cephesinde umutlar azalmışken, bu avantajı iyi kullanıp sonuca gitmeliyiz.

Bu akşam bizim adımıza tek dezavantaj taraftar olacaktır. Galatasaray taraftarı maçtan çok bizim oyuncularımızla uğraşacaklardır. Zaten bu taraftar topluluğunun ne kadar taşkın olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada oyuncularımıza düşen görev, kulaklarını 40 dakika dışarıya kapamaları ve sadece sahadaki mücadeleye odaklanmalarıdır. Galibiyet zaten öyle yada böyle gelecektir. Allah oyuncularımızın ve teknik heyetimizin yardımcısı olsun...

7 Haziran 2011 Salı

Fenerbahçe Ülker 95-74 Galatasaray CC "İkinci Maçın Özeti"



Siz değerli takipçilerimiz ve maçı izleyememiş olan taraftarlarımız, Beko Basketbol Ligi Final Serisi İkinci maçının Özetini buradan izleyebilirsiniz.

İkinci maçı tribünden izleyenler

Dün gece Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynanan Fenerbahçe Ülker-Galatasaray Cafe Crown Final serisi 2. maçında salonda bir çok tanıdık isim takımımızı destekledi. Başta Büyük Fenerbahçe'nin Büyük Taraftarı üzerine düşen görevi en iyi şekilde yerine getirmek için 15.500 kapasiteli Sinan Erdem Spor Salonu'nu tıkabasa doldurdu.

Tribünlerdeki binlerce taraftarın arasında takımımıza destek veren yakından tanıdığımız isimlerde vardı. İlk olarak son 2 yıldır Fenerbahçe Acıbadem'de oynayan, takımımızın Kaptanlığını yapan ve bu sezon sonunda Azerbaycan'a transfer olan Kaptanımız Natasa Osmokrovic ve Oğlu, yine Fenerbahçe Acıbadem Bayan Voleybol Takımımızın genç yıldızı Yağmur ile birlikte tribünde Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımıza destek verenler arasındaydı.

Fenerbahçeliliğiyle bildiğimiz ve bir dönem Kulübümüzde Yöneticilikte yapmış olan Usta Gazeteci ve Star Haber Grup Başkanı Uğur Dündar'da dün geceki maçta salonda takımımıza destek verenler arasındaydı. Mücadeleyi Başkanımız Aziz Yıldırım ve yöneticilerimiz ile birlikte locadan takip eden Uğur Dündar, maç boyunca takımımıza alkışlarla destek verdi.

Takımımızın en tecrübeli Türk oyuncusu olan ve taraftarımızında sevgilisi Mirsad Türkcan sakatlığı nedeniyle kapattığı sezonda, Final serilerinde salona gelerek arkadaşlarına destek verenler arasında yer alıyor. Tecrübeli oyuncumuz maçı salondan takip ederek arkadaşlarınada moral verdi. Ayrıca sakatlıkları bulunan Kinsey, Can Maxim ve Vidmar'da maçı salonda izleyen oyuncularımızdı.


Ve gecenin son misafirleride Fenerbahçeliliğiyle tanıdığımız ve NBA'de Orlando Magic forması giyen Milli Takım Kaptanımız Hidayet Türkoğlu ve geçen sene takımımızdan NBA'e giden ve Cleveland Cavaliers forması giyen Milli Basketbolcumuz Semih Erden'di. Her iki Milli Oyuncumuzda salonda Sarı-Lacivertli renkleri desteklediler.

Rakip aynı olunca, tarifede aynı oldu


Bu gece maçta harika bir atmosfer vardı. Taraftar ilk maçtakinden daha coşkulu ve sahaya daha fazla müdahale etti. Bunda birazda oyunun ilk maçtakinin aksine başa baş gitmesinin de rolü vardı tabiki. Ama şu zamana kadar gördüğüm en ateşlü tribün vardı Sinan Erdem'de..

Maça aslında ilk maçta olduğu gibi başladık. Kolay sayı buluyorduk. Fakat ilk maçtakinin tersine kolay da sayı yiyorduk. Bunun semeresini de 2. periyotta görmeye başladık. Hücumlarımız iyi sonuçlanırken, bir anda tıkanınca ilk yarının bitmesine 15 saniye kala maçta ilk kez geriye düştük. Periyodun son saniyesinde Ukic'in gönderdiği top basket olmasına rağmen hakemler tarafından, zamanında elden çıkarılmadığı için geçersiz sayılınca da devreye 2 sayı geride girdik.

Üçüncü çeyreğin başında da, soyunma odasına giderken yaşanan olaylar (Oğuz'un son basketi yemeden önce 2 gslı oyuncu arasında sıkıştırılması ve açık bir faul olmasına rağmen hakemlerin oyunu devam ettirmesi üzerine Oğuz'un hakemlere şiddetli itiraz etmesi) akıllarda kalmış olacak ki kötü başladık. Galatasaray Cafe Crown maç boyunca çok nadir öne geçmesine rağmen kendi adlarına en yüksek fark olan, 5 sayıya kadar çıkardı farkı. Tam işler kötü gidiyo derken, koçun bir mola alması ve takımı motive etmesine Ukic'in kritik bir üçlük serisine başlaması da eklenince taraftarda tekrardan havaya girdi ve işte maç orda döndü!! Arka arkaya Ukic ile 3, Tomas ile 1 üçlük isabet bulan takımımız bu üçlük serisiyle bir anda şahlandı ve farkı 8 sayıya kadar çıkardı.

Galatasaray bu dakikadan sonra geriye düşmenin verdiği moral bozukluğuylada hücumlardan boş dönünce kaçınılmaz son gerçekleşti. Sonuç olarak Fenerbahçe Ülker, tecrübesiyle kritik noktaları iyi oynayarak aldı maçı. Hem oyuncu hemde kulüp bazında Galatasaray'dan daha üstün olduğumuzu her zaman olduğu gibi yine gösterdik herkese.. İlk maç 22 sayı, ikinci maç 21 sayı fark attık. Başlıktada dedim ya; Rakip aynı olunca, tarifede aynı oldu!

Şimdi seri Abdi İpekçi'ye taşınacak. Ve oradaki maçlara Fenerbahçe taraftarı alınmayacak. Burdan Galatasaraylı taraftarlara tavsiyem; sahaya bozuk para, koltuk vs. yerine plastik su şişeleri atmaları (tabiki içi boş olan). Nasıl olsa içinizdeki kini kusacaksınız ve maçın sonunda Fenerbahçe Ülker'in kazanması durumunda da çıldıracaksınız, işte o zaman insanlıktan çıktığınız durumlarda bare sahadaki insanlara saygı duyunda zarar vermeyin!!!

6 Haziran 2011 Pazartesi

Hido, ara vermeden çalışıyor


NBA'de Orlando Magic Forması giyen ve Fenerbahçeliliği ile bilinen Milli Basketbolcumuz Hidayet Türkoğlu, Türkiye'de de çalışmalarına devam ediyor. Bu yaz Slovenya'da düzenlenecek 2011 Avrupa Şampiyonasında mücadele edecek Milli Takımımızda Kaptan olarak sahada yer alacak olan Hido, kondisyonundan birşey kaybetmemek için çalışmalarını devam ettiriyor. Orlando ile Konferans Finalleri İlk serisinde elenerek sezonu kapatan Hido, Milli Takımımız toplanana kadar hazırlıklarını İstanbul'da sürdürüyor. Profesyonelliğini her zaman beğendiğim Hidayet'in, genç basketbolculara örnek olarak bu davranışı gerçekten takdire şayan bir durum.


Milli yıldızımız, bu sabah Abdi İpekçi Spor Salonu’na gelerek bireysel bir antrenman yaptı. İlk olarak kondisyon merkezinde çalışan Hido, daha sonra sahaya geçerek şut antrenmanı yaptı. Çalışmanın son bölmünde de esneme hareketleri yaparak çalışmasını tamamladı. Milli Takım Kaptanı olma bilincini sürekli taşıyan Hido, Türk Basketbolunda neden bu kadar çok sevildiğini de bir kez daha göstermiş oldu.

Fenerbahçe Ülker 81-59 Galatasaray CC "İlk Maçın Özeti"



Siz değerli takipçilerimiz ve maçı izleyememiş olan taraftarlarımız, Beko Basketbol Ligi Final Serisi İlk maçının Özetini buradan izleyebilirsiniz.

İlk maçta eze eze...


Maç başlamadan önce kazanacağımızı biliyordum ama bu kadar fark olacağını tahmin etmiyordum. Tahmin etmememin nedeni; Galatasaray Cafe Crown'un bizle baş edebilecek güçte olması değil, bizim oyuncularımızın 2. maçı düşünerek sayı farkı açıldığında oyunu rölantiye alacaklarını düşünmemdi.

Maçı değerlendirmeye geçersek, Mücadele kısaca şunu söyledi bize; Fenerbahçe Ülker, Galatasaray Cafe Crown'dan kat ve kat daha tecrübeli ve daha kaliteli bir takım. Bunu zaten biz biliyorduk ama 21 sene sonra finale çıkan rakip takımın taraftarları bu görüşün tam tersini iddaa ediyorlardı. Onlara göre hala Galatasaray bu seriyi 4-1 kazanabilirmiş.. Neyse biz kendimize bakalım. Şu anda elimizdeki bu kadronun (Kinsey, Mirsad, Vidmar ve Engin gibi çok rahat ilk 5 başlayabilecek ve ayrı bir takımla ligimizde şampiyonluğa oynayabilecek güce sahip sakatlarımız olmasına rağmen) Türkiye Ligi'nin üstünde olduğunu bir kez daha kanıtladık dosta düşmana. Maçta 9 kişilik bir rotasyonla oynadık. Buna Oğuz'un 2 dakikada 3 faul ile uzun süre kenarda kalmasıda eklenince uzun rotasyonunda elimizde sadece Kaya, Lavrinovic ve geldiği günden beri hep eleştirilen May kaldı. İlk yarının geri kalan 18 dakikasında hep bu 3 uzunu rotasyonda kullandık. Bu dezavantaja rağmen Emir'in pota altını harika beslemesiyle May bu maçta takımın en iyilerinde biri oldu. Ömer, gıcık olduğum Tutku'ya yaptığı savunma ve hücumdaki başarısı ile yine sayı yükümüzü çeken isim oldu. Kaya bu maçta topu kazanmak için kendini yerlere attı ve belkide Fenerbahçe kariyerindeki en istekli maçını oynadı, Tomas, en kritik dakikaların adamı olduğunu bir kez daha gösterdi. Lavrinovic, gs'lı oyuncuların yüzünde patlattığı bloklarına birde hücumda, özlediğimiz bitiriciliğini de ekledi...

Sonuç olarak; Biz dün sahada sadece yapmamız gerekeni yaptık. Kendimizi fazla zorlamadan alışık olduğumuz oyunu oynadık. Ve özelliklede bu sene alıştığımız galibiyetlerden birini aldık. Şimdi 2. maçıda kazanmamız durumunda çok büyük bir avantaj yakalıycaz. Bu maç bu serinin max. 5 maçtan fazla sürmeyeceğini gösterdi.

Taraftarlara da muhteşem desteği için ayrı bir teşekkür etmek istiyorum. Fenerbahçe Taraftarının büyülküğünü bir kez daha gösterdik.

3 Haziran 2011 Cuma

Final serisinin ilk maçı "Kapalı Gişe!"


Final serisinin ilk maçı için satışa sunulan biletler 2 gün gibi kısa bir sürede tamamen tükendi. Fenerbahçe taraftarı her zamanki gibi yine üzerine düşen görevi en iyi şekilde yapmak için salondaki yerini alacak ve 15.000 kişi oyuncularımızı motive edip, galibiyet için onlara en büyük desteği sağlayacak.

Büyük Fenerbahçe taraftarı branş ayırt etmeden her zamanki gibi Fenerbahçe Formasının mücadele ettiği her yerde olduğu gibi yarın akşamda Sinan Erdem'deki yerini alacak. Bizleri 5'te 5 hedefimize götürecek son halkayı oluşturan Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımıza, bu maçta başarılar diliyor, Büyük Taraftarlarımıza da takımımızı yalnız bırakmadıkları için kendi adıma teşekkür ediyorum.


Hep beraber Sinan Erdem'deyiz..

Finalin basın toplantısı yapıldı


Beko Basketbol Ligi’nde Final Serisi öncesi Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız ile Galatasaray Cafe Crown’un antrenör ve oyuncuları Ataköy Sheraton Otel'de düzenlenen basın toplantısında bir araya geldi. Toplantıda her iki takım oyuncuları ve koçları sağduyu mesajları verdiler. Bu kritik seri öncesi verilecek mesajlarda bir o kadar önemliydi. İki ezeli rakibin finalinde en büyük temennimiz tabiki de üzücü olayların yaşanmaması olacak. Deplasmana rakip takım taraftarları alınmıyacak ama, ev sahibi oynayan takımın taraftarlarına burda büyük iş düşüyor.

Bizler Fenerbahçe taraftarları olarak son yıllarda bu tür olayların yaşanmaması için elimizden geleni yapıyoruz. Salonlarda küfür etmemeye, sahaya yabancı madde atmama konusunda çok fazla yol katettik. Elbetteki bu bir DERBİ. Sinirler gerilebilir, fakat bu durumlarda sadece takımımızı desteklemeli ve rakibi ıslıklarla etki altına almalıyız. Sahaya yabancı madde atarak değil. Ben sinirlerin gerildiği zamanlarda Sinan Erdem'de kötü olayların yaşanacağını tahmin etmiyorum. Fakat aynı durum ne yazıkki Abdi İpekçi için geçerli değil gibi duruyor. Umarım Galatasaray Cafe Crown taraftarlarıda ortamı germeye yol açmadan sadece kendi takımlarını desteklerler.

Toplantıda Baş Antrenörümüz Neven Spahija ve Takım Kaptanımız Ömer Onan açıklamalar yaptılar.

Neven Spahija: "İyi bir antrenöre sahip takıma karşı oynayacağız. Ancak bütün zorlukların farkındayız ve takımımıza güveniyoruz. Özellikle final serisinde en üst seviyede oynamaya devam edeceğiz. Bir kez daha şampiyon olabilmek için en iyi oyunumuzu ortaya koyacağız” diye konuştu.

Ömer Onan: "Biz basketbol ailesinin mensupları olarak mutluyuz. Bu senenin hak eden iki takımı final oynuyor. Biz iyi bir seri yakaladık ve az maç kaybettik. Galatasaray Cafe Crown’da sezon boyunca iyi bir performans sergiledi. Final serisinde güzel maçlar izlettirmeye çalışacağız. Son yıllarda şampiyonluğun en büyük adayıyız. Sanki ilk kez şampiyon olacak gibi iyi oynamaya istekli olmaya çalışacağız. Sezon içerisinde büyük sakatlık sorunları yaşadık. Ancak biz elimizden geleni yapacağız. Rakibimiz Galatasaray Cafe Crown’a da başarılar diliyorum. Basketbolseverlere iyi maçlar izlettireceğiz” diye konuştu.


2 Haziran 2011 Perşembe

Final serisinin programı belli oldu


Beko Basketbol Ligi 2010/11 Play-Off Final serisinde mücadele edecek iki takımda belirlendi. Efes'i 2 maç sonucunda 3-0'la geçen Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımız finale çıkan ilk takım olurken, dün gece serisinde dördüncü maçını oynayan Galatasaray Cafe Crown, Banvit'i 3-1'lik skorla geçerek finalde rakibimiz oldu. 21 yıl aradan sonra finale çıkan Galatasaray'ın bu sürenin yanı sıra 26 yıl aradan sonra sporumuzun iki dev takımı bu kez erkek basketbolda Finalde karşılaşacak. Final serisinde saha avantajı bizim elimizde. Bu avantajı kullanmamız çok önemli olacak. O nedenle burdan birkez daha taraftarlarımıza çağrı yapmak istiyorum. Final serisinde Sinan Erdem'de oynanacak her maçta salonu dolduralım ve Sinan Erdem'i Galatasaray için cehenneme çevirelim.

İşte cehennemi Galatasaray'a hangi gün yaşatacağımızı da şimdi öğreneceğiz. Final serisinin maç programı açıklandı. Maç programı şu şekilde olacak:

4 Haziran Cumartesi
19:00 Fenerbahçe Ülker – Galatasaray Cafe Crown (Sinan Erdem Spor Salonu)

6 Haziran Pazartesi
20:00 Fenerbahçe Ülker – Galatasaray Cafe Crown (Sinan Erdem Spor Salonu)

9 Haziran Perşembe
20:00 Galatasaray Cafe Crown – Fenerbahçe Ülker (Abdi İpekçi Spor Salonu)

11 Haziran Cumartesi
19:00 Galatasaray Cafe Crown – Fenerbahçe Ülker (Abdi İpekçi Spor Salonu)

Serinin dört maçta tamamlanmaması durumunda serinin devam edecek maçlarının programı

14 Haziran Salı
20:00 Fenerbahçe Ülker – Galatasaray Cafe Crown (Sinan Erdem Spor Salonu)

17 Haziran Cuma
Galatasaray Cafe Crown – Fenerbahçe Ülker (Abdi İpekçi Spor Salonu)

19 Haziran Pazar
20:00 Fenerbahçe Ülker – Galatasaray Cafe Crown (Sinan Erdem Spor Salonu)


(Mavi: Sinan Erdem'de, Siyah: Abdi İpekçi'de oynanacak maçlar)

***Sezon başı yapılan protokol gereği, deplasmanlara her iki takımın taraftarlarıda alınmayacak.

1 Haziran 2011 Çarşamba

Finalde Derbi heyecanı yaşanacak!


Beko Basketbol Ligi'nde 2010/2011 sezonunun Finali belli oldu. Daha önceden finale çıkmayı garantileyen Fenerbahçe Ülker Basketbol Takımımızın finaldeki rakibi, Banvit'i seride 3-1 ile geçen Galatasaray Cafe Crown oldu. 21 yıl sonra finale kalmayı başaran Gs, bu başarısını kupayla taçlandırmak isteyecektir. Ama unutmasınlar ki karşılarındaki rakip, bu ligin en iyi kadrosuna sahip ve Euroleague tecrübesi fazlasıyla olan bir takım.

Final serisinde saha avantajı bizde olacak ve ilk iki maç kendi evimizde oynanacak. Bu iki maçtan alınacak iki galibiyet bizim için çok önemli olacak. Bu durumda final serisinde en büyük iş yine biz taraftarlara düşecek. Takımımızı 40 dakika hiç susmadan desteklemeliyiz. Rakibi baskı altına almayı başarmalı ve onları sahadan biz silmeliyiz. Eksiklerimiz olmasına rağmen sahaya çıkacak oyuncularımız Gs'ı yenmeye yetecek ve artacaktır bile.

Hatırlatmamı da yapayım: Final serisinin ilk maçı 4 Haziran Cumartesi günü saat 19:00'da Sinan Erdem Spor Salonu'nda oynanacak. Tüm taraftarlarımızı takımımızı desteklemeye Sinan Erdem'e davet ediyorum.

Sarı-Lacivert Efsaneler - 5


Biz yanlızca güzel günleri biliriz. Güneşli, çiçekli, bahar günleridir gördüklerimiz. Ama baharlar öncesi kara kışları hep göz ardı etmişizdir. Soğuk, sıkıntılı zor günleri yalnızca yaşayanlar bilir. Sessizce güneşin doğumunu bekleyen, sabreden, mücadele eden, büyük bir inançla o günlerin bitmesini bekleyenler konuşmalıdır aslında. Hiçbir gün gecenin zifiri karanlığından önce doğmuyor. Belki günün güzelliğini anlamak için gece anlatılmalıdır bize. Sonra sabahlar uzun uzun konuşulabilir. Bugün Sarı-Lacivert Efsaneler yazı dizimizde; azmin, inancın, hırsın sembolü, karakışları tek başına geçen bir sporcudan bahsedicem size. Fenerbahçe taraftarlarının "Cesur Yüreği"nden, Ömer Onan'dan...

Ömer Onan'ın hikayesi 4 Şubat 1978'de Mersin'in kalabalık bir mahallesinde başlar. Hala büyük bir özlemle anlattığı, yaklaşık 40 çocuktan oluşan arkadaş grubu ve onlarla geçen oyun dolu günler yaşamıştır. Ömer, daha çocukluk yıllarında tam bir sporcu karakterine sahiptir. Hareket ve mücadele içeren her alanda kendi yaşıtlarından çok daha başarılıdır. Ama çocuk yıllarında gönlünde hep futbol vardır. İçinde bulunduğu o dönemde "futbolu kendisi için en önemli şey" olarak ifade eder. Çocukluğundan beri hayallerinde hep; futbolcu yada basketbolcu olmak vardır Ömer'in.

Ömer Onan'ın bugün tanınıyor olmasının, kendisinin deyimiyle "Mersin'deki Çukurova Basketbol Takımının o bölgede yer alması büyük etkisi" olmuştur. Saatler öncesinden basketbol maçlarına gitmek, salonlarda yaşanan coşku Ömer'in içinde, basketbola ve basketbolculara karşı bir ilgi uyandırmıştır. Basketbolculuk hayatı ilk olarak üçüncü sınıfta okul takımına seçilmesiyle başlamıştır. Basketbola yönelmesinde, daha önce basketbol oynamış annesinin büyük etkisi olmuştur. Ömer, okul takımındaki etkili performansıyla Çukurova'nın altyapısında oynamıştır. Henüz 15 yaşında iken Türkiye Şampiyonasında Sayı Kralı olmayı başarmış ve tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. Hatta Galatasaray'a 58 sayı atınca Galatasaray'ın transfer listesinde ilk sıraya çıkmıştır, fakat o Efes Pilsen'i tercih etmiş ve artık basketbol hayatına İstanbul'da devam edecektir.

Efes Pilsen'de tam 10 sezon mücadele eder ve 23 yaşında Efes Pilsen'in kaptanlığını yapmaya başlamıştır. Bu uzun süreçte; 1 Koraç Kupası Şampiyonluğu, 2 kere Euroleague Final-Four Mücadelesi, 5 kere Türkiye Basketbol Ligi Şampiyonluğu, 5 kere Türkiye Kupası Şampiyonluğu ve 3 kere Cumhurbaşkanlığı Kupası Şampiyonluğu yaşamıştır.

Ömer Onan'ın Fenerbahçe sevdası çok eskilere dayanır ve çok özel bir sevgidir. Efes Pilsen'de oynarken bile, Fenerbahçe'nin Futbol maçlarını kaçırmayan, atılan bir golden sonra bulunduğu yerden 7-8 basamak aşağı düşecek kadar delice sevinen, derbi maçları için bilet kuyruğuna giren ve polisten cop yiyecek kadar koyu Fenerbahçelidir Ömer Onan... Vee birgün Fenerbahçe sayfası açılınca, Ömer Onan kalbinin sahibi olan renkler için mücadele etme şansı yakalar. Fenerbahçe'ye 2004/05 sezonunda gelmiştir. O sezon FIBA Eurolig'de Final-Four oynama başarısı göstermiştir Sarı-Lacivertli Ekibimizle. Ondan sonraki sezon Ülkerspor'a giden Ömer, burada da Lig Şampiyonluğunu kazanmış ve sezon sonu Fenerbahçe ile Ülker'in geniş kapsamlı imzaladığı sponsorluk anlaşmasıyla birleşmesinin ardından Fenerbahçe Ülker adı altında tekrardan Sarı-Lacivertli Formaya geri döndü. Fenerbahçe'deki her anının tadını çıkaran Ömer için, 100. yılda yaşanan şampiyonluk gerçektende unutulmazdır. Özellikle Efes Pilsen'le şampiyonluk için yaşanan seride yorulmak nedir bilmeyen Ömer, takımımızın 100. yıldaki Şampiyonluğunun en büyük mimarlarından biri olmuştur. Aynı sezon, Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı da kazanmıştı Sarı-Lacivertli Formayla. Bu şampiyonluğun dışında 2007/08, 2009/10 sezonlarında Sarı-Lacivertli Formayla Türkiye Ligi Şampiyonluğunu, 2009-10 ve bu sezon (2010/11) da Türkiye Kupası Şampiyonluğu yaşamıştır Ömer.

Kulüp başarılarının dışında, Milli Takımda da büyük başarılara imza atmıştır Ömer. 2001 Eurobasket'te Final oynamış, geçen sene ülkemizde düzenlenen 2010 Dünya Basketbol Şampiyonasında Ay Yıldızlı Formayla, Finale kalmış fakat finalde ABD'ye kaybederek turnuvayı 2. olarak tamamlamıştır. Türk Milli Takımının tarihindeki en büyük başarısında, zaferin baş mimarlardan biri olmuştur Ömer.

Basketbol Kariyerinin yanında, Ömer Onan herşeyiyle örnek bir kişiliktir. Bir Efes Pilsen maçında bitime 5 dakika kala hakeme, Fenerbahçe lehine verdiği kararın yanlış olduğunu söyleyip, topun rakibe verilmesini sağlayacak kadar centilmen bir sporcudur o. Bir Galatasaray derbisi öncesi, Galatasaraylı Hüseyin Beşok hastalanınca, onu hastaneye kaldırarak onun herşeyiyle ilgilenen, yine Ömer Onan olmuştur.

İşte büyük bir yüreğin hayatı bu şekildeydi. Başarılarla dolu bir hayat onunkisi. Türk Basketbolunun son dönemlerde yetiştirdiği en iyi oyunculardan birine sahip olduğumuz için, Fenerbahçeliliğiyle örnek olan bir oyuncuya sahip olduğumuz için, kişiliğiyle herkese örnek bir oyuncuya sahip olduğumuz için, kısacası Ömer Onan gibi bir sporcuya sahip olduğumuz için çok şanslıyız. Fenerbahçe taraftarlarının "Cesur Yüreği", bu başarılarını daha da yükseltecek ve bizlere Avrupa'da da büyük bir kupa kazandıracaktır. İyiki varsın Büyük Kaptan!!

Tolga Gümüş